HABER

Kemal Kılıçdaroğlu CHP Kurultayı'nda çoğunluğun oyunu alarak başkan seçildi

CHP'nin Kurultayı'nda oy kullanan bin 238 delegeden 990'ının oyunu alan Kemal Kılıçdaroğlu, yeniden genel başkan seçildi. Mustafa Balbay ise CHP Kurultayı'nda adaylık için 92 imza topayabildi.

Kemal Kılıçdaroğlu CHP Kurultayı'nda çoğunluğun oyunu alarak başkan seçildi

7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçimlerinin ardından CHP'de kurultay konusu bir numaralı gündemi oluşturdu. Seçimlerde oy kaybı yaşamamasına, rağmen parti içinde değişim sesleri yükselmeye başladı. Ankara Spor Salonu'nda gerçekleştirilen CHP Olağan Kurultayı'nda Kemal Kılıçdaroğlu bin 238 delegenin kullandığı 990 geçerli oyun tamamını alarak yeniden CHP Genel Başkanı oldu. 248 oyun geçersiz sayıldığı seçimde delegeler, 72 kabin 24 sandıkta oy kullandı.

CHP KURULTAYI'NDA TEK ADAY KILIÇDAROĞLU

CHP'de kurultay öncesinde Umut Oran, Muharrem İnce ve Mustafa Balbay aday olacaklarını açıklamışlardı. Ancak sonrasında süreç içinde Muharrem İnce ve Umut Oran adaylıktan çekildiklerini duyurdu. Bunun üzerinde Kılıçdaroğlu'nun tek rakibi İzmir Milletvekili Mustafa Balbay kalmıştı fakat adaylık için 92 imza toplayabilen Balbay'da 128 imzaya ulaşamayınca aday olamadı. Böylece tek aday Kemal Kılıçdaroğlu oldu.

Ankara Spor Salonu'nda gerçekleştirilen CHP'nin 35. Olağan Kurultayı'na davetliler geldiler. Yoğun güvenlik önlemleri altında gerçekleştirilen kurultayda çok sayıda polis hazır bulunuyor. Kurultayın gerçekleştirileceği salona, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun posterleri asıldı. Balonlarla süslenen salonda, davetlilerin oturacakları yerlere Türk bayrakları, CHP flamaları ve Kılıçdaroğlu'nun posterleri konuldu. Salona, "Özgür basın varsa, özgür toplum vardır", "Baskı ve zulüm düzeni CHP ile bitecek", "Savaşın değil, barışın partisiyiz", "Türkiye bizimle özgürleşecek", "Barışı birlikte inşa edeceğiz", "Demokrasiyi biz getirdik, biz yücelteceğiz" ve "Ey özgürlük" yazılı pankartlar asıldı. Salonda, Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" sözü de pankart olarak yer aldı. Ayrıca salonda CHP'nin eski Genel Başkanları İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Deniz Baykal, Hikmet Çetin ve Altan Öymen'in fotoğrafları da bulunuyor. Orta bölümü basın mensuplarına ayrılan salona, dev bir ekran kuruldu.

BALBAY ADAY OLAMADI

CHP Genel Başkanlığı için aday olmak isteyen İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, 92 imza toplayabilince aday olmadı. Balbay, "92 imzaya ulaştık, mevcut şartlarda aday olamıyorum." dedi. Kılıçdaroğlu, Mustafa Balbay'ın adaylığıyla ilgili, "Bu kurultayın adı, demokrasi, değişim ve kardeşlik kurultayıdır. Değişmeyen tek şey aslında değişimin kendisidir. Dünyada her şey değişiyor. CHP’nin de bu değişime ayak uydurması lazım. Mustafa Balbay’ın genel başkanlığa aday olmak için gerekli sayıya ulaşmasını isterim. O da aday olur. Böylece belki biraz daha renkli olur kurultayımız. Düşüncelerini söyler. Rakibin olması her zaman iyidir. Partiye dinamizm katar. Yeni düşünceler, söylemler partiye güç verir. Keşke tek aday olarak çıkmasaydım." dedi.

