HABER

Kılıçdaroğlu: Git kardeşim kendi ülkende çalış diyeceğiz

Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında, CHP iktidarında "Suriye’ye huzur geldi, git kardeşim kendi ülkende çalış diyeceğiz" dedi.

Kılıçdaroğlu: Git kardeşim kendi ülkende çalış diyeceğiz

Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında "CHP’lilerin iktidarında Ortadoğu’ya barışı getireceğiz, Türkiye Cumhuriyeti olarak, ben de Başbakan olarak. Asla ve asla savaştan kavgadan yana olmayacağım. İnsanları silahlandırmadan yana olmayacağım. Suriye’ye de Irak’a da her tarafa barışı getireceğim Suriyeli kardeşlerime diyeceğim ki, bir milyon 700 bin kardeşim, git kardeşim, baba ocağına geri dön, sana her türlü yardımı yapacağız. Sana şu ana kadar 5,5 milyar dolar harcadık, helali hoş olsun. Ama CHP iktidarında "Suriye’ye huzur geldi, git kardeşim kendi ülkende çalış diyeceğiz" dedi.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. İç Güvenlik Paketini de eleştiren Kılıçdaroğlu, "Direnme hakkı evrensel bir haktır. Direnme hakkı, baskıya zulme karşı direnmektir. İnancımızda da vardır bu. Zulme teslim olmak bizim kitabımızda yoktur. Direnme hakkı, adam Taksim'de ayakta durdu. Duran adam işte direnme hakkı odur. Toma su sıkıyor açmış göğsünü. Sık ulan diyor. İstediğin kadar sık. İşte direnme hakkı budur" dedi.

Müzeyyen Senar'ın vefatından duyduğu üzüntüyü dile getiren Kılıçdaroğlu, "Sanata ve sanatçıya her zaman değer vermek zorundayız. Sanatçı toplumun aykırı insanıdır. Bizim önümüzde yürüyen insandır. Saygı durmak durumundayız. Müzeyyen Senar'a Allah'tan rahmet diliyoruz"dedi.

"SURİYELİLERDEN SONRA İŞ BULAMIYORUZ SURİYELİLER 20 LİRAYA ÇALIŞIYOR"

Şanlıurfa ziyaretine değinen Kılıçdaroğlu, "Elinizi uzattığınız zaman, sohbet etiğiniz zaman onları kazanıyorsunuz. Siyasetçi ile vatandaş arasındaki mesafeyi sıfırlamamız gerekiyor" dedi. Şanlıurfa'daki amele pazarını da ziyaret ettiğine değinen Kılıçdaroğlu, "Şanlıurfalılar iş bekliyor. 60 liraya. "Hepiniz iş buluyor musunuz?" diye sordum. "Hayır" dediler. "Suriyelilerden sonra iş bulamıyoruz. Çünkü Suriyeliler 20 liraya çalışıyor. Biz nasıl 60 liraya iş bulalım" dediler. İnsanları açıkça açlığa mahkum ediyorsunuz. Suriye'yi, kan gölüne çeviren kimdir? Sorumlu kim? Sorumlu, Adalet ve Kalkınma Partisi" dedi.

"BAŞBAKAN OLARAK SURİYELİLERE BABA OCAĞINA DÖN HER TÜRLÜ YARDIMI YAPACAĞIZ DİYECEĞİZ"

Kılıçdaroğlu, "4 yıldır Suriye'de iç savaş var. Resmi rakamlara göre 1 milyon 700 bin Suriyeli şu anda mülteci durumunda. Bunun 250 bini Şanlıurfa'da yaşıyor. 20 liraya iş buluyorlar. Şanlıurfalı aç. Şanlıurfalılara söz veriyorum. CHP'nin iktidarında Ortadoğu'ya barışı getireceğiz Türkiye Cumhuriyeti olarak. Ben de başbakan olarak. Asla ve asla savaştan, kavgadan yana olmayacağım. CHP iktidarında Suriye'ye barış geldi diyeceğiz. Sana şu ana kadar 5 buçuk milyar dolar para harcadık.Helal hoş olsun ama baba ocağına dön her türlü yardımı yapacağız diyeceğiz. Ben kendi ülkemin insanı için çalışacağım bunun sözünü veriyorum. Şanlıurfa'da herkes elektrik kesintilerinden şikayet ediyor. Bunlar neyi koruyorlar ayakkabı kutularını. Vatandaşın derdi ile mi ilgilenecekler" açıklamasına yer verdi.

