Ümit KOZAN- Gökhan CEYLAN/ANKARA, (DHA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin, 2'nci Ordu Komutanı Korgeneral İsmail Metin Temel'e yönelik sözlerinin ardından başlayan 'apolet' tartışmasıyla ilgili konuştu. Kılıçdaroğlu, "Devlet memurları, siyasete karışmazlar. Bizi asıl rahatsız eden boyutu, bir siyasi toplantıya bir askerin, rütbesiyle resmi kıyafetiyle beraber katılması ve orada kendi rakibini eleştirirken, o askerin onu alkışlaması. Genelkurmay Başkanlığı'nın bu konuda açıklama yapması lazım. Yapmadığı takdirde bir anlamda kendisi, suçun ortağı olmuş olmaktadır" dedi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bir dizi programa katılmak üzere, dün akşam özel uçakla Ankara'dan İstanbul'a geldi. Kılıçdaroğlu, uçakta Doğan Haber Ajansı (DHA) Ankara Bürosu Şefi Ümit Kozan'ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. CHP'nin, ittifak sürecinin, güncel Türk siyasetinde demokratikleşme bakımından katkısını nasıl gördüğü sorulan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "İttifak sürecini, aslında siyasal partilerin asgari koşullarda bir araya gelip, demokrasiye katkı vermeleri süreci, olarak tanımlayabiliriz. Gerçekten de farklı siyasal görüşlerde olmakla birlikte ülkenin ortak çıkarları bağlamında bir araya gelip, iş birliği yapabiliyorlar. Bu, demokrasimiz açısından önemli bir adım. Nedeni de şu; darbe hukukunun bir parçası olan yüzde 10 seçim barajı, millet iradesinin parlamentoya tam yansımasına engel oluyordu. İttifakla bu, kısmen sağlandı. İnşallah bu, 25 Haziran'dan sonra yüzde 100 darbe hukukundan arındırılan bir Türk hukuk sistemiyle demokrasiyi daha güçlü hale getireceğiz." 'İNSANIN YOKSULLUĞUNU TEŞHİR ETMEDEN YARDIM EDECEĞİZ' "Seçim bildirgenizin en güçlü olduğunu düşündüğünüz başlıklarını bizimle paylaşır mısınız?" sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Sosyal devlet ilkesiyle ilgili seçim bildirgemiz, güçlü hedefler ortaya koymuş durumda. Örneğin; 1 yıl içinde 180 bin öğretmenin atanması, taşımalı eğitime son verilmesi, ayda 1500 liranın altında aylık alan 1 milyon 644 bin emekliye asgari 1500 lira aylık verilmesi, yine Ramazan ve Kurban bayramlarında emekliye 1'er maaş ikramiye verilmesi, Öğretmenler Günü'nde öğretmenlere 1'er maaş ikramiye verilmesi, tam gün eğitimin sağlanması, çocukların sabah evden okula giderken, kahvaltı yapmamaları ve okulda arkadaşları ve öğretmenleriyle beraber kahvaltı yapmaları, yine öğle yemeğini arkadaşları ile birlikte yemeleri ve sonra akşam servisle evlerine gelmiş olmaları. Bu, aynı zamanda eğitime de çok büyük önem verdiğimizin bir başka göstergesi. Bununla birlikte asgari ücret var tabi. 1 Ocak 2019'dan itibaren bütün çalışanlar için asgari ücret 2 bin 200 lira olacak. Asgari ücret vergisiz olacak. Özellikle sosyal dokunun güçlenmesi açısından, iç barışın sağlanması açısından bu çok önemli. Getirdiğimiz bir diğer uygulama var; aile sigortası. İnsanın yoksulluğunu teşhir etmeden, yoksul ailelerin banka hesaplarına her ay 1000 lira para yatırarak, onların onurlarının korunması ve sosyal devletin, bir anlamda yoksulların yanında olduğunu göstermesi." 'SOSYAL POLİTİKALAR, İTTİFAKLARIMIZ TARAFINDAN BENİMSENİYOR' "Vaatlerinizin yerine getirilmesinde cumhurbaşkanı ya da parlamento seçiminin sayısal sonuçlarına mı bağlı hareket edeceksiniz yoksa her halükarda ifası için ittifakınızı mı işleteceksiniz?" sorusu üzerine 'millet ittifakı'nın, parlamentoda çoğunluğu yakalayacağını kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Bu söylediğimiz sosyal politikalar, 3 aşağı 5 yukarı bizimle beraber hareket eden 'millet ittifakı'nın diğer aktörleri tarafından da bir şekliyle seslendirilmektedir. Asgari ücret gibi emeklilere ikramiye verilmesi gibi aile sigortası gibi kurumlar, onlar tarafından da benimseniyor. Dolayısıyla parlamentoda çoğunluk sağlandığı zaman bunlar yasalaştırılarak, normal hayata geçirilecektir." 