HABER

Kemal Kılıçdaroğlu: 'Bayraktar delikanlı gibi davrandı'

İçerik devam ediyor
İçerik devam ediyor

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, CNNTurk’te Ahmet Hakan’ın Tarafsız Bölge programında soruları yanıtladı.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının satırbaşları şöyle:

“Bunu bir devlet krizi olarak tanımlayabiliriz. Anayasada güçler ayrılığı ilkesi var. Yasama ve yürütmenin kavgasını görüyoruz burada. Geldiğimiz noktada daha önce yapılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun bir şekilde kapatılmasına yönelik yürütme organının çabasını görüyoruz.”

“Yürütme organı ucu kendisine dokunduğu için bu konuyu kapatmaya çalışıyor. Ben bunu ilk duyduğumda Allah kimsenin başına vermesin dedim. Gerçekten acı bir olay. Ben 27,5 yıl kamuda çalıştım, böyle bir olaya hiç tanık olmadım. Yolsuzluk olaylarına tanık oldum ama böylesi bir olaya tanık olmadım. Cumhuriyet tarihinde de bir ilk olabilir. Ben olayı iki parçalı görüyorum. Bir ortada bir yolsuzluk ve rüşvet operasyonu var. Operasyon kime karşı yapılır? Çeteye karşı. Yasadışı bir örgüte karşı polisin yaptığı yargı destekli bir operasyon. Bu birinci aşama. Bu aşama sayın başbakana ulaştığında ben başbakandan kimse olaya müdahale etmesin, gerçekler ortaya çıksın, istersen benim oğlum, isterse babam olsun yolsuzluk ortaya çıksın demesini beklerdim. Bunu deseydi hiç kimse bir şey söyleyemezdi.”

"EVDE BU KADAR PARA BULUNMAZ"

“Kendisinden, çocuklarından, bakanlarından kaygı duymaya bir başbakan benim dediğim gibi davranırdı. Olay ortaya çıktığı gün üç bakan programını iptal etti ve Ankara’dan ayrılmadı. Eğer bir bakan endişe duymuyorsa programına devam ederdi. Ardından polisler görevden alınmaya başladı. 11 yıldır siz görevdesiniz. Bu polisleri kim atadı, siz atadınız. Biz yolsuzluk çıktı diye sevinmiyoruz, tam tersine üzülüyoruz. Neden devlette bu oluyor, olmaması gerekiyordu. Ben sayın başbakana sordum, bir bankanın genel müdürünün evinden milyonlarca euronun ortaya çıkması çetenin işi mi? Ben kamuya Recep Tayyip Erdoğan’ın aldığı aylıktan çok daha fazlasını alarak başladım. Benim çocuklarım da ortada. Efendim her evde para bulunur. Hayır efendim evde bu kadar para bulunmaz. Bu halkın aklıyla alay etmektir. Ben soruyorum kimin evinde bu kadar para bulunuyor.”

O İHBAR MEKTUBU MASAK’A DA GİTMİŞ

“Bir bankanın genel müdürü bu para kara para değilse gidip evinde ayakkabı kutusunda mı saklar. Gidip bankaya yatırır. Halkbank imam hatip okulu yapacaksa gider resmi olarak yapar. İMKB pek çok yerde okul yaptı. Kimse de itiraz etmedi. Adli Kolluk bizim ülkemizde yok. Adli Kolluk kurulmalı. Bir üste haber vermek demek bir kere güçler ayrılığına aykırıdır. Bu operasyon 14 ay önceye dayanıyor. O ihbar mektubu MASAK’a da gitmiş. Ben buradan soruyorum, hırsıza haber verilip operasyon mu yapılır? Kamuda çalışan herkes şunu çok iyi bilir, bu tür operasyonlar gizlidir. Savcı yargıçtan izni alır. Polis bile nereye gideceğini, kimi alacağını son anda öğrenir. Bu süreci, içişleri bakanının oğlu da işin içinde, haber verirseniz operasyon çöker. Deniz Feneri davasında bunu gördük. Çıkış yolu yine yargıya düşüyor. Danıştay’a yönetmelik değişikliğiyle ilgili dava açıldı. Savcı yasaya bakıyor, polis yönetmeliğe bakıyor. Yargının süratle yürütmeyi durdurma kararı alması lazım. Bir gün bile geciktirmemesi gerek. Cumhurbaşkanına düşen çok görev var. Sayın cumhurbaşkanı devletin uyumlu çalışmasından sorumludur. Eğer güçler ayrılığı ilkesi çatışıyorsa, sorunu çözecek olanlardan birisi de cumhurbaşkanıdır. Sayın cumhurbaşkanının daha net bir tavır takınması ve yargının üzerine gölge düşürmeyin, savcının emrindeki polise müdahale etmeyin demesi gerekiyor.”

OLAY BÜTÜN AYDINLIĞIYLA ORTAYA ÇIKMALI

“Bu operasyonla ilgili olarak bizim bilgimiz tümüyle medyadan. Aşağı yukarı aynı yerlerden bize bilgiler geliyor. Bakın bakanları suçlamadık, sadece neden ayrılmadınız dedik. Çocuğu tutuklanmış hala yerinde duruyor. Bu saatten sonra hiç önemi yok. Olay bütün aydınlığıyla ortaya çıkmalı, siyasi müdahale olmamalı. Geçmişteki aynı hukuk ihlalleri burada olunca biz yine karşı çıkıyoruz. Sabah 5’te ev basılması örneğin. Hükümete karşı bir şey yapıldığı yok. Yolsuzluk yapanlara karşı operasyon yapılıyor. Yolsuzluk yapanlar hükümetteyse orada yapacak bir şey yok. Eğer bu çapta soruşturmaları bir yerde tutalım, günü gelince vuralım denildiyse bu da yanlış.”

"AMERİKANCI DEĞİL, TÜRKİYECİYİZ"
ABD ziyareti nedeniyle Amerikancı olmakla suçlandıklarının hatırlatılması üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, "Biz Türkiyeciyiz, işin özü budur. Ben Çin'e de gittim. Kimse bize Çincisiniz demedi. İngiltere'ye de gittim. Irak'a gittim, arkadaşlarımı Mısır'a gönderdim. Biz Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Türkiye'yi kendi coğrafyasına hapsettiğini görüyoruz. Türkiye büyük bir ülkedir, kendi coğrafyasına hapsedilecek bir ülke değildir. Biz bütün komşularımızla sağlıklı bir diyalog kurmak istiyoruz" şeklinde konuştu.

"ABD İCAZET MAKAMI DEĞİL"
ABD ziyaretinin icazet almak olarak algılanmasının yanlış olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, "Bizim icazet almak gibi… Orası icazet makamı değil ki. 37 yıl sonra bir CHP genel başkanı oraya gitti. Davet üzerine gittik. Değişik kesimlerle görüştük ve Türkiye'ye geldik" diye konuştu.

'DELİKANLI GİBİ DAVRANDI'

"Sayın Erdoğan Bayrtaktar delikanlı gibi davrandı. İnandığı şeyleri söyledi. 'Başbakan'ın verdiği talimatları yerine getirdim. Eğer o talimatlar yanlışsa, yolsuzluğa kaynaklık yapıyorsa, önce yargılanması gereken, istifa etmesi gereken kişi Erdoğan'dır' dedi. Bir Karadenizli, delikanlı gibi davrandı" diye konuştu.

Tüm haberler

En Çok Aranan Haberler