ANKARA (İHA) - Sağlık Bakanı Recep Akdağ, havaların ısınmasıyla yeniden ortaya çıkan kene ısırığına bağlı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığının şehirlerde yaşayanlar için risk oluşturmadığını belirterek, "Hastalık genellikle yaban hayvanları ile ahır hayvanlarının buluşma yerlerinde görülüyor. Bu riskli bölgelerde bulunan insanlara yani köylümüze, çiftçimize ve hayvancılık yapan kardeşlerimize bulaşıyor. Ama gereksiz yere şehirdeki insanları panikletici hava oluşturuldu" dedi.
Akdağ, Türkiye'de son 5 yılda 3 bin kene vakası görüldüğünü, vakalar içinde şehirde yaşayan tek bir kişinin bile olmadığını vurguladı. 33 ildeki 20 milyon kişiye aile hekimi hizmeti verildiğini anlatan Akdağ, bu sayının yıl sonuna kadar 35 milyona ulaşacağını, 2010 yılında ise sistemin tüm Türkiye'de hayata geçeceğini söyledi.
Sağlık Bakanı Akdağ, İHA muhabirine yaptığı özel açıklamada, bir çok ülkede örneğin Amerika'da kene ile bulaşan çok sayıda öldürücü hastalıkların bulunduğunu, Türkiye'de sadece KKKA hastalığının ölümlere yol açtığının altını çizdi. KKKA hastalığında asıl önemli olanın kenenin insanın vücuduna yapışmasını engellemek, eğer yapışmış ise de onu en erken sürede çıkarılmasını sağlamak olduğunu kaydeden Bakan Akdağ, "Hepimizin ve özellikle medyanın odaklanması gereken nokta budur. İkisini çok çeşitli biçimde bilgi kirliliği oluşturarak kullandığımız zaman vatandaşın kafası karışıyor" diye konuştu.
Türkiye'de son 5 yılda 3 bin kene vakası görüldüğünü ve bu vakalardaki ölüm oranının yüzde 5'in altında olduğunu belirten Bakan Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hastalığın görüldüğü diğer ülkelerle kıyaslandığında bu oranın çok düşük olduğu görülecektir. Sağlık Bakanlığı hastalanan kişileri zamanında tespit etmek, bunların tedavilerini doğru yerde doğru biçimde yapmak konusunda çok başarılı. Ama hastalığın bulaşmaması konusunda Sağlık Bakanlığı'nın tek başına çabası yetmez. İşin içinde Tarım Bakanlığı, Çevre Bakanlığı ve halkın farkındalığının artırılması var. Bu 3 bin vaka içerisinde şehirde yaşarken hastalanan hiç kimse yok. Peki mevsim geldiği zaman şehirdeki insanların pikniğe gitmiyor mu? Elbette gidiyor, ama hiç bir sorun olmuyor. Hastalık genellikle yaban hayvanları ile ahır hayvanlarının buluşma yerlerinde görülüyor ve bu yerlerde bulunan insanlara bulaşıyor yani köylümüze, çiftçimize, hayvancılık yapan kardeşlerimize bulaşıyor. Şehirdeki insanı panikletici hava oluşturuldu. Riskli bölgelerde çok ciddi çalışmalar yapıyoruz. Halkın evlerine teker teker gidiyoruz, oradaki sağlık çalışanlarını ve halkı eğitiyoruz. Kenenin yapışmasını engelleyecek bir takım ilaçlar ve elbiseleri halka dağıtıyor, nasıl kullanılacağını öğretiyoruz. Broşürler dağıtıyoruz."
Kırsalda vücuduna kene yapışmış bir kişinin bunu tespit etmesi gerektiğini anlatan Bakan Akdağ, "KKKA yol açan keneler kişi farkında olmadan ve acıtmadan vücuda yapışıyor. Bunun için kırsalda çalışan veya dolaşanlar eve döndüğünde vücudunda kene olup olmadığına bakmalıdır. Çünkü kene vücutta bir kaç saat kalmayla virüsü kolay kolay bulaştırmıyor. Aradan 8-12-24 saat geçmesi gerekiyor. Geçmişte kuş gribinde de bunu yaşadık. Mesela vatandaşların kuş gribinden korunması için arka bahçelerde ya tavuk ve benzeri hayvanları hiç yetiştirmemek, ya da onların kümeslerinin mutlaka kapalı olması lazım. Çocukların bu hayvanlara yaklaşmaması, erişkinlerin ellerini bol sabunlu suyla iyice yıkaması gerekir. Bunlar basit yöntemler. Biz bunun yerine 'yumurtadan, tavuk etinden geçer mi?, eti kaç derecede pişirmeliyiz' konularını tartışıyoruz. Böylece vatandaşın kafası karışıyor. Dünyada yiyecekten bulaşmış kuş gribi vakası şu anda bilinmiyor. Şüpheli bir kaç vaka var ama onlar henüz kanıtlanamadı. Kuş gribi temas edersen bulaşır, vatandaşa bunu anlatmak gerekir. KKKA konusunda biz çok ısrarla çalışıyoruz. Ama 'keneleri hayatımızdan tamamen çıkarmak mümkün mü?' diye sorarsanız, uzmanlar 'hayır' diyor" ifadelerini kullandı.
Bakan Akdağ, 33 ildeki 20 milyon vatandaşa aile hekimi hizmeti verildiğini, bu rakamın yıl sonunda 35 milyonu geçmesini planladıklarını söyledi.
Akdağ, "Biz 810 kişi üzerinde mini bir anket yaptık. Henüz aile hekimliğine geçilmemiş illerde yani sağlık ocağı seviyesindeki bölgelerde yüzde 70 civarında, aile hekimliğine geçtiğimiz illerde ise yüzde 85 memnuniyet oranı çıktı. Bu çok iyi bir rakam. Sistemi bir tarafından geliştiriyoruz. Bu sene yıl sonuna kadar 29 ilde daha aile hekimliği yaygınlaştırıp, ülke nüfusunun yarısına bu hizmeti vermeyi planlıyoruz. 2010 yılında ise bütün Türkiye'de aile hekimliği gelmiş olacak" şeklinde konuştu.