Ben, ne sana “babam gibiydi” diyen bir müzisyen; ne “elimden tuttu” diyen bir çırağın; ne “çok ekmeğini yedim” diyen bir çalışanın; ne “bir yanım eksik kalacak” diyen bir dostunum Usta...
Ben, 1980'li yılların Türkiye'sinden, 1990'lı yılların Türkiye'sine uzanan tozlu yollarda yürümeye yaşı yeten milyonlardan biriyim. 2000'li yıllara milenyum tanımlamalarıyla, sanki uzaya çıkıyormuş gibi geçerken, aslında aksak topal yürüyen bir düzenin gençlerinden biriyim...
Hayallerinde hep birçok eksikler kalmış, ama düşüp kalkmaktan bıkmamış bir koca neslin milyonlarcasından bir tanesi.
Ve aslında senin ciğerini bildiğin milyonlardan bir tanesi.
Düşüp kalkmaktan dizleri kabuk bağlamış, bir avcunun içi nasırlıyken, öbür avucunda güller büyüten; ama “benim bu aleme aklım ermiyor” diyerek ne olduğunu da bilen...
Sevdiği ellere verilip, vurulmayı göze alan, gururuyla ettiği yeminden dönmeyen duruşun bir parçası...
Yılandan korkmazken yalandan içi titreyen, ve yolu inadına sevgiden geçen milyonlardan bir tanesi...
Usta!
Sen bizden uzaklaşıp giderken, seni değil de niçin beni anlatarak başladım veda cümlelerime?
Çünkü seni anlatmaya kalkışacak hadsizliği yapmak, odalarda ışıksızken, “kanım aksın ki terk etmem seni” diyen sevdalılara yakışmaz değil mi?
Ama biliyorum ki bu akşamdan sonra birkaç gün uzun uzun seni anlatıp, “ustamızdı, ağabeyimizdi, büyüğümüzdü, dostumuzdu...”diyecekler, sonra susacaklar.
Senin “akılın ermediği” o alemin askerleri o aleme geri dönecekler...
Bedenleri değil belki ama; ruhları, sevadaları, hayalleri ve ümitleriyle senin bıraktığın yerde olan o milyonlar var ya...
“Seni seviyorum diye senden önce hiç kimseye söylemedim dersem yalan olur” derken, hem dürüstlüğü, hem anıların dokunulmazlığını, hem de sevdiğinin gönlünü bir arada kazanmanın inceliğini senden öğrenen bir yığın gönül insanı var ya...
İşte onlar yolu sevgiden geçen notaların izinde bir şekilde seninle karşılaşacak...
Sevda yokuşlarında durup soluklandıktan sonra, “gel vefasız, gel vicdansız” feryadıyla aşkı çağıran melodilerde seninle olcaklar...
Bir kupayı kaldırırken gururla “Cimbom Şampiyon” diyerek zafer sarhoşu olacaklar...
“Bizimkisi bir aşk hikayesi” diyerek tarif ettikleri siyah beyaz film gibi bir Beşiktaşk sevdasını anlatacaklar çocuklarına...
Bir aslan miyav derken çocukluğuna dönecek bu nesil, senin gitarlı fotoğraflarına baktığında...
Ege'nin imbat rüzgarları kıyılara vurduğunda Gömeç Sokakları çok sessiz olacak bundan sonra...
Ben “Anadolu çocuğuyum” diye söze başlarken, bir daha düşünecek o garipler bu sözün ağırlığıyla...
Kısacası Usta!
Seni hep özlerken, “iyi ki seni tanıdık” diyecek; o tozlu yollardan hayata bir eksikle başlayıp, hâlâ yarım tarafını tamamlamaya çalışan bu nesil...
Güle güle Kayahan Usta...
Biz seni özleyeceğiz, hem de çok...
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz