HABER

Kıbrıs meselesinin çözümünde "yeni fikirler" dönemi

Kıbrıs sorununda yarım asrı aşkın süredir masada olan federasyona dayalı çözüm modeli, Rum tarafının uzlaşmaz tutumu nedeniyle başarıya ulaşamıyor - Kıbrıslı Rum siyasetçilerin ve halkın Kıbrıs Türk tarafının siyasi eşitliğini kabul etmemesi ve Kıbrıslı Türkleri eşit ortak olarak görmemesi federasyon modelinin hayata geçirilmesini imkansız kılıyor - Yeni dönemde, Türk tarafının, kalıcı ve adil bir çözüm hedefiyle her türlü çözüm modelinin tartışılması için yoğun hazırlık yapması bekleniyor - Bunun akademik alandaki ilk adımı da KKTC'de alternatif model ve fikirlerin tartışılacağı bir uluslararası sempozyumla atılacak

TUĞÇENUR YILMAZ - Kıbrıs meselesinin çözümü için Birleşmiş Milletler (BM) arabuluculuğunda yapılan müzakerelerin 2004 ve 2017'de başarısızlıkla sonuçlanması ve Rum tarafının Kıbrıs Türklerinin siyasi eşitliğini bir türlü kabullenmeyerek azınlık olarak görmeye devam etmesi, Kıbrıs meselesinin federasyon temelinde çözümünü her geçen gün imkansız kılıyor. Bu da BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in son dönemde dile getirdiği yeni çözüm modelleri arayışına hız veriyor.

Kıbrıs'ta Türk ve Rumlara eşit siyasi hak ve statü veren anayasa ile 1960'ta kurulan "Kıbrıs Cumhuriyeti"nin üç yıl sonra Rumların anayasayı feshetmeleriyle ortadan kaldırılmasının ardından Ada'da 56 yıldır kalıcı bir çözüm elde edilemedi.

Ada'da çözüme en çok yaklaşılan dönem BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın 2002'de taraflara "Kıbrıs Sorununa Kapsamlı Çözüm Temeli"ni sunmasının ardından yaşandı.

İki kurucu devletten oluşan bir federasyon öngörmesi bakımından Rum tarafıyla eşitliği sağlayan Annan Planı'nı Rum tarafı masada kabul etmiş görünüp referandum sürecinde plan karşıtı kampanya yürüttü. Türk tarafı için getireceği birçok zorluğa rağmen Plan, KKTC'de yüzde 64,91 ile kabul edilirken Rum tarafınca yüzde 75.83 ile reddedildi.

Son olarak 2017'de İsviçre'nin Crans-Montana kentinde düzenlenen Kıbrıs Konferansı'nda uzlaşmadan uzak tutumunu yineleyen Rum tarafı, bir kez daha Ada'da federatif ortaklığı kabul etmeyeceklerini göstermiş oldu.

Öte yandan 15 Ekim'de BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in BM Güvenlik Konseyi'ne sunduğu Kıbrıs raporunda Ada'da "çözüm için meyve verecek bir başlangıç için yeni fikirlere ihtiyaç duyulabileceği"ni kaydetmesi Kıbrıs sorununa yeni ve farklı yaklaşımların kapısını araladı.

Yeni fikirler gündemini AA'ya değerlendiren diplomatik kaynaklar, Rum tarafının, Kıbrıslı Türklerle siyasi eşitliği temel alan bir ortaklık modelini içlerine sindirememesinin son iki müzakere sürecinin başarısızlıkla sonuçlanmasına neden olduğuna dikkati çekiyor.

Türkiye'nin ve Kıbrıs Türklerinin siyasi eşitliği esas alan hiçbir çözüm modelini dışlamadığına vurgu yapan diplomatik kaynaklar, bu kapsamda tarafların yeni bir müzakere sürecine girmeden önce ortak bir vizyon ve temel üstünde önceden mutabık kalmaları gerektiğine işaret ediyor.

Diplomatik kaynaklar, bu düstur sağlanmadan başlatılacak bir müzakere sürecinin tekrar başarısızlıkla sonuçlanacağının altını çiziyor.