"YENİ BİR SAYFA AÇACAĞIZ"

Oyunu kullanmak için 1 No'lu sandığa geçen Kılıçdaroğlu, oyunu kullandıktan sonra yaptığı açıklamada, "Yeni bir sayfa açacağız Türkiye'de. Demokrasiyi, özgürlükleri getireceğiz. İşsizlikle mücadele edeceğiz. Yoksulun, fakirin, fukaranın, garip gurebanın partisi olacağız, onların haklarını savunacağız" dedi.

KURULTAY'DA GÜN BOYU NELER YAŞANDI?

Kurultay'ın gerçekleştiği salona Mustafa Kemal Atatürk ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun posterleri asıldı. Balonlarla süslenen salonda, davetlilerin oturacakları yerlere Türk bayrakları, CHP flamaları ve Kılıçdaroğlu'nun posterleri konuldu.

EŞİ İLE BİRLİKTE SELAMLADI

Çukurambar'daki evinden eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte ayrılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, evinin önünde gazetecilerle tokalaştı. Kılıçdaroğlu ve eşi, protokol kapısından kurultayın yapılacağı salona giriş yaptı. Partililer Kılıçdaroğlu'nu salona girişinde ayağa kalkarak alkışladı ve sloganlarla karşıladı. Kılıçdaroğlu ve eşi Selvi Kılıçdaroğlu da partililere alkışla karşılık verdi ve salon içinde tur attı. Kılıçdaroğlu çifti, daha sonra protokol bölümündeki yerlerine oturdu. Bu sırada partililer "Halkın umudu Kılıçdaroğlu" ve "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganları attı. 35. Olağan CHP Kurultayı'nda saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı okundu. Kemal Kılıçdaroğlu, delegelerin Divan Başkanlığı'na, eski İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın'ı önerdiğini ifade etti. Daha sonra Karayalçın, delegelerin oyuyla Divan Başkanlığı'na seçildi.

Konuşma yapan Murat Karayalçın, kendilerini, CHP'yi yeniden tanımlamalarına gerek bulunmadığını belirterek, "Çünkü bizler, Cumhuriyetçiyiz, Atatürkçüyüz, bizler sosyal demokratız, Sosyalist Enternasyonel'in kararlarına, değerlerine inanan partiyiz. Bu toprakların tarihine, halkımızın, ulusumuzun değerlerine bağlıyız. Kendimizi neden tanımlayalım? Kimliğimiz çok net, tanımımız açık" diye konuştu.

Partiye katılacaklara seslenen Karayalçın, "Biz dışlanmışların, ötekileştirilenlerin partisiyiz. Bize gelecekler, bunları kabul ederek aramıza gelmeliler. Bunları kabul ederek bizimle siyaset yapmalılar. Kendimizi yeniden tanımlamamıza ihtiyaç yok ama örgütümüzü yeniden yapılandırmamıza ihtiyacımız var. Devlet tipi örgütlenmeden, halk tipi örgütlenmeye geçmemiz gerekir" dedi. Konuşma yapan Murat Karayalçın, kendilerini, CHP'yi yeniden tanımlamalarına gerek bulunmadığını belirterek, "Çünkü bizler, Cumhuriyetçiyiz, Atatürkçüyüz, bizler sosyal demokratız, Sosyalist Enternasyonel'in kararlarına, değerlerine inanan partiyiz. Bu toprakların tarihine, halkımızın, ulusumuzun değerlerine bağlıyız. Kendimizi neden tanımlayalım? Kimliğimiz çok net, tanımımız açık" diye konuştu.

