O kadar uyuşuk durumdayım ki uyuşukluk bir duygu gibi geliyor.
Depresyonda hiçbir şey hissedemezsiniz. Kaygıda ise çok fazla şey hissedersiniz. İkisine de sahip olmak, zihninizde sürekli devam eden bir savaş olması anlamına gelir. İkisine de sahip olmak hiçbir zaman kazanamamak anlamına gelir.
Karanlıkta uyumak beni korkutmuyor, karanlığın ortaya çıkardığı gölgeler korkutuyor. 
Kaygı ve depresyon her zaman birdenbire yönetimi ele geçirmeye hazır durumdadır. 
Elinizde her zaman bir bardak su taşıyor gibisinizdir. Hiçbir zaman bırakamıyorsunuz. Sonra bir gün düşürüyorsunuz, düşmesine ve kırılmasına izin veriyorsunuz. 
Yaşamaya korkarken aynı zamanda ölümden de korkarsınız. Var olmakta sıkışmış gibisinizdir.
Yaralar derindir ve iyileşmiyorlardır. 
Zihniniz de hapishanededir. Kaçışı olmayan bir hapishane. Sanırım bu en kötüsü. Sanırım bu en kötüsü değil. Hepsi geçecek.
Karın boşluğunuzda yaşar. Havuzun dibine ayak parmak uçlarınızla değip çok derinde olduğunuzu fark etmek gibi. 
Nefes aldığımın farkındayım. Nefesimi hissediyorum ama nefes alamıyorum. Amerikan Kaygı ve Depresyon Derneği'nin belirttiğine göre, kaygı bozuklukları ABD'deki en yaygın ruhsal bozukluk ve 40 milyon kişi - ki bu ABD nüfusunun % 18'ine denk geliyor - bu durumdan muzdarip.
Kaygı bozukluklarının nedenleri arasında; genetik etkenler, beyin kimyası, kişilik, yaşanan olaylar gibi birçok farklı etken bulunmakta. Kaygı bozuklukları yüksek oranda tedavi edilebilir olmakla birlikte, bu durumda olan kişilerin sadece üçte biri tedavi görmekte.
Louisiana State Üniversitesi Güzel Sanatlar bölümünden 2015 yılında mezun olmuş olan Katie Crawford, bizi kaygı ve depresyondan muzdarip olmanın nasıl bir şey olduğunu gösteren görsel bir yolculuğa çıkarıyor.
