HABER

Keskinoğlu dededen tavukçu

MANİSA (İHA) - Kanatlı sektörü yoksul, zengin herkesin sofrasını süslerken lezzeti ve kalitesiyle de ihracata önemli destek veriyor. Ekonomide desteği devam ettirmenin yolu modern üretimin önünü açmaktan geçiyor. 2.5 milyar dolarlık cirosuyla ülke ekonomisinde önemli bir yer tutan kanatlı sektörü bugünlerde kuş gribiyle ilgili Dünya Sağlık Örgütü'nden gelecek açıklamayı bekliyor. Keskinoğlu, Banvit, Şekerpiliç ve Bey Piliç sektörde ilk defa Avrupa Birliği'ne (AB) ihracat için izin aldılar. Ancak onlar daha fazla modern tesisli üreticilerin zincire eklenmesini istiyorlar. Gereksiz panik havasına sokulan sektör toparlanma sürecinde ve hastalığın menfi etkilerini henüz üzerinden atamadı. Fiyatlar maliyetlerin altında seyrediyor. Kriz etkisiyle bu zamana kadar piliç etinde kilogram başı 0.7 - 1 YTL arasında düşüşler yaşanıyor. Hastalığın ilk çıktığı günden bu yana satışlarda yüzde 70 oranında bir artış olmasına karşılık sektörde toplam kayıp 150 trilyon TL'yi buldu. Çoğu firma yan firmalarıyla ayakta kalmaya çalışıyor. Kuş gribinden alınan ders ise, kayıt dışı ve standartlara uygun olmayan tavukçuluğun önüne geçilmesi için gerekli çalışmaların hemen gerçekleştirilmesi ve hükümetin bu konuda acil tedbirler alması. Bu isteğe karşı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sektörün sorunlarıyla yakından ilgilendiklerini Beyaz Et Derneği Başkanı Demir Kunter'e iletmesi sevindirici gelişmeler arasında yer alıyor.

"TANIMADIĞINIZ PİLİÇLERLE SOFRAYA OTURMAYIN"
Kanatlı sektörünün yıldızlarından Keskinoğlu Tavukçuluk ve Damızlık İşletmeleri Sanayi Ticaret A.Ş., bu sıkıntılı dönemde "Tanımadığınız piliçlerle sofraya oturmayın" sloganıyla sektöre kalite ve hareket kazandırmaya çalışıyor ve bio güvenlik tedbirlerine büyük önem verilmesi gerektiğini belirtiyor.

Büyük bir entegre tesisi olan Keskinoğlu işletmeleri 1963 yılından bu yana tavuk ve tavuk ürünleri üretimiyle uğraşıyor. Uluslararası standartlarda piliç eti, yumurta, yumurta yönlü dişi civciv, broiler etlik civciv, viol, gübre, yem, zeytinyağı ve sabun üreten Keskinoğlu A.Ş. yıllardır geleneksel Türk kültürü ile modern hayatı birarada yaşatmaya gayret ediyor. İşe iki tavuk, bir horozla yola çıkan Keskinoğlu, bugün yılda 50 bin ton piliç eti, 1.5 milyon yarka, 330 milyon yumurta, 1 milyon ton yem, 33 bin ton gübre üretiyor. Geçen yıl 155.5 trilyon TL ciro yapan firma, 1800 kişiyi istihdam ediyor, 17 ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Tavukçuluk gibi üst seviye lezzet, kalite, hijyen, katkı, ambalajlama ve etiketleme gerektiren bir sektörde ön sıralarda yer alan Keskinoğlu izlenebilirlik ve risk analizinde denetimi daha ileri safhalara taşıyarak gıda kodeksi kurallarını dahi geride bıraktı, yoluna yeni yatırımlarla devam ediyor.