Partiye katılacaklara seslenen Karayalçın, "Biz dışlanmışların, ötekileştirilenlerin partisiyiz. Bize gelecekler, bunları kabul ederek aramıza gelmeliler. Bunları kabul ederek bizimle siyaset yapmalılar. Kendimizi yeniden tanımlamamıza ihtiyaç yok ama örgütümüzü yeniden yapılandırmamıza ihtiyacımız var. Devlet tipi örgütlenmeden, halk tipi örgütlenmeye geçmemiz gerekir" dedi.

“TERÖR BİR İNSANLIK SUÇUDUR”

Mısır'daki sağır sultan da duysun, biz CHP'liler olarak bu ülkeye hizmet etmeyi temel görev biliyoruz. Biz CHP'liler olarak terör nereden gelirse gelsin, nasıl gelirse gelsin, hangi amaçla olursa olsun, teröre karşıyız. Terör bir insanlık suçudur. İnsan hayatı kadar değerli olan bir şey yoktur. Terör bir insanlık suçuysa teröre karşı durmak insanlığın ortak görevidir. Hiç kimse unutmasın, terörden beslenen terör örgütleridir, kandan beslenen terör örgütleridir. Terörle mücadele akılla, bilimle, irfanla yapılır.

Terörle mücadele kolay bir mücadele değil ama bugün geldiğimiz nokta iç açıcı nokta değil. 31 yıldır PKK terör örgütüyle mücadele ediyoruz, önce 'iki baldırı çıplak' dediler, bugün gelinen nokta çok daha vahim bir tabloyu ortaya koyuyor.

Terörle en sağlıklı mücadeleyi Bülent Ecevit yapmıştır. Sıfır terörle iktidarı teslim aldılar. Bugün geldiğimiz noktada 'Biz barışı sağlayacağız' dediler, 'Birlikte olmayı gerçekleştireceğiz' dediler. 'Buyurun yapın' dedik. Onlara nasıl yapacaklarını da anlattık. 'Sizin önerinize ihtiyacımız yok' dediler. Terör örgütüyle masaya oturdular. Türkiye'nin doğu ve güneydoğusundaki fotoğrafların Irak'tan, Suriye'den ne farkı var?

“KENTLER SİLAH DEPOSU OLURKEN İKTİDARDA KİM VARDI?”

Önce 'Silahları bırakın yurt dışına çıkın' dediler. Örgütün yetkilileri 'Bırakmayız' dediler. İlk darbeyi orada yediler. Valilere talimat verdiler, 'Sakın dokunmayın' diye. Bugün 17 ilçede, pek çok ilde terör örgütü silahları depoladı. Kandil'den gelenler şehir merkezinde çocuklara terör eğitimi verdi, AKP sadece bunları seyretmekle kalmadı, 'Kimse bunlara dokunmayacak' dedi. Mahkemeler, vergi daireleri kurdular, sesleri çıkmadı. Sadece bu mu? Bunları ben söylüyorum, 'Sen muhalefet partisi olduğun için söylüyorsun' diyorlar. Hayır.

Acı bir gerçeği Erdoğan'ın dilinden sizlere sunacağım, bir televizyon kanalında, 'Çözüm Süreci'ni bunlar adeta, Güneydoğu'da silah stoklama süreci olarak değerlendirdiler' diyor. Kim söylüyor, bu ülkenin başbakanı diyor, 'Çok ciddi silah stokladılar' diyor. Şimdi ben 78 milyon yurttaşımın vicdanına sesleniyorum, doğu, güneydoğuda kentler, ilçeler silah deposu haline getirilirken iktidarda kim vardı?

Bütün bunları sorumlusu kim? Diyarbakır'daki taksi şoförü Şehmuz mu sorumlusu? Bu işin sorumlusu bu ülkeyi yönetenlerdir, bu gerçeği herkesin bilmesini isterim. Neyin bedelini ödüyor Türkiye? Neden zamanında tedbir almadın? Bunu sorgulamak lazım.

KÜRT VATANDAŞLARA...

