Kekemeliğin nedenlerine dair pek çok araştırma olsa da, günümüz literatürüne göre herhangi bir net bulgu yoktur ve uzlaşılmış görüş bulunmamaktadır.
Kekemeliğin nedenlerinden bir tanesi, konuşma davranışlarına ilişkin motor sorunları olabilir. İşitme süreçleriyle alakalı bazı problemler olabilir, aile tutumları yer alabilir. Çocuğun kendi psikolojik durumu ve bazı çevresel faktörler de bu nedenler arasında sayılabilir.
Kekemelik 3 ana grupta değerlendirilir. En yaygın olanı gelişimsel kekemeliktir. Bunun yanında beyinsel hastalıklara bağlı olan nörojenik kekemelik ve duygusal travmalara bağlı ortaya çıkan psikojenik kekemelik türleri vardır. Bu kekemelik türlerinin semptomları ve terapileri türlerine bağlı farklılıklar göstermektedir.
Gelişimsel kekemelik, belli bir travmaya bağlı olarak ortaya çıkmamaktadır. Aynı zamanda terapiye ve cihazlara adaptasyon etkisini göstermektedir. Gidişat olarak da 12 yaşına kadar düzelme ihtimali bulunmaktadır.
Kekemelik, özellikle gelişimsel kekemelik 2-7 yaş arasında ortaya çıkar. Aslında bu dönem dil gelişimi açısından atak yapılan bir dönemdir. İki sözcük aşamasından sonra kekemelikte ani bir patlama görülür.
Diğer gebelik türleri ise, yaşamın her anında görülebilir. Örneğin; duygusal bir travma ya da beyin travması sonrasında kekemelik yaşanabilir.
Her bir insanın dili belirli oranlarda takılabilir. Bunlara aslında dil sürçmesi denir. Ama bu belirtiler kekemelikten büyük ölçüde farklılaşmaktadır. Başka bir sesin söylenmesi, iki hecenin üst üste binmesi gibi belirtiler normal bireylerde sıkça görülen ve zihinsel yorgunluk anlarında ortaya çıkan belirtilerdir.
Kekemelikle bu belirtilerin birbirinden ayrıldığı ana noktalar, hece tekrarı, uzatmalar ve bloklardır.
Hayatımızda konuşma ve iletişim var olmakla beraber giden bir süreçtir. Kekemelik ergenlik gibi zor dönemlerde hayata eşlik edebilir, bu yaşam çizgisi boyunca semptomlarda farklılıklar ortaya çıkmaktadır.
Basit ve gerilimsiz hece tekrarları, bloklara ve uzatmalara dönüşmektedir. Bunun yanında ikincil davranışlarda artma ortaya çıkmaktadır. Bireyde aynı zamanda bazı duygusal tepkiler de ortaya çıkmaktadır.
Bu nedenle birey toplumsal etkileşimde, mesleki faaliyetlerde ve karşı cinsle ilişkilerde kendini geri planda tutmayı tercih etmektedir.
Kekemelik bazı bireylerde daha sıklıkla ortaya çıkabilmektedir. Ama bunlar sadece olasılığı arttıran faktörlerdir.
Aile öyküsünün pozitif olması, erkek cinsiyeti, çift dile sağlıksız bir şekilde maruz kalma, dil bozukluğu olan çocuklar, mükemmeliyetçi aile tutumları, düşük zeka puanları, öğrenme bozuklukları olan faktörler kekemelikte yer alabilmektedir.
Kekemelik bir faktöre bağlı olarak ortaya çıkmayacak kadar kompleks bir bozukluktur.
Kekemeliği olan çocuğa öncelikle bu semptomları fark ettirmemek lazımdır. Evde mutlaka konuşmanızı yavaşlatmanız gerekir. Çünkü sizin konuşma hızınız, çocuğa fazla hızlı gelen bir konuşma stilidir.
Zaman baskısını yaratmamak, soru bombardımanına tutmamak da önemli tepkilerdir. Bunun yanında çocuğu duygusal travmalardan da korumak gerekir. Her şeyden önemlisi çocuğu koşulsuz olarak kabul ettiğimizi göstermeliyiz.
Konuşmanın hızı, ritmi ve akıcılığına ilişkin belirli müdahaleler yapmaktayız. Böylece kekemelik şiddetini aşağı çekmeye çalışırız. Diğer yandan kekemeliğin şiddetiyle ya da semptomlarıyla çok uğraşmadan direkt tutumlarıyla ilgili de çalışabiliriz. Bu da kekemeyi bir şekilde rahatlatmaktadır. Aynı zamanda davranışçı uygulamalar vardır. Bu davranışçı uygulamalarda akıcılığı pekiştirirken diğer taraftan akıcısız davranışları görmezden gelmeyi tercih ederiz.
Aile danışmanlığı da burada çok kritik bir rol üstlenir. Ailelerin çocuğa nasıl davranmaları gerektiğini bir şekilde öğrenmeleri gerekir.
Elbette tekrarlanabilir. Terapi sırasında bireyin kekemeliği kontrol altında tutması ve akıcılığı sağlaması için çalışırız. Burada kesin bir çözüm vaat etmeyiz. Vakalarımızın spontan iyileşme ihtimali de artmaktadır.
Bazı araştırma sonuçlarına göre, kekemelik terapisi veya spontan düzelmeyle tamamen düzelen bireylerin MR bulguları hala kekemelik örüntüleri göstermektedir. Bunun anlamı şudur; hala belirli bir eğilim devam etmekte ve bu nedenle dikkatli olunması gerekmektedir.
Kekemeliği doğrudan tedavi edici herhangi bir ilaç yoktur. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi'ne göre onaylanmış bir etken madde yoktur. Diğer taraftan da bazı etken maddeler denenmekte ve belirli oranlarda iyileşmeler sağlanmaktadır. Ancak bu ilaçların yan etkileri bulunmaktadır. Burada yapılması gereken maliyet / fayda analizi yapmaktadır.
Eğer çocuk terapiden yeterince fayda sağlamıyorsa ya da depresyon gibi sorunlar varsa psikiyatri desteği alınması gerekmektedir.
Konuşma terapisinde artikülasyon ve ses bozuklukları gibi bazı bozukluklarda kesin çözümlerden bahsedilebilir. Ancak kekemelik kendine has özellikleri hasebiyle kesin çözüm vaat edecek bir bozukluk değildir.
Burada önemli olan konuşma akıcılığının sağlanmasıdır. Belirli bir süre zarfında çözeceğimizi iddia edersek, bu şekilde etik davranmamış oluruz.