'APOLET' AÇIKLAMASI: GENELKURMAY'IN AÇIKLAMA YAPMASI LAZIM Partisinin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin, 2'nci Ordu Komutanı Korgeneral İsmail Metin Temel'e yönelik sözlerinin ardından başlayan 'apolet' tartışmasıyla ilgili CHP Lideri Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Bir hükümet var bir de devlet denen bir kavram var. Hükümet, halktan yetki alır ve belli bir süre için devleti yönetmek üzere gelir. Devlet, liyakat sistemi üzerine inşa edilmiştir. Devlette her bürokratın görevi tanımlanmıştır. Tanımlamayı yasalar yapar. Valinin görevi, komutanın görevi, albayın görevi, üniversite hocasının görevi, nüfus memurunun görevi, yardımcı hizmetlere bakan personelin görevi gibi bütün görevler tanımlanmıştır. Dolayısıyla devlet memurları, hükümet memurları değildir. Adı üstünde devlet memurları. Yasasının adı da 'Devlet Memurları Kanunu'dur. Devlet memurları, siyasete karışmazlar. Bunlar, siyasetin dışındaki aktörlerdir. Bunlar, siyasetin yani hükümetin kendilerini yönlendirdiği şekliyle görevlerini yerlerine getirirler; ama yasalara uygun olmak kaydıyla. Bürokratlar, askerler, hakimler ve savcılar sıcak siyasetin dışında dururlar. Bunlar siyasi toplantılara katılmazlar, katılmaları da doğru değildir. 'Apolet' tartışmasının bizi asıl rahatsız eden boyutu, bir siyasi toplantıya bir askerin rütbesiyle beraber resmi kıyafetiyle beraber katılması ve orada kendi rakibini eleştirirken, o askerin onu alkışlaması. Yani cumhurbaşkanı adayını alkışlaması. Bizi rahatsız eden budur. Devletin geleneğinde böyle bir kural yoktur. Askerlerin geleneğinde de hiç böyle bir kural yoktur. Normalde Genelkurmay Başkanlığı'nın bu konuda bir açıklama yapması lazım. Açıklama yapmadığı takdirde bir anlamda kendisi, suçun da ortağı olmuş olmaktadır. Biz bunu doğru bulmuyoruz. Sayın İnce'nin buna yönelik bir eleştiri getirmesi son derece haktı tabi." 'AF' AÇIKLAMASI: MAFYA BOZUNTULARININ AFLARIYLA UĞRAŞILIYOR MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin gündeme getirip, yinelediği hükümete yönelik af çağrısını değerlendiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Allah aşkına işsizlik sorunu var. Çiftçi kendisini yakıyor, işsiz kendisini yakıyor. Milyonlarca işsizimiz var. Atama bekleyen öğretmenler var. 17 milyon yoksulumuz var. Türkiye'nin pek çok komşusuyla sorunu var. Yani bu kadar büyük sorunlar varken, kalkıp da affı Türkiye'nin gündemine getirmek, akıl karı bir iş değil. Anlamak da mümkün değildir. Dolandırıcıyı mı affedeceksiniz, kimi affedeceksiniz? Asla doğru bulmuyorum. Sayın Bahçeli hüküm giymiş mahkum olanların affıyla uğraşacağına aylardır, yıllardır hapiste olup, hakkında henüz iddianamesi dahi düzenlenmeyen ve hapiste bekleyen bir sürü insan var. Bari onların hakkını arasa. Bu adamlar, bu kadar yıldır, bu kadar aydır hapisteler; iddianame dahi yok. Niye tutuluyorlar bu insanlar hapiste? Bunların hakkını araması lazım. 33 er, 7 kez ömür boyu cezaya mahkum edildi. Bunların hakkını arayın. Asıl mahkum edilmesi gereken komutanlar, erlerden ne istiyorsunuz siz? Ama onlar bırakılmış, mafya bozuntularının aflarıyla uğraşılıyor ki bu da kabul edilecek bir şey değil. Benim vicdanım kabul etmiyor." 