Doğudaki, batıdaki Kürt kökenli kardeşlerime sesleniyorum; bizler hiçbir ayrımı kabul etmiyoruz. Kimlik siyaseti yapmıyoruz, Kürt kimliğinle gurur duyabilirsin, onur duyabilirsin, hiç kimse senin kimliğini asla ve asla sorgulamayacak. Seni kandırdılar, sana yalancı baharı yaşattılar, 'Barışı getiriyoruz' dediler ve ülkeyi kan gölüne çevirdiler. Sevgili kardeşim biz seninle Çanakkele'de, İnönü'de, Maraş'ta, Antep'te birlikteydik, yine omuz omuza bu ülkeye özgürlükçü demokrasiyi getireceğiz, hiç kimsenin şüphesi olmasın. Biz yine seninle birlikte hiç kimsenin kimliğinden ötürü ötekileştirilmemesini sağlayacağız, insanın insana kulluğuna son vereceğiz. Bunun sözünü veriyoruz sevgili Kürt kökenli kardeşim. Yine bütün vatandaşlarıma söylüyorum; Türkiye'nin en temel sorunlarından biridir, toplumsal barışımız dinamitlenmiştir. Toplumsal barışı sağlayacak tek parti vardır, o da CHP'dir.

DAVUTOĞLU’NA ÇAĞRI

AK Parti'nin değerli Genel Başkanı'na açık çağrıda bulunuyorum; siz bu ülkede özgürlükçü bir demokrasi istiyorsanız, gelin darbe hukukunu tamamen değiştirelim. Anayasa da darbe hukukun bir parçası, bunları değiştirebilirsek, demokrasiyi getirmiş oluruz.

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ

Bugün basın hür mü? Az önce Kurultay Başkanı, Silivri Cezaevi'nden iki gazeteci arkadaşımızın mektubunu okudu. Özgür olsaydı, doğru haber yaptılar diye zindanlarda olur muydu Basın özgür değil demek ki.

“PATRONLU BAŞKANLIK SİSTEMİNE İZİN YOK”

Onların niyeti darbe hukukunu kaldırmak değil. Onların niyeti, darbe hukukunu tahkim etmek. 'Bu yetmiyor bize, başkanlık sistemini getireceğiz' diyorlar. Nasıl başkanlık, ABD'deki gibi mi? Nasıl başkanlık sistemi istiyorlar, patronlu başkanlık sistemi istiyorlar. Buna asla izin vermeyeceğiz. Herkes bilsin. Ne oldu da patronlu başkanlık sistemi istiyorlar? Bir ülkenin rejimini, tarihi, siyasi, sosyolojik koşulları belirler. ABD'de başkanlık sistemi, Almanya'da parlamenter sistem varsa, oranın tarihine, kültürüne bakacaksın.

OSMANLI ÖRNEĞİ

Biz 2. Meşrutiyet'ten bu yana parlamenter sistemi benimsemiş ülkeyiz. Osmanlı diyorlardı, Osmanlı'da da parlamenter sistem vardı, neden Osmanlı'nın parlamenter sistemini reddediyorsun Bunların niyeti patronlu başkanlık sistemi getirmek. Bir kişi emredecek, herkes gereğini yapacak. Buna izin vermeyeceğiz, mücadelesini yapacağız. Mısır'daki sağır sultan da kaçak sarayda oturan zat da duysun.

YÜZDE 10 SEÇİM BARAJI

Hem milli irade diyeceksin hem ona güvenmeyeceksin, milletvekili listesini dayatacaksın. Bu doğru değil. Milletin vekilini millet seçsin. Bu mümkün mü? Mümkün. Biz niye yapmıyoruz? Gelin yüzde 10 seçim barajını kaldıralım. Darbe hukukunu güçlendirilip, makul şüpheyi getirdiler. 12 Eylül darbe yasaları bile bunu yapmaya cesaret edemedi, bunlar yaptı.