"KENDİNE KAÇAK SARAY YAPACAĞINA ŞANLIURFA'YA NEDEN HASTANE YAPMAZSIN SEN?"

GAP için alınan kaynaklara rağmen projenin tamamlanamamasını eleştiren Kılıçdaroğlu, Şanlıurfa ziyareti sırasında çocuk hastanesini ziyaret etmesine ilişkin iki fotoğraf göstererek,"Hastanedeki odalar 6 metre kare. Çocuk ve anneleri beraber tedavi görüyor. Diyorlardı ya sağlıkta devrim yaptık. İşte devriminiz bu sizin. Yerlere yatak sermişler. Anne ve çocuk yerde. Diyorlar ki çocuklar zaten burada hasta olur. Bırakın tedavi olmayı. Hekimler, "yer yok" diyorlar. Kişi başına düşen doktor sayısı bakımından Şanlıurfa en son sırada. Kendine kaçak saray yapacağına Şanlıurfa'ya neden hastane yapmazsın sen? Modern bir cezaevi de yapıyorlar Şanlıurfa'ya. Diyarbakır'da diyordu ya. Diyarbakırlılar da koşa koşa gidip oy vermişti. Bakıyor ki hapishane yapmakla oy alıyor. O zaman Şanlıurfa'da modern bir hapishane yapalım dediler. Zaten bu hastanelerin hapishaneden hiçbir farkı yok. O çocuklara, anneler üzülüyorum. Bizim çocuklarımız tedavi görmeli. Çocuk ölümlerinin ne fazla görüldüğü il de Şanlıurfa. 6 metre kare odada 9 çocuk ve anneleri beraber tedavi görmesin istiyoruz" diye konuştu.

"ONLARIN DERDİ ELİNDE SOPA İLE NASIL BİRAZ DAHA KAFALARINA VURURUM"

Kılıçdaroğlu, "Emeklinin çiftçinin sorunlarını nasıl çözeriz diye düşünüyoruz. Onların derdi ne? Vatandaşı nasıl biraz daha baskı altına alırım. Elinde sopa şile nasıl biraz daha kafalarına vururum" diyor. Aramızda dünya kadar fark var. Biz iş ve aştan yanayız. Onlar baskıdan yana.Haziran geliyor elinizi vicdanınıza koyarak sandığa gideceksiniz. Benim derdime kim derman olur diye düşünüp oyumuzu öyle kullanacağız. 12 yıl denediniz. 6 metre karelik yerde 9 annenin ve çocukların beraber yaşadığını da gördünüz. Hastane yerine size hapishane yaptıklarını da gördünüz. Elinizi vicdanınıza koyarak adres değiştireceksiniz. Halktan, namusludan, hukuktan, iş ve aştan yana bir adres yani CHP" ifadelerini kullandı.

"DİRENME HAKKI İNANCIMIZDA DA VARDIR ZULME TESLİM OLMAK BİZİM KİTABIMIZDA YOKTUR"

İç Güvenlik Paketini de eleştiren Kılıçdaroğlu, "Eğer bunu yaparsanız "Halkın direnme hakkı doğar" dedim. Vay efendim direnme hakkı Molotof kokteyli taşıyan birinin önüne ben düşecekmişim. Beraber gidecekmişiz. Bu kadar da yalan olmaz ki. Direnme hakkı evrensel bir haktır. Direnme hakkı, baskıya zulme karşı direnmektir. İnancımızda da vardır bu. Zulme teslim olmak bizim kitabımızda yoktur. Direnme hakkı, adam Taksim'de ayakta durdu. Duran adam işte direnme hakkı odur. Toma su sıkıyor açmış göğsünü. Sık ulan diyor. İstediğin kadar sık. İşte direnme hakkı budur" diye konuştu.

