Almanya'da genç futbolcuları keşfeden bir babanın oğlu. 2012'nin ilk ayında U18 Millî Takımı için giydiği ay-yıldızlı formayla çok çabuk ilerleme kaydederek önce U19, ardından da U20 takımının oyuncusu oldu.
Hoffenheim'ın U16 takımında bir sezonda 30 gol attıktan sonra Bundesliga'nın genç takımlar liginde gol krallığı yaşadı. İlk millî maçında golle tanışan ve Hakan Şükür'e benzetilen 18 yaşındaki golcü, uzun boyuna rağmen yüksek tekniği ve iki ayağını da kullanabilme becerisiyle oyun kurucu olarak da oynayabiliyor.
Futbol Federasyonu Basın Departmanı tarafından hazırlanan TamSaha dergisinden Mazlum Uluç'a konuşan Kenan Karaman, Almanya'da doğup büyüdüğünü, Alman disiplini ile yetiştiğini söylüyor. Kenan Karaman'ın TamSaha dergisine verdiği röportajın ayrıntısı ise şöyle:
Millî Takımlarımız için bu yılın başında keşfedilen bir oyuncu olarak Kenan Karaman'ı daha yakından tanımak istiyoruz.
Almanya'da Stuttgart'ta doğdum. 1994 doğuluyum. Ailemle yaşıyorum. Üç kardeşiz. Evli bir ablam var. Bir de bizimle birlikte yaşayan küçük kardeşim. Annem ev hanımı, babamsa futbolcu menajerliği yapıyor. Ailem Giresun'dan Almanya'ya göç etmiş. Annemle babam Almanya'da tanışıp evlenmiş. Babam bir süre bir firmada çalıştıktan sonra Almanya'da futbol oynamış. Birkaç yıldır Almanya'nın her köşesinde bir menajer için oyuncu izliyor.
Futbola nasıl ve ne zaman başladın? Seni futbola teşvik eden kimdi?
Futbol merakım ailemden geliyor aslında. Dediğim gibi babam geçmişte futbol oynamış. Kuzenlerim de profesyonelce olmasa bile futbol oynuyor. Ailemizde genel olarak bir futbol sevgisi olduğunu söyleyebilirim. Ben de bu sevgiyle başladım futbol oynamaya. Futbola başladığımda henüz 6 yaşındaydım. O dönemde küçük bir kasabada yaşıyorduk ve babam elimden tutup beni o kasabanın takımına götürdü. 11 yaşına geldiğimde ise Stuttgart'a geçtim. Stuttgart'ın scoutları bizim takımın maçlarını izlemiş ve beni beğenmişler. İki yıl Stuttgart'ın altyapısında oynadıktan sonra aynı şehrin bir başka takımı olan Stuttgart Kickers'e geçtim. Bu takımda da 3 yıl oynadım.
Bir Bundesliga takımı olan Stuttgart'tan daha alt liglerde yer alan Kickers'e gidişinin sebebi neydi?
Açık söylemek gerekirse Stuttgart'ta geçirdiğim iki yıl boyunca mutlu değildim. Oradaki antrenörlerle aram yoktu. Bu nedenle kendime daha fazla şans bulabileceğim yeni bir kulüp aradım ve bu nedenle Kickers'e geçtim.
Futbola başladığın dönemde bir idolün var mıydı?
Bir idolüm yoktu ama arkadaşlarım oynadığım mevki ve fiziğim nedeniyle beni Hakan Şükür'e benzetiyor.
Stuttgart Kickers'ten Hoffenheim'a transferin nasıl gerçekleşti?
Kickers ile Hoffenheim'ın altyapı takımları aynı ligde oynuyordu. Aramızda oynanan maçlarda beni izlemiş ve beğenmişler. Bunun üzerine transfer teklifinde bulundular. Ben de bu teklifi değerlendirmek istedim. 4 senedir Hoffenheim'dayım. Hoffenheim'a geçtiğimde U16 takımında oynamaya başladım. Orada okula gittim. Henüz 15 yaşındaydım ve o dönemde ailemden ayrılmak zorunda kaldım. Benim için oldukça zor bir karardı. Çünkü o yaşta bir çocuğun ailesinden ayrı yaşaması çok da kolay bir şey değil. Ailemle de oturup konuştum ve bu teklifi değerlendirmek istediğimi söyledim. Onlar da her zaman benim arkamda durdu ve bu kararımı destekledi. Başlangıçta her şey benim için yeniydi ve elbette zorluklar çektim ama insan zamanla her şeye alışıyor.
Hoffenheim'da gelişim gösterdiğini biliyoruz. Mesela bir sezonda 30 gol attığın bir dönem var ve sanırım orada dikkat çeken bir oyuncu oldun...
Söylediğiniz gibi, U16'da oynadığım ilk sezonda 30 gol attım. Ardından U17'de yani altyapıların Bundesliga'sında oynadım ve attığım 16 golle gol krallığını elde ettim. Bunun üzerine U18 düzeyini atlayarak direkt U19 takımına alındım. Bu sezonun başından itibaren de Hoffenheim'ın A2 takımda oynuyorum. Aslında yaşım U19'a tutuyor ama Hoffenheim beni A2 takımında değerlendirmek istedi.
