KARŞIMIZDA MÜTHİŞ BİR YANGIN VAR

“Okullarda öğrencilerle kız arkadaşlıkları teşvik edin… Özellikle, cinsel konularda sınırları zorlayın… Çokça eğlence düzenlenmeli. Dansöz, rus revüsü ne bulursanız getirin. İçkiyi zorlayın. Din ve milliyetçilik duygusunun nasıl zayıflatılacağı, nasıl yok edileceği açık. Bunları uygulayın. Okullar da öğrencilerle kız arkadaşlıklarını teşvik edin. Yapabiliyorsanız Osmanlı hayranlığını kırın. Türklerin üstün bir ulus olduğu safsatasını yıkın. Özellikle, cinsel konularda sınırları zorlayın. Bu konu insan zaafının başında gelir. Hanımlarımız aile gezmelerinde, eğlencelerde dekolte giysin. Hanımlarımız diğerlerinin hanımlarını açık giymeye teşvik etsin. Yetişmiş kızlar için de bu geçerlidir. Felsefe dersleri önemli. Bu dersler bizim için kurtarıcıdır” Bu sözler, üst düzey eski bir komutanın emirleri olarak bir gazetede Ergenekoncuların Ahlak Bozma Planları manşetiyle yayınlandı.

Bu tür gizli toplantılarda şer odaklarının buna benzer almış oldukları kararlarla, çocuklarımız ve gençlerimiz büyük bir tuzağın parçası olarak öz değerlerine yabancı, dinden, ahlaktan uzak bir hale getirilmeye çalışıldı. Televizyonlar, internet siteleri, radyolar, gazeteler ve dergiler bu amaca hizmet edecek şekilde yayınlar yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar. Kızlı erkekli kalınan evler de şer odaklarının pis planlarından başka bir şey değildir.

Bizim inancımıza göre aralarında nikah olmadan kız ve erkek aynı evde kalamaz. Bu durum terör örgütleri tarafından teşvik edilmektedir ve öğrenciler bu yöntemlerle avlanmaktadır. Zaafları uğruna terör örgütlerinin ağına düşen gençler her türlü eylemde kullanılmaktadır.

Bu durumu tespit eden Başbakanımızın basına kapalı bir toplantıdaki serzenişini, maksadını anlayamadığım şekilde duyuran tirajı yüksek gazetenin haberiyle ortalık karıştı, bir tarafta özgürlük havarileri, diğer tarafta basalım, asalım diyenler, iki tarafa da hak verenler… Başbakanımızın Anayasa ve kanunlarda yer alan genel ahlak ve adaba aykırı şeylerden nesilleri koruma görevini yerine getirmek amacıyla sarfettiği sözleri fırsatçıları harekete geçirdi ve kucağımıza nur topu gibi bir kriz bıraktı. Neredeyse hükumet sarsıldı…

Meseleye Bediüzzaman’ın gözüyle bakmak daha uygun olur diye düşünüyorum. Sözler adlı eserinde Onüçüncü Söz’ün İkinci Makamı’nda bu güncel meseleyi şöyle analiz ediyor; “Evet gençlik damarı, akıldan ziyade hissiyatı dinler... His ve heves ise kördür, akibeti görmez. Bir dirhem hazır lezzeti, ileride bir batman lezzete tercih eder… Ve bir saat sefahet keyfiyle bir namus mes'elesinde; binler gün hem hapsin, hem düşmanın endişesinden sıkıntılarla ömrünün saadeti mahvolur. Bunlara kıyasen bîçare gençlerin çok vartaları var ki: En tatlı hayatını, en acı ve acınacak bir hayata çeviriyorlar ve bilhâssa şimalde (Kuzeyde yani Rusya) koca bir devlet, gençlik hevesatını elde ederek, bu asrı fırtınalarıyla sarsıyor. Çünki akibeti görmeyen kör hissiyatla hareket eden gençlere, ehl-i namusun güzel kızlarını ve karılarını ibahe eder. Belki hamamlarında erkek kadın beraber çıplak olarak girmelerine izin vermeleri cihetinde bu fuhşiyatı teşvik eder. Hem serseri ve fakir olanlara, zenginlerin mallarını helâl eder ki; bütün beşer bu musibete karşı titriyor.”

Bütün beşerin titrediği musibeti memleketimizin gençlerine, hatta çocuklarına enjekte eden şer güçlerinin oyununu bozmaya Başbakanımızın gücü yeter mi bilmiyorum ama kendisinin tecessüs meraklısı olduğunu, despot olduğunu ifade edenlerin aksine bu meselenin çözülmesi gerektiğini düşünenlerdenim, benimde evlatlarım var. Hükumet eliyle tedbir alınabiliyorsa mutlaka alınmalıdır (basalım, hapse atalım şeklinde değil) ama problem kısa vadede kanuni tedbirlerle çözülecek gibi görünmüyor.

Karşımızda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdımız yanıyor, imanımız tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımızı kurtarmaya koşmalıyız.