CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yalova'da halka seslendi. Kılıçdaroğlu, "Arada bir mağduriyet edebiyatı yapıyorlar; ‘Kefeni giydim’ Ne oldu da giydin, ne oldu? Savaş mı çıktı? Ne oldu? Mağduriyet yaratıp nasıl oy alabilirim. Milletin gözü açıldı. Bırak o palavraları. Kılıçdaroğlu oldukça bu ülkede kimse asılmayacak. Bu mağduriyet edebiyatı artık yeter diyeceğiz. Saraylarda oturuyorsun, altlarında araba, uçak, Mercedesler, binlerce koruma. Bir de dönüp millete mağduruz diyorlar. Bırak böyle mağduriyeti millet de yaşasın" dedi.
İşte Kılıçdaroğlu'nu açıklamalarından satır başları:
Burası Mustafa Kemal’in uzun süre kaldığı, ‘Benim kentim’ dediği Yalova’dayız. Sandığa giderken, en az bir kişiyi daha götüreceğiz. Aranızda muhtarlar var mı bilmiyorum. Muhtar kardeşlerim, 53 bin muhtarımız var. Muhtar seçimleri demokrasinin en güzel tecelli ettiği seçimlerdir. Muhtar kardeşlerimin talepleri var biliyorum. Onların bütün taleplerini biz yerine getireceğiz. Vekil seçilir maaş alır, belediye başkanı seçilir maaş alır. Muhtarı kim düşünüyor kardeşim? CHP düşünüyor.
17 milyon yoksulumuz var. Ben öyle 13 yıl falan istemiyorum. Ben sadece ve sadece 4 yıl için yetki istiyorum. Han gi görüşte olursa olsun… Ben siyasal hırsı olan birisi değilim. Köşeyi dönmek için siyasete girmedim. Sabahın 6’sında oğluma telefon edip ‘paraları sıfırladın mı’ demeyeceğim. Ben bu ülkenin yoksul halkını düşünüyorum.
Geliri 200 TL'nin altında. Bu insanlar nasıl geçinir. 3 milyon 750 bin hanede oturuyorlar. Propaganda yapıyorlarmış. CHP gelince sosyal yardımları kesecekmişiz. Niye keselim. Sosyal yardımları kesmeyi bırak 2 katına çıkaracağız. 4 yıl için yetki istiyorum.
Diyorlar ki ‘yoksulluk var ama bizde uğraştık’.. Hayır, sen kendin için yandaşın için uğraştın. Ben Konya’da gecekonduda zatürre geçirip ölen Ayaz bebeği unutmadım. Ama onlar unuttu. Ben sizden biriyim. Sizin kardeşiniz, evladınızım.
Bizim hedeflediğimiz düzenin adı; hakça bir düzen, ne ezen ne ezilen.. Eğer bir ülkede nüfusun yüzde 1’i yüzde 99’undan daha fazla servete sahipse o ülkede huzur olmaz. Biz refahı tabana yayacağız. Herkes büyümeden payını alacak dedik. Nasıl yapacaksın diyorlar?
Emekliye iki bayramda birer maaş ikramiye vereceğiz. Parayı nereden bulacaksın diyorlar. Sayın Davutoğlu diyor ki; ‘’Biz paraları doldurduk, o dağıtacak.’’ Maliye Bakanı da ‘Para yok ki hazinede’’ diyor. Hangisi doğruyu söylüyor. Sözüm söz ilk bayramda emekliye birer maaş ikramiye vereceğim. Çatlasalar da patlasalar da vallahi de billahi de vereceğim. Emekliye bizim vefa borcumuz var. 11 milyon emeklimiz var. İnsan gibi yaşamak istiyorsanız, bayramlarda torunlarınızdan kaçmak istemiyorsanız sizin de adresiniz belli. O parti bundan böyle CHP’dir.
Sanıyorlar ki emekli parayı alınca koşa koşa gidip Ankara’daki beylerin yaptığı gibi İsviçre’de hesap açacaklar. Yahu ne veriyorsun ki.. O kaçak saraya bağlanan bütün hortumları keseceğim ve emekliye vereceğim. Asgari ücreti 1500 TL yapacağız. Kıyameti koparıyorlar. Ankara’daki bir bey diyor ki ‘1500 TL yapmak işçiye zulümdür’.. Aylığınız 949 değil 1500 TL olsun dediğimiz zaman işçiye zulümdür diyorlar. Ankara’daki bey ayda 14 bin TL alınca zulüm değil de CHP sana 1500 TL verince zulüm oluyor.
