Kürt sorununa siyaset kurumunun çözüm getirmesi gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "akil adamlar" önerisini anlattı. Fatih Altaylı'nın "Öcalan'la da görüşülebilir mi?" sorusuna "Sorunun çözümü Öcalan ile görüşmekse gitsin görüşsün bu akil adamlar" yanıtını verdi. Erdoğan'ın meydanlarda kendisine yönelik eleştirilerine yanıt veren CHP lideri bir kez daha televizyonda tartışma çağrısı yaptı.
İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları:
MİTİNGLER
85 veya 86 miting oldu. İlk kez bir genel başkan 81 ile gidip miting yapıyor, belki de Türkiye tarihinde. 85 mitingin yanında ilçelerdeki mini mitingler var. Beni en fazla Hakkari, Kütahya, Düzce, Elazığ mitingleri. Buralardan milletvekili çıkaramadık.
İstanbul ve Gaziantep mitingleri de güzeldi.
İstanbul mitinglerini kıyaslama şansım olmadı. Engellemelere rağmen güzel miting yaptık.
Ben ne kendi mitinglerimi ne de başka mitingleri TV'den izleme şansım olmuyor. Ama metinleri okuyorum.
THE ECONOMİST
Doğrusu Economist dergisinin seçimleri çok fazla etkileyeceğini zannetmiyorum. Ama Sayın Erdoğan bundan o kadar etkilendi ki. Ben hiçbir zaman bizim lehimize konuşun diye bir şey söylemedim. Ben kendi ülkemin sorunlarını anlatıyorum. Sayın Erdoğan'ın söylediği daha ilginç bir şey var, "Bizim lehimize yazılsaydı reddederdik" diyor. Daha önce defalarca AKP'ye oy verin diye yazdı. Nasıl oluyor da o zaman "Siz bu yazıyı yazdınız" diye itiraz etmedi. Türkiye'nin gerçeklerini anlatıyorum. Dünya görüyor. Erdoğan ne derse desin Türkiye'de demokrasi, özgürlük sorunu var. Gösteren de biziz. Kaç gazetecinin tutuklandığını, evlere baskı yapıldığını anlattık. Kenan Evren'i nasıl öğrendilerse Erdoğan'ın yaptıklarını anlatıyoruz. Yürekli pek çok gazeteci de yazıyor.
Gazetecilerin kalemi özgürse, bizim gazetecilerimiz de Libya hakkında, Mısır hakkında yazdılar. Onlar kalkıp da "Çetesiniz" demedi. Bu tür bir suçlama ilk kez Erdoğan döneminde oldu. "Düne kadar demokrat görüyorduk, CHP lehine yazı yazınca böyle oldu" diyorlardık. AB tarafından böyle bir şey gelseydi itiraz ederdik. Siyasi bir taraf olurdu. Referandum döneminde Evet için açıkladılar. O zaman itirazımı yaptım. Övgüleri bana göre o dönem AKP değişimden, demokrasiden yana bir taqvır sergiliyordu. CHP için de statükocu algısı vardı. AKP de o dönem övülüyordu. AKP'nin bazı doğru şeyler yaptığını da söyleriz. Duble yolları yaptılar eyvallah itirazımız yok. İtirazımız kaça yaptılar. AB'ye başlangıçta asılır gibi göründüler, AB'nin üstüne çizgi çektiler. İkili bir politika izlediler.
Dış politika iç politika malzemesi olmaz. Her şeyi iç politikada kullandılar. Şimdi tıkandılar.
Biz AB'ye tarih verin, diyeceğiz. Kıbrıs'ta referandum olacak evet çıkarsa Kıbrıs'ı tanıyacağız dediler. Ne oldu? Biz bunu ana muhalefet olarak takip ediyoruz. Yunanistan ciddi engeller çıkarıyor. Ama komisyonlarda sağduyu egemen.
"ERDOĞAN KADAR KARARLI DEĞİL" ELEŞTİRİSİ
Ben Sayın Erdoğan gibi bağırıp çağıran bir insan değilim. Sakin ama kararlı bir insanım. Düşündüğümü yaparım. Bir yıllık süre içinde CHP'de bu kadar ciddi dönüşümü kim yapabilirdi. Kimseye bağırmadım. Partiyi kararlı olarak sosyal demokrat bir çizgiye çekecektik. Bizde önce istediğimiz çizgide değildi. Bu bizim kararlılığımızdı.
Erdoğan dokunulmazlıklar kalkacak dedi, kalktı mı? Hangi kararlılıktan söz ediyorsunuz? Kararlılık farklı bir şeydir. Danimarka'da Hz. Muhammed'in karikatürlerini çizdiler. "Rasmussen'e oy vermeyeceğim" dedi. Gitti tıpış tıpış oy verdi.
Kamuda da uzun yıllar çalıştım. Orada da bakanlara direndim.
Uzun yıllar Türkiye'yi pek çok uluslararası anlaşmada temsil ettim. Erdoğan'ın duruşu diyorsunuz. Türk askerlerinin başına çuval geçirdiği zaman nerdeydi? Tam tersine Türkiye'yi rezil etti. Erdoğan, uluslararası arenada kullanılan bir insan. Gerçekten söz ve karar sahibi olabilseydi. Filistin'de Hamas'la yapılan sözleşme niçin Mısır'da imzalanır? Suriye'de arabulucu rolünü üstlendi. Türkiye'nin arabulucuğu kabul edilmedi.
TV'DE TARTIŞMA
Brüksel'de, Almanya'da, Belçika'da sosyal demokrat liderlerle, devlet başkanlarıyla konuştum. Kendi ülkemizin çıkarları neyse söyledim. Ama ben Erdoğan'ı ikna edemiyorum. Kararlı mısın, gel. Vatandaş TV'de izler görür.
İşin özü dış politikada ülkenin çıkarlarıdır. "Ben ülkemi pazarlamakla görevliyim" diyor. Tanıtmak ayrı, pazarlamak ayrı.
Erdoğan Avrupa'ya artık zor gider. "Siz basılmamış kitabı toplattınız, nasıl AB'ye gireceksiniz?" diye soracaklar.
GÜL'ÜN TUTUKLU GAZETECİLERLE İLGİLİ SÖZLERİ
Sayın Gül'e sıcak politik tartışmalara girmek yakışmaz. Bir iddianın gerçekmiş gibi dile getirilmesi cumhurbaşkanına yakışmaz.
Özel yetkili mahkemeler artık Erdoğan'ın özel mahkemeleri oldu.
AİLE SİGORTASI
Uluslararası çalışma örgütünün 9 sigorta dalından biri. 9. sigorta dalı Aile Sigortası, Türkiye'de uygulanmıyor. 71'de bunu kabul etmişiz, uygulanmıyor. Biz Türkiye'de yoksulluk var diyoruz. Bu soruna parti olarak çözüm üretmek zorundayız. Dünya bulmuş. 12 milyon 700 bin yoksul sayısı gerçekçi bir rakam olmayabiliriz. 15 milyon 600 bin üzerinden hesap yaptık. Geliri olmayan ya da geliri asgari ücretin altında olan ailelerde kadının banka hesabına yatacak. 14 kurum aile sigortasının işini yapmaya çalışıyor. 14 kurumu kapatacağız yeni kurum kuracağız: Aile sigortası kurumu (ASKUR). Bu kurum yoksulluk envanteri geliştirecek. Var olan verilerden yola çıkılacak. Sosyal hizmet uzmanları bunu yapacak. Belli sayıdaki aileden bir sosyal hizmet uzmanı sorumlu olacak. Yanlış rapor verilip yanlış aylık bağlanacaksa bu sosyal hizmet uzmanından kesilecek. Ortalama bin aileye bir uzman düşünüyoruz.
Efendim 600 lira veriyorsun, adam niye çalışacak? Kamuda bir işçi alınacaksa önce o aileden alınacak ve onlar aile sigortasının dışına çıkacak.
Ben eski hesap uzmanıyım. Yıllarımızı verdik bu konuda. Faik Öztrak hazinede yıllarını verdi. Merkez Bankasında, BDDK'da görev yapmış arkadaşlarımız var. Bu raporu hazırladıktan sonra bizim gibi düşünmeyen akademisyenlere de sorduk. Onun üzerine bunu kamuoyuna açıkladık. 600 lira en düşük rakam. Çocuk sayısına göre de bu değişebilecek.
ÇİFTÇİYE MAZOT 1.5 LİRA
"Çiftçiye mazotu 1.5 liradan vereceklerini ve elektrik borçlarının silineceğini" kaydeden Kılıçdaroğlu, "Bizim projelerin bir özelliği var. Puzzle gibi birbirini tamamlıyor." dedi.
Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
"Kaynakları sağlıklı, öncelikleri iyi belirlenmiş projelerle yola çıktığınız zaman problem olmaz. Önce 'Kaynak yok' dediler, şimdi 'Biz sizden daha çok veriyoruz' diyorlar. Mal olarak ödemek ayrı, para olarak ödemek ayrı. Mal olarak öderken, 1 TL'lik malı 3 TL'ye alıyorlar. Ankara Büyükşehir Belediyesi hakkında, 1 milyarlık dosya var, savcılıkta duruyor. Deniz Feneri ne olduysa o da öyle bekliyor'"
VİZELERİN KALKMASI
Vize sorununun aşılması güzel bir şey. İki tarafın ilişkisi üzerine kurulu. Diplomatik başarı olacaksa AB ile vizenin kalkması lazım. Burada başarı olarak algılanacaksa Rusya ile olan ilişkidir.
SSK'YI ZARARA UĞRATTI MI?
Sosyal sigortalar kurumları ticari kuruluş değildir. Zarar kavramını kullanmak doğru değildir. 76 yılında ilk açık görülüyor. Ben o zaman yoktum. Benim genel müdür olduğum dönemde hazineden yardım gelirdi emekli maaşları için. Hadi diyelim ben ciddi açıklarla karşı karşıya bıraktım. Emekli aylıklarını, yaşını ben belirlemiyorum, yasalar belirliyor. Bunların hespi yasalarla ve hükümetin getirdiği kurallarla... SSK tarihinde bir ay topladığı paraları ilk kez repoya yatıran kişi benim. Bakanlar Kurulu kararına rağmen Danıştay' gidip dava açan bürokratım. Hiç kimseden de korkmadım. Kurumun çıkarlarını koruduğuma eminim. Diyelim ki benim dönemimde iki lira açık var? Şimdi ki açık ne kadar? 30 lira. Benim dönemindem çok daha fazla açık şimdi var. Ben bürokratım, bunlar hükümet. Demek ki benim genel müdürlüğüm siyasi iktidarın üstünde bir güç olarak algılanıyor. Ben de bundan memnunum.
Her bakan görevden almak istedi. Ama bakanlar gitti ben kaldım. Bütün arşivler senin elinde al arşivleri gel, diyorum Erdoğan'a, gelemiyor. Yakınlarımı aldığımı söylüyor. İki sayfalık bir olay. İkinci sayfayı açıklıyor. Belgeyi oturup adam gibi açıklasana. Belgeleri bilgi edinme yasası çerçevesinde istedim. Gelince dava açacağım Erdoğan'a. Niye birinci sayfayı açıklamaktan korkuyorsun? Gel karşıma ben onun ne olduğunu bütün millete göstereceğim. Herhangi konuda gelsin karşıma, eminim ki gelemez. O promptera bakmadan konuşamaz. Söz veriyorum tek başına çıkacağım. İstediği bakanla da gelsin.
KÜRŞAT TÜZMEN
Erdoğan 'Ey Kılıçdaroğlu biz yolsuzluklara bulaşan bakanları listelere koymadım' ben de bakanlık yapan ve listede yer almayan kişileri açıkladım. Ali Coşkun ve Sait Yazıcığoğlu'na kefilim dedim. Diğer bakanlar için açıklamalarını istedim. Sayın Tüzmen'le karşılaştık. Müsteşarken ben ona bir şey demedim ki. Onun bakanlık yaptığı dönemle ilgili kitap var. Sayın Tüzmen Aydın Ayaydın'ı mahkemeye verdi, kaybetti. İlla karşılaşmak istiyorsa Aydın Ayaydın Kürşat Tüzmen uzmanıdır. Onunla konuşsun. Tüzmen, Erdoğan'a bir şey söyleyemiyor, bana söylüyor.
