İSTANBUL,(DHA)- İSTANBUL Kemerburgaz Üniversitesi (İKBU) Öğretim Üyesi ve ASAM Terör Uzmanı Dr. Eray Güçlüer, Katar krizinin aslında İran'a yönelik Amerika'nın bir hamlesi olduğunu ve sürecin Sünni-Şii çatışmasına evrilmek istendiğini söyledi.
Suudi Arabistan, Bahreyn, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen, Libya ve Maldivler'in, Katar ile diplomatik ilişkilerini kestiğini açıklamasıyla birlikte ortaya çıkan Katar krizini ve Türkiye'nin bu noktadaki durumunu yorumlayan İKBU Öğretim Üyesi ve ASAM Terör Uzmanı Dr. Eray Güçlüer, başta İran olmak üzere bölgenin güçlü bir Türkiye'ye her zamankinden daha çok ihtiyacı olduğunu belirtti. Türkiye'nin Katar'a asker göndermesi kararının doğru ve tam zamanında bulduğunu aktaran Güçlüer, "Türkiye büyük bölümü Müslüman bir ülke olmasıyla Sünni dünyayla ilişkilerindeki ağırlığı kullanmalı ve bölgeyi yatıştıracak, istikrar sağlayacak politikalarına devam etmelidir. Kadim dostluğa sahip olduğu İran ile yine akli selim, sükûnet ile davranması konusunda ilişkilerini sürdürmelidir. Türkiye, Sünni-Şii çatışmasının önlenmesi noktasında önemli inisiyatifler alabilir. Dün tezkerenin geçmesi örneğinde olduğu gibi yine THY ile oraya yiyecek gönderilmesi gibi doğru hamleleri doğru zamanda yapmalıdır. Aksi takdirde İran’ın DAEŞ üzerinden vurulması olayı hem Şii hem de Sünni grupları daha da radikalleştirebilir." dedi.
"İRAN İLE İLGİLİ DAHA DERİN PLANLAR VAR"
Katar krizinin öncesi olduğunu aktaran Güçlüer, "Irak işgal edildikten sonra 2003 yılında İran'ın başta Irak olmak üzere Suriye'ye Şam'a kadar olan alanda Şii ideolojiye dayalı nüfuz alanı oluşturmasına müsaade edildi. İran'da bu boşluğu görünce kontrolsüz bir şekilde yayıldı. Bu durum İsrail'in güvenliğini tehdit eder bir pozisyona geldi. İsrail'de 'İran benim güvenliğimi tehdit ediyor' dedi. Sonra Trump İran’a karşı bir cephe oluşturmaya çalıştı. İran ile ilgili planlar geçmiş yıllardan daha kapsamlı özellikle Amerika'nın ve diğer küresel devletlerin daha derin planları olduğunu görüyoruz" diye konuştu.
"SUUDİ ARABİSTAN'IN SİLAHA İHTİYACI VAR MIYDI?"
İran'nın oluşturulan Şii alanlarına karşı şu an Sünni dünyasının harekete geçirilmeye çalışıldığını dile getiren Güçlüer, "22-23 Mayıs'a baktığınızda Trump'ın Suudi Arabistan'a ziyaretinde birkaç önemli konu gündeme getirdi. Birincisi Suudi Arabistan'a 100 milyar dolardan fazla silah verilmesi hadisesi. Bölge zaten karışık, Suudi Arabistan'ın silaha ihtiyacı var mı? Silah olayı bu bölgede dengeleri değiştirebilecek bir olgu. Çatışmanın derinleşmesi isteniyor gibi bir durum ortaya çıkıyor. 2018 yılına kadar tamamlanmak üzere 50-55 Körfez ülkesinden oluşan Arap NATO'su fikri ortaya atıldı ve 2018 yılına kadar da bunun hayata geçirileceği ifade edildi. Suudi Arabistan liderliğinde adeta askeri eksenli bir bölgesel güç İran'a karşı oluşturulmaya çalışılıyor. DAEŞ dünkü örgüt değil kaç yıldır var ama dün ilk defa İran'a saldırdı. Hem dini hem de kültürel değerler açısından önemli merkezler hedef seçiliyor. Bunlar tesadüf değil, bundan sonra İran’ın iç dengelerinin daha da istikrarsızlaşma ihtimali var" açıklamalarında bulundu.
"ORTADOĞU'DAKİ ÜLKELERİN AKLI SELİM DAVRANMASI GEREKİYOR"
Süreçte ülkelerin Sünni-Şii çatışmasına doğru çekilmeye çalışıldığına dair kanaat ortaya çıktığını vurgulayan Dr. Güçlüer, "Buna karşı ülkeler aklı selim davranmalıdır. Katar'a bu bağlamda bakmak lazım. Katar Türkiye'ye yakın bir politika izleyen ve kendi inisiyatifiyle de adeta Ortadoğu'daki sorun odaklarının çözüm merkezi durumunda olan önemli bir konuma sahip. Ayrıca küçücük bir ülke olmasına rağmen El Cezire gibi Arap dünyasında çok etkili bir basın yayın kuruluşuna sahip bu kapsamda da Ortadoğu'da çok önemli Psiko-sosyal problemlere etki edebilecek argümanları olan bri ülke. Amerika ve Avrupalı devletler Ortadoğu'yu her zaman başındadiktatör şeyhlerle yönetmek istedi, Katar bunun dışına çıkabilen bir ülke, bu nedenle Katar’la var olan güçlü ilişkilere sahip çıkılmalı ve Katar yalnız bırakılmamalıdır" ifadelerini kullandı.
"KATAR KRİZİ SUNİ BİR KRİZDİR"
Uluslararası ilişkilerde artık asimetrik ilişkilerin söz konusu olduğunu ve Türkiye'nin bölgedeki gelişmelere kayıtsız kalamayacağını belirten Dr. Güçlüer, "Türkiye dün Katar’a hem Tugay seviyesinde askeri bir birlik hem de jandarma personeli gönderilmesi tezkeresi meclisten geçti. Uluslararası ilişkilerde artık asimetrik ilişkiler söz konusu, ülkelerle ilişkilerin çeliştiği noktalarda diplomatik süreç yürütürken aynı ülkelerle çıkarların örtüştüğü noktada da müşterek hareket edebilirsiniz. Bu taraf olmak anlamına gelmez. Bu hamle sadece İran'a karşı değil hem bölge ülkelerine hem de Türkiye'ye yönelikte düşünmek gerekir. Türkiye ortalık yangın yeriyken, Sünni-Şii çatışması çıkarılmak üzereyken sürecin dışında kalamaz. Bu noktada Türk Tugayının Katar’da görevlendirilmesi bölgenin güvenliği ve istikrarı açısından güçlü bir üretecektir ve Katar'daki üssün kullanılmasına ilişkin tezkeresinin dün TBMM’den geçmiş olmasını zamanlama açısından son derece doğru buluyorum. Bir gecede bir devlet terörist ilan edilemez. Eğer bu izolasyon taktiği ile başarılı olunursa bu sadece Katar’la da sınırlı kalmaz. Bu duruma da dikkat etmek lazım. Katar krizi suni bir krizdir ve Türkiye Katarı bu izolasyon ortamında yalnız bırakmamalıdır" diyerek sözlerini noktaladı.
(FOTOĞRAF)
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz