HABER

'Kentsel dönüşüm' tweet ve check-in'lerle 'geliyorum' diyor

Kentsel dönüşüm sürecinde bir mahallede gezerken buradaki dönüşümün ve çelişkilerin farkında varmamız işten bile değil. Fakat bir bölgede 'kentsel dönüşüm' uygulanacağını önceden kestirmek mümkün mü?

'Kentsel dönüşüm' tweet ve check-in'lerle 'geliyorum' diyor

Ali Halit Diker / Mynet Haber

Özellikle İstanbul'da yaşayanlar Sulukule, Tophane, Cihangir ve Karaköy bölgelerindeki dönüşümü adım adım gözleme fırsatı buldular. Tarlabaşı ve Yeldeğirmeni de, buraları sık ziyaret ya da buralara yakın muhitlerde ikamet eden İstanbulluların, devam eden dönüşüm sürecini gözlemleyebileceği bölgeler.

İngiltere'de Cambridgde, Birmingham, Londra Queen Mary ve Londra Üniversitesi ortaklığında yapılan bir araştırma tweet ve check-in'lerin takibi ve yerel sosyo-ekonomik verileri karşılaştırarak bir bölgede kentsel dönüşüm yaşanıp yaşanmayacağının tespit edilebileceğini ortaya koydu.

Araştırmaya geçmeden önce Türkçe'de kentsel dönüşüm olarak adlandırdığımız kavram İngilizcede gentrification olarak geçiyor ve Türkçe'ye tam tercümesi mutenalaştırma, nezihleştirme ya da soylulaştırma.

Kentsel dönüşümün, uygulandığı bölgeye etkilerini göz önünde bulundurunca kentsel soylulaştırma ifadesi durumu daha iyi anlatıyor. Bu nedenle yazının geri kalanında kentsel dönüşüm yerine kentsel soylulaştırma terimini kullanacağız.

Şehir planlamacılar kentsel soylulaştırmayı bir tür kentsel göç olarak tanımlıyor. Şehirlerde yaşayan daha hareketli (gezen, seyahat eden) kesimin daha fakir bir bölgedeki halkın yerini alması suç oranlarında düşüşe, kiralarda artışa ve o bölgede yaşayan insanların çeşitlenmesine neden oluyor. Kabaca lümpenlerin burjuvayla yer değiştirmesi de denilebilir.

Measuring Urban Social Diversity Using Interconnected Geo-Social Networks (Coğrafi-Sosyal Ağları Kullanarak Kentsel Sosyal Çeşitliliği Ölçmek) başlıklı araştırma, kentsel soylulaştırmanın uygulanacağı bölgelerin önceden tespit edilerek o bölgedeki yerel halkın yerinden edilmesine gerek kalmadan bazı çözümler üretilebileceğini öne sürüyor. Böylece kentsel soylulaştırmanın, yerel halkı mağdur etmeden, ekonomik büyüme gibi olumlu etkilerinden daha fazla faydalanılabileceğini iddia ediyor.

Kentsel çeşitliliği tespit etmek
Türkiye'deki toplumsal bölünmeden dolayı, daha önce Tophane'de birçok kez deneyimlediğimiz gibi, yukarıdaki kaynaşma politikasının işe yarayıp yaramayacağı tartışılır. Yine de uygun bir çözüm üretilememesi için de sebep yok.


_Tophane'de bir sergi açılışındaki davetliler içki içtikleri gerekçesiyle yerel halk tarafından saldırıya uğramıştı.

_

Cambridge Üniversitesi doktora öğrencisi Desislava Hristova kentsel soylulaştırma uygulanacak bölgelerin tespit edilebilmesi için önce bir bölgedeki kentsel çeşitliliğin tespit edilmesi gerektiğini ifade ediyor. Hristova araştırmada bunun için 4 ölçüt belirlediklerini; bu ölçümlemeler ile hükümetin yoksulluk verilerini karşılaştırdıklarında kentsel soylulaştırmanın hedefi olan mahallelerin tespit edilebildiğini yazıyor.

Sosyal medya verileri sayısal uçurum (toplumun tamamının internet ve dijital iletişim teknolojilerine erişimi olmaması) nedeniyle standart nüfus araştırmaları için pek uygun değil. Bununla birlikte Twitter kullanıcı profili tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de daha çok genç, mobil ve kentlerde yaşayan eğitimli kesim. Bu da tam olarak kentsel soyluluaştırmaya ön ayak olan kentli profili ile örtüşüyor.

Hristova ve ekibi toplumsal çeşitliliği tespit etmek için 2010 ve 2011 yılları arasında restoran, bar, okul ve parkların dahil olduğu sosyal medya verilerini kullandı.

