CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Kaset" skandalı hakkında, "Başbakan talimat vermese hangi kamu görevlisi cesaret edip böyle bir olayın içine girebilir?" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Başbakan'ın etkisiz eleman konumuna geldiği bir ülkede devlet mi var Allah aşkına. Terör örgütünün şehirleri silah deposuna döndürürken Valilere 'dokunmayın' diyen bir devlet olabilir mi?" dedi.
CHP lider Kılıçdaroğlu, HaberTürk televizyonunda canlı yayına katıldı. gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, kürsü dokunulmazlığı kavramını, "Milletvekili Kars'ta da, Trabzon'da da, Ardahan'da da Hakkari'de de, Tekirdağ'da da konuşabilir. düşünce özgürlüğü bağlamında bir siyaset bağlamında dokunulmazlık olmalı. hatta bunun sadece parlamenter olduğu dönemle sınırlı olmasını da biz gerekirse kabul etmeyiz. bütün bir dönem milletvekilleri rahatlıkla düşüncelerini ifade etmeli" diye tanımladı.
"KENDİSİNİN DOKUNULMAZLIĞI KALKMIYOR"-
Başbakan Ahmet Davutoğlu'na "Ne için kendisi gidip de dokunulmazlıkların arkasına saklanıyor" diye soran Kılıçdaroğlu, "Kendilerinin ve bakanların terör örgütlerine yardım ve yataklık yaptıklarına dair suç duyurusunda bulunduk, delillerimizi ekledik. Yarın bu dosya şu veya bu şekilde bakarsınız Meclis'e gelecek. Ama kendisinin dokunulmazlığı kalkmıyor" diye konuştu.
"NEDEN PARLAMENTO SÜREKLİ KAVGA EDER BİR GÖRÜNÜMDE"-
CHP'li milletvekillerinin asla kavga etmediğini vurgulayan Kılıçdaoğlu, "Şunu sormamız lazım 'Parlamentoyu bu noktaya kimler getirdi?' bu sorunun sorulması lazım. Neden parlamento sürekli kavga eder bir görünümde? Bunun oturulup konuşulması lazım" dedi.
-"SEN 'EVET' DİYECEKSİN SEN 'HAYIR' DİYECEKSİN DİYE BİR SÖYLEMDE BULUNMAM DOĞRU DEĞİL"-
Anayasa değişiklikleri konusunda siyasi partilerin grup kararı alamadıklarının altını çizen CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Gizli oylama var dolayısıyla sen nasıl oy vereceksin, kabul mü veya ret mi vereceksin? O konuda da zaten bizi soru sorma hakkımız yok. Benim bu günden kalkıp sen 'evet' diyeceksin, sen 'hayır' diyeceksin diye bir söylemde bulunmam doğru değil. Hem hukukun üstünlüğünü savunacaksınız hem de hukuka karşı olacaksınız bunu doğru bulmuyorum" şeklinde konuştu.
"ANAYASAYA UYGUN BİR DEĞİŞİKLİĞE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ GEREKTİĞİNİ KENDİSİNE SÖYLEDİM"-
Anayasa Mahkemesi'ni 54. Kuruluş yıldönümünde AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya'ya, dokunulmazlıklarla ilgili düzenlemenin Anayasaya uygun olmadığını söylediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Bu değişikliğin anayasaya uygun bir değişikliğe dönüştürülmesi gerektiğini kendisine söyledim, kendisi de bu konuda çalışacaklarını ifade etti. Tabi ne kadar çalışacaklar, nasıl olacak, şekillenmedi" ifadelerini kullandı.
"TARAFSIZ DAVRANACAĞIMA DAİR NAMUSUM VE ŞEREFİM ÜZERİNE ANT İÇERİM DİYE YEMİN ETTİ"-
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tarafsız davranmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Eş Genel Başkanı pozisyonunda şu anda. Şimdi Anayasada ne diyor? Tarafsız davranacağıma dair namusum ve şerefim üzerine ant içerim diye yemin etti.Tarafsız davranacağına dair namusu ve şerefi üzerine bir Cumhurbaşkanı yemin ettikten sonra, namus ve şeref kavramının önemine ve bu topraklar için değerine inanıyorsak ona herkesin uyması lazım. Herkes bu konuda son derece hassastır. Bu hassasiyeti öncelikle Sayın Cumhurbaşkanı'nın koruması lazım. Kim hatırlatacak, soru şu 'Tarafsız davranmıyor kendisini taraflı konuma açıkça koyuyor, tarafsız davranmıyorsun Sayın Cumhurbaşkanı' kim diyecek? Herkes korkuyor, mecburen ben söylüyorum."
