LEFKOŞA (İHA) - DİSİ Avrupa Milletvekili ve Kıbrıs Rum Yönetimi Dışişleri eski Bakanı Yannakis Kasulidis'in Kıbrıs Türk ve Rum liderlikleri arasında temas yöntemleri arayışına giriştiği, bu inisiyatif çerçevesinde dün KKTC'ye gelerek Başbakan Mehmet Ali Talat'la 1 saati aşkın süre görüştüğü bildirildi.
Politis haberi "Tasos ve Talat'ın Düşük Politika Konularındaki Taktik Hareketleri -Kasulidis İletişim Köprüsü -Papadopulos'un Minimum Hedefi: Annan Planının Esasa İlişkin Yeniden Müzakere Edilmesi, Maksimum Hedefi: Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti'ne Entegre Edilmesi -Talat'ın Minimum Hedefi: Annan Planının Kıbrıslı Rumlar Tarafından Olduğu Şekliyle Benimsenmesi, Maksimum Hedefi: İki Devlet Hedefi İle Kıbrıslı Türklerin Tam Özerkliği -Uzlaşı Olanakları: Konfederasyon? -İşgal Bölgelerinde Görüşme" başlığıyla manşetten verdi.
Kasulidis'in dün KKTC'ye geldiğini ve Başbakan Talat'la; Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Parti binasında ve Kasulidis'in ifadesiyle "özellikle yapıcı bir ortamda" görüştüğünü yazan gazete, bu görüşmenin; 24 Nisan'daki referandum sonrasında Kıbrıslı Türk ve Rum siyasiler arasındaki esaslı temas olduğuna dikkat çekti.
Gazete, Talat-Kasulidis görüşmesini iç sayfalarında, çeşitli başlıklar atarak geniş şekilde aktardı, "Yannakis Kasulidis İletişim Köprüsü -Dün Talat'la Görüştü -Diyalogu Sürdürecekler" başlığı altında şunları yazdı:
"DİSİ Avrupa Milletvekili ve Dışişleri eski Bakanı Yannakis Kasulidis, Kıbrıs Türk ve Rum liderlikleri arasında temas yöntemi arama inisiyatifi üstlendi ve bu çerçevede dün işgal bölgelerine giderek sözde 'Başbakan' Mehmet Ali Talat'la 1 saati aşkın bir görüşme gerçekleştirdi. Söylediğine göre görüşme 'yapıcı bir ortamda' geçti. Kasulidis'in bu inisiyatifi, gerçekten de büyük önem taşıyor. Çünkü ne hükümet ne de AKEL, 24 Nisan'daki referandumda takındığı tavır nedeniyle diğer tarafla esaslı iletişim köprüsü ve görüşme yapacak olanağa sahiptir. Özellikle hükümet unsurları (ve AKEL yetkilileri) tarafından işlenen kuşku ve Talat'la karşılıklı çatışma atmosferi son zamanlarda diğer tarafla bütün uzlaşı perspektiflerini kopardı. Kasulidis, bu boşluğu doldurmaya geliyor.
Kasulidis'in söylediğine ve edindiğimiz bilgilere göre, görüşmede hakim olan hava özellikle olumluydu ve Talat ile Kasulidis'in, Kıbrıs sorunundaki Annan planına ve referandumlara ilişkin son gelişmeler konusunda aynı tarafta oldukları saptaması ortaya çıktı. Kıbrıslı Türk siyasetçi; Kıbrıslı Rumların bugünkü resmi liderliğinin Kıbrıs sorunun çözümünü gerçekten isteyip istemediği konusunda yoğun kuşku belirterek, Tasos Papadopulos'un ve hükümetin tavrından yoğun şekilde şikayet belirtti. Ancak, Kasulidis'le gayrı resmi bir diyalog açmaya niyetli göründü.
Kasulidis ise inisiyatifinin, müzakere değil diyalogu hedeflediğini açıkça ortaya koydu ve -ilk başta Tasos Papadopulos'un rızasını almış olsa da- Papadopulos'un elçisi olmadığına işaret etti. Daha önce de yazdığımız gibi Kasulidis ve Papadopulos arasında kısa süre önce gerçekleşen görüşmede Kasulidis, Maraş ve Kayıplar merkezli inisiyatif üstlenme niyeti hakkında bilgi vermişti. Papadopulos, Maraş konusunda Verheugen'e sunduğu öneri çerçevesini belirleyerek -mektup teatisi aracılığıyla- böyle bir şey için rıza göstermişti.
