(İHA) - Temmuz 1989'da ara bölgeyi ihlal etmesi ve KKTC polisi tarafından tutuklanmasında "bir dizi insan haklarının ihlal edildiği" gerekçesiyle İliada Protopapa isimli Rum'un Türkiye aleyhine yaptığı başvuruyla ilgili olarak AİHM'in aldığı karar Rum tarafında; "olumsuz etkileri olacak bir yenilgi" olarak değerlendirildi.
Kıbrıs Rum Kesiminde yayınlanan gazetelerden Politis, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) KKTC'de (gazete "Türkiye'nin boyunduruğu altındaki Kıbrıs Türk idaresi" olarak lanse etti) İnsan Hakları Sözleşmesi'ne uygun görülebilecek hukuki bir çerçeve bulunduğuna hükmettiğini yazdı ve şu ifadeleri kullandı:"4'üncü Hükümetlerarası Başvuruya ilişkin kararlarında ve 2 Kıbrıslı Rum göçmenin bireysel başvurularında benzer saptamalarda bulunulduysa da AİHM'in bu yeni kararı; Kıbrıslı Rumların 'tazmin komisyonunun' sonuç getiriciliğiyle ilgili 8 pilot davasının Strazburg'da ele alınması arifesinde, ilave olumsuz bir hukuki zemin yaratabilir.
AİHM'in kararında; Türkiye tarafından yapılan hiçbir ihlal tespit edilmediği belirtiliyor. Yani, AİHM 'polis' tarafından yasadışı tutuklama yapılmadığını, tutukluluk hallerinin de İnsan Hakları Sözleşmesi'nin hilafına olmadığını vurguluyor. Bu çerçevede, 'KKTC yasaları' çerçevesinde hareket ettiğini söyleyerek, 'polisin' hakim olan gerginliğe müdahale etme hareketlerini haklı buluyor. Kararda 'KKTC makamlarının bir faaliyeti Kıbrıs'ın Kuzey kesiminde yürürlükte bulunan yasalara uygun olduğunda, peşinen; hukuki temeli olduğu düşünülmeli' deniliyor ve hukuki saptamanın 'KKTC'ye meşruiyet veya tanınma kazandırmadığı zaruri izahatı da yapılıyor.
Ancak kararın en kötü noktası; başvuru sahibinin işgal altındaki Lefkoşa'daki 'mahkeme' tarafından adil yargılandığının belirtildiğinin söylendiği noktadır. Bu sonuç işgal bölgelerinin iç yargı organlarına bir sonuç getiricilik niteliği katıyor.""Söz konusu kararın; Türkiye tarafından 'tazmin komisyonuyla' ilgili olarak kullanılacağı değerlendiriliyor" denilen haberde, "AİHM aslında; işgal bölgelerindeki hukuk sisteminin İnsan Hakları Sözleşmesi'yle illa uyumsuz olmadığını savunuyor ki bu hali hazırda 'komisyon' meselesinde yürürlüktedir. Ancak AİHM'nin 'mahkeme'nin (adil yargı noktasında) sonuç getiriciliğine ilişkin saptaması, Türkiye'nin, 'tazmin komisyonunun' sağladığı devanın sonuç getirici olduğuna ilişkin argümanını güçlendiriyor.
Başka bir gelişmede AİHM, Ermeni asıllı Rumlar Nakarian ve Derian'ın 250'şer bin Euro'luk tazminat talebiyle Türkiye aleyhine yaptıkları başvurularıyla ilgili kararını dün açıkladı. Başvuru sahipleri AİHM'e; Türkiye'deki mallarına ilişkin miras haklarının Türkiye mahkemeleri tarafından tanınmadığı gerekçesiyle başvurmuştu. AİHM'in bu kararı belki de, binlerce İstanbul Rumuna başvuru yolunu açtı." ifadeleri yer aldı.