- İlk albüm 'Eylül' ve geçtiğimiz yaz aylarında çıkarmış olduğunuz single çalışmanız ardından üçüncü kez müzik marketlerde yerinizi aldınız. 12 şarkıdan oluşan, duygu yüklü bir albüm 'Dokun'... Keremcem için 'Dokun' neler ifade ediyor. Albümün hazırlık sürecinden bahseder misiniz biraz?
'Dokun' benim 3. solo albümüm. 1. ile 3. arasında Seden Gürel'le düet albüm ve sizin de bahsettiğiniz 'Ateşler İçinde' adlı single çalışması var. Çektiğim diziler, yer aldığım müzikal projeler, Walt Disney HSM2 ve 3'te seslendirdiğim şarkılar ve kenarından tuttuğum, desteklediğim veya konuk olduğum projeleri düşününce bana bir rüyayı yaşıyormuşum gibi geliyor. Bu piyasada başarıyı esas sağlayan şey bence bulunduğunuz yerde kaldığınız sürenin uzunluğu. Yoksa ne "tek şarkılar" gördük, çok güzeldiler, hala çalındığında dinliyoruz ama sahiplerinin şu an nerede olduğunu bilmiyoruz. Tabi bu sırada başarınız yukarı doğru bir grafik izliyor ve ürettiğiniz şarkılar daha çok seviliyor ve dinleniyorsa ne ala. 'Dokun' bence benim müzikal grafiğimin en üst noktası. Gerek şarkıların melodik yapısı, gerek şiirlerinin aşkta yerimi belirleyen olgunluğu, gerekse albümün içerdiği duygu ve anlatım bütünlüğü tam da 5 yıldır ulaşmaya çalıştığım seviyede. Benim için bir başka önemi de ilk albümüm 'Eylül' gibi "hücum kayıt" tekniğiyle kaydedilmesi. Çalan bütün müzisyenlerin hislerini aynı anda ve bütünlük içinde enstrümanlarına aktarmaları bu tekniği çok sevmemdeki esas sebep. Sözü ve müziği bana ait olan 9 şarkı son bir sene içinde yapılmış şarkılar, albümün hazırlık ve kayıt süreci ise geçtiğimiz haziran ayında başladı.
- Albümün yapım şirketi yine İrem Records ve başrollerde de tabii ki Aykut Gürel var. Firma-sanatçı ilişkisinden öte bir ilişkiniz var gibi gözüküyor... Bu sektörde yakalanması zor bir ilişki türü bu elbette. Neye bağlıyorsunuz bu durumu?
Yukarıda anlattığım olgunluk ve bütünlüğün yaratımındaki Aykut Gürel etkisi yadsınamaz. O hep şöyle der: iyi şarkı tek gitarla çalıp söylesen de insanı etkileyen şarkıdır. Ama bunun aksini söyler gibi şarkıların düzenleme aşamasında o kadar ince, dikkatli ve duygulu çalışır ki bunu albümü dinlerken hissetmemek imkansızdır. Bizim O'nunla piyasada pek de görülmeyen devamlılık ve tutarlılığımız aramızdaki dengeden kaynaklanıyor bence. Abi-kardeş, yapımcı-sanatçı, müzisyen-şarkıcı, ve ortak olmanın verdiği sorumluluk ve bu çok bilinmeyenli denklemi doğru kurabilmemizden kaynaklanıyor. Hepsinden önemlisi 'Keremcem' ismini beraber yaratmamız ve üstüne titrememizden kaynaklanıyor. Aslında zor bir denge, evde, studyoda, sahnede, televizyonda, toplantıda statü ve titrin devamlı değişmesi ama bu değişimin size ağır ve zor gelmemesi; bu kolay yakalanacak birşey değil. Herhalde sebebi birbirimize duyduğumuz sevgi ve saygıdır.
- Albüm teşekkür yazısında "Ben sosyal bağlılıklarım konusunda hiç yenilikçi olamadım... Hep yaptığım yerlerden alışveriş yaptım, hep aynı kahveye gitmeyi sevdim..." diyorsunuz. O şöhret denilen tuhaf his, Keremcem'i hiçbir açıdan değiştirmedi mi peki?
