Mersin Orman İşletme Müdürlüğünde memur olarak çalışan Şemsettin ve ev kadını Ayşegül Gidergelmez'in 4 çocuğunun en küçüğü olarak 1987'de Tarsus ilçesinde dünyaya gelen şehit Astsubay Mustafa Gidergelmez, daha çocuk yaşlarından itibaren zekası ve başarısıyla çevresinden takdir toplamayı başardı.
Sürekli asker olmak isteyen ve bunu her fırsatta başta babası olmak üzere çevresine söyleyen Gidergelmez, 2003'te Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türkçe Öğretmenliği Bölümü'nü kazanmasına rağmen kaydını yaptırmadı ve hayalini gerçekleştirmek için çalışmalara başladı.
2004'te kazandığı sınavın ardından Ankara Beytepe Jandarma Okulları Komutanlığında 2 yıl eğitim alan Gidergelmez, başarıyla mezun oluktan sonra ilk görev yeri Muğla'nın Fethiye ilçesine atandı. Burada bir süre çalışan Gidergelmez, ardından Tunceli'ye tayin oldu.
Tunceli'de de görevini en iyi şekilde yerine getiren Gidergelmez, 2015'te atandığı Ankara'da Jandarma Arama Kurtarma (JAK) eğitimi aldı ve timin yeni üyesi oldu.
Türkiye'nin çeşitli illerinde arama kurtarma faaliyetlerine katılan ve hayat kurtaran, insanların sevincine ortak olan Gidergelmez, Bayburt ile Trabzon arasında bulunan Soğanlı Dağı'ndaki yol açma çalışmalarını takip ederken Derebaşı virajlarında bastığı kar kütlesinin kopması sonucu uçuruma düşen AA Bayburt muhabiri Abdulkadir Nişancı'yı arama çalışmaları sırasında akıntıya kapılarak şehit oldu. Gidergelmez'in cenazesi, memleketi Gaziantep'in İslahiye ilçesinde toprağa verildi.
"EN ÇOK ONU BAĞRIMA BASARDIM"
İslahiye'ye 10 kilometre uzaktaki İdilli Mahallesi'nde taziyeleri kabul eden Gidergelmez ailesini, akrabaları ve ilçe halkı yalnız bırakmıyor.
Şehit babası Şemsettin Gidergelmez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, oğlunu memur maaşıyla büyüttüğünü ve zorluklarla okuttuğunu söyledi.
Artık bir "şehit babası" olduğunu ve bundan gurur duyduğunu belirten Gidergelmez, "O benim en küçük oğlum, canım ciğerim. En çok bağrıma bastığım çocuğum oydu. Hepsini çok seviyorum ama o başkaydı, adeta canımdan bir parçaydı." dedi.
Oğluyla, kaybolan Nişancı'yı bulmak için Bayburt'a gittiğinde cep telefonundan görüştüğünü ifade eden baba Gidergelmez, aralarında geçen sohbeti şöyle anlattı:
"Allah işini rast getirsin oğlum dedim. Oraya gidince bir daha aradı konuştuk. 'Ne yapıyorsunuz?' dedim. 'Hala arıyoruz, bulamadık.' dedi. 'Oğlum televizyondan baktım, çok emin yer değil. Dikkat edin.' dedim. O da 'Baba merak etme iple bağlıyız, sen dua et yeter. Biz aramazsak kim arayacak.' dedi. 'Onu bulmamız lazım' dedi. İşini çok severdi. Şehit oldu artık. Onunla gurur duyuyoruz."
"ALLAH ONA EN GÜZEL MEKANI NASİP ETTİ"
Şehidin ablası Şule Yıldız ise kardeşini çok sevdiğini ve yüreğinin yandığını belirtti.
Kardeşinin çok neşeli biri olduğunu dile getiren Yıldız, "O bizim evimizin neşe kaynağıydı. Çok espri yapardı. Ama aynı zamanda en merhametli çocuğuydu. Anne ve babasına çok düşkündü. En küçük ihtiyacımızda bile koşa koşa gelirdi. Allah ona en güzel makanı nasip etti. İnsanın kardeşiyle ilgili tek bir kötü anısı olmaz mı? Benim yok. Çünkü çok merhametli biriydi." diye konuştu.
Şehidin babasının kuzeni İsmail Çavdar da şehit Gidergelmez ve ailesiyle çok yakın olduklarını anlattı.
Onu hep güzel anılarla hatırladıklarını söyleyen Çavdar, "Tek tesellimiz onun şehit olması. O makamı hepimiz önemsiyoruz. Şehidi çocukluğumuzdan beri tanıyoruz. O sürekli asker olmak istiyordu. Zaman zaman bana da söylemişti. Gençliğinde yüzmeyi çok severdi, sürekli denize ve havuza giderdi. Ele avuca sığmayan neşeli biriydi." dedi. (AA)