'İHTİYAÇ FAZLASI VARSA BEDELLİ YAPILABİLİR' CHP Lideri Kılıçdaoğlu, kamuoyundaki bedelli askerlik beklentisiyle ilgili "Bu konudaki tartışmayı önce uzmanların görüş bildirmeleriyle başlatmamız gerekiyor. Yani insanlar talepte bulunabilirler; ama Türk Silahlı Kuvvetleri buna ne kadar sıcak bakıyor, ihtiyaçlar nedir? Onun hesabının iyi yapılması lazım, değerlendirilmesi lazım ve ondan sonra karar verilmesi lazım. İhtiyaç fazlası varsa elbette bedelli yapılabilir; ama ihtiyaç fazlası yoksa herkesin gidip, askerliğini yapması lazım. Burada kararı siyasilerden çok Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyacının belirlenmesi ve ona göre davranılması gerekir, diye düşünüyorum" dedi. 'SİLAHLAR EŞİT DEĞİL' Türkiye'deki seçim atmosferini değerlendiren Kılıçdaroğlu, iktidarın baskısı altında seçim süreci yaşandığını savundu. Cumhurbaşkanı adayları arasında eşitlik olmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Silahlar eşit değil. Bir cumhurbaşkanı adayı, mahkum olmadığı halde hapiste tutuluyor. Bir başka cumhurbaşkanı adayına televizyonlarda hiç yer verilmiyor. Bir başka cumhurbaşkanı adayına birkaç dakika yer veriliyor. Bir başka cumhurbaşkanı adayına 2 saat, bilemediniz 2 saat 15 dakika yer veriliyor. Ama bir cumhurbaşkanı adayına 80 saat, 90 saat, 100 saat yer veriliyor. Buna da 'demokratik seçimler' deniliyor ve buna da kargalar gülüyor. Demokrasi de yok, hiç kimsenin can ve mal güvenliği de yok. Ama biz 25 Haziran'da bu tabloyu değiştirmek istiyoruz. Türkiye'ye demokrasiyi getirmek istiyoruz, baskıcı rejime son vermek istiyoruz. İktidar yüzde 90 oranında medyayı kontrol ederek, kendi düşüncelerini toplumun her kesimine, her dokusuna aktarmak istiyor. Ama buna rağmen büyük bir başarısızlığa mahkum, tablo onu gösteriyor" diye konuştu. 'İKİNCİ TURA KALACAĞI ANLAŞILIYOR' "Eğer seçimlerde ikinci tura kalırsanız ne planlıyorsunuz? İkinci turda AK Parti dışındaki diğer partilerin sizi destekleyeceğine inanıyor musunuz?" sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Sayın İnce başarılı bir kampanya götürüyor. Çalışıyor, genç, dinamik ve enerjik. Dolayısıyla ikinci tura kalacağı anlaşılıyor. Hatta kendisi bazen özgüvenle bu işin birinci turda sonuçlanacağına ve kendisinin de cumhurbaşkanı seçileceğine de inanıyor. Umarız, o beklenti gerçekleşmiş olur. Ama ikinci tura kaldığı takdirde demokrasiyi savunan herkesin, İnce'nin yanında yer alması lazım; çünkü toplumun önünde 2 seçenek var. Demokrasi ve tek adam rejimi. Demokrasiyi mi savunacağız, tek adam rejimini mi savunacağız? Ben bu ülkenin insanlarının demokrasiden yana tavır koyacaklarını ve Sayın Muharrem İnce'yi genç, yetenekli bir kişiyi, eski bir öğretmeni cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtacaklarına inanıyorum." 'YÜZDE 1 OY ALAN PARTİ DE PARLAMENTOYA GELMELİ' CHP Lideri Kılıçdaroğlu, dün kendisini ziyaret eden İYİ Parti Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener ile parlamenter sistemin getirilmesi konusunda yaptıkları görüşmenin detaylarını ise şöyle anlattı. "Sayın Meral Akşener, haklı olarak demokratik parlamenter sisteme geçişle ilgili ortak bir söylem geliştirmek istiyor. 