Hiç kimse, bu ilk görüşmeden bir sonuç çıkmasını beklemese de, -edindiğimiz bilgilere göre- yakın gelecekte kayıplar konusunda önemli gelişmeler olması olasılığı bulunduğu göründü. Talat, bu konuda kararlı adımlar atmaya hazır göründü. Maraş konusunda ise Kasulidis, kentin yasal sakinlerine iade edilmesinin, güvenlik konusunda çekince belirten Rumlar arasında tamamen yeni bir hava yaratacak özellikle olumlu bir adım olacağını söyledi. Maraş önerisi, Mağusa Limanı'nın ortaklaşa işletilmesi yöntemleri aranmasıyla birlikte gidiyor. Talat'ın yanıtı, hükümetin güven yaratıcı önlemleri açıklamasının hemen ardından kamu oyuna yaptığı açıklamanın aynısıydı. Ancak edindiğimiz bilgiler, bu konunun kapanmış kabul edilmesine rağmen, Talat'la Kasulidis'in gelecekteki görüşmelerinde kesinlikle ele alınacağı yolundadır.
Gündemi açık olan görüşmede, yeni geçiş noktaları açılması, işgal bölgeleri ile özgür bölgeler arasında direkt telefon bağlantısı kurulması vb. konular ele alındı. Kasulidis ve Talat, yeniden görüşme ve bu tür görüşmeleri sürdürme konusunda anlaştılar. Kasulidis, Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm aranması perspektifi ile güven ortamı şekillendirilmesi çabasında esaslı rol oynayabilecek Kıbrıs'taki ve yurt dışındaki diğer unsurlarla da -aynı ruhla- görüşmeler gerçekleştiriyor.
Dünkü görüşmede, güven ortamı tesis edilerek iki toplumu yakınlaştıracak pek çok pratik önlem alınabileceğine işaret edildi. Kasulidis, bu tür önlemlerin 'uzlaşı içinde uygulanabilmeleri için, önce iki taraf arasında görüşülmesinin daha iyi olacağını' söyledi. Kasulidis'in bu söylediği, açıkça, hükümet tarafından Perşembe günü açıklanan ve Mehmet Ali Talat ve Ankara tarafından kesinlikle reddedilen güven yaratıcı önlemlere ilgiliydi. Kasulidis, dün öğlen yaptığı açıklamada; görüşmenin hedefinin; Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm bulunması çabaları için şartların yeniden oluşturulmasına kadar batağa saplanılmaması için daha iyi bir ortam oluşturulmasına katkı sağlayabilecek yolların araştırılması olduğunu söyledi.
Kasulidis, Maraş konusunda şunları söyledi:
'Kapı kapalı değil. Daha pek çok çaba harcanacak. Başkan Papadopulos, belirli zamanlarda bilgilendirilecek. Papadopulos'la, onun elçisi olarak hareket etmediğim, onun adına konuşmadığım, konusunda uzlaşı içindeyiz. Sadece, görüşlerinin neler olduğunu biliyorum ve bazı fikirler üzerinde peşinen olurunu aldım. Bizim taraf adına, bağlayıcı olacak şekilde görüşmüyorum veya müzakere etmiyorum. Sadece zemini kolaylaştırıyorum. Herhangi bir perspektif olması durumunda, Başkan Papadopulos tarafından müzakere edilecek ve anlaşma yapılacak" Politis, Başbakan Talat ve Rum Yönetimi Başkanı Papadopulos'un Kıbrıs sorunundaki taktiklerine ilişkin bir de analiz yayımladı. Gazete, Papadopulos'un 2 günl si olmadığına işaret etti. Daha önce de yazdıük Rum Ulusal Konsey toplantısı sonrasında, Kıbrıs sorunundaki taktiğini belirlediğini, Papadopulos'a göre, bu sorunun üst noktasındaki politikanın, şu iki nedenden dolayı ortaya konulamayacağını yazdı: 1 - Türkiye'nin, referandumlar sonrasında elde ettiği iyi sicil nedeniyle yeni bir müzakereye girmekle ilgilenmemesi; 2 - Anglo-Amerikanlar, önümüzdeki 6 ay içinde öncelikli olanın, Türkiye için üyelik tarihi olduğunu ve Kıbrıs sorunundaki herhangi bir hareketin kendisine ilave sorunlar yaratabileceğini düşünüyor olmaları" Gazeteye göre Papadopulos'un bu analizi ilk bakışta çok mantıklı geliyor, ancak şu yakıcı soruyu da gündeme getiriyor: "Bizim taraf neden bu dönemde Türkiye'ye ve onun taleplerine kolaylık sağlıyor? Diğer bir deyişle; Kıbrıs hükümeti neden Türkiye'yi zor duruma sokacak ve onu belki de Kıbrıs sorununda daha fazla taviz vermeye zorlayacak bir inisiyatif üstlenmesin?" Gazete, Papdopulos'a yakın bir kişinin bu soruya verdiği yanıtı şöyle aktardı: "Anglo-Amerikanların 'Annan planını kabul edin' yanıtını verecekleri ve bunun, BM ve Avrupa Komisyonu tarafından benimseneceği, bu nedenle de