-"DEVLET TERBİYESİ GÖRDÜK BİZ"-
Anayasa Mahkemesi'nde düzenlenen 54. Kuruluş yıldönümü töreninde Erdoğan'ın elini sıkmasını beklemediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Biz makama saygılıyız, devlet terbiyesi gördük biz. Eleştiririz, Sayın Cumhurbaşkanı geliyor dendiği zaman doğal olarak ayağa kalkıyoruz. Ama bir kişi kininin tutsağı olursa bu tür tablolar ortaya çıkar. Biz de zaten Erdoğan'ın kininin tutsağı, kendi kininin tutsağı olduğunu gayet iyi bildiğimiz için onun gelip geçeceğini hepimiz biliyorduk zaten. Gazeteciler de tahmin ediyorlardı çünkü onlar da bu tabloyu fotoğraflamak istiyorlardı. Zaten fotoğraf çekmek için konuşlandıkları yer de farklı bir yerdeydi" şeklinde konuştu.
-"HANGİ DEVLETTEN SÖZ EDİYORUZ BİZ"-
"Devletin çivisi çıkmış zaten" diyen Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmede bulundu:
"Başbakanın etkisiz eleman konumuna geldiği bir ülkede devlet mi var Allah aşkına. Terör örgütünün şehirleri silah deposuna döndürürken Valilere 'dokunmayın' diyen bir devlet olabilir mi? Hangi devletten söz ediyoruz biz. Hukukun üstünlüğüne inanan bir devletten mi yoksa 'Benim dediklerime uymadınız, benim dediklerimin gereğini yerine getirmediniz' diye insanların sabah evlerini basan bir devlet var. Hangi devlette söz ediyoruz biz? Hukukun üstün olduğu bir devlette, herkesin Anayasaya saygı duyduğu, yasalara saygı duyduğu bir devlette bu rezilliklerin hiçbirisi olmaz. Tam bir rezalet."
"SİZİN KREDİNİZE İHTİYACIMIZ YOK DEDİLER"-
CHP lideri Kılıçdaroğlu Çözüm Süreci hakkında şöyle konuştu:
"Baştan beri söyledik, 'Yaptığınız yol yanlıştır, bu yol sorunu çözmez, büyütür' dedik. 'Siz anlamazsınız' dediler. 'Peki kredi açıyoruz, buyurun çözün' dedik, 'sizin kredinize ihtiyacımız yok' dediler. 'Sorunu çözersen vallahi, billahi gelip seni tebrik edeceğim' dedim, 'Biz çözeceğiz' dediler. Buyurun hangi noktaya geldik.
-"BUNUN ADI VATANA İHANETTİR"
Bir ilçede kamyon üzerinde halka kalaşnikof dağıtıldığını biliyoruz. Peki kalaşnikof dağıtılırken jandarma diyor ki 'İzin verin müdahale edeceğiz' polis, 'İzim verin müdahale edeceğiz', Vali diyor ki 'Sakın müdahale etmeyin' ne için? 'Ankara'dan talimat aldık' bunun adı vatana ihanettir. Biz boşuna 'terör örgütlerine yardım ve yataklık yapıyor bu hükümet' demedik. Bildiğimiz için söylüyoruz. Bu konuda devletin arşivinde yüzlerce dosya vardır. Bakın bundan ötürü bizim hakkımızda bir suç duyurusunda bulunmuyorlar, korkuyorlar. Çünkü mahkemeye dava açıp su duyurusunda bulunsalar ki ağır bir iddiadır bu çok ağır bir suçlama. Ben bir iktidara diyorum ki 'Sen terör örgütüne yardım ve yataklık yaptın' Erdoğan'a da söylüyoruz, Davutoğlu'na da söylüyoruz, İçişleri Bakanı'na da söylüyorum, Adalet Bakanı'na da söylüyoruz. korkudan bizi mahkemeye vermiyorlar. Çünkü mahkemeye verseler bütün o dosyaları mahkemeye getireceğiz, vermiyorlar."