Hoffenheim'ın senin hakkındaki düşünceleri nasıl? Seni A takımda değerlendirmeyi düşünüyorlar mı?
İlk hedefim Almanya 1. Ligi'nde oynamak. Hocalarım da bana gerçekten büyük destek veriyor. Geçen sezon birkaç hazırlık maçında oynama fırsatı da tanıdılar ve ben de goller atarak kendimi gösterme fırsatı buldum. Kendimi kanıtladığımı düşünüyorum. Daha çok çalışıp, kendimi geliştirerek ve sabrederek A takım için şansımı bekliyorum.
Kendini nasıl bir oyuncu olarak tanımlıyorsun? Ya da antrenörlerin seni hangi özelliklerinden dolayı tercih ediyor?
Antrenörlerim teknik özelliklerimi beğeniyor. Topla iyi bir oyuncuyum. Bir de oldukça süratliyim. Benim boyumda bir oyuncunun teknik ve süratli oluşu bir çoğuna şaşırtıcı geliyor. Almanya'daki hocalarım bana "Hakan Şükür" diyor. İki ayağımı da kullanabiliyorum. Kafa toplarım da boyumun uzunluğuyla paralel olarak iyi. Gollerimin yüzde 30'unu kafayla atıyorum. Çalım atma ve adam eksiltme özelliklerine de sahibim. Bu nedenle hocalarım beni orta sahada oyun kurucu olarak da oynatabiliyor.
Kendinde eksik bulduğun yönler var mı?
Fiziğimi daha çok geliştirmeye çalışıyorum. Neticede altyapıdan çıkıyorsunuz ve rakipleriniz genellikle amatör ligdeki oyuncular. Bu nedenle oradaki sert oyuna karşı vücudumu korumak için kuvvet çalışmalarına daha fazla özen gösteriyorum. Sağlam kalabilmek için kendime iyi bakıyorum. Kulübümüzde bize özel antrenman programları hazırlayan antrenörlerimiz var. Onların hazırladığı programlara göre özel çalışmalar yapıyorum.
İyi bir futbolcu olabilmek için sadece yetenek ve iyi çalışmak yetmiyor. Bunun dışında mental hazırlıklar ve özel hayat da önemli bir yer tutuyor. Bu açılardan kendini nasıl değerlendiriyorsun?
Başarılı olmamın sebebi ilk başta ailem. Bana destek oldular, bu yolda yanımda yürüdüler. Onlar olmasa bu kadar başarılı olacağımı sanmıyorum. Bence her futbolcu için aile çok önemli. Tabii yeteneğiniz ve şansınızın da olması gerek ama aile yapısı da çok önemli. Zor günlerde onların desteği gerekiyor. Arkadaş çevrenize de çok dikkat etmeniz lâzım. Elbette beslenme ve dinlenme de futbolculuğun olmazsa olmazları ve bunların tümüne uymak için çaba harcıyorum.
Futbolcu olacağına, bu işten para kazanacağına ne zaman inandın?
15 yaşında ailemden ayrıldığımda futbolcu olmayı kafama koymuştum. Dediğim gibi, o yaşta ailenizden ayrılıyorsanız, böyle bir zorluğa göğüs germeyi göze alıyorsanız, kendinize tek yol olarak futbolcu olmayı çizmişsiniz demektir. Aslında küçüklüğümden beri futbolcu olmak istiyordum. Tabii bunu başarabilmek için çok çalışmak ve kendinizi sürekli geliştirmek gerekiyor. Babam bana hep içimdeki futbol aşkını, ateşini kaybetmemem gerektiğini öğretti. Futbola para olarak bakmadım, hep sevgiyle baktım.
Eğitimini sürdürüyor musun?
Lise son sınıftayım şu anda. Almanya'daki bütün kulüpler gibi Hoffenheim da oyuncularının eğitimine önem veriyor. Oradaki mantalite şu; altyapılardaki oyuncuların futbolcu olacağına dair bir garanti bulunmuyor. Mesela yaşanacak bir sakatlık genç oyuncunun futbolculuk hayatını sona erdirebilir. Dolayısıyla genç oyuncuların hayatta mutlaka bir B planı da olmalı. Bu nedenle okul eğitimine ve oyuncunun futbolun dışında bir mesleğinin de olmasına önem veriyorlar.
Türk Millî Takımlarından ilk teklifi ne zaman aldın ve karar verme sürecinde neler yaşadın?
İlk olarak 2012 yılının Ocak ayında U18 Millî Takımı'na davet edildim. Almanya'daki Türk oyuncuları izleyen ekip beni de takip edip Genç Millî Takımlara önermiş. Benim için çok büyük bir onurdu Türk Millî Takımı'na seçilmek. Bu şansı verdikleri için hocalarıma çok teşekkür ediyorum. Bu sene önce U18, ardından U19 ve son olarak da U20 Millî Takımlarında oynadım. Çok çabuk ilerledim diyebilirim.
Daha önce Almanya adına oynamış ya da bir teklif almış mıydın?
Hayır, Almanya adına hiç oynamadım, herhangi bir teklif de almadım.
