Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile birlikte İslam ülkelerinin büyükelçileri için düzenlenen iftar yemeğine katıldı. Büyükelçilere hitaben bir konuşma yapan Kılıçdaroğlu, "İslam dünyası şikayet eder. Ben, şikayetten yana değilim. Ben, sorunları çözmekten yanayım. Sorun var mı? Var. Çözülmesi lazım mı? Çözülmesi lazım. Ne ile çözeceğiz? Yüce Yaratan'ın bize verdiği en değerli akıl ve bilgi ile. Yani birikim ile çözeceğiz. Bazen bir sorunu tek başına çözme şansımız olmayabilir. Beraber, birlikte olacağız, güzellikte buluşacağız, yine bu sorunu çözeceğiz" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:
"İslam ülkelerinde neden acı ve gözyaşı var? Bu soruyu, akılbaliğ olan herkesin kendi vicdanında sorgulaması lazım. Aslında bilimde çığır açan, İslam dünyası. Sosyolojiden tutun matematiğe kadar. Tıptan tutun uzay bilimlerine kadar. İslam dünyasının İslamiyet'ten hemen sonra gerçekleştirdiği bilimdeki olağanüstü gelişmeler, Orta Çağ'da Rönesans'ın başlamasına yol açtı. Bilimde ve teknolojide bu kadar önemli adımlar atan İslam dünyası 21'inci yüzyılda neden geride? Bunu hepimizin sorgulamamız lazım. Kaldı ki Yüce Yaratan Kur'an-ı Kerim'de diyor ki 'Aklınızı kullanmıyor musunuz?'. Aklı kullanmanın yolu, aslında Yüce Yaratan'ın mucizelerini keşfetmektir. Bize sunduğu nimetleri keşfetmektir. Bilim ve teknolojide ilerleyen ülkeler, diğer ülkelere kendi teknolojilerini de götürebilmektedirler. Biz, bilim ve teknolojiye, üniversitelere önem, ama gerçekten çok fazla önem vermek zorundayız. Alimin ölümü alemin ölümü gibiyse, Sevgili Peygamberimiz bir alimin ölümünü bir kainatın ölümüne bağlıyorsa bilime ne kadar İslam dünyasının önem verdiğini gösteriyor.
"Sayın Karamollaoğlu, Filistin ve Filistin'de yaşananları dillendirdi. Yıllardır devam eden bir dram var, hakları gasp edilen insanlar var orada. O zaman eğer biz hakkın ve haklının yanında duracaksak elbette ki Filistin ve Filistin davasının yanında durmak zorundayız. Aksi hale biz, bize öğretilen inancı reddetmiş oluruz. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytansa haksızlık karşısında susmayacağız, bir yerde haksızlık varsa ona karşı çıkacağız. Bu, benim yakınım, akrabam ve hiç tanımadığım birisi de olabilir. Dolayısıyla hakkı, hukuku, adaleti İslamiyet bize zaten öğretiyor. Hak, hukuk ve adaleti öğretiyor."
"Bilgi ve bilimden geriye doğru gidince, adaletten de geriye doğru gidiliyor, bir toplum da çürüme süreci başlıyor. Bu çürümeyi kaldırmak lazım. Biz, bir arada, birlikte bu ülkenin huzuru, İslam dünyasının huzuru için çalışmak zorundayız. Bizim bir hedefimiz var, Orta Doğu için. Orta Doğu'nun kaderi hep acı, hep kan ve gözyaşı oldu. Neden? Yer altında büyük bir zenginlik var ama o zenginlik ülkeler için hep felakete dönüşebiliyor. Bunu bir şekli ile çözmek gerekiyor. Barışı egemen kıldığınız zaman, toplumsal dayanışmayı güçlü kıldığınız zaman pek çok sorunu çözebilirsiniz. Orta Doğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kurmaya karar verdik. Türkiye, İran, Irak ve Suriye; ne için bir araya gelmiyoruz? Orta Doğu'da olanlar karşısında neden birbirimize farklı bakıyoruz? Pek ala sorun çözülebilir. Pek ala bir araya gelebilir, insanların acılarını en azından gidermek konusunda özel bir çaba harcayabiliriz. Bunların hepsi olabilir."
"İslam dünyası şikayet eder. Ben, şikayetten yana değilim. Ben, sorunları çözmekten yanayım. Sorun var mı? Var. Çözülmesi lazım mı? Çözülmesi lazım. Ne ile çözeceğiz? Yüce Yaratan'ın bize verdiği en değerli akıl ve bilgi ile. Yani birikim ile çözeceğiz. Bazen bir sorunu tek başına çözme şansımız olmayabilir. Beraber, birlikte olacağız, güzellikte buluşacağız, yine bu sorunu çözeceğiz. Sorunları çözen bir toplum, daha hızlı ve güçlü ilerler. Çünkü akılcı politikalarla sorun çözülür, ön yargılarla sorun çözülmez. Aynı şeyi yapıp farklı sonuçlar beklemek mümkün değil. Dolayısı ile aklımızı kullanarak pek çok sorunu akılcı politikalar ile çözebiliriz.""