-"YANINA MHP'Yİ DE ALMIŞ DURUMDA"-
Kılıçdaroğlu, "CHP'nin daha fazla medya gücünün olması gerekmez miydi?" sorusuna şu cevabı verdi:
"İktidar partisi bunu nasıl yapıyor? Devleti kullanarak yapıyor, baskı unsuru oluyor. RTÜK'ü kullanıyor. Kimse kusura bakmasın ama yanına MHP'yi de almış durumda. MHP'nin temsilcilerini de almış durumda. Ne istiyorlarsa yapıyorlar, gözdağı, ceza, baskı, ilan verip vermeme, bütün baskıları uyguluyorlar. Bunların tamamı yasa dışı, tamamı hukuka aykırı. Biz hukukun üstünlüğünü savunuyoruz. Biz medyanın bir yandaş medya bir havuz medyası olmasını istemeyiz. Çünkü bizim övgüden çok eleştiriye ihtiyacımız var.
TRT'ye ne diyeceksiniz? Benim vergimle çalışıyor, benim tükettiğim elektrikle çalışıyor, yasasında tarafsız olması gerekir diyor, ama açık ve net iktidardan yana tavır alıyor. Bunu biz kabul edemeyiz."
-"O KOLTUKTAN AYRILMASI LAZIM"-
CHP lideri Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı İsmail Kahraman'a "Hangi gerekçeyle TBMM'ye gelecek ve hangi gerekçeyle TBMM'ye başkanlık yapacak?" diye sorarak, "Anayasanın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek bir madde konusunda açık ve net 'Burada bu sözcük olmamalıdır' diye bir düşünce ifade ediyorsa o koltuktan ayrılması lazım. Bulunduğu konum bunu söylemeye uygun bir konum değildir" diye konuştu.
"ERDOĞAN VİDEOYA ÇEKİLİYOR"-
CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın, "Bu işi çözmek istiyorsanız sorarsınız başbakana, yukarıdan aşağıya inin, aşağıdan yukarıya çıkmaya çalışmayın. Bir de Sayın Kılıçdaroğlu'na sorulsun. Çünkü o, başbakanın o kaseti seyrederken görüntüsünü izlediğini söyledi. 'Gözlüğünü takıp' diye anlattığı, gördüğünü iddia eden ana muhalefet partisi başkanı var" ifadelerine ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Doğru, bakın kaseti gördüm. Kaseti izlerken fotoğrafı bu. Kasetin başında, gözlüğü masada, gözlüğünü alıyor, takıyor ve kaseti izliyor. Yanında bir başka kişi daha var. Kaseti izlerken, dizüstü bilgisayardan izliyor. Biliyorsunuz dizüstü bilgisayarların tam ortasında bir kamera vardır, o kamerayla Erdoğan videoya çekiliyor, konuşmaları da var orada. Kendisine o kasetleri servis edenler, aynı zamanda Erdoğan'ı da videoya alıyorlar. Kaseti Erdoğan'a izletenlerin Paralel Yapı olduğuna inanmıyorum. Kim görüntüledi bilmiyorum ama bu görüntülerin Erdoğan tarafından izlendiğini gayet net, açık gördüm, dediğim gibi fotoğrafı da bu. Gördüğümde genel başkandım. 'Böyle bir kaset olduğu' söylendi bana. Gerçekten var mı dedim. 'Evet' var' dediler, getirdiler, koydular ve ben izledim bunu. Erdoğan'ı bunu seyrederken. Şimdi Erdoğan burada samimi değil."
-"İKİLİ OYNANDI"-
Hürriyet Gazetsi'nin "Erdoğan'ın MİT'e bu kaseti kim yaptı bulun talimatı" verdiği haberini yaptığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Böyle bir talimatın verilmediği sonra açığa çıktı. Çünkü bu talimat MİT'e verilse, MİT herhalde bulur ama bu talimat MİT'e verilmedi gayet açık gayet net söylüyorum. İkili oynandı." şeklinde konuştu.
-"BİR KUMPAS VAR ORTADA"-
CHP'nin "kaset" konusu ile yıpratıldığının söylenmesi üzerine, Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
"Kasetleri izliyor Erdoğan. Az önce ahlaktan bahsettik. O dönem Başbakandı. Bir Başbakan'a yakışır mı böyle kaset izlemek? Ve diyor orada 'Başka şeyler de var, iki gün sabredin' diyor, 'İki gün sonra daha net görüntüler de elde edeceğiz' diyor. Bunu Başbakan'a söylüyor yanındaki kişi söylüyor. Başbakan'ın talimatıyla bunlar oluyor. Başbakan'ın talimatı olmasa, birisi gelip o görüntüleri Başbakan'a servis eder mi? Başbakan'a servis ederken 'İki gün geçtikten sonra daha net görüntüler elde edeceğiz' diye Başbakan'a söyler mi?