Genç Millî Takımlardaki kariyerine ilk maçında gol atarak başladın. Ay-yıldızlı formayı giymek nasıl bir duygu? Genç Millî Takımlar adına attığın ilk golün ardından neler hissettiğini bizimle paylaşır mısın?
Türkiye'ye çok bağlı olduğum için her zaman Türk Millî Takımı'nda oynamak isterim. Letonya'ya karşı oynadığım ilk maçım çok güzeldi. Gerçi ben maça girmeden önce zaten 6-0 öndeydik ve attığım 7. golün takım adına pek bir anlamı yoktu ama benim için anlamı çok büyüktü. Takımla birlikte İstiklâl Marşımızı söylemek çok güzel bir duyguydu. Ailem de oradaydı. Onların yanımda olması beni çok motive ediyor. Bir de ilk maçta gol atmak insana müthiş bir özgüven veriyor.
Türkiye'deki futbol ortamıyla Almanya'daki arasında ne gibi farklılıklar var?
Millî Takım'a ilk geldiğimde kamptaki sıcakkanlı ve arkadaşça ortam beni çok etkilemişti. Almanya'da ise oyuncular arasındaki rekabetin oldukça fazla olduğunu söyleyebilirim. Orada herkes kendi kariyerini ön planda tutuyor. Ben de Almanya'da büyüdüğüm için içimde biraz Alman düşüncesi var. Onların azmi, kuvveti, mantalitesi otomatikman bende de var. Ama Türkiye'ye geldiğimde bulduğum sıcakkanlı insanları ve aile ortamını çok seviyorum.
Bu kadroda seni etkileyen oyuncular var mı?
Tabii var. Tüm oyuncular kendisine has özelliklere sahip aslında. Bu yüzden çoğu da zaten Spor Toto Süper Lig takımlarında forma giyen yetenekli oyuncular. Öyle oldukları için de Millî Takım'a seçiliyorlar. Beni özellikle etkileyen oyuncu ise Recep Niyaz.
Spor Toto Süper Lig'i izliyor musun? Bundesliga ile arasında ne gibi farklar var sana göre?
Evet izliyorum, tüm maçları ailece izliyoruz. Fenerbahçe'yi tutuyorum. Bundesliga ve Spor Toto Süper Lig arasında ise ciddi farklılıklar var. Bundesliga'da futbol çok daha yüksek bir tempoda oynanıyor. Oyunun sadece hücum değil, defansif yönü de çok iyi planlanıyor. Türkiye'de ise takımlar daha çok hücum etmeyi düşünüyor ve savunma planlarında aksaklıklar yaşanıyor.
Türkiye'de beğendiğin oyuncular var mı?
Beğendiğim çok oyuncu var. Selçuk İnan'ı çok beğeniyorum, her maçta takımını taşıyabilecek bir lider konumunda oynuyor. Hamit ve Halil Altıntop kardeşler ise çok küçük yaşlardan itibaren hayranlık duyduğum oyuncular. Zaten Almanya'da yaşayan bütün Türk oyuncular için Altıntop'lar hep örnek profesyoneller olmuştur. Keza yaşı onlardan çok daha genç olmasına rağmen Nuri Şahin de izlediği kariyer çizgisiyle çok beğendiğim bir oyuncu. Fenerbahçeli Semih Şentürk ise benim için çok özel bir golcü.
Millî Takımlardaki geleceğini nasıl görüyorsun?
Öncelikle, U20 Millî Takımı'yla önemli hedeflerimiz var. 2013 Dünya Kupası Türkiye'de düzenlenecek ve bu durum bizim için büyük bir şans. Bu jenerasyonun artık bir başarıya imza atması gerekiyor. Ben de öncelikli hedef olarak, ülkemizde düzenlenecek U20 Dünya Kupası'nı görüyorum.
Kariyer planlamanda neler var?
Kendime kısa vade için 2 yıllık bir hedef koydum. Bu süre içinde Bundesliga'da oynamak istiyorum. Bu hedefime ulaşmak için her şeyimi ortaya koymaya hazırım.
Son dönemde Almanya'dan ülkemize çok sayıda genç oyuncu geldi. Onların takip ediyor ve bu tercihlerinde doğru karar verdiklerini düşünüyor musun?
Kararlarına saygı duyuyorum. Almanya'da yetişip sonra Türkiye'ye giderek futbol oynamak kolay değil elbette. Sanırım şanslarını Almanya'da değil Türkiye'de denemek istiyorlar. Belki bunun en üst ligde oynamak açısından daha kolay bir yol olduğunu düşünüyorlar. Maddi konuların da bu tercihte etkisi olabilir tabii.
Senin Türkiye'ye transfer olmak gibi bir düşüncen var mı?
Açıkça söylemek gerekirse transfer için Türkiye'yi düşünmedim. Dediğim gibi kafama koyduğum ilk hedef Bundesliga'da oynamak. Almanya'da futbol oynamanın aynı zamanda önemli bir eğitim olduğunu düşünüyorum ve bu eğitimi yarıda kesip Türkiye'ye gelmek gibi bir fikrim yok.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz