O Bill Hader Neydi Öyle?
Brooklyn Nine-Nine’ın başrolü Andy Samberg, Saturday Night Live çıkışlı olduğundan ve SNL kadrosu birbirini Mason locası gibi tutup kolladığından dolayı, zaten B99’ın ömrü içerisinde pek çok SNL mezunu görmemiz olasıydı. Dizi bir hakkını, bu bölümlük bir espri için, Bill Hader‘dan yana kullandı. Hader’ın karakteri Dozerman geldi, iki espriye (kalp krizi, tablet) meze oldu ve ölüp gitti. Sorun, bu iki esprinin de komik olmadığı gibi, ikisinin de uçukluklarından dolayı bas bas “tek bölümlüüüüük!” diye bağırmasıydı. Dolayısıyla ciddiye alınamadılar.
Ne Vulture'muş Be Arkadaş...
Bill Hader’ın Dozerman karakteri Hakk’ın rahmetine kavuşunca, yerine belli ki birkaç bölüm daha kalacak olan Detective Pembroke, nam-ı diğer The Vulture geldi. The Vulture daha önce hem beşinci bölüm The Vulture, hem de on beşinci bölüm Operation: Broken Feather‘da boy göstermişti. Bunları karakter anılarımda dün gibi taze olduğu için değil, baya IMDb’ye baktığım için söyleyebiliyorum. Dürüst olmak gerekiyor ki, The Vulture’ı son görüşümüzün üzerinden tam bir sezon geçti ve o süre zarfında biz hâliyle Vulture kimmiş, neciymiş, unutmuş olduk. Bu Bizim Tanıyıp Sevdiğimiz Gina Değil, Olamaz...
Chelsea Peretti‘nin oynadığı Gina karakteri, dizinin en kıymetli yönlerinden bir tanesi. Yalnız bu kıymet, Gina gerçekten absürt sınırlara doğru uçar bir şekilde hiçbir şeyi umursamadığında ortaya çıkıyor. Yazarlar onu, bu görevinden azat edip, Holt’un yanına “destek mekanizması” olarak koymaya karar verince, birinci bölümde Gina’yı “yapabilirsin, inanıyorum” gibi hiç de Gina-vari olmayan bir konuşma yaparken gördük. Belli ki bu rolü de daha üstlenmeye devam edecek, ettikçe de biz yadırgamayı sürdüreceğiz. Anlamsızlaşmış Bir Holt-Wuntch Kavgası Var Artık...
Holt ve Wuntch, ara ara birkaç bölüm yan yana gelip, huzursuz huzursuz birbirlerine yaratıcı laflar sokup dağılmaları, diziye hoş bir dinamik katıyordu; Holt’un da çok sık görmediğimiz, ama kesinlikle hoşlandığımız bir ekstra tarafını açıyordu. Şimdi bunu tam zamanlıya çekmek, onun o nadirlikten gelen kıymetini biraz ayaklar altına almış. Dahası, Holt’u daha ilk bölümden inandırıcı olmayan bir pozisyona sokup, “abi koskoca Yüzbaşı?” dedirttirdikleri için, absürtlük mizahı da çiğnedi biraz. Ama şüphesiz bu kararın saçma olduğunu ispatlayan en büyük sebep… Ve En Kötüsü, Zaten Her Şey Sıfır Noktasına Dönecek...
En kanıma dokunan da bu. Bugüne kadar Brooklyn Nine-Nine tipik Amerikan komedilerinden bir tık farklı bir mizah şekline sahip olarak gözümde büyümüştü. Hiçbir zaman kendimi tüm esprileri duymadan önce tahmin edebilecekmişim gibi hissetmedim. Ama ilk defa, burada başımıza gelecekleri yirmi kilometre öteden görebiliyorum. Holt yeni işinde çok iyi olacak, o sırada Vulture ekibe cehennemi yaşatacak, Wuntch hatasını kabul edecek, sonra da Holt 99’a geri dönecek. Arada da tabii türlü türlü tahmin edilebilir “komikli” kahramanlıklar falan…