Kentsel toplumsal çeşitlilik -nüfus, ekonomi ve mimari açısından- başarılı toplulukların önde gelen faktörlerinden biri. Kent aktivisti Jane Jacobs The Death and Life of Great American Cities (Amerika'nın Büyük Şehirlerinin Ölümü ve Yaşamı) kitabında “şehirlerin kasaba veya banliyölerden en temel farkı 'yabancılarla dolu' olması” diyor.

Hristova araştırmasında bir mekanda biraraya gelen yabancıları tespit etmek için, o mekana gelen ve sosyal medya ile birbirine bağlı ziyaretçilerin sosyal ağlar üzerindeki kesişimlerini inceledi. Bu inceleme bir mekanın daha çok yabancılar ya da arkadaşlar tarafından ziyaret edilip edilmediğiyle ilgili bir fikir oluşturdu. Bu veriler üzerinden ilerleyen araştırma ekibi bu mekana uğrayan yabancıların ziyareti tercih ettiği diğer mekanları inceledi. Hristova bu inceleme sırasında ziyaretçilerin demografisi ya da maddi durumları ile ilgili bir veriyle ilgilenmediklerini söylüyor. Bununla birlikte sosyal medya kullanıcılarının coğrafi konumlarının çeşitliliği ile zenginliği arasında bir ilişki olduğunu ortaya koyan bir araştırma da var.

37 bin Londralı Twitter kullanıcısının verileri, aynı kullanıcıların Foursquare verileriyle kombine edilerek bu kullanıcıların tercih ettikleri mekanların ve bu mekanlara uğrayan yabancıların bağlantıları çıkarıldı.

Bar gibi mekanlarda buluşan, ya da bir sanat galerisini ziyaret eden yabancı ve arkadaşların oranının incelenmesi Londra'daki mahallelerin çeşitlilik haritasını çıkardı.

Ağlar, kişiler ve mekanlar arasındaki ilişkileri temsil eden güçlü veriler sunuyor. Sadece kişiler arasındaki ilişkileri gözlemlemek açısından değil bir kişinin ziyaret ettiği farklı mekanlar arasında bağ kurulmasını da kolaylaştırıyorlar. Hatta farklı ağları karşılaştırıp kişilerden oluşan sosyal ağlar ile belirli mekanlardan oluşan ağları eşleştimek için de açık bir kaynak oluşturuyor.

Bu şekilde bir mekana ait sosyal ağ rahatça izlenebileceği gibi bir bireye ait mekan ağı da çıkarılabiliyor. Çalışmada bu iki yöntem de uygulandı.

Çıkarılan sosyal ağlar ile resmi yoksulluk verileri karşılaştırılarak birçok fakir mahallenin Londra'nın en çeşitli mahalleleri olduğu ortaya çıktı. Özetle, birçok zengin Londralı, kentin en fakir mahallelerinde geziyordu.


_Bir zamanlar hırdavatçıların merkezi Kemankeş Caddesi bugün adım başı lüks café'lerin, sanat ve tasarım atölyelerinin bulunduğu bir muhit haline geldi.

_

Azalan yoksulluk
Geçmişe yönelik verileri analiz eden ekip son aşamada 2015 yılına ait resmi yoksulluk endeksi ile geçmişe yönelik verileri karşılaştırdı. Hristova, karşılaştıkları tabloyu 'çarpıcı' kelimesiyle tasvir ediyor. 2011'de yüksek çeşitlilik gösteren ve yoksul bölgeler 2016'da en yoksulluğu en çok azalan bölgelerdi.

Hristova özellikle Londra'nın en fakir semtlerinden biri Hackney'i örnek veriyor. Birkaç sene önce bu yazıda bahsi geçen çelişkilerin rahatlıkla gözlemlenebildiği Hackney'deki yerel halkın büyük kısmı bölgeyi terk etmek zorunda kaldı. İstanbul'da da kentsel soylulaştırmanın hedefi olmuş bölgelerde de aynı sorunu gözlemleyebiliyoruz.

Sosyal medya tüm nüfusun temsil edildiği bir alan olmasa da özellikle kentsel soylulaştırma ve kentsel soylulaştırmanın olumsuz yönlerini engellemek üzere alınabilecek önlemler için dikkate alınması gereken veriler sunuyor. Kentsel soylulaştırmanın ne tamamen iyi olduğunu söyleyebiliriz, ne de tamamen kötü. Şu bir gerçek ki toplumun daha farklı kesimleri için de daha olumlu sonuçlar doğuracak şekilde yeniden ele alınması gereken bir kavram.

_Kaynak: Here’s how tweets and check-ins can be used to spot early signs of gentrification_

En Çok Aranan Haberler