HABER

Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Eğitim Çalıştayı'nın açılışında konuştu: (1)

"Siyasi tercihlere göre eğitim olmaz. Eğitim bilimseldir, eğitim laiktir, eğitim sorgulayıcıdır. Biz böyle baktığımız zaman eğitim sistemini evrensel değerlerle buluştururuz" - "Öğretmenlere bir anlamda ekonomik olarak azap yaşatıyoruz. 3 bin 600 ek gösterge verilmesi lazım öğretmenlere"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eğitimin bilimsel, laik ve sorgulayıcı nitelik taşıdığını belirterek siyasi tercihlere göre eğitim anlayışı olamayacağını belirtti.

Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde "Nasıl Bir Eğitim İstiyoruz?" başlığıyla düzenlenen CHP Eğitim Çalıştayı'nın açılışında, dün vefat eden eski CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in eşi Rahşan Ecevit'e Allah'tan rahmet diledi.

Rahşan Ecevit'in Bülent Ecevit'in yol arkadaşı, dostu, kader arkadaşı olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, cenazenin yarın toprağa verileceğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin yetiştirdiği bir değer olan Doç. Dr. Betül Kaçar'ın NASA ekibine dahil edildiğini hatırlatarak kendisini kutladıklarını dile getirdi.

Eğitimde fırsat eşitliğinin önemine değinen, kendisinin de Anadolu'nun bir köyünden gelerek Cumhuriyet sayesinde bu noktaya geldiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Fırsat eşitliği denen kavram eğitimde son derece önemli. Kapsayıcı ve eşitlikçi eğitimden yanayız. Sorgulama ve esnek düşünce... Yaşamı sorgulayacağız, esnek düşüneceğiz." dedi.

"Buluş" ve "inovasyon" gibi kavramların çocukların merak duygularının sonucu olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, bunların yanında birlikte çalışmanın da önemli olduğunu söyledi.

Eğitimin sadece okulda alınamayacağını, "yaşam boyu eğitimin" hayatın en önemli parçası haline getirilmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Siyasi iktidarlar eğitime gerekli desteği verdi mi? Eğitim partiler üstü bir kavram. Bakanlığın adı da bir siyasal partinin bakanlığı olarak adlandırılmıyor, milli olarak adlandırılıyor. Milli olmak, kendi değerlerimizi evrensel değerlerle buluşturmak demektir. Bu çerçevede bakana göre milli eğitim sistemi değişmez. Başbakana göre, genel müdüre göre, cumhurbaşkanına göre değişmez. Eğitim sisteminin evrensel değerleri içeren bir yapı içerisinde ele alınıp değerlendirilmesi lazım. Bunun yolunu Mustafa Kemal göstermiş bize zaten, çağdaş uygarlığın üzerine çıkmak... Nasıl çıkacaksınız, eğitimle, bilimle, araştırma ile sorgulama ile çıkacaksınız, düşüncenin önündeki bütün engelleri kaldırarak çıkacaksınız. Osmanlı'nın batışının temel sebebi, Osmanlı'nın bilimden ve eğitimden yoksun olması. Dolayısıyla temel sorunumuz eğitim konusunda sağlıklı, tutarlı, sürdürülebilir ve kalıcı bir politika üretmememizdir. Eğitim konusunda kalıcı, sağlıklı, sürdürülebilir bir politika izlersek eğitimde çok daha başarılı süreçleri yakalayabiliriz."

Kılıçdaroğlu, "18 yılda 7 kez milli eğitim bakanı değişiyorsa ve her bakan değiştiğinde eğitim politikası değişiyorsa bir sorumuz var demektir. Sorun, kişinin eğitim politikasını belirlemesidir." dedi.

Eğitimin politikasının bilim insanlarının, eğitimcilerin, bütün tarafların bir araya gelip kalıcı bir politika oluşturmasından geçtiğini aktaran Kılıçdaroğlu, "bakana göre eğitim politikası"nın, çocukların denek olarak kullanılmasına yol açacağını vurguladı.

