HABER

"Kıbrıs'ı 2005'de çözeceğiz"

ANKARA (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs sorununun çözümü için 2005'te düğmeye basacaklarını söyledi.
Başbakan Erdoğan, CNN Türk televizyonunda yayınlanan 'Manşet' programında AB Zirvesi'nin perde arkası ile ilgili ilginç açıklamalarda bulundu. Brüksel'deki süreçte farklı bir heyecan yaşadıklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, burada heyecanı yönetme sürecinin başladığını söyledi. "Heyecanı orada başarıyla yönetebilirseniz bir şeyler gelir, yönetemezseniz heyecan sizi esir alır. Paniklerseniz almanız gereken neticeleri almanız mümkün değil" diye konuşan Erdoğan, zirvenin ilk günü, önlerine gelen metindeki farklılıkları gördükten sonra bu farklılıkların değişmesi üzerine yüklendiklerini anlattı.

Bazı kilitlendikleri başlıklar olduğuna işaret eden Erdoğan, ilk etapta tam üyelik ve müzakere süreci ile ilgili bir sürpriz yaşamadıklarını ancak 19. paragrafla ilgili sıkıntılar olduğunu belirtti. 19. paragrafın, 25 ülkenin tamamını ilgilendirdiğini kaydeden Erdoğan, paragrafta 10 yeni üyenin birbiriyle Gümrük Birliği çerçevesindeki muamelesi ve Türkiye'nin atması gereken adımlara işaret edildiğini söyledi. Erdoğan, bu adımın atılması konusunda tereddütlerini dile getirdiklerini ifade ederek, şunları söyledi:

"Heyecanı yöneteceksin, paniklemeyeceksin. O anın iyi yönetilmesi lazım. Tümünün üzerinde imza veya paraf teklifi geldi bize ama kabul etmedik. Arkadaşlarımla görüştüm, bu iş böyle olursa ben yokum dedim. Hollanda Başbakanı ile gece 3.5'a kadar süren görüşmeler sonunda mutabık kalamadık. Cuma günü 08.30'da metinde ciddi bir değişiklik yoktu, dedim ki 'Kusura bakmayın bu iş böyle yürümez. Biz arkadaşlarımızla görüşelim, siz de kiminle görüşecekseniz görüşün, kararınızı verin.'

Hollanda Dışişleri Bakanı geldi, baktık ki yine ciddi bir değişiklik yok, 'good bye' dedik. Çalışma odamıza çıktık. Bir süre sonra Blair'in görüşmek istediğini söylediler. Biraz sonra Schröder geldi. 'Onu da alalım mı?' dedim, 'O da gelsin' dedi. Hollanda Dışişleri Bakanı ve İtalya Başbakanı Berlusconi geldi. Bizim önerimiz bu dedik. 45 dakika sürdü. Berlusconi Papadopulos'la görüşmeye gitti. İstediğimiz neticeyi alamayınca ben orda durur muyum? 'Biz ev ödevimizi yaptık, basın açıklamamızı saat 14.00'de yapalım ve gidelim' dedik. Liderlerin bizimle görüşmek için gelmeleri Türkiye'nin bu birliğin içinde bulunmasına yönelik hassasiyeti gösterdi. Dün akşam Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'la telefon görüşmesi yaptık. Sayın Chirac, 'Zirve sırasında 5'li yaptığımız toplantıdan haberin var mı?' dedi, 'Yok' dedim. 'Bunları orada görüştük' dedi. 19. paragrafla ilgili görüşmeler yapıldı ve bizi tekrar davet ettiler. 'Bu metin böyle olursa biz varız, olmazsa kusura bakmayın' dedik. Daha iyisi olamaz mıydı? İyinin daha iyisi tabii ki var ama iyinin düşmanı iyidir."

Uzun soluklu bir yolculukta önemli bir virajı atladıklarını belirten Erdoğan, 'bu iş bitti artık rahatız' demeleri halinde bu işin olmayacağını, bundan sonraki süreçte AB ile Türkiye arasında birbirine bakışın şeklinin değişeceğini anlattı.

