HABER

Kılıçdaroğlu: Cinayet işlenmemeli

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Tankın üzerine çıkılmalı, protesto edilmeli hiçbir şey yok. Ama cinayet işlenmemeli." dedi.

ANKARA (ANKA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Tankın üzerine çıkılmalı, protesto edilmeli hiçbir şey yok. Ama cinayet işlenmemeli. Bu direnme hakkına, vatandaşın gösterdiği direnme hakkına gölge düşüren bir olaydır. Direnme kanlı olmamalı. Tam tersine insanlar demokratik yollardan direnmeli. Bu olmadı. Sayın Başbakan da hak verdi ve bu olayın soruşturulması gerektiğini de söyledim" dedi.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, TRT'ye yaptığı geçmiş olsun ziyareti yaptı. Kılıçdaroğlu, ziyareti esnasında 15 Temmuz gecesi yaşananlar hakkında TRT Genel Müdürü Şenol Göka'dan bilgi aldıktan sonra canlı yayına çıkarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Darbenin doğrudan doğruya parlamenter demokratik rejime yapıldığını belirten Kılıçdaroğlu, "Bu güne kadar hiçbir zaman TBMM bombalanmamıştır. TBMM'yi hangi gerekçeyle bombalarsın? Milli iradenin tecelligahı dediğimiz bir mekandır. Her siyasi partiden insanımız var orada ve bu insanların tamamı da milletin oylarıyla seçilip oraya geldiler sizin burayı bombalamanız demek bir anlamda ben milleti bombalıyorum demek" şeklinde konuştu.

-"MEDYA ÇIKTI VE ÖZGÜRCE DİRENDİ"-

Konuşmasında TRT'yi de eleştiren Kılıçdaroğlu, "TRT böyle bir olay olmasaydı bize bu imkanı sağlayacak mıydı biraz endişem var. Ama biz her halükarda yayın organlarının buna TRT özel yayın organları diğerleri elbette muhalefeti eleştirebilirler, yorumcuları farklı yorum yapabilirler, dünya görüşleri farklı olabilir çok farklı dünya görüşüne sahip olan insanlar bir stüdyoda birleşip demokrasiyi tartışabilirler, siyasi partileri tartışabilirler. Bu darbenin önlenmesinde ve halkın direnme hakkını kullanmasında en büyük rol aslında medyanındır. Medya çıktı ve özgürce direndi" ifadelerini kullandı.

-"LİYAKAT ESASINI BOZAN UYGULAMALARDAN ÖZENLE KAÇINMAK LAZIM"-

Demokrasinin kurumsallaştırılması ve derinleştirilmesinin gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Her alana, her kuruma sıcak siyasetin girmemesi lazım. Diyelim ki Merkez Bankası, kendi kurum kültürü var. Oraya sıcak siyaset girip liyakat esasını bozan uygulamalardan özenle kaçınmak lazım. İşi ehline vermek lazım. 'Bu işi en iyi kim yapar?' Onun siyasi görüşüne bakmadan, inancına bakmadan, kimliğine bakmadan, 'O işi iyi yapıyor mu yapmıyor mu? Biliyor mu? Bilmiyor mu?' Biliyorsa onu getirip koymamız lazım. Bu demokratik olgunluğa bizim ulaşmamız lazım. Bunu yapabilirsek, bu demokratik olgunluğa ulaşabilirsek çok şey kat etmiş oluruz. Belli bir cemaate üyeyseniz ve o cemaatin mensuplarını sadece bürokrasiye taşırsanız, liyakat sistemini bozarsınız. Oysa KPSS sistemi var. Bilgiye dayalıdır bu sistem. Bilgiye dayalı olarak insanlar bürokrasiye geçerler."

-"AĞIRLIKLI OLARAK CEMAATÇİLERİN ATANMASINDAN SON DERECE RAHATSIZDIK"-

"Paralel Devlet Yapılanması" hakkında da konuşan Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

"O yapı ile ilgili bizim endişelerimiz çok eski. Yeni bir endişe değil bizim açımızdan. Biz Yargıtay'ın yapısının değiştirilip, HSYK'nın yapısının değiştirilip oraya ağırlıklı olarak cemaatçilerin atanmasından son derece rahatsızdık. Hatta ben bir grup toplantısında 'Hangi gerekçeyle ve nasıl siz 160 militanı oraya yerleştirirsiniz' diye eleştirmiştim.

