Psikolojik olarak katarsis; olumsuz duygulardan, hayal kırıklıklarından ve kişinin ilerlemesini engelleyen tüm durumlardan kurtulması ile ruhun arınması demektir. Peki, psikanalizdeki anlamı ile ayrıntılı ele alınırsa katarsis nedir? İşte, konu hakkında tüm merak edilenler ve yanıtları yazımızda.
‘’Katarsis ne demek?’’ sorusu, ilk kez bu kelime ile karşılaşanların merak ettiği bir sorudur. Katarsis, aslında psikolojik terimlerden biridir. Günümüzde arınma olarak da kullanılan katarsis, psikolojide duygusal boşalımı temsil eder.
Ünlü psikanalistlerden biri olan Sigmund Freud "Katarsis" terimini “kişiye acı veren patolojik semptomların yani normal olmayan ruh halinin azalmasına yardım eden bir çözüm” olarak tanımlamıştır. Freud'un yakın arkadaşı olan bir diğer psikanalist Josef Breuer ise katarsis etkenini en çok histeri tedavisinde kullanmıştır.
Psikanalitik teorilere göre, katarsisin oluşumu için bilinçdışı gerginliği azaltma ihtiyacı sonrası gelişmesi gösterilir. Katarsisin ortaya çıkma süreci için şunlar söylenebilir:
Antik Yunan’da ruh dönüşümü olarak bilinen katarsis, Platon’un “Devlet” isimli yapıtında ve Aristoteles’in “Poetica” adlı eserinde de yer alır. Aristoteles'e göre insanlar, tiyatroları veya gösterileri kendileri için izler. Sahnelenen korkular, dramlar, üzüntüler ve benzeri duygular insanları derinden etkiler. Böylece insanlar istemsiz şekilde izledikleri şeyi sanki kendisi yaşıyormuş gibi tepki verir. Korkunç bir sahnede korkar; üzücü bir durum karşısında ise gözyaşı döker. Aristoteles'e göre bu durum; kişinin sahnedeki duygu ile empati yapmasından kaynaklanır. Kişi, sahnedeki oyuncunun yerine kendini koyar ve sahnelenen şeyi izlerken benzer duygu durumu içerisine girer.
Aristoteles'e göre izleyici aslında tiyatroya arınmak için gelir. Sahip olduğu duyguları daha yakından hisseder, duygusal boşalım yaşamak için tiyatro seyreder ve sonunda da rahata ulaşır. Aynı zamanda Aristoteles’in buradan çıkardığı bir diğer sonuç ise, sanat yoluyla empati yeteneğini geliştiren kişinin yaşadığı duygular sayesinde karakterini düzenlemeye karar vermesidir. Seyirci, izlediği trajedi sahnelerinde karakterin yaşadığı kötü duyguları, olayları ve karakterin olayların sonunda yaşadığı iyileşmeyi gözlemler ve aynı duyguları karakterle birlikte hisseder. Bu nedenle de kendi iç alemini düzeltmeye ve kötü duygularını bastırmaya eğilim gösterir.
Aristoteles’ten bu yana birçok filozofun ve hatta günümüzde de psikologların kullandığı katarsis için yapılabilecek tek yorum var: bastırılmış duygular...
Kişi, gün içinde pek çok duygudurumu yaşar. Bazı olaylar kişiyi şaşırtabilir, hayal kırıklığına uğratabilir, öfkelendirebilir, üzebilir veya sevindirebilir. İnsanların çoğu üzüldüğünde, hayal kırıklığına uğradığında veya kırıldığında ağlamak ister ya da düşündüklerini söylemek ister. Ancak bazı durumlarda söylemediği için gizlemeyi tercih eder. Bu bakımdan değerlendirildiğinde duygular da aslında birer madde gibidir. Ne denli gizlenirse gizlensin asla yok olmaz ve zamanla başka duygulara dönüşebilir. Örnek vermek gerekirse, kişi herhangi bir olay karşısında çok üzgün hissederse ve bunu bastırmaya çalışırsa, üzüntü duygusu zamanla en güçlü duygulardan biri olan öfke formuna dönüşebilir. Öfke de uzun vadede birikirse nefret ve kin duygusu olarak şekil değiştirir. Bu tür bastırılmış duyguların bir patlama halinde dışarı çıkmasına ise duygusal boşalım yani katarsis denir.