- Uluslararası Kıbrıs Konferansı

Bu kapsamda, Kıbrıs'ta çözüm için alternatif modeller Doğu Akdeniz Üniversitesi tarafından 1-3 Nisan'da KKTC'nin başkenti Lefkoşa'da düzenlenecek "Kıbrıs Konusu: Kıbrıs'ın Dünü, Bugünü ve Geleceğe İlişkin Vizyonu" konferansında masaya yatırılacak.

İlki 2001'de yapılan, İkinci Uluslararası Kıbrıs Konferansı'nda "Kıbrıs'ta alternatif çözüm seçenekleri neler?" sorusuna yanıt aranacak.

Kıbrıs, Türkiye ve dünyanın çeşitli ülkelerinden 50'yi aşkın akademisyen, diplomat, siyasetçi, araştırmacı ve uzmanın katılacağı konferansta, özellikle Doğu Akdeniz enerji sahasındaki hidrokarbon rezervlerinin keşfinin Ada'daki çözüme olası etkileri üzerinde durulacak.

Müzakere süreci, KKTC'de mevcut güncel siyasi ve sosyal sorunlar, eğitim, turizm, ekonomik fırsatlar ve ticaret gibi KKTC'nin yumuşak gücünün de masaya yatırılacağı konferansta, Kıbrıs Türk halkının uluslararası kamuoyunda temsiliyeti de gündeme gelecek.

Konferansta yayımlanan bildiriler daha sonra kitap şeklinde bilimsel yayınevi Springer'de yayımlanacak.

- "Sorununun federasyonla çözümlenebilme olasılığı sıfır"

İkinci Uluslararası Kıbrıs Konferansı Organizasyon Komitesi Başkanı Yakın Doğu Üniversitesi İnşaat ve Çevre Mühendisliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr Hüseyin Gökçekuş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kıbrıs ve Ada etrafında değişen konjonktürü tartışmak ve Ada'da çözüm için "yen fikirleri" değerlendirmek üzere bu konferansı düzenlediklerini söyledi.

Gökçekuş, konferansta, Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon meselesinin Kıbrıs sorununun çözümüne olası etkilerinin detaylıca değerlendirileceğini belirterek, Ada'da 1968'den beri tartışılan "federasyon tezlerinin" Rum tarafının ortaya koyduğu tutum nedeniyle artık çöpe atıldığına dikkati çekiyor.

"Kıbrıs sorununun bir federasyonla çözümlenebilme olasılığı bana göre sıfır." diyen Gökçekuş, bu konuda en iyimser kişilerin bile artık farklı önerilere yöneldiğini kaydetti.

Gökçekuş, bu nedenle Kıbrıs'ta "Bir Ada İki Devlet" gibi yeni çözüm önerilerine odaklanacaklarını belirterek, "Alternatif çözüm önerilerinin masaya yatırılacağı konferansta buradaki ambargolara rağmen Kıbrıs'ta eğitim ve turizm gibi 'soft power'ımızın (yumuşak güç) geldiği noktayı ele alacağız." şeklinde konuştu.

- "Mutlaka 'konfederasyon' veya 'iki devletli çözüm' olması lazım"

Ada Kent Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu da Kıbrıs'ta iki bölgeli ve toplumlu federasyon fikrinin çok daha önce ortaya atıldığını anımsattı.

Kabaalioğlu, "Kıbrıs'ın AB üyeliği söz konusu olduğu zaman AB kurumlarının uluslar üstü yetkileri olması nedeniyle iki bölgeli ve toplumlu federasyonda sağlanacak güvencelerinin hiçbir etkinliği kalmayacağı için mutlaka 'konfederasyon' veya 'iki devletli çözüm' olması lazım." ifadesini kullandı.

Kıbrıs'ta çözüm için olası konfederasyon modelinde Kıbrıslı Türklerin onayının alınması gerektiğini söyleyen Kabaalioğlu, "Bu, konfederasyon olarak oluşur ama ileride tarafların karşılıklı güvenleri sağlanırsa veya Türkiye'nin AB'ye tam üye olduğu bir ortamda konfederasyon yerine federasyona geçiş olabilir." dedi.

Kabaalioğlu, bugünkü şartlarda AB üyeliği içinde Kıbrıs'ta bir Türk devleti kabul edilse dahi hiçbir şekilde Kıbrıs Türklerinin AB içinde bir güvencesinin olmayacağını dile getirdi.

En Çok Aranan Haberler