ANKARA (ANKA)- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Tekellerin, kartellerin bu ülkeye geçmişte dayattıklarını, 70 milyona ödettiği maliyeti gayet iyi biliyoruz" dedi.
Erdoğan, Rekabet Kurumunun 10'uncu yılı nedeniyle Bilkent Otel'de düzenlenen sempozyuma katıldı. Sempozyumda bir konuşma yapan Erdoğan, istikrara bağlı olarak ekonominin sağlıklı bir büyüme gösterdiğini söyledi. Geçmişte zaman zaman yüksek oranlı büyüme oranlarının olduğunu belirten Erdoğan, ekonominin diğer toplumsal dinamiklerle beraber büyümediği için bu büyümenin kalıcı olmadığını ifade etti.
Türkiye'nin 1993-2002 yılları arasında ortalama yüzde 2.6 büyüdüğünü söyleyen Erdoğan, bu oranın son 4.5 yılda ortalama 7.6'ya ulaştığını kaydetti. Diğer ekonomik göstergeleri de aktararak gelecek vizyonlarının Cumhuriyet'in 100'üncü yılında Türkiye'de yaşayan herkesin gurur duyacağı müreffeh, kalkınmış özgür bir Türkiye olduğunu vurguladı.
Türk ekonomisinin sağlıklı şekilde büyümeye devam ettiğini anlatan Erdoğan, özel yatırımların Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya oranının 1993-2002 yılları arasında binde 2, 2003-2006 yılları arasında ise yüzde 4.4 oranında olduğunu söyledi. Erdoğan, "Türkiye sanal bir büyüme içinde değil. Sağlam, sağlıklı, istikrarlı ve özel sektör odaklı bir büyüme içindeyiz. Yani devlet ekonomiden çekilmiş, sadece ufuk gösteren, denetleyen, düzenleyen kurum haline gelmiştir. Artık devlet tüccarlık yapmıyor. Ufuk veriyor, denetliyor, düzenliyor. Rekabet alanının içinde devlet yok. Özel sektör var" diye konuştu.
Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:
"Türkiye ekonomisi bugün, Almanya, İtalya, İngiltere, Fransa ve İspanya'dan Avrupa'nın en büyük ekonomisi haline gelmiştir. Bu nasıl oldu? Bu büyümenin en önemli unsuru açık, şeffaf, güven veren istikrarlı politikaların uygulanmasıdır. Türkiye'nin o her zaman açıklanan ancak bir türlü fiile geçirilemeyen potansiyeli, son 4 yılda azami derecede açığa çıkarılmış, harekete geçirilmiştir. Türkiye her alanda yasaklarından, korkularından, öcülerinden, zincirlerinden kurtuldukça Türkiye ekonomisi de bu oranda atılım göstermiştir. Türkiye'nin yıllar boyu temel ihtiyacı milletin ve devletin aynı istikamete bakmasıydı, ancak siyaset kurumu bu büyük özlemi bir türlü gerçekleştiremiyordu. İşte bu rüya gerçekleşti."
Yabancı sermaye hedefi 30 milyar dolar
Türkiye'ye geçen yıl gelen doğrudan yabancı sermaye miktarının 20 milyar dolar olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, "İnanıyorum ki bu yıl da bu gidişle inşallah 30 milyar dolara doğru yaklaşacağız" diye konuştu.
Emeğin hakkı önemlidir
"Ne olursa olsun kalkınalım, büyüyelim, her şeye rağmen kazanalım gibi bir anlayış içinde" olmadıklarını söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bunun tarihi çok acıdır. O acıları insanlara yaşatmak herhalde bize, bu medeniyetin insanlarına yakışmaz. Çünkü önceliğimiz insandır. Bu yüzden emeğin, alın terinin, işçinin hakkı önemlidir. Bu yüzden bölgesel adalet önemlidir. Üst gelir gruplarıyla alt gelir grupları arasındaki makası daraltmak önemlidir. Ekonomiyi sadece büyük rakamlarla anlamak ve anlatmak yerine toplumsal boyutunu daima önemsemek zorundayız. Aksi halde güçlü olan zayıfa karşı merhametini yitirir. Aksi halde devlet idaresi, milletin taleplerine cevap vermek yerine güçlünün imtiyaz taleplerine teslim olur. Türkiye, milletimizin her ferdinin katkılarıyla bugünlere geldi. İnşallah Türkiye, bunların çok daha ilerisini de görecektir. Ona olan inancım tam."
Kişi başına milli geliri 2013 yılında 10 bin dolar seviyesine çıkartmayı hedeflediklerini açıklayan Erdoğan bu hedefi yakalayacaklarını belirtti. Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:
"Biz çevre politikalarını AB bizi alsın diye değil, bunu halkımız hak ettiği için Türkiye'de de uygulama kararlığı içerisindeyiz. Biz hijyene ilişkin düzenlemeleri AB'ye üye olalım diye değil, çocuklarımızı, gençlerimizi korumak için yapıyoruz, yapacağız. Demokrasi ve insan hakları konusunda attığımız, atacağımız adımları insanımız hak ettiği için atıyoruz. Rekabet konusunda da öyle. 'Ben büyük şirketim, ben güçlü şirketim, ben ne dersem o olur' demeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Bu anlayış hizmet odaklı bir anlayış değildir. Bu anlayış hak, hukuk dairesi içinde de bir anlayış değildir. Bunu denetleyemezsek, bunu kontrol edemezsek birileri kırarak, dökerek, mağdur ederek alabildiğince zenginleşir, birileri de fakirleşir. Tekellerin, kartellerin bu ülkeye geçmişte dayattıklarını hepimiz gayet iyi
biliyoruz. Onların 70 milyona ödettiği maliyeti gayet iyi biliyoruz. Bir gecede yüzde 8 bin faizle kimlere neler aktarıldığını, yüzde 5 bin faizle neler aktarıldığını, faaliyet dışı gelirlerle nasıl bütçeler oluşturulduğunu gayet iyi biliyoruz. Ama bakınız bu dönemde bütçelerde faaliyet dışı gelirler yok. Artık yatırım var, istihdam var, üretim var ve bunun neticesinde de ülkenin itibarına itibar kazandırmak var. Eğer o maliyetler ödenmeseydi, o doymak bilmeyen adamların imtiyaz talepleri değil de milletimizin adalet talepleri karşılansaydı bugün çok daha ileri noktalarda olurduk. Piyasayı, pazarı susturup rakiplerini sindirip haksız bir rekabet ortamı oluşturanları gayet iyi hatırlıyoruz. Serbest piyasa kurallarını kötüye kullanarak Türkiye'nin ekonomik gelişimini sekteye uğratanları da gayet iyi hatırlıyoruz."