Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, "Türk Silahlı Kuvvetlerini ve Türkiye Cumhuriyetini hain, sevimsiz propagandalarla sıkıştırmaya ya da diz çöktürmeye çalışanlar bilsin ki biz bu propagandayı yapanları daha önce kendi şehirlerimizde, kendi açtıkları çukurlara gömdük, yine o çukurlara gömeriz. Kimsenin bunda tereddütü olmasın" dedi.
Feyzioğlu, TBB ve Konya Barosu tarafından Selçuklu Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne Bireysel Başvuru Çalıştayı" sonrası gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Türkiye'nin güney sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek, bölgeye barış ve huzur getirmek amacıyla başlatılan Barış Pınarı Harekatı'nı değerlendiren Feyzioğlu, TBB olarak devletin arkasında olduklarını söyledi.
Avrupa'da son günlerde harekata ilişkin bir kara propaganda yürütüldüğüne değinen Feyzioğlu, "Bu kara propaganda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sivillere yönelik ağır zarar verdiği iddiasını yayıyor. Bunlar sahte fotoğraflar, bizimle ilgisi olmayan görüntüler. Tüm dünya bilsin, PKK, YPG, PYD bir ve aynıdır. Hastaneleri, okulları kendine siper ederek sivillerin, çocukların arasından havan topuyla ilçelerimize saldırmaktadır. PKK, bizim bebeklerimizi öldürmektedir. Bizim insanlarımızı şehirlerimizde katletmektedir." diye konuştu.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin sivilleri koruma noktasında azami hassasiyet gösterdiği için daha fazla şehit vermeyi göze aldığını vurgulayan Feyzioğlu, ama asla sivillere yönelik bir zarar vermediğini ve vermeyeceğini dile getirdi.
"Türkiye doğru bir dış politika izliyor"
Türkiye'nin doğru bir dış politika izlediğini aktaran Feyzioğlu, "Türk Silahlı Kuvvetlerini ve Türkiye Cumhuriyetini hain, sevimsiz propagandalarla sıkıştırmaya ya da diz çöktürmeye çalışanlar bilsin ki biz bu propagandayı yapanları daha önce kendi şehirlerimizde, kendi açtıkları çukurlara gömdük, yine o çukurlara gömeriz. Kimsenin bunda tereddütü olmasın. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, uluslararası hukuktan kaynaklanan, meşru savunma hakkını kullanmaktadır. Bu hakkın kullanılmasına karşı, kimsenin ama hiçkimsenin söyleyecek bir sözü yoktur, olamaz. Avrupa Birliği de hiçbir söz söyleyemez, ABD’de hiçbir söz söyleyemez." ifadelerini kullandı.
Feyzioğlu, Türkiye'nin kendi toprakları ve Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması için çaba gösterdiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Bundan sonra hiç kimse terör örgütüyle Türkiye Cumhuriyetini de ordusunu da karşılaştırmaya kalkmasın. Bugüne kadar kim karşılaştırmaya kalktıysa hüsrana uğramıştır, uğrayacaktır. Türkiye kendi meşru savunma hakkını kullanıyor. Hala PKK'ya, ya da PYD'ye 'Onlar terör örgütü değildir' diyenler, bunu o bebeğin ailesine anlatsınlar, Akçakale’de havan mermileriyle şehit düşen vatandaşlarımızın ailelerine anlatsınlar. PKK, alçak bir terör örgütüdür, hain ve korkak bir terör örgütüdür. Türkiye olarak başaracağız. Yeter ki milli birlik içerisinde olalım. Milli birlik, bir tek ülkede adalet sistemine güven üst seviyeye çıkarılırsa kalıcı olarak sağlanabilir. İşte yargı reformunu yapmamızdaki gaye de adalete güveni ülkemizde üst seviyeye çıkarmak ve milli birliğimizi kalıcı hale getirmektir."
- "En önemlisi sınavı elde ettik"
Yargı reformu paketini değerlendiren Feyzioğlu, "En önemlisi sınavı elde ettik, hukuk mesleklerine giriş sınavı. Keşke mevcut öğrencileri de kapsasaydı diye uğraştık, olmadı. Siyasi partiler ortak önerge veremedi bu noktada. Dört sene sonra olacak ama en az sınav kadar önemli bir şey de geçti strateji belgesinde yazan. Sessiz sedasız geçti. YÖK Genel Kurulu, hukuk fakültelerindeki barajı 190 binden 125 bine çekti. Bu, inanılmaz bir kalite getirecektir hukuk fakültelerine. Önümüzdeki sene birinci sınıftan itibaren hukuk fakültelerinin kalitesinde bir bu kadar artış olacaktır. Sosyal devlet ilkesi gereği KDV indiriminin gelmiş olması da önemli sayıda davada vatandaşlarımızı ferahlatacaktır." şeklinde konuştu.
Yargı reform paketinin herkes için önemli olduğuna işaret eden Feyzioğlu, şöyle devam etti:
"Düşünce özgürlüğüne ilişkin her suç tipinin istinaftan sonra temyize tabi olması müthiş bir gelişmedir. Bazıları diyor ki ‘Eskiden öyleydi, sonra kaldırıldı’. Hayata sürekli olumsuz bakarsanız, her çözüme bir sorun üretirsiniz. Hayata olumlu yönünden bakacağız ki ilerleyeceğiz. Bugün düşünce özgürlüğüne ilişkin suç tipleri istinafta kesinleşmekteyken bu kanun salı günü çıkıp Cumhurbaşkanımızca yürürlüğe konduktan sonra temyize tabi olacaktır. Neden önemlidir? Çünkü bu suç tiplerinde Yargıtay'ın 80 küsür yıllık içtihadı ve bundan sonra üreteceği içtihat ilk derece hakimlerine yol gösterecektir. Bu fevkalade önemlidir. insanların boş yere canının yanması, 'Yargıtay denetimi olacak' diye önlenecektir. Yargıtay denetimine daha sıra gelmeden önlenecektir. Örneğin Cumhuriyet Gazetesi'nin önceki yazarlarından bir kısmı, istinafta cezaları kesinleşti diye şu anda infazlarını çekmekte. İşte onların üzerine atılmış olan suç kesinleşmiş olsa da temyiz yolu açıldığı için hepsi yararlanacaktır. Türkiye’de bu durumda olan 10 bin kişi vardır. Af değil bu, işin esasının yargıtay tarafından da değerlendirilmesini sağlamak. Bu suç tiplerinde toplam yararlanacak kişi sayısı yılda 150 bin. Bir ülkede düşünce özgürlüğünün kısıtlandığına dair bir algı yayılırsa, insanlar kendi kendilerini kısıtlamaya başlarlar ve bu gerçek kısıtlamadan daha ağır neticeler verir. O açıdan da önemli bir adım atılmıştır."