HABER

Kemoterapi sırasında ve sonrasında beslenme

Kemoterapi sırasında ve sonrasında beslenme

İSTANBUL (İHA) - Uzman Diyetisyen Tuğçe Aytulu, kemoterapi sırasında ve sonrasında beslenmeye dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, "Yeterli ve dengeli beslenin. Besin çeşitliliğine dikkat edin. Yağ tüketimini azaltın, yağlı etlerden mümkün oldukça uzak durun" dedi.

Amerikan Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü'nden Uzman Diyetisyen Tuğçe Aytulu, kemoterapi sırasında ve sonrasında beslenme ile ilgili bilgi verdi. Her türlü sebze çeşidini içeren bir beslenme şeklinin benimsenmesi gerektiğini belirten Aytulu, "Haftanın bazı günlerinde et ürünleri yerine kuru baklagilleri (nohut, mercimek, kuru fasulye gibi) tercih etmeye çalışın. Ancak bazı tedavilerde gaz, şişkinlik görülebilir veya tedavi öncesinde geçirilmiş operasyonlar nedeniyle hassasiyet olabilir. Bu durumda kurubaklagillerden kaçınmak gerekebilir. Doktorunuza ve/veya diyetisyeninize danışın. Günde en az 5 porsiyon her renkten olan sebze ve meyvelerden tüketin. Örneğin turunçgiller, koyu yeşil yapraklı sebzeler ve sarı kök sebzeleri karışık olarak gün içinde kullanın. Farklı renklerdeki sebze ve meyveler fitokimyasallar olarak bilinen sağlığı geliştirici öğeler içerir. Her gün yüksek posa içeren gıdalar tercih edin; örneğin kuru baklagiller, tam tahıllı ekmekler, bulgur gibi tahıllar. Özellikle hayvansal kaynaklı yüksek yağlı gıdaları sınırlayın. Az yağlı süt ve süt ürünlerini tercih edin. Düşük yağlı pişirme tekniklerini kullanın. Buğulama, haşlama yöntemlerini deneyin. Tuzlanmış, tütsülenmiş ve turşu gibi salamura gıdaları daha az tercih edin. İdeal kilonuzu koruyun ve fiziksel olarak aktif olun. Alkol alıyorsanız kontrollü miktarlarda tüketin. Gıdaları güvenli ve sağlıklı yöntemlerle saklayın. Marketten alışveriş yaparken gıdaların çeşitliliğine dikkat edin" diye konuştu.

Tedaviye bağlı olarak kırmızı veya beyaz kan hücrelerinde düşme olabileceğini anlatan Diyetisyen Tuğçe Aytulu, bu durumda yorgunluk, halsizlik görülebileceğini ve vücudun enfeksiyonlara daha yatkın hale gelebileceğini söyledi. Beslenmede alınacak önlemlerin başında gıdaların ve yemek yenen malzemelerin temizliğinin geldiğini anımsatan Aytulu, "Ayrıca eller yemek hazırlarken ve yemek yemeden önce sabunla ve iyi yıkanmalıdır. Dışarıda yemek yerken çiğ sebze ve meyveler, mayonezli soslar tercih edilmemelidir. Evde çiğ sebze ve meyve yenmeden önce de sirkeli suda bekletilmelidir ve bol suyla yıkanmalıdır. Yemeklerin buhar basınçlı tencerede (düdüklü tencerede) pişirilmesi tercih edilmelidir. Bu sayede beslenme açısından enfeksiyonlardan korunmak kolaylaşır" dedi.

Aytulu, beslenmede bulantı ve kusmaya karşı alınabilecek önlemler hakkında da bilgi vererek, böyle bir durumda günde 3 büyük öğün yerine daha küçük porsiyonlardan oluşan 6-8 öğün yemek yenilmesinin doğru olacağını ifade etti. Aytulu açıklamalarını şöyle sürdürdü;

"Ağzınızdaki kötü tadı uzaklaştırmak için ağzınızı yemekten önce 1 tatlı kaşığı karbonat, 3/4 tatlı kaşığı tuz ve 1 bardak ılık sudan oluşan karışımla çalkalayın. Baharatlı, acılı ve sıcak yemekler yerine yumuşak, oda ısısında veya ılık yenebilen gıdaları tercih edin. Aşırı tatlı, yağlı, baharatlı gıdalar bulantınızı arttırabilir. Gün boyu meyve sular, tuzsuz ayran içilebilir. Mentollü, limonlu şeker gibi şekerler bulantınızı hafifletebilir ve ağzınızdaki kötü tadı azaltabilir. Eğer çok miktarda
kusuyorsanız dehidratasyon (vücuttan elektrolit ve sıvı kaybetme) önemli bir sorun olabilir. Bu sürede sıvı almaya çalışın ancak bu biraz zor olabilir. Kustuktan sonra ağzınızı suyla çalkalayın. Bir süre bekledikten sonra elma suyu, ılık tavuk suyu çorba, komposto gibi içecekler tercih edebilirsiniz. Eğer yeterli miktarda sıvı alamıyorsanız mutlaka doktorunuza danışın."

Ağızda oluşacak acı ve metalik tadı azaltmak için de şekersiz, limonlu, naneli şekerler yenilmesi gerektiğini anlatan Aytulu, metal çatal, bıçak yerine plastik malzemeler kullanılmasını önerdi. Uzman Diyetisyen Tuğçe Aytulu, kemoterapi bittikten sonra hastalığın tekrarlamasını önlemede yardımcı olabilecek beslenme önerilerini ise şöyle sıraladı;

"İdeal vücut ağırlığınızda olun. Hafif tempolu egzersizler yapın ve bunu ömür boyu sürdürün. Yeterli ve dengeli beslenin. Besin çeşitliliğine dikkat edin. Yağ tüketimini azaltın, yağlı etlerden mümkün oldukça uzak durun. Doymamış yağ asidi içeren yağları (soya, zeytinyağı, mısırözü, ayçiçeği, kanola yağı) tercih edin. Et ürünlerinin yağsız olanlarını tercih edin. Aşırı tuzdan sakının. Günlük tuz tüketimi 5-6 gram olmalıdır. Turşu ve salamura gibi fazla tuzlu yiyecekleri az miktarda tüketin. Kabuklu
yenebilen meyveleri, kabuklarıyla birlikte tüketin. Bu sayede daha fazla posa almış olursunuz. Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketin. Koyu yeşil yapraklı ve sarı renkli sebzeleri tüketmeye özen gösterin. Sebze yemeklerini az suda veya kendi suyu ile pişirin ve hemen tüketin. Haftada 2 porsiyon kuru baklagil yemekleri tüketin. Ekmeğin tam tahıllı olanını tercih edin. Kalsiyum bakımından zengin olan gıdalardan az yağlı olanları tercih edin. Günde 2-3 bardak yağı azaltılmış süt ve/veya süt ürünleri ile beslenin. Kimyasal koruyuculu hazır yiyecekler yerine doğal besinlerle beslenmeyi tercih edin. Besinlerin saklama koşullarına dikkat edin. Yiyecekleri hazırlarken kızartma, kavurma, tütsüleme yerine ızgara, fırında, buğulama, haşlama gibi pişirme yöntemleri kullanın. Mutlaka kızartma yöntemiyle pişirmeniz gerekiyorsa 150 derecenin altında ve çok az yağ ile pişirin. Alkol kullanmamayı tercih edin. Eğer alkol kullanılıyorsa kadınların günde 1 kadeh, erkeklerin ise 2 kadehle sınırlaması gerekir."

En Çok Aranan Haberler