KESKİNOĞLU VE DRAMA YAĞHANESİ Keskinoğlu Yönetim Kurulu üyesi ve Pazarlama Grup Başkanı Keskin Keskinoğlu ile sektördeki son gelişmeleri ve Keskinoğlu A.Ş.'yi konuştuk. Tavuk, yumurta, yem, gübre derken kendimizi zeytincilikte, zeytinyağı ve sabunculukta bulduk. Şirketin kurucusu ve dört yıl önce hayata gözlerini yuman dede İsmail Keskinoğlu'nun anısına Akhisar'da 40 dönüm üzerine yağhanesi, okulu, camisi, berberi, bakkaliyesi, kahvehanesi, ahırı, nalbanthanesi ve diğer ayrıntılarıyla yaptırılan Ravika Köyü de firmaya ayrı bir hava katıyor. Keskin Keskinoğlu, "Önce zeytincilikten başlayalım sonra asıl işimizi konuşuruz" dedi ve Drama Yağhanesi'nde 1856 yılına ait tarihi makineler ile taş baskı, soğuk sıkım yöntemiyle zeytinyağı üretmeye başladıklarını söyledi.

Keskinoğlu Grubu'nun tek şirketi olduğunu ve şirketin bir aile üyeleri tarafından ve profesyonel müdürler tarafından yönetildiğini belirten Keskinoğlu, "Yönetim Kurulu Başkanımız babam Fevzi Keskinoğlu, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı amcam Mehmet Keskinoğlu, ben Pazarlama Grup Başkanı'yım. Kızkardeşim Esin Hanım İnsan Kaynakları'na bakıyor. İsmail Bey, Mehmet Beyin oğlu, finansa bakıyor. Bizim en küçüğümüz Hamit Bey İstanbul'da okuyor. Ayrıca İstanbul'daki işyerlerinin organizasyonu ile ilgileniyor. Bizde her bölümün başında birer ailenin ferdi duruyor. Onların altında profesyonel yöneticilerimiz var. İşleyişi profesyonel yöneticilerimiz yapıyor. Biz ailenin ferdi, kendi grubundan sorumlu. Bizim şirkette genel müdür diye bir şey yok. Pazarlama, üretim, insan kaynakları, işletme ve finans grup üniteleri. Bu ünitelerin başında genelde ailenin üçüncü kuşağı bulunuyor" dedi.

"ZEYTİNYAĞI İŞİNE TESADÜFİ GİRDİK" Zeytinyağı işine başlamanın tamamen tesadüfi bir olay olduğunu dile getiren Keskinoğlu, "Dedemiz 101 yaşında vefat etti. Kendisi vefat edeli 4 yıl oluyor. Yunanistan Selanik doğumlu. Dedemin doğduğu köyün birebir aynısını burada yapalım ve onun hatırasını yaşatalım dedik. 40 dönüm arazi üzerine bir köy kurduk. Tamamıyla ölçüsü aynı. Köyün, okulu, camisi, kahvehanesi, yağhanesi, nalbantı, ahırı, muhtarlığı, bakkaliyesi herşey var. Dedemin 4. yıldönümü anısına buradaki yağhaneden bir yağ çıkarttık. Yağı insanlara ulaştırmak için de birşeyler yapmak gerekiyordu. İtalya'ya gittik. Bir cam tasarımı üzerinde anlaştık. Onlardan sipariş istedik. Bir palet şişe gönderdiler. Biz kendi yağhanemizde taş baskı soğuk sıkım yağhanemizde yağı şişeledik. Tanıdıklarımıza, eşe dosta yağı ikram ettik. Gönderdiklerimiz içinde ulusal zincir marketlerin genel müdürleri de vardı. Aradan bir hafta geçmeden telefonlar geldi. 'Biz bu zeytinyağını çok beğendik, bunu raflarda satmak istiyoruz. Bu lezzette zeytinyağı yok' dediler. Sonra yönetim kurulu olarak toplandık, zeytinyağı işine girme kararı aldık" diye konuştu.