Şöhret çok güçlü birşey. Tabii ki dokunmuştur içime de dışıma da ama özüme değil bunu hissedebiliyorum. Geçmişime değil, aileme, eski arkadaşlarıma değil. Bunun için bir çaba sarfetmeme gerek yok. Onlar kendiliğinden ve her daim oradalar ama orada olamaları için benim onların tanıdıkları ben olmam gerek.
Tabii ki yeni insanlarla tanıştığımda kıstaslarım ve arkadaş olduktan sonraki dinamiklerim değişti. Ama bu yanlış birşey değil bence, hatta aksi biraz tehlikeli. Iki taraf için de, mesela ben bir hayranım için 'gerçek ben'den daha çok şey ifade ediyorum, bu da beni onun üzerindeki nüfuzum anlamında çok güçlü kılıyor, haliyle bunu 'arkadaş' ilişkinizden ayrıştırmazsanız bir süre sonra "vay! ben neymişim" diyebilirsiniz ki bu da bence şöhretin en tehlikeli yanlarından biri.
- Magazinsel anlamda ortalarda olmayı tercih etmeyen isimlerdensiniz... İşini yapıp geride duran,gerektiğinde doğru yerlerde olan bir duruşunuz var..Şimdi 'Dokun'la birlikte yine sevenlerinizlesiniz..Söz konusu albümünüzün promosyon çalışması dahilinde neler yapmayı planlıyorsunuz?
Pop müzik için benimsenen genel geçer promosyon taktiklerini hiç kullanmadık bugüne kadar. Ben bundan hiç şikayetçi olmadım, beni sevenlerden de bunun aksi doğrultusunda bir istek hissetmedim hiç. Kızının, odasının duvarına 'sadece' benim posterimi asmasına izin veren bir anne için bunun başlangıç noktası olduğunu düşünüyorum.
'Dokun' daha piyasaya çıkmadan içindeki bir şarkının sözleri dolayısıyla basında yer aldı, bu konuyu daha ezmemek ve polemikle promosyon klişesini kullanır görünmemek için bir süre televizyon programlarına çıkmama kararı aldım.
- Müzikal anlamda 'Dokun' uzun süre dinleyicilerinizi mutlu edecek bir albüm... Peki oyunculuk anlamında yeni projeleriniz var mı? Yeni bir dizi projesi ve ya belki de bir sinema filmiyle yakın dönemde görebilecek miyiz sizi?
Oyunculuk keyifli, televizyonda olmak güzel fakat Türkiye şartlarında iyi proje yakalamaktaki 'şans' faktörü o kadar fazla ki bu riski almayı her zaman göze alamıyorsunuz. Özellikle bir isminiz varsa, proje ne kadar geniş olursa olsun konu bir sure sonra sizin çevrenizde dönmeye başlıyor ve haliyle yapımcının sizin ratinginizden faydalanma planı çarşıya uymuyor. Çünkü kimsenin 'tek başına' bir diziyi başarılı yapacak bir ratingi yok, Türkiye'de de dünyada da. Benim en başarılı dizimin, daha adımı kimsenin bilmediği zamanlarda çektiğim Aşk Oyunu olması bunun en güzel kanıtı.
Sinema ise sinemaya olan saygımdan, çok ince eleyip sık dokumaya çalıştığım bir alan, ancak, oyunculukta kendimi gösterebileceğim ve bana ihtiyacı olan iyi bir proje olursa kabul edebilirim.
- Daha albüm çıkmadan 'Sana Ferrari Gerekti' adlı şarkınız gündem yarattı... Gerçekten bu şarkı ile bir gönderme yapmak gibi bir niyetiniz var mıydı? Yoksa tamamen hissettiklerinizin doğal yansıması olan bir şarkı olarak mı değerlendirilmeli bu şarkı?
www.keremcem.com.tr, benim resmi internet siteme yazdığım bir yazıyı burada tekrarlamak isterim:
Şarkı yazarı kendini kısıtlayabilecek ve yaratım sürecini sekteye uğratacak her türlü endişeden kendini soyutlamalıdır. Çünkü şarkı onun kendini özgürce ifade edebildiği biricik alanıdır. Kaldı ki bir şarkıyı 'silah' yazarını da onu 'ateşleyen kişi' olarak görmek şarkıya ve şarkıcıya yapılacak en büyük haksızlıktır.Bu bir şarkı ve dinlenilsin diye yapıldı, kimsenin canını yakmak için değil...