AKADEMİSYENLERİN İMZALADIĞI BİLDİRİ

Onlar gençleri potansiyel suçlu görüyor, biz başımızın tacı görüyoruz. Nasıl oluyor da akademisyenlerin kapılarına polisleri gönderip gözaltına alıyorsunuz İçeriğine katılmayabilir, desteklemeyebilirsin, bizim de katılmadığımız yönleri var ama insanlar düşüncelerini özgürce dile getirmeliler. Üniversiteler her türlü düşüncenin özgürce dile getirdiği kurumlardır. Sevgili Peygamberimiz, 'İlim Çin'de de olsa gidin, öğrenin' diyor.

“ORASI DEVLETİ SOYMA MAKAMI DEĞİL”

Diktatör bozuntusu diyor ki 'devletin ekmeğini yiyip devlete düşmanlık edenler' lafa bakın. Erdoğan'a sormak istiyorum, devletin ekmeğini yiyip, aile boyu devletin bütün imkanlarından yararlananlar, devleti soyarken acaba neyi düşünüyorlardı? Oturduğun yer devleti soyma makamı değildir. Bu kara leke senin alnındadır ve hiç silinmeyecektir. Bir devlet, darbe hukukundan arınacaksa toplanan her kuruşun hesabını vermek zorundadır. Onun için bu düzen değişecek. Bu düzeni biz mübarek ellerimizle değiştireceğiz.
'Benim servetim sadece bu yüzükten ibaret' diyordu. Bırakın yüzükleri, dünyanın en zengin liderlerinden. Nasıl götürdün bu malı, bunun hesabını sormak zorundayız.

“İLK DÖRT MADDE KIRMIZI ÇİZGİMİZ”

Anayasanın ilk maddesi... Bu maddeler Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş maddeleridir. Bizim kırmızı çizgimizdir. Kalkmışsın ‘Ben değiştireceğim’ diyorsun, değiştiremezsin.

DIŞ POLİTİKA ELEŞTİRİSİ

İktidarın yanlış dış politikası; Rusya, Irak, Suriye, Libya, Mısır gibi ülkelerle olan ilişkileri olumsuz noktalara taşıdı. Türkiye Cumhuriyeti en derin krizlerinden birini yaşıyor. Yeni bir sayfa açmamız, yeni bir hamle yapmalıyız. Bunların dostlarını arkadan hançerlemek gibi bir geleneği var.

AVRUPA BİRLİĞİ

Buradan açıkça söylüyorum; AB ile uyum yasaları parlamentoya geldiğinde hiçbir yasaya itiraz etmedik, koşulsuz destek verdik. Çünkü biz de Türkiye'nin uygar bir dünyanın parçası olmasını istiyoruz.

"ESAD'I DEVİRECEĞİZ DEDİLER..."

Suriye sınırımız yol geçen hanına döndü. 'Esad'ı devireceğiz' dediler, 'Emevi Camisi'nde namaz kılacağız' dediler. Süleyman Şah Türbesi'ni taşımak zorunda kaldılar.

“DİYANET NİYE ANLATMIYOR?”

70 ilden militan Türkiye'den Suriye'ye ve Irak'a gidiyor. 70 ilde IŞİD nasıl taban tutuyor Bu ülkeyi kim yönetiyor? Ve bu ülkenin Diyanet İşleri Başkanlığı neden IŞİD terör örgütünün yaptıklarının Müslümanlık olmadığını, masum insanların öldürülmesinin Müslümanlık olmadığını neden anlatmıyor? 'Efendim bir sefer anlattık', her gün anlatacaksınız, her gün söyleyeceksiniz.

“ATATÜRK’ÜN LAFI NEYİNİZE YETMİYOR”

Bu kadar boyumuzu aşan işlere karışacağımıza Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' lafı sizin neyinize yetmiyor?

"CHP EN BÜYÜK DEĞİŞİMLERİ GETİRDİ"

‘CHP çözüm üretmez sadece eleştirir’ diyorlar. Nerede sorun varsa çözüm CHP'dedir. Bakın kurultayımızın adı demokrasi, değişim ve kardeşlik kurultayı. CHP en büyük değişimleri bu ülkeye getiren partidir. Değişerek, değişimleri getirdi.

