Dünya’nın bir zamanlar yörüngesinde iki uydu bulundurduğu ve geceleri gökyüzünü iki ‘Ay’ın aydınlattığı düşüncesi, bir varsayım olmayabilir. GRAIL projesinin araştırmacılarından, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde gök bilimci olan David Smith, “Dünya’nın geçmişte iki uyduya sahip olduğunu düşünmek heyecan verici bir düşünce... GRAIL ile Dünya-Ay sisteminde kafaları karıştıran bulgulara cevap bulabiliriz. Ay, tuhaf bir şekilde asimetrik bir doğaya sahip. Dünya’ya yakın ve uzak olan bölgeleri birbirinden çok farklı” dedi.
Ay’ın Dünya’ya yakın olan, yani evimize bakan tarafı, antik ve sertleşmiş lav ‘denizleriyle’ kaplı. Bu yumuşak yüzeye kıyasla, Ay’ın Dünya’ya uzak olan kısmı dağlık, yüksek bir araziden oluşuyor. Gök bilimciler, uzun yıllar Ay’ın iki yüzü arasındaki farklılığın nedenlerini çözemedi. California Üniversitesi’nde gök bilimci olan Martin Jutzi ve Erik Asphaug tarafından öne sürülen iki uydu teorisi ise Ay’ın çözülemeyen tuhaflığını açıklamaya çalışan en son girişimlerden biri.
“DEV GÖK CİSMİYLE ÇARPIŞTI”
Gök bilimciler, Dünya’nın dört milyar yıl önce Mars büyüklüğündeki bir gök cismiyle çarpıştığını ve çarpışma sonrası ortaya çıkan kozmik enkazın Ay’ı oluşturduğunu düşünüyor (Mars’ın büyüklüğü Dünya’nın yarısı, Ay’ın ise iki katı kadar). Jutzi ve Asphaug, yaşandığı kabul edilen bu çarpışmada aslında bir değil, iki uydu oluştuğunu savunuyor. Ay’dan daha küçük olan ikinci uydu, Dünya’nın yörüngesinde, Ay’ın önünde veya arkasında bir konum elde etmiş olabilir.
David Smith, “Normalde bu tür uydular oluşmalarından kısa bir süre sonra tek bir kozmik cisim haline gelir... Ancak yeni teoriye göre, ikinci uydu Dünya-Ay sistemindeki Lagrange noktalarından birinde konumlandı” dedi.
Lagrange noktaları, iki kozmik cismin ortak yerçekimsel kuvvetleriyle kendi yörüngelerinde oluşturdukları beş yörünge noktasını temsil ediyor. Sistemdeki diğer gök cisimleri, bu beş noktadan birinde yörüngede kalacak şekilde merkezi bir kuvvetle konumlanıyor.
Ancak Lagrange noktalarında bulunan bir gök cismi, sonsuza kadar burada sabitlenmiyor. Buradan yola çıkan Jutzi ve Asphaug, ikinci uydunun bir süre sonra konumunu terk ederek Ay’la çarpıştığını düşünüyor. Çarpışmanın düşük hızda gerçekleştiği ve büyük bir krater oluşturmadığı, tersine, küçük uydunun Ay’ın uzak yüzündeki dağlık alanları ortaya çıkardığı düşünülüyor.
GRAIL SIRRI ÇÖZEBİLİR
Ay’ın etrafında uçan ikiz GRAIL uzay araçları, Ay’ın yerçekimi alanı hakkında çok detaylı ölçümler yapıyor. GRAIL uzay araçları böylece, “Ay’ın içini görüyor” ve gök cisminin iki ayrı yüzü arasındaki farkı ortaya çıkarmaya çalışıyor.
Yapılan ölçümler, Ay’ın içindeki materyallerin dağılımı hakkında bilgiler sunacak, böylece Ay’ın iki farklı kısmındaki Yerkabuğu ve Manto’sundaki farklılıkları ortaya koyacak. Eğer, Ay’ın uzak olan kısmındaki Yerkabuğu materyali, yakın kısmındakinden farklı çıkarsa, iki uydu teorisini destekleyen bulgular elde edilmiş olacak.
YAPBOZUN TEK BİR PARÇASI
Ancak Dünya’nın bir zamanlar iki uyduya sahip olduğu teorisini doğrulamak için, gök bilimciler Ay’ın yüzleri arasındaki farklılıkları ortaya koymanın ötesine gitmek zorunda. NASA’nın Lunar Reconnaissance Orbiter (Yörünge Keşif Aracı), Ay’ın topografyası hakkında bugüne kadar birçok bilgi sundu. Gök bilimciler ayrıca Ay’ın yüzeyindeki kimyasal özellikleri içeren verileri ve Apollo görevlerinde elde edilen sismik verileri de kullanacak.
MIT’de akademisyen olan Smith, tüm bu bilgilerin çok önemli olduğunu ancak asıl yapılması gerekenin Ay’ın karanlık yüzüne bir yolculuk olduğunu belirtti. Smih, “Oraya gidip kayalardan örnek almak gerekli... Bir zamanlar ikinci bir uydu var ise onun Ay’ın üçte biri kadar olduğunu tahmin ediyoruz. Bu yüzden çarpışmadan sonra daha hızlı soğudu, Ay’ın karanlık yüzüne kayalar saçtı ve oradaki dağları oluşturdu” dedi.