- Albümde bir animasyon karakter olan Kita ile düetiniz yer alıyor. Albüm çıkmadan video klibi ile tanışmıştık bu şarkı ile. Kita projesi nasıl ortaya çıktı?
Kita'yla söylediğimiz şarkının klibi şarkıcının gerçek görüntüsüyle 3D animasyon bir karakteri yanyana getirme anlamında Türkiye'de bir ilk. Teknik zorluklarına karşın bu proje bize geldiğinde çok heyecanlandık ve Kita ve bana uygun sözleri yazdım, o da çok güzel seslendirdi, sizce de öyle değil mi...
- Türk popunun önemli isimlerinden Seden Gürel ile düet çalışmanız olmuştu geçtiğimiz yıllarda. Son albümde Kita düeti. Peki Keremcem başka kimlerle düet yapmayı, müziğini paylaşmayı ister?
Aslında bu Avrupa ve ABD'de çok yapılan bir şey, bir şarkı veya şarkıcı sevildiğinde hemen düetler ve versiyonlar üretiliyor. Bu da ayrı bir ekonomi yarattığı gibi yeni isimler ve müzikte yeni açılımlar sağlıyor. Avrupa MTV'yi açarsanız böyle onlarca örnek görebilirsiniz. Ne yazık ki Türkiye'de iki yıldızı biraraya betirmek çok zor. Şarkıcıların kişisel egoları veya şirketlerin aralarındaki kronik problemler bunu engelliyor. Ben düet yapmayı bir şarkıyı başkasıyla paylaşmak olarak görüyorum ve bana çok şey öğrettiğini düşünüyorum. Bakalım bundan sonra kimle düet yapacağım.
- Bir söz yazarı ve besteci olarak Türkiye'de bu alanda beğendiği ve takip ettiği isimleri öğrenebilir miyiz?
Sezen Aksu, Bülent Ortaçgil, Mazhar Alanson bana türk hafif müziğinin ozanları gibi geliyor. Çağdaşlarımdan ise Yüksek Sadakat, Emre Aydın ve Gökhan Türkmen'in sözlerini beğeniyorum.
- Dinleyicilerinizle nasıl iletişim kurabiliyorsunuz... Yazıştığınız,onların görüşlerini alabildiğiniz interaktif bir adresiniz var mı?
keremcem.com.tr benim resmi internet sitem oraya benim adıma benim dışımda kimsenin yazmasına izin vermedim bugüne kadar. Hemen hemen haftada bir şiirler yazmaya çalışıyorum onlara. Tabi yoğun dönemlerde aksıyor biraz. Sitemiz yeni albümle beraber yenilendi daha kolay eğlenceli ve benimle ilgili herşeyi bulabilecekleri bir yer haline geldi. Şunu da söylemem gerek onlar artık kendilerine keremcem.com ailesi diyorlar, bu sene 5. yaşımıza girdik ve birlikte büyüdüğümüzü şaşırarak ve sevinerek farkettik. 29. yaşgünümü de onlarla birlikte kutlamıştım, bu sene 31. yaşgünümü Türkiye'nin dört bir yanından 100'ü aşkın keremcem.com.tr üyesi ile birlikte kutladım, ve çok eğlendik.
- Bütün bu koşturma, yoğun tempo dışında günlük hayatınızda nasıl bir hayatınız vardır. Rutinleriniz, vazgeçilmezleriniz? Bize biraz ekran arkasındaki Keremcem'i anlatır mısınız?
Kahvaltı olmazsa olmazım... Bir saat gazetelerim… Haftanın 3 günü spor salonum… Arada röportaj ve programlar, görüşme ve toplantılar… Akşamüstü sade türk kahvesi... Akşam çoğunlukla ev, bir program varsa arkadaşlarla dışarı çıkılır… Evdeysem film, kitap ya da birşeyler karalama arasında gidip gelmeler. Tabi dizi çekiyorsam hepsinin planı ona göre değişiyor...
- Bu keyifli röportaj için çok teşekkür ediyoruz size. Son olarak Hayat Müzik takipçilerine neler söylemek istersiniz?
Benim için de çok keyifli bir sohbet oldu. Seviyeli ve anlamlı sorularınız için teşekkürler. Ve tüm okurlarınıza selam ve saygılar...