"BİZ SADECE GÖREVİMİZİ YAPTIK"

Muhalefetin eleştirilerine yönelik değerlendirmelerde de bulunan Erdoğan, "AB ile ilgili müşterek kanunlar çıkarttık. Bundan sonra da yapmamız gereken çok şeyler var. Sayın Baykal'a, Dışişleri Bakanı Gül'le birlikte gidip bilgiler verdik. Bir de ayrıca Meclis'te Sayın Gül, genel görüşme sırasında açıklamalarda bulundu. Bu defa görüşmelere giren biziz fakat görüşmelerde konuşmadığımız, bilmediğimiz şeyleri Baykal'dan duyuyoruz. Biz eleştiriye kapalı değiliz ama bunlar çarpıtılırsa bu çirkindir. Gelişmeleri bilmeyen, yanımızda olmayanların bir şeyleri sahiplenmesi çok çirkin. Bu bizim milli bir meselemiz. Buna karşı çıkmak kazandırmaz, buna sahip çıkmak kazandırır. 'Beraber gidelim' dedim, Baykal gelemedi. Bana böyle bir teklif gelse ben giderdim. Halkımızın bir bayram sevinci olabilir. Bu bayram sevincini geri mi çevireceğiz? Bir muzaffer komutan edasında değiliz. Biz sadece görevimizi yaptık" diye konuştu.

Müzakerecinin kim olacağı konusunda henüz bir saptama yapmadıklarını ifade eden Erdoğan, bu dönemin içinde sivil toplum örgütleri, işadamları ve akademisyenlerin de olacağını vurguladı. Bir ekip ortaya çıkarmaları gerektiğini bildiren Erdoğan, bu ekibin hukukçularının ağırlıklı, dinamik bir ekip olması gerektiğini dile getirdi. Tüm gayretleriyle çalışacaklarını ve en kısa zamanda bu işi bitirmenin gayreti içinde olacaklarını ifade eden Erdoğan, 2 yılda gösterdikleri performansı bu süreçte de göstereceklerini belirtti.

Fransa ve Avusturya'nın, Türkiye'nin AB üyeliği için referandum yapacaklarını açıklamaları konusuna da değinen Erdoğan, o zamana kadar çok şeylerin değişeceğini kaydetti. Halklarla karşılıklı uyumu sağlamaları gerektiğini söyleyen Erdoğan, "Orada yaşayan vatandaşlarımızın entegrasyonunu sağlamamız lazım. Bunun için yeni bir çalışma süreci başlatılacak. Buralarda bizim vatandaşlarımız var. Hepsini bu entegrasyon sürecine katmamız lazım. Referandumlar bizi korkutmuyor. Bu referandum kararlarını almak o zamanki yönetimlerin görevi. O zamanki yönetim buna ihtiyaç duyarsa bunlar yapılacak" şeklinde konuştu.

Ankara Anlaşması'nın 10 yeni üyeye yansıtılmasına yönelik uyum protokolü ile ilgili müzakerelerin AB Komisyonu'yla yürütüleceğini anlatan Başbakan Erdoğan, Ankara Anlaşması'nın gereklerinin komisyonla görüşüleceğini ve karşılıklı olarak bir mutabakata varılacağını belirtti.

Kuzey Kıbrıs'ın Gümrük Birliği ile ilgili durumunun Güney Kıbrıs'a göre farklı olduğuna dikkat çeken Erdoğan, şunları söyledi:

"Bu konunun çözümü güneyin ve kuzeyin yeniden yapılacak bir barış süreci için atacakları adımdır. Yeni bir süreç başlayabilir. Ya 2 ayrı devlet olacaktır ya da Annan Plakr mı?' dedi, 'Yok' dedim. 'Bunları orada görüştük' nı'nda olduğu gibi birleşik bir Kıbrıs olacaktır. Annan Planı'na bizler bitti demiyoruz. Planın içinde var zaten kabul edilmediğinde düşeceği. BM'yi devreye sokmak isteriz. Gönül arzu ederdi ki çözüm bugünlere kalmamış olsaydı. Burada bizim yine kazan kazan anlayışını oturtmamız lazım ve bu anlayışa göre bunu çözmemiz lazım. Adil, kalıcı bir çözümü müşterek bulmak lazım. Yoksa bu ada 'barış adası' olmaktan çıkacak, yazık olacak. 2005'in içinde düğmeye basacağız. Kıbrıs'ta seçimler var. Seçimlerin durumu da önemli. Her şeyden önce AB Komisyonu ile görüşmelerimizi başlatacağız. Bir yol haritası belirleyeceğiz."

En Çok Aranan Haberler