İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamasından satırbaşları:
**İSRAİL İLE İLİŞKİLER**
Çocukların, kadınların, yaşlıların Gazze’deki ambargo uygulamasıyla cezalandırmak bir insanlık suçu. Biz buna şiddetle karşı çıktık. Ve şunu da söyledik: İsrail’in dokunulmaz ve bedel ödemez bir ülke olmaktan çıkmalıdır. Uluslararası bir komisyon kurulmasını istedik ve bu çabada hükümete destek vereceğimizi ifade ettik. Yardım gemisinde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın haklarının savunulmasında hükümete destek vereceğimizi de açıkladık. Ulusal çıkarlarımızla bağdaşan her türlü çözüme destek vereceğimizi söyledik. Şimdi yara soğudu. Peki ne oldu? Estik gürledik, duygularımızı kontrol edemedik ama peki şimdi ne oldu.
**AKP YANLIŞ TERCÜMENİN ARKASINA SIĞINIYOR**
Sayın Başbakan ısrarla BM Güvenlik Konseyi'nin İsrail’i kınayan karar aldığını söylüyor. Bu doğru değil. Bir Başbakan’a doğruları söylemek yakışır. Orijinal metinde BM, “çok sayıda kişinin yaralanmasına yol açan eylemleri kınıyor” demiştir “eylemi” değil. Dışişleri eylemleri kaldırıyor, eylemi koyuyor.AKP hükümeti yanlış bir tercümenin arkasına sığınarak mı onurunu koruyor. Bu kürsüde dedik ki, “diplomasi aktif olarak devreye sokulmalı.” O gemide vatandaşı olan diğer ülkelerin en az yarısını harekete geçirmek için gücünüzü devreye sokun dedik. Ama ne oldu? Diğer ülkelerdeki Türklerin haberdar olmayacağını düşündüler. Dünya artık küçük Recep Bey. BM’den sonuç çıkmadı, Arap Birliği ne oldu? İslam Kalkınma Konseyi’nden ne ses çıktı. NATO olayları kınamadı.
**AKP BULANIK SULARDA**
Esen gürleyen Başbakan gördü ki dış politikayı iç politikaya alet ederseniz gelir duvara çarparsınız. O kadar şaşırdılar ki bakıyorsunuz AKP kurmayları birbirinden farklı beyan vermeye başladılar. Bir bakan biz bir devler olarak varlığını kabul ettiğimiz devlete sil baştan yapamayız diyor. Bir başka bakan diyor ki “İsrail’le yakın tarihteki anlaşmalar ve her şey feshedilecektir” diyor. Bir başka bakan ise “imzalanmış çok sayıda anlaşma var konu hükümete gelirse konuşuruz” diyor. Dışişleri Bakanı da “Asker anlaşmalar gündeme geldi. Bu konuların bundan sonra nasıl seyir alacağı İsrail’in tutumuna bağlı” diyor. Bu olay sadece bu söylemlerle sınırlı değil. Bu olayın karanlık noktaları var. AKP bulanık sularda demiştik.
**KAMERALAR ÖNÜNDE “ONE MINUTE”, KAPILAR ARDINDA “YES PLEASE”**
Mütevazı bir soru soralım:, Filistin’in bütün itirazlarına rağmen İsrail’İn OECD üyeliğine Türkiye neden izin vermiştir? Yani kameraların önünde “One Minute”, kapalı kapıların ardında “Yes Please”… AKP’nin bu iki yüzlü politikalarını her yerde anlatmalıyız. Baktı ki işler sarpa sarıyor Dışişleri Bakanlığı diplomatlarını dile doladı Monşerler iş yürümüyor diyor. Sayın Başbakan haklı olabilir ama yapması gereken İsrail’le yapılan yazışmaları açıklamaktır.
**BAŞBAKAN LAFA GELİNCE ESİP GÜRLÜYOR**
Gemilerin içinde Türkiye Cumhuriyeti bandıralı gemi var mıydı? Başbakan açıklamalı. Gemileri göndermeyin diyorlar. Vururuz diyorlar. Hükümet bu uyarıları dikkate aldı mı? Aldıysa neden vatandaşlarını bile bile ölüme gönderdi. Bizim insanlarımız bile bile ölüme gönderildi. O zaman hükümetin varlık nedeni ne? Lafa gelince esip gürlüyor ama toprağa tek damla düşmüyor. Verimsiz, kısır bir şey. Samsun Ceyhan hattı Başbakan’a yakın olan bir firmaya ihalesiz verildi. Biliyorsunuz bunun ucu İsrail’e kadar uzanıyor. Bakalım bu iptal edilecek mi? Biz bunu sonuna kadar takip edeceğiz. TBMM’ye bir araştırma önergesi vereceğiz. Bakalım AKP milletvekilleri bu önergeye destek verecek mi?
**BAHÇELİ "VAN MİNUT'LARIN YERİNİ, GERÇEK 'TÜRK YUMRUKLARI' ALACAK"**
Partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Devlet Bahçeli, şunları söyledi: "AKP'nin göbeğinden böylesine bağlı olduğu, Devlet Başkanını TBMM zemininde bir kurtarıcı gibi ayakta alkışladığı, geleceğini küresel projelere göstereceği sadakatte aradığı bu ülkeye karşı, Başbakan Erdoğan'ın üstü örtülü bile olsa eleştirmeye çalışması, kendisi için muazzam bir gelişmedir, dönüşümdür, aşamadır. Bu değişimin devamı halinde, ülkemizi düşürdüğü zilletten kurtaracak bir umudun ışığı belki doğabilecektir. Unutmayalım ki, dünyada ezilen, horlanan, zulmedilen Müslümanlar yalnızca Gazze'de bulunanlardan ibaret değildir. Irak ve Kerkük başta olmak üzere başka coğrafyalarda da oluk oluk kan akmaktadır. Yine unutmayalım ki, mukaddesatı için hayatını kaybeden şehitler yalnızca Mavi Marmara gemisindekilerden ibaret değildir. Her gün PKK terörü vatan evlatlarımızın hayatını almaya devam etmektedir. Geçtiğimiz hafta içinde İsrail saldırganlığını Türk topraklarında protesto eden bazı grupların ellerine Türk bayrağını almamış olmaları konusundaki eleştiri ve uyarı hakkımızı saklı tutarak diyoruz ki; Irak'ta yıllardır süren kanlı oyunlara göz yumanların, Türkmenlerin ezilip horlanmalarına aldırmayanların, Mehmetçiklere bir cenaze merasimini bile çok görenlerin, Allah'ı zikredenleri eleştirenlerin yalnızca Gazze üzerinden Müslümanlara, Orta Doğu ölümleri üzerinden şehitlere sahip çıkmaya çalışmaları tam bir aldatmadır, tam bir istismardır, tam bir iki yüzlülüktür." MHP'nin hedefinin, çıkış noktasının ve stratejilerinin kaynağının yalnızca "Başkent Ankara" olduğunu belirten Bahçeli, İşte ancak o zaman, nafile sözler yerini yaptırımlara bırakacak, boş hamaset yerini stratejik adımlara terk edecektir. Ermeni hesap soramayacak, Peşmerge aşağılayamayacaktır. Başımıza çuval geçirenler ise köşe bucak kaçacaktır. Ve işte o zaman, sahte 'van minut'ların yerini, gerçek 'Türk yumrukları' alacak ve hak edenin başına inecektir" dedi.