"YAĞCILIK NİSAN 2005'TE START ALDI"
Yağhanede siparişleri karşılamak için 18 Nisan 2005 tarihinde 3 vardiye çalışmaya başladıklarını, ilk yağ ihracatını da Kanada'ya gerçekleştirdiklerini anlatan Keskin Keskinoğlu, "Yağ hakikaten kaliteli. Normal sistemde 4 kilodan 1 kilo yağ elde edilirken bizim sistemde 6 kilodan 1 kilo yağ elde ediliyor. Yağımızın adına Ravika dedik. Kanada'ya ihracatımız 1 konteynıra çıktı. Yeni olarak da Brezilya'dan sipariş aldık. ABD'de bu konuda istekli. Yılda 400 ton yağ elde etmeyi hedefliyoruz. Günlük 10 ton üretimimiz var. İşletmemize 1 milyon dolarlık bir yatırım yapmayı düşünüyoruz. Yarım kiloluk şişelerden sonra 5 kilogram ve 18 kilogramlık teneke ambalajlarını da yine aynı adla pazara sunduk. Şu anda Migros, Carfour, yerel marketler, gurme shop ve havaalanlarında ürünlerimiz satılıyor. Zeytin yağı ihracını gerçekleştirdiğimiz ülkeler; İsrail, Amerika, Japonya, Rusya ve Kanada. Yüksek gümrük vergisi uygulaması sebebiyle AB ülkelerine henüz ihracat yapamıyoruz. Zeytinyağı bizi sabun üretmeye de yöneltti. Şimdi yine Ravika markasıyla saf zeytinyağından sabun üretiyoruz" dedi.
Sürekli dedesi İsmail Keskinoğlu'ndan bahseden Keskin Keskinoğlu, "Kavala'daki Ravika Köyü bir Türk ismi. Ravik adlı bir Türk komutanı tarafından kurulmuş. Ravik Paşa imiş. Daha sonra isim Ravika olmuş. 4 - 5 ay önce oraya bir ziyaretimiz olmuştu. Oradaki köy hala mevcut. Köyde yaşayan hiç Türk kalmamış. Mübadele zamanında Türkler Samsun'a gelmiş. Samsun'daki Rumlar Yunanistan'a gitmiş. 75 yaşın üzerindekilerle konuşabiliyoruz, Türkçe biliyorlar. Ayrıca dedemin kitabı da hazırlanıyor. 3 ay sonra İsmail Keskinoğlu'nun kitabı çıkacak" diye konuştu.

"ZEYTİNCİLİK TAVUKÇULUK KADAR ESKİ" Aile için zeytinciliğin tavukçuluk kadar eski olduğunu hatırlatan Keskin Keskinoğlu, "Yaklaşık 13 bin zeytin ağacımız var. Dışarıdan zeytin almıyoruz. Dedem sağlığında her kümesin arasına zeytin ağacı dikerdi. 'Benim değerimi sonra anlayacaksınız' derdi. Ürettiğimiz zeytinyağının şu anda yarısını ihracat yapıyoruz, yarısını iç piyasada tüketiyoruz. Marketlerde bizim yağımızın yarım litresi 13-16 milyon TL arasında satılıyor. Kalite üretiyoruz ve karşılığını da alıyoruz" dedi.
Ana iş kollarının tavukçuluk olduğunu, tavukçuluktan taviz vermeyeceklerini dile getiren Keskin Keskinoğlu, "Biz daha çok piliç etine ağırlık verip, daha çok pişmiş ürünler ve işlenmiş satışını arttırmak istiyoruz. Tesisimizin pişirme ürün bölümü küçük olduğu için bin metrekare daha ilave yer yaptık. İşlenmiş ürünlerle ilgili de üretim kapasitemizi arttırmak hedefimiz. Ana işimiz olan tavukçuluk, piliç etine önem verip bu işte daha da büyümeye önem veriyoruz. Bu krizler gelip geçecek, Türkiye'yi daha iyi günler bekliyor. Daha iyi işler yapacağız" diye konuştu.

