Ahlak dayatmalarıyla toplumu tasarlamaya çalışan bu dönemde evlilik tutkusuz ve aşksız olursa eğer kutsal bulunurdu.Victorya döneminin en büyük ve en ağır suçu cinselliktir. Kraliçe Victorya'ya göre ise bunun en büyük sebebi Adem'i Havva'nın baştan çıkarması idi. Bu sebeple cinselliği hiç yokmuş gibi varsayan Kraliçe Victorya, bu konu ile ilgili olan her şeyi suç olarak sayardı. Bu dönemde hayvanat bahçesindeki hayvanlara bile cinsel güdüleri hatırlatması sebebi ile kıyafet giydirilirdi. Bunun haricinde yine cinsel güdüleri hatırlatan bir diğer etken İncil olarak kabul edilmiştir ve Kraliçe Victorya, İncil'i yeniden yazdırmıştır. Kadınlar yanlarında bir refakatçi olmadan dışarı çıkamıyor, haliyle flörtleşmek de imkansız hale geliyordu. Peki bu kadar kısıtlamanın olduğu bir ortamda aşk hayatı nasıl yaşanıyordu? Kraliçenin gazabından korkan halk bir yanda da duygusal açlıklarına karşı koyamadı ve gizlice flört edebilmenin yollarını buldu. Hadi gelin hep birlikte Victorya döneminde flörtleşmenin püf noktalarına bakalım.
Eski zaman aşklarını düşündüğünüzde pek çoğunuzun aklına elbette ki aşk mektupları gelir. Ailelerden gizlice sevgililer arasında iletişim sağlayan bu mektuplar uzun yıllar boyunca saklanırdı. Dönemin posta teşkilatı aşkın en büyük yardımcıydı. O kadar hızlı çalışıyordu ki bir günde yedi defa mektup alma imkanı dahi tanıyordu. Bu dönemde, mektuplarda aşıkların birbirlerine nasıl hitap etmesi gerektiğini açıklayan bir kitap dahi yayınlanmıştı. Kitabın içinde şablon metinler bulunuyordu. Şablonu bir kağıda yazıp ismi değiştirdiğinizde ortaya sanatsal bir mektup çıkıyordu. Viktorya dönemi aşk mektuplarından örnek bir şablon şöyle:
Madam,
Beni hiçbir şekilde fark etmediğiniz için size hitap etmeye pek cesaret edemiyorum. Ancak, hoşnutsuzluğunuza maruz kalma riskine rağmen sizi tanımak istediğimi kaygı ve hürmetle ifade etmek isterim.
19.yy’da sevgiliden gelen bir mektubu gizlemek neredeyse imkansızdı. Mektubu kimin teslim alacağı sorunu en büyük problemdi. Aşık gençler arasındaki bu sorun gizli bir işaret sistemiyle çözüldü. Zarfın üzerindeki pulların konumu artık aşıklar arasında bir şifre haline geldi. Örneğin, zarfın sol çaprazına yerleştirilmiş pul “Aşkın beni mutlu ediyor”, tam ortasına yerleştirilmiş pul ise “Seni ne zaman göreceğim?” anlamına geliyordu. Bu konumlandırmalar ve ifade ettiği anlamlar her çifte göre değişiyordu. Sonunda posta teşkilatı, pulun zarfın sağ üst köşesine yerleştirmesini zorunlu kıldı. Pul aracılığıyla gizli mesaj iletmek ise tarihe karıştı.
Victoriya döneminde kadınlar ve erkekler arasındaki en önemli iletişim biçimlerinden biri de yelpazelerdi. Yelpazeleriyle kadınlar 50 ayrı mesajı büyük bir nezaketle iletebiliyordu. Bumesajlardan bazıları şöyle: Yelpazenin sol elle açılması “Yanıma gelip benimle konuşabilirsin”, yelpazeyi yavaş hareketlerle kullanmak “evliyim”, hızlı kullanmak “nişanlıyım”, yelpazenin sadece açılıp kapanması “çok acımasızsın” anlamına geliyordu. Bu mesajların en güzeli ise seni seviyorum demekti. 19. yüzyılda yaşayan bir kadın, flörtüne seni seviyorum demek istiyorsa yelpazenin arkasına gizlenir, sadece gözlerini gösterirdi. Dönemin moda evleri ise bu durumu çabuk fark etti. Neredeyse her moda evi renk renk yelpazeler üretiyor ve bu yelpazelerin yanında bir broşür veriyordu. Broşürde ise yelpaze dili hakkında bilgiler bulunuyordu.
Yelpazelerin yanında mendiller de iletişim aracı olarak kullanılıyordu. Henry J. Wehman’ın 1890 yılında The Mystery of Love, Courtship and Marriage Explained ismiyle yayınlanan muhteşem kitabında, mendil flörtçüleri için basit tüyolar bulunuyordu. Bu kitaptaki bilgilere göre, bir kadın hoşlandığı bir beyle iletişim kurmak istiyorsa mendili dudakların üzerinde tutuyordu. Mendilin iki elle topak haline getirilmesi “kayıtsızlık”, yere bırakılması “seni seviyorum”, sol elde döndürülmesi ise “seninle görüşmek istemiyorum” anlamlarına geliyordu.
Günümüzde dahi çiçekler ve romantizm arasında önlemez bir bağ olduğunu herkes biliyor. Tüm özel günlerde erkekler sevdiklerine çiçek alarak romantizmin en temel kuralını yerine getiriyorlar. ktorya döneminden yayınlanan The Etiquette of Flowers isimli kitapta, kurdele renklerinin ve çiçek türlerinin ne anlama geldiği ayrıntılı bir şekilde açıklanıyordu. Bu kitabın yayınlanmasından sonra çiftler farklı çiçeklerle iletişim kurmaya başladı. Aslında çiçeklerin kodları geleneksel İngiliz folklorundan türetilmişti. Ancak dönemin romantik yazarları, İngiliz halkına çiçeklerin dilinden bahsederken yeni anlamlar icat ederek flörtleşmenin harika bir yolunu buldu.
Tanışma kartları olarak da isimlendirilen aşk kartları 19. yy’da oldukça popülerdi. Victoriya dönemindeki gençler bu yöntemi genellikle aile büyüklerine yakalanmamak için tercih ederdi. Örneğin bir erkek hoşlandığı kadına beni seviyor musun diye sormak istiyorsa bir karta sadece cümlelerin baş harfleri yazar ve flörtüne uzatırdı. Kadın notu okuduktan sonra kartı sağ eline alırsa “sevmiyorum” sol eline alırsa “evet, seviyorum” anlamına gelirdi.