"SEN NASIL ANAYASA'YI ASKIYA ALIRSIN KİMDEN İZİN ALDIN"

Kılıçdaroğlu, "Sen nasıl Anayasa'yı askıya alırsın. Kimden izin aldın. Efendim yeni yasalar getireceğiz. Neymiş o yasalar? "Vatandaşı dinleyeceğim. Zaten dinliyordun. Yasal güvence getireceğim hakimi, savcıyı boş ver. Ben karar vereceğim vatandaşı dinleyeceğiz. Üzülerek söylüyorum sıkılmadan efendim bu yasaneymiş AB'de de aynen uygulanıyormuş. Vallahi pes. AB yetkilileri, bu konuda yaptığı açıklamada demokratik değil diyor. Başbakandın senin önüne bu açıklama metni konmuyor mu?" dedi.

"BİR TOPLUMU, MEŞRU MÜDAFAA ÇİZGİSİNE ÇEKERSENİZ TOPLUMUN DA MEŞRU MÜDAFAA HAKKI DOĞAR"

Kılıçdaroğlu, "Bir toplumu, meşru müdafaa çizgisine çekerseniz, baskıyı o noktaya getirirseniz toplumun da meşru müdafaa hakkı doğar. Bunu hiç kimse unutmasın. Halkı kandırıyorlar. Söylediklerinin tamamının cezası var zaten. Terör örgütü üyesi ve yüzünü kapatıyorsa, terörle mücadele yasasının 7. maddesinde cezası zaten var. Sen ceza verdin de biz gelip elini mi tuttuk. Engel mi olduk. Gidip adam gibi yakalarsın yargı kararını verir. Elinde silahla şehir ortasında kimlik kontrolü yapılıyor. Suç mu, suç. Terörle mücadele yasasında var. Ceza veriyor musun, hakimin huzuruna götürmüyorsun. Neymiş yeni kanun getirecekmiş. Bunların hepsinin cezası var. Ama ortada başbakan hükümet yok. Boşluk var. Türkiye iyi yönetilmiyor" diye konuştu.

"DEVLETİN MÜDÜRÜNE, MÜDÜR YARDIMCISINA BUNLAR IRAKLI DİYORLAR"

Kılıçdaroğlu, "Size bir şey anlatacağım, gerçek bir olaydan söz edeceğim. 11 Ekim 2014. Bu hükümet bu ülkeyi nasıl yönetiyor?Bir gümrük ve ticaret müfettişine görev veriyorlar. Git Habur Gümrük Kapısı'nda belli olayları araştır. Bu da gidiyor. Araştırmasını yapıyor, akşam saat 17:00'de bu müdür, müdür yardımcıları toplam 8 kişi yönetici. Habur'dan ayrılıp Silopi'ye geliyorlar. 8 kilometre kala bunların önü kesiliyor. Devletin raporundan aynen okuyorum. Silopi'ye yaklaşık 8 km olarak mesafede bulunan yerde yüzleri maskeli, elinde Molotof olan yaklaşık 300 kişilik grup tarafından yolumuz uzun araç diye ifade ettiğimiz, tırlar ve yakılmış otomobiller ile yolumuz kapatılarak müfettişlerimizin de içinde bulunduğu üç araç 80 civarı TIR, minibüs ve otomobil karayolunda durdurularak geçişe izin verilmedi. Hayatın bir gerçeği. Açıyorlar telefonu 156 jandarmaya. Diyorlar ki önümüz kesildi, yüzleri maskeli, ellerinde Molotof, taş sapan belki de silah, gelin bizi kurtarın. 156 diyor ki bizim alanımıza girmiyor o. 155'e telefon ediyorlar. Polis İmdat'ı arıyorlar, o da diyor ki bizim de alanımıza girmiyor. Onu 156'ya söyleyin. Kimse gelmiyor. Onun üzerine rapordan okuyorum "Müfettişliğimizce araç içinde bekler vaziyetteyken, Silopi kaymakamı arandı" diyor. Bunlar kimdir diye soruluyor, yine rapordan "Irak'tan geldiğimizi ve otomobildekilerin misafiri olduğumuzu söylüyorlar" devletin müdürüne, müdür yardımcısına bunlar Iraklı diyorlar. Vaziyeti kurtarıyorlar. Bunun üzerine jandarmaya telefon ediliyor, acilen kurtarın diye. Sonunda jandarma geliyor, diyor ki "Jandarma müdahale etmiş ve yaşanan kargaşadan faydalanarak konvoyumuz Habur'a geri dönmüştür" diyor. Böylece Silopi'ye gidecekken gümrük alanına geri dönüyorlar" ifadelerini kullandı.

