Arnavutköy Vapur İskelesi yakınlarında arkadaşlarıyla, serinlemek için denize girdikten sonra akıntıya kapılarak kaybolan Yıldırım'ı arama çalışmaları Sahil Güvenlik Bölge Komutanlığı ekiplerince yürütülüyor.
Alınan bilgiye göre, dalgıçların ulaşamayacağı derinlikteki noktalar ise 8-10 Ağustos tarihlerinde Boğaz trafiğe kapatılıp, Deniz Kuvvetleri Komutanlığına bağlı dalgıç gemisi ve yüksek teknolojiye sahip su altı arama araçları vasıtasıyla arandı. Ancak çalışmalarda sonuç alınamadı.
Yıldırım'ın kaybolmasının üzerinden yaklaşık 1 ay geçmesi ve buradaki mevcut ters yönlü akıntılar göz önüne alınarak, arama faaliyetleri Boğazın kuzey ve güney çıkış bölgelerine kaydırıldı.
UÇAK VE HELİKOPTERLERLE ARAMA ÇALIŞMASINA DEVAM
Sahil Güvenlik Komutanlığı gemileri ve dalış timleri tarafından akıntı ve rüzgarlar dahil her türlü ihtimal düşünülerek su üstü ve su altında yapılan aramalara, 11 Ağustos'ta İstanbul Boğazı'nın kuzey çıkışı olan Şile, Kilyos ve Karaburun bölgelerinde, dün ise Boğaz'ın güney çıkış bölgeleri olan Ahırkapı ve Kadıköy bölgelerinde devam edildi.
Boğaz'da mevcut kuvvetli su üstü akıntısının Yıldırım'ı, Marmara Denizinin içlerine kadar sürükleyebileceği değerlendirildiğinden aramalar bugün, İstanbul Boğazı-Adalar istikametinde sürdürüldü. Faaliyetlere uçaklar ve helikopterler tarafından havadan keşif maksatlı destek verilirken, Yıldırım'ın ailesi ve akrabaları de gönüllü olarak aramalara katıldı.
Öte yandan, Sahil Güvenlik Komutanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, Furkan Yıldırım gibi daha önce de denizde kaybolmuş ve hala bulunamayan vatandaşların aramalarına da Sahil Güvenlik gemileri, uçakları ve helikopterleriyle titizlikle devam ediliyor.
RÜYASINDA GÖRMÜŞ: BENİ BURADAN ALIN
Bağcılar'da yaşayan 11 yaşındaki Ömer Faruk Öztürk'ün rüyası, aramaların seyrini değiştirdi. Ömer, Furkan'ın ailesine ulaşıp "Rüyamda Furkan Ağabey beni buraya getirdi. 3 kayalık gösterdi, ‘Sıkıştım, beni buradan alın' diyordu" dedi.
Furkan'ın babası Memduh Yıldırım, durumu yetkililere iletmesini şöyle anlattı: "Çocuğun burayı rüyasında sekiz gün üst üste görmesi üzerine yetkililerden istekte bulunduk. Bu talebimiz kabul edildi. Bizim için bir umut. Çocuğun anlattıkları ve bölgede kayalıkların olması rüya ile uyuşuyor."
'KAYALIKLARI GÖSTERDİ'
Bu gelişmenin ardından Deniz Kuvvetleri de akıntıları göz önüne alarak Furkan'ın bulunması için "Boğaz'ın kuzeyi aransın" diye rapor verince çalışmalar Karadeniz kıyısında Ömer'in tarif ettiği noktalara kaydırıldı. Sahil Güvenlik Komutanlığı'na bağlı bir bot, iki jet-ski ve altı kurbağa adamın yaptığı aramayı baba Memduh Yıldırım ve annesi Kezban Yıldırım da izledi.
Furkan Yıldırım'ı rüyasında gördüğünü söyleyen 11 yaşındaki Ömer Faruk Öztürk'ün yer göstermesi üzerine başlayan arama çalışmaları çevredeki kayalıkların diplerinde yoğunlaştı. Dalgıçlar bölgede belirlenen yerlere dalarak arama çalışmalarını denizaltında sürdürdü.
Ömer Faruk Öztürk, rüyalarını şöyle anlattı: "Furkan ağabeyi tanımıyorum, buralara da ilk defa geliyorum. Beni buraya getiriyor. Kayalıkların arasında sıkışmış. Bir koltuğa oturup sohbet ediyoruz. Bana ‘Annemi babamı getir, beni buradan alın' diyor. Kimseye söylemiyorum. Rüya, gerçek değildir diyorum. Sonra diğer gün bana kızıyor, yine aynı şeyleri söylüyor. Kolumdan tutuyor, denize zıplıyoruz beraber, üç kayalık gösteriyor, ‘Beni gelin tam bu bölümden alın' diyor. Sekiz gün gördüm bu rüyaları…" Öte yandan Yıldırım ailesinin diğer üyeleri ise Arnavutköy Akıntıburnu'ndaki bekleyişini sürdürüyor.
Babası Arif Öztürk, HaberTürk'ün Ömer Faruk'la görüşme talebini "Elini incitti, hem de bu aralar psikolojisi bozuk" diyerek reddetti. Öztürk, şunları söyledi: "Biz de çok şaşırdık. Daha önce hiç benzer şeyler olmamıştı. Rüyasında gördüğünü söyledi, önce çok ciddiye almadık. Sonra her gün aynı rüyayı gördüğünü söyleyince Furkan'ın ailesine ulaştık. İnşallah bir şey çıkar."
'LİTERATÜRDE ÖRNEĞİ YOK'
Eski Adli Tıp Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Sevil Atasoy, olayı şöyle değerlendirdi: "Literatürde bu kadar küçük yaşta birinin örneği yok. ABD'de madende kaybolan iki kişi için medyumlar benzer bir yol gösterme yapmıştır. Ama hiçbir zaman bilimsel olarak kanıtlanmamıştır. Hatta bu iki vakada polis medyumlara gizli olarak başvurmuş, belgeleri ve haritaları paylaşmıştır. "