'Millet ittifakı'nı oluşturan partilerin teknisyenleri bir araya gelsinler ve bir yol haritası çizsinler, diye bir talebi oldu. Doğru bir taleptir, yerinde bir taleptir. Elbette demokratik parlamenter sistemi geliştirmek zorundayız. Altını özenle çiziyorum, eskiye dönüş değil. Eskiye dönüş, bugünkü zemini hazırlar. Biz tam tersine parlamentonun yani Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin güçlendiği, erkler arasında yani yargının bağımsız olduğu, yürütme organının parlamentoyu ve yargıyı denetlediği, parlamentonun yürütmeyi ve yargıyı denetlediği, yargının da diğer iki erki denetlediği, medyanın da bütün bu erkleri ayrıca gücün denetlenmesi bağlamında denetlediği bir rejimi istiyoruz. Demokratik parlamenter sistemimiz olmalı, parlamento güçlenmeli; gazi parlamentonun, Kurtuluş Savaşı'nı yöneten bir parlamentonun, bir kişinin tahakkümü altına girmemesi gerekir. Eski rejimde ve eski modelde parlamento, çoğunluğu olan siyasal iktidarın güdümündeydi, ipoteğindeydi ve biz bundan rahatsızdık. Bu ipoteği sağlayan da 12 Eylül darbe hukukuydu, darbe yasalarıydı. Biz o darbe yasalarını da değiştireceğiz. Yüzde 1 oy olan partinin genel başkanının da parlamentoya gelmesini isteyeceğiz. Parlamentoya milli iradenin tam yansımasını isteyeceğiz ve Türkiye'nin, parlamentonun sorunlarına çözüm üreteceğine inanıyoruz ve bunu sağlayacağız. Dolayısıyla geçmişe dönük değil, geleceğe dönük olarak daha güçlü demokratik bir parlamenter yapıyı inşa edeceğiz. Bunu inşa ederken de elbette bir yol haritası olacak. Bunu gerçekleştirmek için Anayasa değişikliği gerekiyor. Aynı zamanda güçlü bir parlamenter sistem, Türkiye'nin sorunlarına çözüm üreten bir sistem demektir. Yoksullukla mücadele, gelir dağılımının dengelenmesi, güçler ayrılığının dengeli bir şekilde korunması, cumhurbaşkanının tarafsız olması; bütün bu ilkeler, bir şekliyle belli bir takvime bağlanır ve o çerçevede bir program oluşturulabilir." 'MUHARREM İNCE'DEN KORKUYORLAR' Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve AK Parti kurmaylarının 'Muharrem İnce'yi kendi partilerine genel başkan seçmediler, şimdi ülkenin başına aday gösteriyorlar' yönündeki eleştirilerini değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Öyle anlaşılıyor ki Sayın Muharrem İnce'den korkuyorlar. Korkmasınlar. Muharrem İnce gelecek ve Türkiye'yi onlardan daha güzel yönetecek" dedi. 'ERDOĞAN, BUNUN İSTİSNASI' Cumhurbaşkanı adaylarının mitinglerine yönelik de açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanı adaylarının mitingleri medyada eşit oranda verilmiyor. Yoğunluğum nedeniyle bütün mitingleri izleme şansım da yok. Ben bütün cumhurbaşkanı adaylarının başarılı bir performans sergilemelerini isterim; ama Erdoğan bunun istisnası. Çünkü Erdoğan, devletin bütün imkanlarını kullanıyor. Devletin uçağını, devletin arabasını, devletin valisini, devletin kaymakamını. Herkesi kendi lehi için, kendisinin cumhurbaşkanı seçilmesi için kullanıyor. Bu da eşitsiz bir tabloyu ortaya çıkarıyor ve ben bunu doğru bulmuyorum" diye konuştu. CHP Lideri Kılıçdaroğlu, ayrıca tedavisi sürdürülürken, rehabilitasyon merkezinden Gülhane Eğitim Araştırma Hastanesi'ne (GATA) sevk edilen CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın sağlık durumuyla ilgili kızından bilgi aldığını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Tahliller için GATA'ya gittiğini ve bu sabah tekrar rehabilitasyon merkezine döndüğünü ifade ettiler" dedi. 'FENERBAHÇE, DEMOKRATİK SEÇİM GERÇEKLEŞTİRDİ' Fenerbahçe Kulübü'nde hafta sonu gerçekleştirilen ve Aziz Yıldırım'ın 20 yıl sonra başkanlık koltuğunu Ali Koç'a devrettiği Olağan Genel Kurulu da değerlendiren CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Bütün Fenerbahçelilere sevgilerimi, saygılarımı gönderiyorum. Onları yürekten kutluyorum. Demokratik bir seçim gerçekleştirdiler. Herhalde önümüzdeki süreçte şampiyonluğa kilitlenecekler" diye konuştu.