HAKKARİ MİTİNGİ İLE İLGİLİ ELEŞTİRİLER
Genel başkan olunca 81 ile gideceğim diye söz vermiştim. Hakkari benim görmediğim illerden birisi. Zaten programımıza daha önce koymuştuk. Vali'yi, başsavcıyı, belediye başkanını ziyaret ettim. Bizi izlemeye gelen partililer dışında Hakkarililer vardı. Onların da elinde ne parti bayrağı ne Türk Bayrağı vardı. Bizim çoğu mitingimizde de yoktu. Biz orada parti propagandası yapıyoruz. Parti hepimizin bayrağı. Diyarbakır mitinginde Türk Bayrağı getirilmesini istedim, madem Erdoğan böyle diyor. Bu bayrak 73 milyon yurttaşın ortak paydasıdır. Bayrak üzerinden siyaset toplumu böler. Ama Erdoğan'ın görevi toplumu bölmektir. BDP'li beni dinlemeye gelmiş, AKP'li de geliyor. Biz mitingi herkesin bizi dinlemesi için yaparız. Adamdaki kıskançlık öyle bir noktaya gelmiş. Bizim mitingi izlemeye geldiler diye dövelim mi? Böyle demokrasi anlayışı olabilir mi? Vali, 'İyi ki geldiniz. Burada siz de olmalısınız' dedi. Devletin valisi böyle olmalı. Hakkari'ye gittik, suçlandık. Efendim BDP ile 5 maddelik bir anlaşma yapmışız! Onurlu insan o anlaşmayı açıklar. Kendi kendine oturuyor, bizi nasıl kötüleyecek... Demirtaş, 'Bizim CHP ile anlaşmamız yok ama AKP il başkanı ile yaptığımız anlaşmayı seçim sonrası açıklayacağım' diyor. Lütfen o anlaşmayı seçimden önce açıklayın. Erdoğan bu millete doğruları söylemiyor. Bize habire iftira atıyor. O konuda da mahkemeye verdim. Hangi anlaşmayı yapmışız görelim.
MELİH GÖKÇEK'İN İDDİALARI
Öyle bir insanı hatırlamıyorum. Kim o? Kuyruk acısı var onun. Yenilen pehlivan güreşe doymazmış....
"ANARSAN ANA..."
Bütün samimiyetimle söylüyorum. Erdoğan, sosyal sigortalarda yolsuzluk yaptığımı söylüyor. 'Bir daha adımı yolsuzlukla anarsan, ayağını denk al' diyecektim. Bir metne bakarak konuşmuyorum. Sonra 'ayağını denk al' ifadesinin tehdit koktuğunu düşündüm. Sonra arkadaşlar yanlış anlaşılabilir dedi. Çıkıp şunu söyleyebilirdim, 'Anandan emdiğin sütü burnundan getirebilirim'. Ama onu söylemedim. Beni tanıyanlar küfürden hoşlanmadığımı bilir. Başbakan bile bütün bu açıklamalara rağmen bunu kullandı.
"DİŞLERİNİ SÖKECEĞİM" İFADESİ
'Aslanım kaplanım' diyor ya. Sen aslan kesileceksen dişlerini sökerim diyorum. Ben siyaseti düzgün, doğru, düzeyli yapmaya kararlıyım.
KAYSERİ BELEDİYESİ
Niye müfettiş gönderip araştırmadılar? Biz bir ekip oluşturduk ve onların bile ulaşmakta zorlandığı ya da ulaşmak istemediği belgeleri bulup savcılığa teslim ettik. Göreceksiniz çok ilginç şeyler çıkacak.
MERKEZ BANKASINDAKİ PARALAR
Erdoğan o paranın ne olduğunu bilmiyor. O para harcanmaz, o farklı bir şeydir. Merkez Bankası özerktir, müdahale etmeniz için yasa çıkarmanız lazım. O parayla sorunu çözeceğim derseniz rezil olursunuz. Harcama bütçe içinde olur.
EKONOMİ İYİ YÖNETİLMİYOR
İyi yönetilen bir ülkede 9 yılda 4 kez mali af çıkmaz. İzlenen ekonomi politikası bunu zorunlu kılıyor. İcra dairelerinin sayısı neredeyse ikiye katlanmış. Sıcak para niye gelir? En yüksek faizi verirseniz gelir.
Ekonomi önce üretim sürecini hızlandırmakla başlar. Aile sigortası dediğimiz, üretim sürecinin başlangıcır. Esnafa, toptancıya gidecektir.
Kendi kobilerimizin üretmesini istiyoruz. Bir yıl ödediği vergi kadar sıfır faizli kredi vereceğiz. Vergimi zamanında toplayacağım, sigorta primini alacağım. Yanında kayıt dışı işçi çalıştırıyorsa onu da sigortalı yapacak. Ekonomiyi üretir konuma getireceksiniz.
İnsanlar iş bulma umuduyla AK Parti'ye oy vermiyor. Onlar da biliyorlar ki AKP bunlara iş vermeyecek. Siyaset inanç siyaseti ve etnik siyaset arasına sıkıştı. Biz o insanlarla yeterli ilişki kuramadık. Oysa biz herkesin inancına saygılıyız.
