İSTANBUL (AA) - İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mete Çamdereli, "Kentsel fikir ve karakterler kentin belleğine bilinç dışı olarak kazınır. Her biri kentsel bir kimlik, kentsel bir kültür, kentsel bir hikaye beyanıdır. Kentler, simgeleriyle soluklanır, simgesel figür ve karakterleriyle ayrıcalık kazanır." dedi.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği ve Fransa merkezli Limoges Üniversitesinin iş birliğiyle düzenlenen "Şehrin Dili" ana temalı, 2. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi (CONGIST'19) ilk günü oturumlarıyla devam etti.
Edebiyat Fakültesindeki Mustafa Şekip Tunç Amfisi'nde gerçekleştirilen "İletişim ve Görsel Sanatlar" konulu oturumu, Uğur Gündüz yönetti.
İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mete Çamdereli, "Kentsel İletişimde Simgesel Figür ve Karakterler" başlıklı tebliğini sundu.
Çamdereli, kentsel iletişim kavramının "pazarlama, halkla ilişkiler" ve "iletişim yönetiminin kapsadığı kentsel iletişim yönetimi ile kentin iletişimi" olarak iki başlık altında incelenebileceğini söyledi.
Konuyu kentin iletişim dili ve söylemi açısından ele aldığını ifade eden Çamdereli, "Kent aslında her şeyiyle bize bir şeyler söylüyor. Daha çok simgeler üzerinden söylüyor ama hepimizin bildiği simgeler üzerinden değil, o simgelerin kurucu ve ayakta tutucu tali ögeleri de mevcut." diye konuştu.
Süleymaniye'nin kuru fasulyeciler olmadan düşünülemediğini anımsatan Çamdereli, "Süleymaniye'yi de bir simge olarak düşünebiliriz. Ama çevresindekileri gözden kaçırıyoruz ya da bireysel veya toplumsal hafızanın bir kenarında duruyor. Bunları hatırlatmak amacıyla bu metni kaleme aldım." dedi.
Kentsel simgecilik anlamında görülemeyen unsurların var olduğunu dile getiren Çamdereli, şunları kaydetti:
"Hepimiz Ulu Cami, Çifte Minare, Kız Kulesi, Selimiye, Süleymaniye, Ayasofya bütün bunları simge olarak biliyoruz. Çalışma kapsamında yapılan derleme, kentsel iletişimin tali simge poetikasını oluşturmak için bir ön çalışma niteliğindedir. Kentsel fikir ve karakterler kentin belleğine bilinç dışı olarak kazınır. Her biri kentsel bir kimlik, kentsel bir kültür, kentsel bir hikaye beyanıdır. Kentler, simgeleriyle soluklanır, simgesel figür ve karakterleriyle ayrıcalık kazanır."
"Kentli Aktivitelerin Yeni Mekanı: Stadyum" başlıklı tebliğ sunan Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Esennur Sirer ise futbol benzeri oyunların 17. yüzyıla kadar çimenlerde oynandığını, 18. yüzyılda ise bu alanların kamusal alandan çıkarak özel alanlara kaydığını söyledi.
Stadyumların başlangıcının 18. yüzyıl olduğunu anımsatan Sirer, "Sanayi devriminin başladığı 19. yüzyıl önemli bir tarih çünkü sanayi devrimi başlıyor. Bununla birlikte eğlence endüstrisi de şekillenmeye başlıyor." diye konuştu.
Futbolun zamanla bir gösteri halini aldığını ve kentlerde yer bulmaya başladığını anlatan Sirer, modern stadyumlara ve tüketim kültürüyle birlikte insanlar için bu mekanları cazibe merkezi haline getirmek yapılan uygulamalara ilişkin bilgi verdi.
Oturumlar, "İstanbul'da Düzenlenen Uluslararası Etkinliklerin Küresel Kent Perspektifinden İnşa Ettiği Dil ve Anlam" ve "Tabelanın Dili: Arapça Tabelalar Uyum Sürecinin Neresinde?" başlıklı tebliğlerin sunulması ve soru cevap bölümüyle devam etti.
Kongrede "Batı Dilleri ve Edebiyatları", "Türk Dili ve Edebiyatı", "Felsefe", "İletişim ve Görsel Sanatlar", "Mimarlık ve Şehircilik", "Müzik ve Resim", "Sinema ve Tiyatro", "Sosyoloji ve Psikoloji" ve "Tarih" başlıklarında oturumlar yapılıyor.
"Müzik ve Resim", "Sinema ve Tiyatro", "Sosyoloji ve Psikoloji" ve "Tarih" oturumlarının da yapılacağı kongre, 20 Eylül'de sona erecek.