"DAVUTOĞLU ZATEN TEHDİT UNSURU OLMAYA BAŞLADI HESABINI VEREMEZ"

Kılıçdaroğlu, "Soruyorlar, karakola soruyorlar, yol güvenli mi, açıldı mı? Yol güvenli değil orada kalacaksınız diyorlar. Kaymakam dahil tamamı orada kalıyorlar. Şimdi değerli arkadaşlar bu tablo Türkiye'nin iyi yönetilmediğini gösteriyor. Devletin kaymakamı bir yere gidemiyor, emniyet müdürü sokağa çıkamıyor. Sen bunlarla mücadele ettin de biz kalkıp engel mi olduk? Elinde silah olan adamı tutukladın da biz engel mi olduk? Sen bunun hesabını verebilir misin Davutoğlu? Hesabını veremezsin. Kendisi zaten tehdit unsuru olmaya başladı" dedi.

"23 NİSAN'DA BAŞBAKANLIK KOLTUĞUNA ÇOCUK OTURSAYDI DAHA DİRAYETLİ DAVRANIRDI"

Kılıçdaroğlu, "23 Nisan çocuğu" dedik ya, 23 Nisan'da başbakanlık koltuğuna çocuk otursaydı daha dirayetli davranırdı. Oturuyorsun da ne kolun kaldı ne kanadın kaldı senin" dedi.

"DAVUTOĞLU ABİSİNİN ÖNÜNE BAKANI RIZA ZARRAF'IN ÖNÜNE YATTI"

Kılıçdaroğlu, "Sözde bu yasayı getiriyorlar kamu düzenini korumak üzere. Yasalar sana yetki vermiş. Senin bakanın kalktı, bunları önleyeceği yerde Rıza Zarraf'ın önüne yattı. Davutoğlu nereye yattı? O da abisinin önüne yattı. Ülkede işsizlik var, tık yok. Yoksulluk var, tık yok. Emekli geçinemiyorum diyor, tık yok. Doğu güneydoğuda elini silahını alan yol kesiyor, tık yok. Açık ve net söylüyorum. Biz kendi ülkemizde birinci sınıf demokrasi istiyoruz. Baskı istemiyoruz, şiddet istemiyoruz. Kendi yaşamımızı sürdürmek istiyoruz. Bizim derdimiz bu. En önemlisi kendi ülkemizde huzur istiyoruz. Bırakmışsın bunların tamamını bir köşeye, biz bu yasayı çıkaracağız. Çıkar bakalım ne olacak. Ülkemizde huzur istiyoruz" diye konuştu.

"ABİ MÜDAHALE ETTİ DÖRT BAKAN YÜCE DİVAN'A GİTMEDİ SİZ BUNA NASIL BAŞBAKAN DİYECEKSİNİZ?"