“ÖZGÜRLÜKÇÜ DEMOKRASİYİ GETİRECEĞİZ”

Bedeli ne olursa olsun bu ülkeye özgürlükçe demokrasiyi mutlaka getireceğiz. Bizi tutuklayabilirler, gözaltına alabilir, dokunulmazlığımızı kaldırabilirler. Ne yaparlarsa yapsınlar, bedeli ne kadar ağır olursa olsun, bu ülkeye demokrasiyi ölümüne getireceğiz. Halkın partisiyiz. Herkese kucak açarız, ilkelerimizi, düşüncelerimizi benimseyen herkese kucak açarız. Tek koşulumuz var; kul hakkı yiyenlere bu partide yer yok.

DAVUTOĞLU’NA ÇAĞRI

Sayın Davutoğlu, sana açık net bir çağrı yapıyorum; darbe hukukunun arkasına saklanma, darbe hukukun arkasına saklanan adam darbe hukukunu kafasından atmamış adamdır.

“İNANÇLARI SİYASETE ALET ETMEYİZ”

“‘CHP dine karşı’ diyenler dine inanmıyorlar. Bunu diyenler Müslüman değiller. Biz ibadetimizi Allah için yaparız, siyaset için yapmayız. Biz inançları siyasete alet etmeyiz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Genelkurmay Başkanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığını aynı gün kurdu. İmam hatip okulları CHP tarafından kuruldu. Kapalı kapılar ardında bize yapılan bu iftiraları Allah'a havale ediyoruz, böyle bir şey olamaz.

“BANA YAZ, CEVAP VERİRİM”

‘CHP bu konuda ne diyor?’ diye düşünüyorsan, bana yaz kardeşim. Her türlü soruya yanıt veririm. Buradan bütün vatandaşlarıma sesleniyorum, sevgili vatandaşlarım, kardeşlerim, 'Ben ibadetimi özgürce yerine getiremiyorum' diyorsan, birisi sana engel çıkarıyorsa gel kapım açık, senin yanına düşeceğim, ibadetini özgürce yapıncaya kadar seninle beraber mücadele edeceğim.

ERDOĞAN’A TARAFSIZLIK ELEŞTİRİSİ

Cumhurbaşkanlarının tarafsızlıkla görev yapacağına dair ‘namusu ve şerefi’ üzerine yemin ederler. Dün yine bize sataşmış. Diktatör bozuntusu olan olan adam. Şimdi ben yine hatırlatıyorum, senin için şeref ve namus ne anlama geliyor? Oturacaksın bunun hesabını vereceksin. Tarafsızlığını korumazsan her gün, her dakika, her saniye namus ve şeref kavramını sana hatırlatacağım. Soruyorum, sen, namus ve şereften neyi anlıyorsun? Sen bu yemini niye ettin? Bütün milletin önünde yemin ettin namusun ve şerefin üzerine, tarafsız davranacağına. Ya tarafsızlığını adam gibi korursun ya da bu lafları ağırlaştırarak devam ettireceğim, ta ki seni susturuncaya kadar. Sen bir de dindar geçiniyorsun, ona göre sadece o dindar, başkalarının dini imanı yok. Sen namus ve şerefini çöp sepetine atabilir misin? Ya tarafsızlığını koruyacaksın ya ben bu lafları edeceğim. Sayın Davutoğlu beni eleştirebilir, hiçbir sorunum yok, ben de cevabını veririm, takdir millete ait. Ama namusu ve şerefi üzerine tarafsızlık yemini etmiş birisi tarafsızlığını bozarsa ona namus ve şerefin ne olduğunu ben hatırlatırım.”

