Çocukluğunda “Kemençeci Yaşar” olarak tanınan Yaşar Turna’nın türkülerini çok dinlediğini her zaman dile getirirdi.
Kalabalık Bir Ailede Büyüdü
Kazım'ın 5 kardeşi daha vardı. Kalabalık ailesi ve güçlü akrabalık bağları sayesinde, Kazım tipik bir karadenizli olarak sıcak bir aile ortamında büyüdü. Cesurdu
Okulu bırakıp müzik yapmaya karar veren Kazım Koyuncu, o dönemi şu sözlerle anlatıyordu; “Zor dönemler, o okulu bitirip kaymakam falan olacaksın ya da kendi istediğin işi yapacaksın. Ama hep soru işaretleri olacak, sonu nereye varacak? Bu tercihlerden soru işaretli olanını tercih ettim.” Evet o her Karadeniz insanı gibi deli dolu ve cesurdu. Lazca'ya Aşıktı
Lazca müzik yapmaya başladıktan sonra bir açıklamasında; "Bizim bir amacımız vardı. Sadece Lazcayı korumak değil, yaşamaktı, yaşarken de bir şeyleri ifade etmekti. Biz kendi ilkelerimize sadık olduk. Lazca bize çok büyülü bir şey de kattı. Bu aşktı, sevdaydı.” diyerek Lazcaya olan tutkusunu dile getiriyordu. Mücadeleciydi
Koyuncu bir konuşmasında “duyarlı bir sanatçı olarak dertleri hissediyordum. Kanser de oldum artık. Kanserim ve korkmuyorum. Sadece beni sevenleri ve özgürlüğümü düşünüyorum. Ölüm küçük bir şey, ama hastalık sizin özgürlüğünüzü sınırlıyor. Ben sonuna kadar mücadele edeceğim ve savaşacağım.” demiştir. Devrimciydi
“Ben bir müzisyenim, ondan sonra biraz Karadenizliyim, ama hepsinin ötesinde ben bir devrimciyim. Ve gerçekten doğru bildiğim bir şeyi en azından çok zorlanırsam ortaya koymaktan çekinmem” diyordu Kazım. O karedeniz insanın asi ve baş kaldıran özelliklerini sonuna kadar damarlarında taşıyor ve hissediyordu. Tüm Dünyası Karadenizden İbaretti
Kazım Koyuncu küçük dünyasında çok ama çok mutluydu. O aslında tüm dünyanın Karadeniz'den ve Lazlardan ibaret olduğunu düşünüyordu. Kazım bir açıklamasında; "Küçükken tüm ülkeyi laz zannediyordum." diyordu. Yıllar geçtikçe çokta bir şey değişmedi onun için. Doğal ve İçtendi
“Ben sizin yanınıza kendim olarak geldim. Bizim birbirimizi kabul etmemiz için, birbirimize benzememize ihtiyacımız yok.” diyordu Kazım. O doğal ve içten bir insandı tıpkı Karadeniz gibi... Maddi Değerler Onun İçin Önemsizdi
"Hayatımda ne paranın ne de başka acayip değerlerin çok fazla bir yeri oldu. Para güzel bir şey, bazen olduğunda kendimi iyi hissediyorum ama parayı hissetmiyorum. " diyerek maddi şeylerin hayatında ne kadar önemsiz olduğunun bir kez daha altını çizmişti. Ve Aslında Karadenizde Her Evde Bir Kazım Vardır...
Bazılarının hayatının fon müziğidir Kazım, hele Karadenizliyseniz... İçinizde bir sızı, kansere, kadere sitem. Hep o korku olur içinizde. Hastanelerden kim hoşlanır ki... biz de hoşlanalım. Bizim korkumuz daha da büyüktür. Her evden bir Kazım çıkmıştır çünkü. O yüzden Kazım, Karadeniz'de her evin oğludur. Sesi duyulduğu an boğaz düğümlenir, bir ince sızı ve o korku...
Teşekkürler Karadeniz! Kazım için sana binlerce kez teşekkürler...