Bir kumpas var ortada doğru ama bu kumpas Erdoğan'ın bilgisi dahilinde gerçekleşen bir şey. Erdoğan, 'Böyle bir kaset yoktur' diyebilir mi merak ediyorum. Bu olayı Sayın Baykal da biliyor. Kasetin, Erdoğan tarafından, Erdoğan'ın bilgisi dahilinde kendisine servis edildiğini Sayın Baykal da biliyor. Açık ve net söylüyorum; Erdoğan'ın bilgisi dahilinde bu yapılmıştır, Erdoğan'a servis edilmiştir. Eğer başbakan ahlaklı birisi olsa bu servisi kendisine getirenleri aynı gün görevden alır. Siz Başbakansınız ben size geliyorum bir kaset izletiyorum siz de seyrediyorsunuz sizin bilginiz olmadan birisi gelip bir başbakana böyle bir şey izletebilir mi? İzletemez mümkün değil.
Söz ile yenemediğiniz, akılla mantıkla yenemediğiniz bir olay nasıl yaparsınız, bel altına inerek yapmaya çalışırsınız. Ben niye diyorum siyasi ahlakta ciddi bir yozlaşma var diye? Bu yozlaşma aşama aşama toplumu etkilemeye başladı. Başbakan talimat vermese hangi kamu görevlisi cesaret edip böyle bir olayın içine girebilir?"
Kılıçdaroğlu, "Kaset" tartışmalarının "paralel yapı" ile alakası olup olmadığını "O zaman zaten bunlar paralel çalışıyorlardı bilemem ki ben onu zaten beraber değiller miydi?" ifadeleriyle değerlendirdi.
-"BAYKAL TÜRK SİYASETİNDE ÖNEMLİ BİR AKTÖRDÜR"-
Baykal'ın 7 Haziran'dan sonra Erdoğan ile görüşmeden önce izin istediğini vurgulayan CHP lideri Kılıçdaroğlu,"Toplum bundan bir rahatsızlık duydu. ben bu tür bir görüşmenin kendisine zarar verebileceğini de ifade ettim ortaya çıkan tablo şu Baykal'ın meclis Başkanlığı'na aday gösterilmesi Baykal Türk siyasetinde önemli bir aktördür. Kendisi ilkeleri olan doğruları olan bir siyasetçidir. Meclis Başkanı Adayı olarak gösterilmesi kadar doğal bir şey de olamaz" dedi.
-"ERDOĞAN'I TANRISAL BİR GÜÇLE KONUMLANDIRIYORLAR"-
Meclis Başkanı'nın hiçbir komisyonu çalıştırtmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu sözlerine şöyle devam etti:
"Bu parlamentoyu neden işlevsiz hale getiriyorlar? Çalışsın diyoruz. Bütün tezgah başkanlık üzerine kurulu. Meclis çalışıyor. Gece 24.00'a kadar çalışıyor. Biz çalışıyor diye Meclis'ten şikayet mi ettik? Baktığınız zaman Meclis Başkanı dahil, bir kişiyi yani Erdoğan'ı tanrısal bir güçle konumlandırıyorlar ve onun arkasından akıllarını ona kiraya vererek gidiyorlar. Böyle bir yapı var."
-"KİM HAKLI KİM HAKSIZ ONU AÇIKLASIN KAMUOYUNA"-
Ergenekon davasının Yargıtay tarafından bozulması üzerine Erdoğan'ın "Ortada bir şey yoktur diyemem, haksız yargılananlar olduğu kadar haklı yargılananlar da oldu" ifadesi hakkında değerlendirmede bulunan Kılıçdarolu, şöyle konuştu:
"Keşke şu soru sorulsaydı, 'Siz bu davaların savcılığını üstlendiniz ve sonunda hepsi beraat etti. Savcı olarak bir üzüntü duyuyor musunuz?' diye bir soru sorulsaydı. Yani efendim 'Haklısı da vardı, haksızı da vardı' yani savcıysa çıksın kim haklı, kim haksız onu açıklasın kamuoyuna. Bu aynı zamanda beraat edenlerin tamamının suçlu olarak ilan edilmesi gibi bir sonuç doğuruyor. Kim bunların içinde suçlu şimdi. İsmini versin o zaman"
ANKA