Yaşamda katarsis oluşumuna zemin hazırlayan en etkili duygular öfke ve üzüntüdür. Birtakım katarsis örnekleri ile bu durum daha ayrıntılı bir şekilde açıklanabilir. Bunun için katarsisin en tipik örneklerinden biri için Anna O. vakası gösterilebilir. Katarsis metodunun kullanıldığı ünlü vakalardan biri olan Anna O vakasında, hasta kişi olan Anna'da şiddetli öksürme, vücudun farklı alanlarında ağrılar, sağ kolda ara sıra tekrarlayan uyuşma, bilinç kaybı, halüsinasyon, görmede ve konuşmada bozukluk semptomları mevcuttur. Tedaviyi sürdüren uzman psikolog Breuer, Anna'dan her bir şikayeti üzerinde ayrıntılı durmasını ister. Bu sayede semptomlara neden olan hatıralara / duygulara ulaşmayı ve anılar esnasında işlenmemiş yoğun duyguları açığa çıkarmayı hedefler. Aslında ilk etapta hipnoz tekniği ile Anna konuşturulmaya çalışılsa da bu yöntem başarılı olmayınca, serbest çağrışım imkânı sunan "katartik metod" uygulanmıştır. Gerçekten de Anna'nın yaz mevsimlerinde sıvı almayı reddetmesinin nedeni olarak kötü bir anısı ortaya çıkar. Anna, yaz tatilinde bir köpeğin insanların kullandığı su bardaklarından su içtiğini görür ve bu olaydan oldukça tiksinir. Bu olayı doktoruna anlatırken katartis yaşar ve anıyı anlatması tamamlanınca hemen su içmeye başlar.
Katartis için gösterilebilecek diğer örneklerden biri de sarhoş iken araba kullanarak bir çocuğun ölümüne neden olan bir adamın, çocuk esirgeme yurtlarından birinde gönüllü olarak çalışmasıdır. Uzun ve yorucu bir iş gününden sonra son derece yorgun olmasına rağmen piyano çalan bir kadın da katartis yaşıyor olabilir. Brutus'un intihar etmesi,Julius Caesar'da ihanet etme suçu nedeniyle kendini yargılaması ve katarsis yaşaması olarak betimlenebilir.
Bazı durumlarda katarsisin açığa çıkması için müzikten de yardım alınabilir. Bu konu hakkında Aristoteles de müziğin iyileştirici etkisini “Poetica” adlı kitabında vurgulamıştır. Bu konudaki uygulamalar için ilk örnekler, Antik Yunan eğitim sistemi içerisinde de görülebilir. Antik Yunan’da eğitim müzik, edebiyat ve spor ağırlıklı olarak devam etmiştir. Özellikle müzik olgusuna, eğitim ögesi olmasının yanı sıra ruhsal boşalıma etkisi olacak bir araç olarak bakılmıştır.
Müziğin duygu boşalım sürecinde destek unsurlardan biri olduğunu savunan düşünürlerden biri de Levinson’dur. Levinson, müziği hüzün ve katarsis yoluyla terapi etkisi yaratan olgulardan biri olarak görmüştür. Müzik ve katarsis bağlamında ilerlenecek olursa, bu konuda güncel örnekler de verilebilir. Kişi, olumsuz duygulara sahipken daha duygusal ağırlıklı müzikler dinleyerek rahatlamak ister. Buna karşın daha dinamik ve keyifli anlarda ise hareketli müzikler dinlenir. Böylece müzik için duyguların nispeten açığa vurulmasındaki bir faktör olarak düşünülebilir. Özellikle olumsuz ve bastırılan duygular müzik sayesinde açığa çıkarsa, katarsisten bahsedilebilir.