yeni bir başarısızlık olacağı bir olgu iken, bizim tarafımızdan yürütülecek atak bir diplomasinin kar sağlayacağı kesin değildir" Gazete bu soruya; Papadopulos'un Rum Ulusal Konsey toplantısında ortaya koyduğu ikinci bir yorum da bulunduğunu yazdı ve haberini şöyle sürdürdü: "Edindiğimiz bilgilere göre; bu dönemde inisiyatif üstlenirsek, AKEL'in önerdiği gibi, Annan planında kısmi iyileştirilmesi mantığında hareket etmemiz gerekecek. Ancak Tasos Papadopulos buna karşı çıkıyor. Çünkü en kötü durumda, planın esaslı şekilde yeniden müzakere edilmesini istiyor. Başkanlığın değerlendirmesi; 'planın esaslı şekilde müzakeresi bu dönemde ve aralık ayından önce olamaz, çünkü Türkiye ve Anglo-Amerikanların başka öncelikleri var" şeklindedir. Aynı kaynağa göre olabilecek tek şey, 'Bu konuda; Güven Yaratıcı Önlemler mantığında düşük siyasetle hareket etmemizdir
"
Gazete, Kıbrıs sorununun üst düzeyli konularındaki çıkmaz nedeniyle gerek Talat'ın gerek Papadopulos'un bu dönemde etki yaratma ve esasen, düşük politika konularına hazırlanma savaşı verdiğini, ancak ikisinin de; 2005 yılı içinde yapılacağı değerlendirilen bir yeni müzakere ışığı altında hareket ettiğini yazdı, Papadopulos'un hareketlerine ilişkin şu analize yer verdi:
"Papadopulos, Annan planının esaslı şekilde yeniden müzakere edilmesiyle, iki kesimli, iki toplumlu federasyonu kendine minimum hedef alarak hareket ediyor. Maksimum hedefi ise, Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti'ne yeniden entegre edilmeleridir. Papadopulos, bu mantık çerçevesinde şu hareketleri ileri götürüyor:
- Referandumdan sonra unutulmuş görünen Kıbrıs'taki Türk işgali konusunu yeniden uluslararası camiaya götürecek. Önceki gün ilan edilen askersizleştirme önlemleri esasen Türkiye'ye baskı uyguluyor.
- Kıbrıs Cumhuriyeti'ni resmen tanıması (Ankara'da büyükelçilik açılması, denizcilik, gümrük birliği v.b.) için Avrupa kurumları aracılığıyla Türkiye'ye baskı uygulamak
- Türkiye'nin siyasi ve özellikle askeri açıdan Kıbrıs'a baskı yapmadığı sürece, Türkiye-AB üyelik müzakerelerinin başlamasına veto uygulam si olmadığına işaret etti. Daha önce de yazdıası söz konusu değildir. Daha sonra; üyeliğine ilişkin çeşitli başlıklar görüşüleceğinde, zaman zaman Türkiye'ye baskı uygulanabilir. Bu şartlar altında, Avrupa süreci içinde olan bir Türkiye'nin, Kıbrıs sorununda daha iyi bir muhatap olabileceği değerlendiriliyor.
- Yukarıda anlatılan hedefe hizmet etmek suretiyle, Kıbrıs ile AB'ın çıkarlarını olabildiğince birbiri içine sokmaya çalışacak. Tasos Papadopulos bu yönde, gerek Ahern'in Avrupa Komisyonu başkanlığına seçilmesi sondajlarına aktif olarak katıldı, gerek Barosso'nun seçilmesiyle ilgili uzlaşma için çalıştı.
- Yeni ülkelerin doğu Avrupa'ya girişi nedeniyle Komisyon başkanı seçimlerinde Atlantikliler tarafından yenilgiye uğratılan Anglo-Amerikan eksenini kullanmaya çalışacak. Gerek Kıbrıs gerek Yunanistan, Fransız-Alman eksenine özen gösteriyor. Fransa'nın Güvenlik Konseyi'ndeki tavrını ve son olarak Kıbrıs sorununda yaptığı diğer hareketleri göz önüne alırsak, bu eksen üzerindeki çalışmalar yanıt verir.
- Fransız-Alman ekseniyle birlikte hareket edilmesi ve beklenmekte olan Avrupa Anayasası'nın onaylanmasının, Kıbrıs'ın; Avrupa Ordusu'na katılımıyla güvenlik konularına ilişkin tezini güçlendirecek. Bu politikanın benimsenmesinde Papadopulos'un en büyük dezavantajı; Kıbrıs sorunundaki çalışmaları nedeniyle, özellikle Komisyon'un üst kademelerinde itibar görmemesi ve BM'yle olan ilişkilerindeki çatlaktır"
Fileleftheros, Talat-Kasulidis görüşmesi ve Kasulidis'in görüşme sonrasındaki açıklamasına ilişkin haberini "Sonbaharda Kayıplar İçin Adımlar -Talat, Dün Kendisiyle Görüşen Kasulidis'e Maraş Konusunda Perspektifi Açık Bıraktı" başlığıyla yayımlarken; Mahi, "Kasulidis-Talat Görüşmesi -Maraş ve Kayıplar Konusunda İyimserlik" ve Alithia, "Kasulidis Talat'ın Önüne Maraş Konusunu Koydu -Güven Ortamı Tesis Edecek Pratik Önlemlere Hazır" başlığını tercih etti.