"İHRACAT HER AN BAŞLAYABİLİR"
Keskinoğlu, sektörde sıkıntı oluşturan kuş gribine karşı şirket olarak her zaman tedbirli olduklarını ve tavuklarının sağlığının son derece iyi olduğunu, firmalarının sağlık yönünden hiçbir sorun yaşamadığına dikkat çekti. Keskinoğlu, dünyada teknolojinin gelişmesiyle tavukçulukta kar marjlarının sürekli düştüğünü, artık damızlık firmalarının tavuğa nasıl daha az yem vererek daha çok ete dönüştürme çalışmaları içerisinde olduklarına işaret ederek, "Damızlık olarak dünya standartlarına uymamız gerekiyor. Biz genetik yapıyı dünya ile birlikte yürütmeye çalışırken lezzeti de düşünüyoruz. Lezzet ve kalite peşindeyiz. Onun için yem, gübre ve diğer tesislerle bir entegre halinde çalışıyoruz. Tavuk etinde mısır ve soya fasulyesinin büyük önemi var. Bizim lezzet farkımız yemin içine konulan yağdır. Bizim tavuklarımız lezzetli olur. Çünkü zeytinyağıyla eş değerde bitkisel yağ kullanıyoruz" dedi. Keskin Keskinoğlu, hormon konusunda da, "Öyle bir şey kesinlikle yok. Hormonun yem veya suyla uygulanması mümkün değil. Hormonu enjekte ederek uygulayabilirsiniz, bu da mümkün değil. Hormondan sonra 2 ay beklemeniz lazım. Bizim tavuklarımız 45 günde kesiliyor. Çünkü 45 günde kesilebilecek tavuklar damızlık firmaları tarafından bir seleksiyon ile belirleniyor" diye konuştu.
İhracatın her an başlayabileceğini ve startın Dünya Sağlık Örgütü'nden geleceğine dikkat çeken Keskin Keskinoğlu, "Türkiye'den alınan tahlillerin sonuçları çok yakında açıklanacak. İhracat her an başlayabilir. Türkiye'deki hastalık konusunda bakanlığımız dünyaya bilgi verecek. Ardından ihracatımız başlayacak. Sektör olarak biz de lobi faaliyetleri içerisindeyiz. Beyaz Etçiler Birliği yönetim kurulu üyesiyim. Zannediyorum bir hafta içerisinde bize müjdeli haber gelecek. AB dışındaki ülkelere ihracatımız gerçekleştikten sonra AB ülkelerine de muhtemelen başlayacağız. Bu da sektörde önün açık olduğunu gösteriyor" dedi.

"HEDEF AMBALAJLI VE MARKALI MAL OLMALI" Çok dikkat gereken bir sektörde çalıştıklarını belirten Keskinoğlu, kanatlı işi ile uğraşanları kalite ve markaya davet etti. Keskin Keskinoğlu, "İstediğimiz şey ürünlerin ambalajlı satılmasıdır. Ürün ambalajlı ve markalı olsun. Sektörde üretim kapasitesi yüksek olan firmalar bizim gibi ambalajlı ve paketli ürün satmıyordu. Hastalıktan sonra firmalar daha dikkatli olacaklar. Firmalarımız ambalajlı ve markalı mala yönelecekler. Ürününüzü izleyebilirseniz ve ona hakim olabilirseniz, ürünümüzün sağlığı yerindedir diyebilirsiniz. Biz sadece dezenfekte ve hijyen için ayda 100 milyar liranın üzerinde harcama yapıyoruz, ambalaja ve markaya önem veriyoruz. Kuş gribinden sonra Tarım Bakanlığı gıda kodeksini devreye soktu. Açıkta, pazarlarda, yumurta ve tavuk ürünleri satılmasını engelledi. Kanunlar uygulanmaya başlandı. Kanun maddesinden sonra firmalar olarak baskı yapıyoruz. Tabiki buradan önemli dersler çıktı. Sektör artık kendini daha fazla kontrol ediyor ve hijyen ve beraberinde gelecek ihracat için yatırıma önem veriyorlar" diye konuştu.

17 ülkeye ihracat yaptıklarını bunların başında Balkan ülkeleri geldiğini kaydeden Keskinoğlu, Ortadoğu'ya ihracatın rekabet açısından daha güç olduğunu söyledi. Türkiye'de tarımın iyi şartlarda yapılmadığı için pahalı üretilen yemler sebebiyle tavukçulukta da maliyetlerin yüksek olduğunu ifade eden Keskinoğlu, "Yurt dışından getirmek istesek yüzde 110 fon var. Brezilya ve ABD ile girdi maliyetleri sebebiyle baş edemiyoruz. Kaldı ki ABD ve Brezilya ton başı 400-600 dolar arası ihracat teşviki alıyor. Bu bizde 200 doları geçmiyor. O yüzden Türkiye'de biraz daha tarım politikaları iyileştirilirse rekabet şansımız artar. Maliyete rağmen ambalajlı ve markalı ürünlere devam, bu anlayışımız bize ihracatta büyümeyi getirecek" dedi.