4 C'LER KADROLU OLACAK
4 b'lilere kadro vereceğimizi söyledik, iktidarı çalıştırdık. 4 c'lilerin çoğu eski sendikalı. Ellerinden haklarını aldılar. Biz onların haklarını iade edeceğiz. Onlar da kadrolu olacak. Zaten parasını veriyorsunuz, kıdem tazminatı hakkını vermemek için 4 c yapıyorsunuz. Çağdaş köle diye çalıştıralım o zaman!
SÜLEYMAN DEMİREL
Benim kimseyle aram kötü değil. Bütün mesele uygarca konuşmak. Benim Tayyip Bey'e de düşmanlığım yok. Demirel'le bürokrat olarak saygı temeline dayanarak görevimi yaptım.
Ben siyasete atıldım. Demirel ile ilk karşılaşmamız Süleyman Demirel Üniversitesi'nde oldu. Orada ben de konuşmacıydım. Onun dışında annemin vefatı dolayısıyla başsağlığı dileğinde bulundu. Herhalde Sayın Haberal ile ilişkilerinin çok iyi olduğunu biliyorum. Ben Sayın Haberal'ı Maliye Bakanlığında görev yaptığım zamanlardan beri tanırım. Sözde demokrat kafaya bakın, kişi milletvekili olmasına dair sakınca yoktur diye kağıt getiriyor ama Erdoğan rahatsız oluyor.
Sayın Erdoğan seçilemiyordu. Önünü biz açtık. Bakın bizim demokrasi anlayışımız budur. Halkın desteği varsa saygı göstereceksiniz.
İNTERNET YASAKLARI
Özgürlüklerden yanayız. BTK'yı yeniden düzenleyeceğiz. Oranın yönetim tarzı anayasaya da uygun değil. Dünyadaki uygulamalara bakacağız, insanlar eleştirilerini yapacak. Özel olarak ne bir ayrıcalık ne de zorluk çıkarmak derdinde değiliz.
Facebook ve Twitter niye yozlaştırsın?
Şimdi gençler siyasetin içine giriyorlar. Bu sevindirici bir gelişme.
ÖZERKLİK
Ben ilk kez kendi programından habersiz bir Başbakan gördüm. Yerel yönetimlere özerklik şartı... AKP'nin seçim beyannamesinde var. İktidarda kalmak için her türlü yalanı söyleme becerisine sahip. Bu seçim beyannamesi ya AKP tarfından yazılmadı ya da burada yazılanlara rağmen halka yalan söyleniyor. Yerel yönetimlere özerklik şartı en çok bizim belediyelerin işine gelecek. İzmir belediyemiz baraj yapacak, yapamazsın, dediler. Elini kolunu bağlıyorlar.
KÜRT SORUNU
30 yıldır, çözülmemiştir, derinleşmiştir. Siyaset kurumu çzöüm üretmedi, güvenlik güçlerine havale edildi. Bu sorunu biz çözeriz dedik, Başbakan formül istedi. Formül şu: Toplumsal uzlaşmayla bu sorun çözülür. Her partiden akil adamlar toplanacak. Ama çözümsüzlük için değil. Asla ve asla iç politika malzemesi yapmayacak. ("Öcalan'la da görüşülebilir mi?" sorusu üzerine) Sorunun çözümü Öcalan ile görüşmekse gitsin görüşsün bu akil adamlar. Amaç bu sorunu çözmekse, insan hakları, özgürlükler, demokrasi temelinde olmalıdır. Bu yolla çözülürse hiçbir siyasi parti 'Ben çözdüm' demeyecektir.
YENİ KASETLER ÇIKAR MI?
Kaset siyasetinin devam edip etmeyeceğine Erdoğan karar verecek. Önce onların bilgileri oluyor. Erdoğan, Elazığ'da bir kasetten söz etti, 'Yarın öbür gün yayınlanır' dedi ve yayınlandı. Önce iktidara servis ediliyor, sonra yayınlanıyor. Aklımıza bu geliyor.
5 MADDEDE "YENİ CHP"
- Yeni CHP halka daha yakın olmak istiyor.
- Yeni CHP sadece eleştiri değil, çözüm de getirmeli. Bu konuda mesafe kat ettik.
- Daha özgürlükçü daha demokrat olmak zorundayız. Bu konuda da İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinin kaldırılması, seçim barajının kaldırılması dahil önerilerimizi verdik.
- Ayağı yere basan eleştiriler yapmalı ve öneri de getirmeliyiz.
- Ekonomiyi nasıl yöneteceğimizi halka anlatmamız lazım. En iddialı programımızı anlattık.