Silivri'deki duruşmaları eleştirmiştim. Bir sürü fezleke düzenlendi bu konuda hakkımda. Ben herkesin inancına saygılıyım. Hiçbir ayrım yapmam. İnsan mısır? İnsandır. Dürüst müdür? Dürüsttür. Ahlaklı mıdır? Ahlaklıdır. Başımın üstünde yeri var. İşini yapıyor mu? Yapıyor. Kul hakkı yemiyor mu? Yemiyor. Aradığımız da başka bir şey değil. Ama ben aklımı kullanmayıp da başkasından aldığım talimatlarla olayı eğip büker ve doğruyu ve adaleti sağlamazsam ve hakkaniyeti sağlamazsam ben buna itiraz ederim. İtiraz etmemiz lazım. Tabi burada bir şey daha var. Siyasi partilerin oturup bir özeleştiri yapmaya ihtiyaçları da var. Bunu samimi olarak yapmak durumundayız."

-"DİRENME KANLI OLMAMALI"-

Ordunun halkın gözünde farklı bir yeri olduğunun altını çizen CHP lideri Kılıçdaroğlu, darbe girişimi dolayısıyla iki şeyi eleştirdiğini ve bu eleştirilerden birini Başbakan Binali Yıldırım'a ilettiğini açıklayarak şöyle konuştu:

"Askerlik yapan herkes bilir ki er veya erat komutan talimat verince ona uymak zorundadır. Bunun ortası yoktur. Bu askerliğin temel bir kuralıdır ve bu kural sadece Türkiye'de değil bütün dünya ordularında böyledir. Yol kesmek için görev verilen asker çıkıp eğer siz bunu linç edip öldürürseniz bu olmaz. Bu sizi darbecilerden farklı kılmaz, aynı kefeye koyar sizi. O nedenle dedim ki bu er ve erbaşları linç edip öldürenler hakkında da soruşturma açılmalı ve bunlar da yargının önüne çıkarılmalı. Bunların hiçbir günahı yok ki. Bunlar analarının kuzuları. Tankın üzerine çıkılmalı, protesto edilmeli hiçbir şey yok. Ama cinayet işlenmemeli. Bu direnme hakkına, vatandaşın gösterdiği direnme hakkına gölge düşüren bir olaydır. Direnme kanlı olmamalı. Tam tersine insanlar demokratik yollardan direnmeli. Gitmeli protestosunu yapmalı. Bu olmadı. Sayın Başbakan da hak verdi ve bu olayın soruşturulması gerektiğini de söyledim. Bu önemli.

-MEDYA ÖZGÜRLÜĞÜ-

Demokrasinin aksayan yönlerinin olduğunu ve bu aksaklıkların darbe hukukundan kaynaklandığını işaret eden Kılıçdaroğlu, "Biz bu darbe hukukunu değiştirmek zorundayız. Medya özgürlüğünü sağlamak zorundayız. Medya gerçekten bu süreçte çok önemli bir sınav verdi. Öyle olunca medya özgürlüğünün ne kadar öneli olduğu ortaya çıktı. Bizim ayrıca bir şey söylememize gerek kalmadan ortaya çıktı. Demek ki medya bu kadar önemli. Bizim medya özgürlüğüne önem vermemiz lazım" diye konuştu.

-"HAKLIN SAĞDUYUSU EGEMEN OLDU"-

Provokasyonlar konusunda Başbakan Yıldırım ile aynı düşüncede olduğunu ifade eden CHP lideri Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sonlandırdı:

"Hiçbir vatandaşımız provokatörlere asla prim vermemeli. Bunlar olabilir. Provokasyon olabilir ama bunlara girilmemeli. Ben birkaç örneğini Sayın Başbakan'a verdim. Sayın Başbakan müdahale ettiğini ifade etti. Çok mutlu oldum. Bazı yerlerde bu darbe sonrası bazı provokatörler belli olayları yapmak istediler ama yine haklın sağduyusu egemen oldu. Burada tabi valilere, emniyete, siyasi iktidara büyük görevler düşüyor. Halkın sağduyuya davet edilmesi lazım, provokasyonlardan uzak durulması lazım. Bu çerçevede hepimize sorumluluk düşüyor. Bana da sorumluluk düşüyor. Halkı tahkir etmeyen, onları provoke etmeyen, tam tersine bu güzel ülkede hepimize yer var diyebileceğimiz, yaşanacak bir Türkiye inşa etmemiz için aslında hepimizin ortak mücadele etmesi lazım."

En Çok Aranan Haberler