CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir dizi ziyaret gerçekleştirmek üzere Kırklareli'ne gitti. Kırklareli Atatürk Evi’ni ziyaret ederek incelemelerde bulunan Kılıçdaroğlu, Kırklareli Belediyesi Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu ile makamında görüştü. Kılıçdaroğlu daha sonra muhtarlar, STK temsilcileri ve kanaat önderleri buluşmasına katıldı.
Burada konuşma yapan Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
Kavgayı bir tarafa bırakıyoruz ama sorunlarımız var. Millet sorunların altında ezilmiş vaziyette. Toplumun hangi kesimine giderseniz, dert dinliyorsunuz. İster çiftçiye, ister işçiye, ister emekliye, ister kamyon şoförüne, ister apartman görevlisine, ister muhtara, ister devlet memuruna, ister sanayiciye… Bu sorunlardan Türkiye'nin arınması lazım. Bu sorunlardan arındıracak olan da siyaset kurumudur.
Siyasi partiler devlet değildir. Devlet ayrıdır, devlet bakidir. Siyasi partiler vatandaştan yetki alıp 5 yıl süreyle devleti yönetir, o kadar. Devlet olmaz. 5'inci yılın sonunda tekrar gider milletin hakemliğine başvurur, millet oy verirse tekrar gelir yönetir ama devlet olmaz. Devlet adaletle yönetilir, liyakatle yönetilir. Adaletin ve liyakatin olmadığı bir yerde devlet dediğiniz kurum yara alır, temelleri sarsılır.
‘Devletin dini adalettir' diyoruz. Bir haksızlığa uğradığım zaman mahkemeye başvurduğumda adalet sağlanıyor mu, sağlanmıyor mu? Benim hakkım bana teslim ediliyor mu, edilmiyor mu? Benden daha güçlü olan birisiyle, ister siyaseten ister ekonomik olsun, çatıştığımda ben haklıysam, adalet mekanizması güçlünün yanında değil de haklı olanın yanında yer alıyorsa orada adalet var demektir.
Hepiniz elinizi vicdanınıza koyup, sandığa giderken düşünmek zorundasınız; ‘Ben oy vereceğim partiye oy verirken, baronların yanında olan, uyuşturucu kaçakçılarının yanında olan, onlara kol kanat geren, asla onlarla ilgili bir şey yapmayan bir siyasi partiye mi oy vereceğim yoksa evlatlarımızı uyuşturucudan kurtaracak olan siyasi partiye mi oy vereceğim? Bunun üzerinde düşünmek zorundasınız. Bu millete söz verdim. Evlatlarımızı uyuşturucuya alıştıran bütün baronlarla mücadele edeceğim. Polise bu yetkiyi verin, ‘Bunları yakalayın, size kimse dokunmayacak' deyin, fazla değil, 6 ayda sinek uçsa haberleri olur.
Eğer sadece bizim değil, Ortadoğu'nun en büyük baronunu hapishaneden çıkarıyorsanız, Zindaşti'yi ifade etmek istiyorum, serbest bırakıyorsanız, adam kayıplara karıştıktan sonra usulen bir tutuklama kararı çıkarıyorsanız, e adam gitti… Kim çıkardı? (Eliyle ‘para' işareti yaparak) Bu adamın gücü neyle ölçülür? Parayla. Parayı verdin mi her şey oluyor. Parayı alan kim? Kimse kusura bakmasın ama devleti yönetenler. O para olmasa bu işler olmaz.
Bir ülkenin İçişleri Bakanı televizyona çıkar, ‘Bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar rüşvet veriliyor' dediği zaman kimin hemen harekete geçmesi lazım? Devleti yönetenlerin. ‘Bir dakika' diyecekler, ‘Siyaseti kirlilikten arındırmamız lazım.' Şu memleketin geldiği hale bakın… Şu siyaset kurumunun geldiği hale bakın… Parayı verenin düdüğünü çaldığı bir devlet olmaz. Devlet dediğiniz kurum ciddidir. Devletin dini adalettir, adaletle yönetilir. Türkiye'yi bu bataktan çekip çıkarmak zorundayız.
(Eğitimdeki sorunlara ve üniversite öğrencilerinin yurt sorununa değinerek) 20 yıldır yurt sorununu çözemediler. Kırklareli'nden bütün Türkiye'ye sesleniyorum: 1 yıl içinde yurt sorununu çözmezsem siyaseti bırakacağım. Yurt sorunu dediğiniz nedir Allah aşkına ya? Bütün üniversitelerin kampüsünde yaparsınız… Onlar Türkiye'nin geleceği. Onlar ne kadar iyi yetişirse, ne kadar iyi eğitim alırlarsa Türkiye o kadar büyüyecek. Ama siz bunları, pahalı yerlere mahkum ediyorsunuz.
Buradan Türkiye'yi çıkarmamız ve büyütmemiz lazım. Hiç kimsenin en ufak bir endişesi olmasın. Millet İttifakı ile birlikte, Allah'ın izni ve sizlerin desteğiyle Türkiye'yi bu badireden çekip çıkaracağız. Huzurlu, güzel, gerçekten de bölgesinde şanı, şerefi olan bir ülkeyi yeniden inşa edeceğiz.
(Mülteci sorununa değinerek) Bu millete sözüm sözdür: En geç 2 yıl içinde bütün sığınmacıları davulla zurnayla memleketlerine göndereceğim. Kararlıyım. Hiç kimsenin endişesi olmasın. Kendi topraklarımızda kendi evlatlarımıza bir iş bulalım ya… ‘Efendim onlar olmazsa sanayi batıyormuş.' Ne demek yani? Şu cümleye bakın Allah aşkına. Değiştireceğiz bunları.
Devlet akılla, irfanla, bilgiyle, birikimle, adaletle yönetilir. Devlet aynı zamanda bütün vatandaşlardan vergi alır. Bizden toplanan vergilerin nerelere harcandığını bizim bilmemiz lazım. Biliyor muyuz? Bilmiyoruz. Bilgi veriyorlar mı? Vermiyorlar. Sorduğumuz zaman ne diyorlar? ‘Bu ticari sırdır' diyorlar. Devlet ticarethane mi ki ticari sır olsun? Neden hesap vermekten kaçıyorlar? Siyasi otorite, devleti yönetirken vatandaşına hesap verir. Demokrasinin çıkış kaynağı budur zaten. Hesap verilmediği içindir ki ekonomi de çok berbat. Kaynakların nerelere, kimlere, ne kadar tahsil ediğini de bilmiyoruz doğru dürüst.