Kaynak yok diyorlar. Yandaşa, kaçak saraya, herkese kaynak var. 2 milyon Suriyeli kardeşimize kaynak var. Emekliye gelince kaynak yok.
Ankara’da beyler oturuyor. O beylerin hiçbirisinin vatandaşın sorunuyla ilgisi yok. Ceplerini düşünüyorlar. Davutoğlu Erdoğan için çalışır, Kılıçdaroğlu halk için çalışır. Bunu unutmayın… Öyle zengin, varlıklı bir aileden gelmiyorum. 7 çocuklu bir aileden geliyorum. Rahmetli annem okuma yazma bilmezdi. Ablam da bilmez. Tek üniversite okuyan benim. Emekli olduktan sonra siyasete girdim. Siyasete girdiğim gün tüm malvarlığımı internet siteme koydum. Mal varlığı deyince diğerlerininki gibi mal varlığı değil. Mütevazi, bir memurun ne kadar olursa kadar.
İstiyorum ki bu ülkede yoksulluk, işsizlik olmasın. Hiç kimsenin kimliğini, inancını siyaset konusu yapmadım, yapmayacağım. Diyorlar ki; ‘’CHP iktidara gelirse istikrar bozulur’’
Allah aşkına memlekette istikrar mı var?. Dolar almış başını gidiyor, işsizlik diz boyu. CHP iktidarında bırakın faizlerin yükselmesini, biz kredi kartlarının faizlerinin en azından yüzde 80’ini sileceğiz. Bu ülkede ilk kez vatandaşın sorunlarına değinen huzurlu bir Türkiye’yi kurmak için seçim bildirgesini hazırladık. Kimse seçim bildirgesinin yanlış olduğunu söylemiyor. Yalnızca nasıl yapacaksın diyorlar.
Benim kardeşlerimin ne iş yaptığını kimse bilmez. Kimi emekli, kimi ev hanımı, kimi inşaatta çalışıyor. Hiçbiri köşeyi dönmedi, ihale almadı.
Kavga etmeyeceğiz. Siyasetin kavgasından bu millet bıktı artık. Bana yetki verin 4 yıl için. Sizin çalışan bir milletvekiliniz var. Zaman zaman şikayet ediyorlar. Efendim Muharrem İnce niye Yalova’da değil şu ile gitti. Muharrem İnce’yi sadece Yalova için değil diğer iller için de görevlendiriyorum, gidip çalışıyor. Kimin için? Vatandaş için. Böyle bir şikayet gelirse deyin ki; ‘’Öyle bir vekil yetiştirdik ki, sadece Yalova için değil Türkiye için çalışıyor. Onur duyun onunla’’
Çok vergi ödüyorsunuz ama az hizmet alıyorsunuz. Buraya yapılana yatırım bir kaçak saray kadar değil. O nedenle sizin Ankara’daki beyleri cezalandırmanız lazım. Demokratik yolla, sandığa gidip dur diyeceksiniz. Sizin çocuklarınız KPSS’ye giriyor. Onların çocukları sınava girmiyor, doğrudan devlet memuru oluyor. Bu düzeni bozacağım.
Yine deyin ki Kılıçdaroğlu’nun bakanları birinin önüne yatmayacak, o bakanların oğullarının evinde boy boy para kasaları olmayacak.
Arada bir mağduriyet edebiyatı yapıyorlar; ‘’Kefeni giydim’’ Ne oldu da giydin, ne oldu. Savaş mı çıktı? Ne oldu. Mağduriyet yaratıp nasıl oy alabilirim. Milletin gözü açıldı. Bırak o palavraları. Kılıçdaroğlu oldukça bu ülkede kimse asılmayacak. Bu mağduriyet edebiyatı artık yeter diyeceğiz. Saraylarda oturuyorsun, altlarında araba, uçak, Mercedesler, binlerce koruma. Bir de dönüp millete mağduruz diyorlar. Bırak böyle mağduriyeti millet de yaşasın.