"DGS'yi getirdiler olmadı, OKS'yi getirdiler olmadı, SBS'yi getirdiler olmadı, TEOG'u getirdiler olmadı tekrar LGS'ye döndüler. Neredeyse alfabede harf kalmayacak, bu doğru değil." diyen Kılıçdaroğlu, kalıcı, tutarlı, mantıklı, bilime ve laikliğe uygun eğitim politikası sürdürülmesi gerektiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Öyle bir noktaya geldik ki 21'inci yüzyılın Türkiyesi'nde bakanlar çıkıp 'nitelikli okul, niteliksiz okul' ayrımı dahi yaptılar. Varlıklının çocuğu nitelikli okula, fakir fukaranın çocuğu niteliksiz okula gidecek gibi bir tabloyu Türkiye'nin önüne koydular. Bunu kabul etmek mümkün değil. 4+4+4 sistemi geldi. Bu sistem nasıl geldi? Eğitim şuralarında tartışıldı mı? Hayır. MEB'de tartışıldı mı? Hayır. Bakanlar Kurulunda tartışıldı mı? Hayır. Kanun teklifini kim verdi? 5 milletvekili verdi. Bunların içinde hiçbiri eğitimci değil. Bana söyler misiniz böyle bir eğitim sistemi olur mu? Eğitimci olmayanların eğitim politikasını belirlemesi, yani doktor olmayanın baypas ameliyatı yapması gibi. Aklın mantığın alamayacağı bir şey. Ama biz bunu yaşadık. Kimin karşı çıkması gerekirdi? Bütün öğretmenlerin karşı çıkması gerekirdi. Benimle aynı siyasi görüşü paylaşmayan siyasi görüşü ne olursa olsun, bütün öğretmenlerin karşı çıkması gerekirdi. Sonuçları ne oldu? Üniversite sınavlarında sonuçları gördük. Fizik, kimya, biyoloji alt testlerinde 1 milyonun üzerinde öğrenci bir tek soruyu dahi yanıtlayamadı. Çünkü aldıkları eğitim bu yanıtları vermesine yetmiyor. O zaman gidişte, politikada bir yanlışlık var."

Başta öğretmenler tarafından olmak üzere bu durumun düzeltilmesi gerektiğine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, "Sizin önünüzdeki en büyük engel sizin ayrışmanız. Farklı siyasal düşüncelerde olabilirsiniz, farklı kimlikleriniz, inançlarınız dahi olabilir ama eğitimin evrenselliği konusunda ortak hareket etmek zorundasınız. Çünkü söz konusu olan çocuklar bizim çocuklarımız." diye konuştu.

- "Bir gecede yöneticiler değiştirildi

Kılıçdaroğlu, 2014'te bir gecede bütün okulların yöneticilerinin siyasal görüşlerinin farklı olması nedeniyle değiştirildiğini kaydederek devlet yönetiminde liyakatin esas olması gerektiğini söyledi.

Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Siyasi tercihlere göre eğitim olmaz. Eğitim bilimseldir, eğitim laiktir, eğitim sorgulayıcıdır. Biz böyle baktığımız zaman eğitim sistemini evrensel değerlerle buluştururuz. Öğretmenlere bir anlamda ekonomik olarak azap yaşatıyoruz. 3 bin 600 ek gösterge verilmesi lazım öğretmenlere. Özel okullara verilen desteği açıklayayım size, 5 milyar 78 milyon lira. 3 bin 600 ek gösterge verilseydi öğretmenlere onun mali yükü 5 milyar 200 milyon lira, daha az. Niye verilmiyor öğretmene. Özel okullara her türlü desteği veriyorsunuz, öğretmenlere o desteği vermiyorsunuz bunun da sorgulanması lazım."

(Sürecek)

En Çok Aranan Haberler