"KDV YÜZDE 1'E İNMELİ" Keskinoğlu, sektörün sadece kuş gribi değil, çok çeşitli sorunlarla karşı karşıya bulunduğunu hatırlattı. Keskinoğlu, "Kuş gribinden dolayı vergilerde bir erteleme yapıldı. Hükümet sektörü biraz rahatlattı. Sonuçta bu erteleme ödenecek. Bütün dünya ülkelerine baktığımızda piliç eti ile yumurtaya uygulanan vergi yüzde 1. Türkiye'de ise yüzde 8. Bunun yüzde 1'e indirilmesini istiyoruz. Çünkü yüzde 1'e indirilirse merdiven altı diye tabir ettiğimiz faturasız üretimler ortadan kalkacak, herşey kontrol altına alınacak. Hükümetin daha iyi kontrol yapması için KDV oranını yüzde 8'den yüzde 1'e indirmesi gerekiyor. İşlenmiş ürünlerde ise KDV yüzde 18. Yani galate unu uygulanıp paketlendikten sonra KDV yüzde 18 oluyor. AB ve ABD'nin işlenmiş veya işlenmemiş ürünlerde hepsi KDV sadece yüzde 1 oranında" diye konuştu.
Hükümetin Kurumlar Vergisi ile Gelir Vergisi'nde iyileştirmelerin de yerinde olduğunu, ancak önce KDV meselesinin halledilmesini isteyen Keskinoğlu, "Vergiler düşerse istihdam artar. İstihdamla birlikte üretim ve beraberinde ihracat yükselir" dedi. Devletin daha çok sanayicinin yanında ve elektrik maliyetlerini aşağı çekmede yardımcı olmasını istediklerini dile getirdi.

"YATIRIMLAR VE İLKLER"
15 milyon dolarlık yeni gübre fabrikasının yeni yatırımlardan biri olduğunu, burada da yaklaşık 100 kişiyi istihdam edeceklerini belirten Keskinoğlu, şirketlerinin hep ilkleri gerçekleştirdiklerini hatırlattı. İlk olarak Organica adı altında doğal organik gübreyi ürettiklerini bildiren Keskinoğlu, "Organica toprak bakımında profesyonel çözüm. Toprakta verimi arttırmak yoluyla, bitkisel üretimde kaliteyi yükselterek çiftçimizin ve Türk tarımının gelişimine öncülük etmek, çevre dostu özelliğimizle doğal dengenin korunmasını sağlamak ve daha sağlıklı nesillerin gelişimi için doğal besin kaynaklarının yetiştirilmesine profesyonel çözümler sunmak için varız" dedi. Keskinoğlu, Organica'nın tavuk dışkılarının aerobik (havalı) koşullarda fermentasyonundan elde edilen, doğal organik karakterli, insan ve çevre dostu bir gübre olduğunu da söyledi.
Ürünlerindeki diğer ilkleri de sıralayan Keskinoğlu, "İşlenmiş ürünlerde kadınbudu köfteyi ilk biz sektörde ürettik. Ondan sonra omega 3 yumurtayı, selenyum yumurtayı yine bir piyasaya çıkardı. Sektörde hep Ar-Ge'lerimiz ışığında yeni bir ürün üretme çabasındayız. Diğer taraftan Türkiye'de bundan 9 yıl önce su soğutmalı piliç vardı. Piliçler kesildikten sonra suyun içine atılırdı. Biz şimdi bu soğutma işlemini havalandırma sistemiyle 1 kilometre boyunca dolaştırarak yapıyoruz. Böylece tavuk etleri susuz oluyor. Oradan malı susuz sıfır derecede çıkarıyoruz. Müşteriye gönül rahatlı ile satıyoruz. Böyle bir ürünle alıcınızla pazarlık imkanınız doğuyor. Siz insanlara damak tadı sunuyorsunuz. Siz en iyi mısırı, en iyi tesisleri uyguluyorsunuz. Yumurta da öyle, yumurtalarımızın içleri sapsarı" dedi.