SALONDAKİLERİ AYAĞA KALDIRDI

Konuşmasının sonunda, kurultaya katılanları ayağa kaldıran Kılıçdaroğlu, "Ankara'dan Hakkari'ye, Diyarbakır'a, Mardin'e, İstanbul'a, Muğla'ya, Rize'ye, Samsun'a, Kilis'e, Yozgat'a, Çankırı'ya, Sivas'a, Çorum'a, Uşak'a, Tekirdağ'a, Kırklareli'ne selam olsun, selam olsun Türkiye" sözlerini tekrarlattı. Kılıçdaroğlu daha sonra partilileri selamlayarak kürsüden ayrıldı.

SONUÇ BİLDİRGESİ YAYINLANDI

Kurultay'da hazırlanan sonuç bildirgesi komisyonunun raporu, kurultay delegelerinin onayına sunuldu. Üzerinde görüşmeler de yapılan bildirge, delegelerin oy birliği ile kabul edildi. Sonuç bildirgesinde, 35. Kurultay tarafından belirlenen hedefler 21 maddede sıralandı.

Bildirgede öne çıkan hedefler şöyle:

- Parti devleti düzenine son verilmeli, saydam ve hesap verebilir bir hukuk devleti kurulmalı,
- Yargı bağımsızlığı tam olarak sağlanmalı,
- Darbe hukuku ve onu tahkim eden tüm düzenlemeler kaldırılmalı,
- Siyasi Partiler Yasası ve seçim yasaları milli iradenin kusursuz temsilini sağlamak üzere değiştirilmeli. Halkın iradesinin Mecliste baraja takılmadan temsil edilebileceği demokratik siyaset rejimi getirilmeli,
- Kuvvetleri tek elde toplamaya dönük girişimler boşa çıkarılarak kuvvetler ayrılığına dayalı parlamenter demokrasi, güçlü ve etkin kılınmalı. Parlamento güçlendirilmeli, parlamento üzerindeki her türlü vesayete son verilmeli,
- Merkezi yönetim ve yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluk paylaşımı, halkın ihtiyaçlarını gözeterek en üst düzeyde katılım sağlanabilecek şekilde belirlenmelidir. Yerel yönetimler güçlendirilmeli, bu doğrultuda ilk adım olarak Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik şartı üzerindeki şerhler kaldırılmalı,
- Cumhurbaşkanlığı makamı anayasayı çiğneyen pozisyondan kurtarılmalı. Anayasal sınırlar içine çekilerek, demokratik süreç içerisinde anayasaya saygılı bir cumhurbaşkanının göreve gelmesi sağlanmalı,
- Temel hak ve özgürlüklerin önündeki tüm engeller kaldırılmalı,
- Devlette her türlü otoriterleşmeye son verilmeli,
- Basın önündeki tüm engeller kaldırılmalı,
- Kürt sorunu salt güvenlikçi politikalarla çözülemez. Siyaset kıskacına alınmış olan sorun, barışın toplumsallaştırılmasını hedefleyen 'üçüncü yol’ perspektifiyle aşılmalıdır. Kürt sorunu, eşit yurttaşlık temelinde, milletin temsil edildiği TBMM zemininde toplumsal uzlaşma ve ortak akıl ekseninde çözülmelidir,
- Laiklik anlayışı güçlü bir şekilde kurulmalı,
- Üniversitelerin üzerindeki iktidar baskısı kaldırılmalı. Akademik özgürlüğün temel koşulları sağlanmalı,
- 'Yurtta Barış, Dünyada Barış' ilkesi ekseninde yayılmacı ve maceracı tuzaklara düşmeden, komşularla iyi ilişkiler esas alan, AB üyeliğini hedefleyen, inanç ve mezhep odaklı siyaseti dışlayan bir dış politika oluşturulmalı,
- Ülkenin her yerinde huzur ve barışın tesis edildiği, terör saldırıları karşısında vatandaşların can güvenliğinin sağlandığı, insan haklarına saygılı bir güvenlik politikası oluşturulmalı.

En Çok Aranan Haberler