Kılıçdaroğlu: Bu Ülkenin Birliğini Terör Asla Bozamayacaktır

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Şanlıurfa'yı da Pozantı'yı da takip edeceklerini ve sonuna kadar bırakmayacaklarını söyledi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada Türkiye'nin gündeminin yoğun olduğunu ifade etti. Her darbe rejiminin temel özelliğinin cezaevinde yaptıkları işkencelerle anılmaları olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, darbeleri yapılan işkencelerin markaladığını kaydetti. "Mamak Cezaevi, Hasdal Cezaevi, Metris. Üzerine türküler yazılıp dramlar anlatılır." diyen Kılıçdaroğlu, o nedenle işkencehanelerin izlenmesi gerektiğini vurguladı.

"Pek çok insan öldürüldü, insanların geleceği yok edildi. Bazı kalemler yazıyorlardı. Bugün de söyleniyor, yazılıyor ama eskisi kadar değil." diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Nasıl bir cezaevi var bana anlatın; ben o ülkede demokrasinin ne olduğunu size anlatacağım. Eğer cezaevleri işkencehaneye dönmüşse orada demokrasiyi arayamazsınız. Demokrasinin kalitesinde ciddi problem vardır işkence varsa. 21. Yüzyıldayız 2012 yılındayız. 21. Yüzyılda hayvanların yaşam standartlarıyla ilgili koşullar vardır. Nerede kalacaklar, nasıl beslenecekler, bunların standartları vardır. Ahırların standartları var. İnsanların kaldığı cezaevlerinin standartları var mı? Şanlıurfa E Tipi Cezaevi'ni anlatıyorum. Sıcağın en yoğun olduğu kent. Peygamberler diyarı deriz Şanlıurfa'ya. Güzel insanları vardır. Dağlarında ceylanlar gezer. Peki nasıl oluyor da cezaevinde 13 vatandaşımız diri diri yanıyor? Vantilatör koğuşta 1 tane. Klima alınacak yasak. 15 metrekarelik yerde 30 kişi kalıyor. 2 kişiye 1 metrekare alan düşüyor. Bazı koğuşlarda 3 kişilik koğuşlarda 30 kişi kalıyor. Nefes almak bile zor. Her kişiye 2 dakika tuvalet düşüyor. 24 saatin 20 saatinde su yok. Nazilerin toplama kampı değil. 21 yüzyılın Türkiye'sinde bir cezaevi. Bu şartlarda cinnet geçirilir."

Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu süreçte ciddi sorunlarımız var. Herkesimin sorunları var. Bugün ağırlıklı gündemimiz içeridekilerin sorunları. 13 vatandaşımız göz göre göre bağıra bağıra yanarak öldü. Mazeret uyduruyorlar. Siz uyduracağınız mazeretle 'oğlum içerde yandı' diye dışarıda ağıt yakan kadını anlayacak mısınız? Hangi gerekçeyi söyleyeceksiniz? 13 kişiden birisi hırsızlıktan hükümlü. Diğer 12 kişi tutuklu. Hükümlü değil tutuklu. İçişleri Bakanlığı'nın ağzıyla söyleseydik yandılar dolayısıyla yargılanmaları kalmadı diyecektik." şeklinde konuştu.

Cezaevinde bin 48 kişinin kaldığını, 796 tutuklu bulunduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, olayın bağıra bağıra, göz göre göre geldiğini vurguladı. STK'lar başta olmak üzere pek çok resmi kuruluşun bu cezaevlerinde birşeyler olduğunu söylediğini ancak yetkilileri uyandıramadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "13 Nisan 2011 tarihinde Adalet Bakanı Şanlıurfa'ya gidiyor. O gelecek diye Baro diyor ki bu cezaevinin durumunu bir rapora bağlayıp kendisine verelim. Öyle uzun bir rapor değil, 2,5 sayfalık bir rapor. Bütün sorunlar yazılı. Rapor veriliyor, sorun çözülmüyor. İlgilenen var mı; Hayır. 13 kişi öldü, hepimiz dönüp baktık. Bir sorunu çözmek için, o sorunu bilmek yetmez, gereğini yapmak lazım. Gereğini yapmak içinde adam gibi adam olmak lazım." dedi.

"Pozantı'yı unutmayalım. Orada çocuklara tecavüz edildi. Yazıldı çizildi. Gönderdiler Adalet Bakanlığı'na hiç bir şey olmadı. Ne zaman CHP milletvekilleri gidip olaya el koydu, çocuklar Ankara'ya geldi. Şanlıurfa'yı da Pozantı'yı da takip edeceğiz sonuna kadar bırakmayacağız." diyen Kılıçdaroğlu, "Sorumlular cezalandırılacak diyor. Sayın Bakan siz sorumluyu görmek istiyorsanız çok basit bir ayna alacaksınız önünüze koyacaksınız. Gereğini yapacağız. İki tane infaz memuru bulup cezalandıracaksınız. Bunun peşini bırakmayacağız. Sen bunun hesabını vereceksin. Bir insanın bir olay karşısında gereğini yapabilmesi için duygudaşlık hissedebilmesi lazım. Empati kurması lazım. Diri diri yanan bir babanın oğlu dışarıda ne hissediyor bunu anlamak lazım." ifadelerini kullandı.