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu eleştiren Kılıçdaroğlu, "Başbakanlık koltuğu o kadar boş ki, adam bir şey diyor, ertesi gün yalan olduğu ortaya çıkıyor. Çıktı dedi ki, şeffaflık yasasını getireceğiz. İl, ilçe başkanları mal bildiriminde bulunacak. İçimden dedim ki, helal olsun valla. Hemen getirsin, biz de konuştuk kesinlikle destek vereceğiz dedik. Arkadan abisi dedi ki, sen ne yapıyorsun ya, il ilçe başkanı bulamazsın, herkes malı götürüyor dedi. Ne oldu? Tak geri adım attı. Ben sana diyorum zaten sen başbakan değilsin diye. Kalktı, büyük kentlerde imar rantları varmış, bunları vergileyeceğiz.Arkadaşlara dedim ki hemen destek verelim. İki gün sonra, çıktı dedi seçimlerden sonra bakacağız. Bu kişinin başbakanlık yapma iradesi ve gücü yoktur. Herkesin bunu çok net bilmesi gerekir. Boyundan büyük laflar etme. Yine ne demişti? Dört bakan Yüce Divan'a gidecek. Çağırmış, siz kendiniz talep edin diye. Ne oldu? Abi müdahale etti dört bakan Yüce Divan'a gitmedi. Siz buna nasıl Başbakan diyeceksiniz? Hangi iradeden söz edeceksiniz? Ben senin başbakanlık yapmanı istiyorum, kukla olmanı istemiyorum. Kukla Başbakan olmaz diyorum.Efendim diyor, bizimle abimin arasını bozmak istiyor Kılıçdaroğlu. Yahu sen kendi görevini yap, o kendi görevini yapsın" açıklamasında bulundu.

"VALLAHİ ÇIRAK BİLE OLAMAZSIN SEN"

Kılıçdaroğlu, "Ayakkabı kutusunda dolar saklayanlar köşeyi döndüler. Dolar fırladı. Merkez Bankası'na müdahale ediyor, sen Başbakan değil misin? Diyeceksin ki ondan ben sorumluyum, sen kim oluyorsun? Söylüyor mu, söyleyemiyor. Galiba Manisa'daydı, afiş hazırlanmış. Ustanın çırağı diye. Vallahi çırak bile olamazsın sen. O nedenle Merkez Bankası'ndan sorumlu başbakan yardımcısı etkisiz eleman konusuna düştü. Başbakan da topal ördek. Ne olduğu belli değil" dedi.

"DOLAR ÇIKINCA DIŞ BORÇ 687 MİLYAR LİRAYA ÇIKTI ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE ZAMMI GÖRECEKSİNİZ"

Ekonomik durumun her geçen gün kötüye gittiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Merkez Bankası'na yapılan müdahalelerin sonunda dolar dün 2,50'yi buldu. Türkiye'nin toplam dış borcu 910 milyar lira, 16 ocak 2015 itibariyle. Dolar dün 2,50 oldu. toplam borcumuz 990 milyar liraya çıktı. Aradaki fark 80 katrilyon lira. Hiç kimse taş atıp kolunu yormadı. Durduk yerde dış borç faturası 80 milyar lira arttı. Özel sektörün 632 milyar lira dış borcu var. Dolar çıkınca dış borç 687 milyar liraya çıktı. Toplam 55 milyar lira ek yükün altına girdi bizim sanayicimiz. Ne olacak?Önümüzdeki günlerde zammı göreceksiniz" dedi.

"DOLAR FIRLADI AYAKKABI KUTUSUNDA DOLAR SAKLAYANLAR İSVİÇRE BANKALARINDA HESABI OLANLAR KÖŞEYİ DÖNDÜ"

Kılıçdaroğlu, "Peki bundan kim kazandı? Ben söyleyeyim. Ayakkabı kutusunda dolar saklayanlar köşeyi döndüler, dolar fırladı. İsviçre bankalarında hesabı olanlar köşeyi döndü. Dün açıklandı eminim birinin yüreği perişan olmuştur. Bu vesileyle açıkça söylüyorum. Bir dönem sayın cumhurbaşkanının 8 ayrı hesabı olduğu söylenmişti, gidip başvurması gerekiyordu ama başvurmadı. Biliyorum parayı, dolarları seviyordu. Bana yetki ver, avukatına yetki ver. Parasını da ben vereceğim. Bu yürekliliği göster diyorum. bir de bunlar ne diyor, efendim biz faiz lobisiyle mücadele ediyoruz. Maşallah maşallah. Rakamları çıkardık, ufak at da civcivler yesin. Efendim, 1980 - 2002. 22 yılda Türkiye'nin ödediği faiz 135 milyar lira. Faizlerin gecelik yüzde 1500'e çıktığı dönemler dahil. 12 yılda ne kadar? 135 milyar değil, 200-300-400 de değil, 598 milyar lira faiz ödendi. Bu parayı kim ödedi? Emekliler ödedi, işsizler ödedi, çiftçiler ödedi, memurlar, sanayiciler ödedi, üretenler ödedi. Bütün fatura buraya çıktı. Emekli diyor ki aldığım aylık az, e az tabi, nasıl versin faiz lobisine veriyor. Asgari ücret düşük, e düşük tabi, faiz lobisine çalışıyorlar. Emekli kardeşlerime sesleniyorum. Şanlıurfa'daki kardeşlerime sesleniyorum. Önümüzdeki süreç hepimizin yeniden düşüneceği bir süreçtir. Huzurlu bir Türkiye istiyorsak, herkesin işi aşı olsun istiyorsak, artık yeniden düşünmek zorundayız. Birinci sınıf demokrasi içinde yaşamak istiyorsak yeniden düşünmek zorundayız. Emekli kardeşim aylığın mı düşük, taşeronda çalışan kadrolu mu olmak istiyorsun, çiftçi kardeşim ürünün karşılığını mı almak istiyorsun, adresin belli CHP. Bir Salı toplantısını daha umutsuzlukla değil, umudu yeşerterek aklımızı ve mantığımızı seçimde egemen kılarak yeni mutlu bir Türkiye dileğiyle" diye konuştu.

"İŞTE DEVRİMİNİZ BU?"

Oradan çocuk hastanesine gittik. Size iki fotoğraf göstereceğim. Bu çocukların yattığı iki oda. Odalar altı metrekare. Odalarda 9 çocuk ve anneleri beraber tedavi görüyorlar. Diyorlardı ya sağlıkta devrim yaptık. İşte devriminiz bu sizin. Anneler diyor ki çocuklar zaten burada hasta olur. Hekimler yer yok diyorlar. Buradan özellikle bu hastanelerde çalışan, bütün hekim kardeşlerime ve sağlık çalışanlarına yürekten teşekkür etmek isterim. Onları hep beraber alkışlayalım. Kişi başına düşen doktor sayısında Şanlıurfa 81’nci sırada en geride.

Kendine kaçak saray yapacağına Şanlıurfa’ya neden hastane yapmazsın sen? Bir de modern bir cezaevi yapıyorlar Şanlıurfa’da. Demişti ya Diyarbakır’da size modern bir hapishane yapacağım diye, Diyarbakırlılar da koşa koşa oy verdi. zaten bu hastanelerin hapishaneden hiçbir farkı yok. O çocuklara annelere üzülüyorum, yazık günah. Çocuk ölümlerinin en yoğun olduğu illerden birisi de Şanlıurfa’da. Biz bunlarla uğraşıyoruz. Çiftçinin derdiyle uğraşıyoruz. Emeklinin derdiyle uğraşıyoruz. 6 metrekarelik odada 9 çocuk ve anneleri beraber tedavi görmesin istiyoruz.

(DHA)

En Çok Aranan Haberler