"ÜRÜNLERİMİZ HER YERDE AYNI KALİTEDE" Yurt genelinde 11 bölge müdürlüğü bulunduğunu, İzmir'deki ürünün aynı kalitede olanını Gaziantep'te bulma imkanı olduğunu belirten Keskinoğlu, "Yapacak çok işimiz var. Sektörümüz büyüyor. Biz de yatırımlarla işimizi büyütüyoruz. Yakında Adana ve Mersin Bölge Müdürlüğü'nü de oluşturacağız. Hedefimiz sektörde A'den Z'ye herşeyi kendimizin yaptığı büyük bir entegre oluşturmak. Yine de büyük bir entegreyiz. Bunun neticesinde krizden en az zararla kurtulan firmayız. Zararımız sadece 4 trilyon lira. Sonuçta yem fabrikamızda yemimizi, damızlık civcivimizi üretiyoruz. Veterinerlerimiz var. İşimizde eğitime son derece önem veriyoruz. Bölge müdürlüklerimiz ve temsilciliklerimizde eğitimlerimiz sürekli devam ediyor. Sağlığa son derece dikkat ediyoruz. 2006 yılında Keskinoğlu olarak büyüme planlarımız devam edecek. Et sektöründe yüzde 20, yumurtada da yüzde 40 büyümeyi planlıyoruz. Türkiye'nin bireysel olarak en büyük yumurta üreticiyiz. Günde 1.2 milyar yumurta üretiyoruz. Pazar payinı olarak yüzde 5'lik rakamlar büyük rakamlar. Sürekli işler birbirlerini kovalıyor. 2006 yılında da Keskinoğlu grubu olarak yatırımlara devam edip istihdamı arttırmayı en iyi yere ulaştırmayı planlıyoruz" diye konuştu.
Krize rağmen hiç kimseyi işten çıkarmadıklarını gururla söylediklerini belirten Keskinoğlu, "Çalışan olarak 2 bin kişiye yakında ulaşacağız. 42 yıldan beri kendi yağımızla kavruluyoruz, yatırımlar yapıyoruz. Birçok rakibimiz kriz sebebiyle insanları işten çıkardı, biz çıkarmadık. Buna karşılık her hafta 10-15 kişiyi de işe alıyoruz. Sürekli yeni yatırımlarımız var" dedi.

"MISIR ÜRETİMİNE DESTEK"
Mısır üretimine de destek verdiklerini belirten Keskin Keskinoğlu, "Bölgemizde 2002 yılında 20 bin ton mısır ekiliyordu. Bu rakam bugün için 90 bin tona çıktı. Organica markasıyla organik gübre ürettiğimiz için çiftçilerimize sürekli bilgilendirme seminer ve toplantıları yapıyoruz. Nasıl mısır ekilir, hangi tohumlar kullanılır şeklinde. Biz çiftçilerimizi eğiterek onlara da gübre satıyoruz. Karşılığında çiftçimizin mısırını alma taahhüdünde bulunuyoruz. Biz böylelikle 9-6 ay vadeli gübre veriyoruz. Mahsul döneminde mısırını aldığımızda gübre parasını hesaptan düşüyoruz. Böyle bir destekle bölgemizde 20 bin ton olan üretim, biz 90 bin tona ulaştırdık" dedi.
Pazarlama Grup Başkanı Keskin Keskinoğlu konuşmasının sonunda, "Uluslararası derecelendirme kuruluşları olan Alman Teknik Denetleme Kurumu (TUV Sucivest) ve Avrupa Gıda Güvenliği Denetleme Servisi (EFSIS) tarafından onaylı Avrupa Birliği'ne ihracat ön izni olan HACCP ISO 9001 belgesine sahip tesislerimizde binlerce çalışanımız daha sağlıklı ve lezzetli piliç ürünleri üretebilmek için aralıksız çalışıyor. Amacımız Türk damak tadına uygun, her türlü farklı beğeniye cevap veren ve tüketim kolaylığı sağlayan sağlıklı, lezzetli ve kaliteli ürünlerle halkımızın ve dünya sofralarında yer almaktır" ifadelerini kullandı.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler