ANKARA (ANKA) – Kılıçdaroğlu, iddianame hazırlanmasını hukuk adına “büyük ayıp” olarak değerlendirirken, “İnsanda biraz utanma olur. Yasa dışı telefon dinleyenler, yaşa dışı belge düzenleyenler hükümetin koruması altında. Bütün bunlara hiç ses çıkarılmıyor da 3 tane savcıya ‘niye bu soruşturmayı bu noktaya getirdiniz, delilleri topladınız’ diye, onlar şimdi hapisle yargılanıyor. Yani bunun hukukta yeri yoktur. Bu ancak diktatörlükte rastlanan bir olaydır” dedi.
Kılıçdaroğlu, CHP Eryaman temsilciliğinin açılışının ardından, parti otobüsünde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri soruşturmasını yürüttükleri sırada, HSYK tarafından görevlerinden alınan üç savcı hakkında hapis cezası istemiyle iddianame hazırlanmasına ilişkin olarak, “Yüzyılın soygunu’ dendi. Almanya’da yargılama yapıldı, bitti, ‘asıl failler Türkiye’de’ dendi. Hükümet faillerin Türkiye’de yargılanmaması için her türlü engeli çıkardı. Savcıların gitmesi, dosyaların gelmesi, büyükelçiliklerle görüşmeler, bütün bunların hepsi yargılama süreci Türkiye’de yapılmasın diye yola çıkıldı” dedi. Sonunda deliller geldiğini, yargılama sürecinin başladığını belirten Kılıçdaroğlu, “Gerçekten de savcılar gizliliğe büyük bir özen gösterdiler. Dosyaları alıp gazetelere servis etmediler. Oturdular kendilerince, hukukun gerektirdiği kurallar içinde soruşturmayı yaptılar. Sonra bir batık bu savcılar görevlerinden alındılar. Önümüze hiçbir haklı gerekçe konmadı bu konuda. ‘Efendim işte bir mahkeme kararıyla oynanmış, karardaki belli yerler kapatılmış’, iyi de bu öteden beri yargıda süre gelen bir uygulama” dedi. “Kaldı ki kapatan bir kişi, niye üç kişiyi görevden alıyorsunuz” diye soran Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
“Bunun da yanıtı belli; geldiğimiz bu noktada hapis cezalarıyla yargılanmak üzere haklarında iddianame hazırlanıyor. İnsanda biraz utanma olur, hukuk adına bu kadar büyük ayıp yapılmaz. Yasa dışı telefon dinleyenler, yaşa dışı belge düzenleyenler hükümetin koruması altında. Bütün bunlara hiç ses çıkarılmıyor da 3 tane savcıya ‘niye bu soruşturmayı bu noktaya getirdiniz, delilleri topladınız’ diye, onlar şimdi hapisle yargılanıyor. Yani bunun hukukta yeri yoktur. Bu ancak diktatörlükte rastlanan bir olaydır. Biz de zaten bugünkü yönetime post-modern diktatörlük diyoruz.”
-BAYKAL KASEDİ: “ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELER OLAY SULANDIRILACAK”
Kılıçdaroğlu, bir televizyon programında söylediği, “Önümüzdeki günlerde özel yetkili savcı CHP ile ilgili bir dosya çıkaracaktır” sözlerinin hatırlatılarak, “CHP hakkında somut bir takım bilgiler geldi mi?” şeklindeki soru üzerine, “Hayır. Ben özel yetkili mahkemelerin bugüne kadar ortaya koyduğu uygulamalardan farklı bir sonuç çıkmayacağını, yine isimsiz ihbar mektupları, gizli tanıklarla, olayın sulandırılacağı yönünde kanaatim var, o kanaati dile getirdim” dedi. Kılıçdaroğlu, “Baykal hakkındaki soruşturmanın özel yetkili mahkemeye devredilmesini, konuyu sulandırmak olarak mı görüyorsunuz?” şeklindeki soru üzerine de, “Özel yetkili mahkemelerin bugüne kadar yaptığı uygulamalar, hükümet kanadının talimatı altında bu soruşturmaların yapıldığını göstertiyor. Siyasi otoritenin emrine giren yargı sağlıklı karar çıkaramaz” dedi.
-ULUDERE: “İSTİHBARAT NİÇİN YÜZDE YÜZ DOĞRU KABUL EDİLDİ?”
Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine, Uludere olayında istihbaratın yabancı bir ülke tarafından verildiğini yinelerken, ABD Büyükelçisinin açıklamalarının hatırlaması üzerine de, Büyükelçinin istihbarat konusunda ‘vermedim’ demediğini belirterek, “Bütün mesele şu, alınan istihbarat, yabancı kaynaklı olduğu artık yüzde yüz kesin, niçin bir değerlendirmeye tabi tutulmadı ve bu istihbarat niçin yüzde yüz doğru kabul edildi” diye sordu. Kılıçdaroğlu, hükümetin bu istihbaratın hangi kaynaktan geldiğini kamuoyuyla paylaşması gerektiğini ancak hükümetin bunu açıklayamayacağını söyledi. Kılıçdaroğlu, “Niçin açıklayamaz, çünkü kendi güvenliğini yabancı istihbaratın emrine veren hükümet böyle bir açıklamayı yapamaz. Vahim olan asıl nokta bu” dedi. Sınır ötesi operasyon yetkisini parlamentonun verdiğini, talimatını verenin de siyasi iktidar olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Burada da bir yabancı kaynaklı bir istihbarat verildi, gereği için talimat verildi. Orada da gitti yaptı. O nedenle hükümet orduya bir şey diyemiyor. MİT’in de böyle bir istihbarat vermediğini önce Başbakan açıkladı. Genelkurmay olayın hemen arkasında, bir açıklama yaptı; ‘bize istihbarat geldi, biz gereğini yaptık’ dedi” değerlendirmesinde bulundu.
-“TÜZÜK KURULTAYI İÇİN KENDİ YETKİMİ KULLANDIM”-
Kılıçdaroğlu, 26 Şubat Pazar günü gerçekleştirilecek CHP Olağanüstü Tüzük Kurultayı’na ilişkin ise, “Kurultaya yönelik konseptimiz olacak tabi; ‘demokrasi ve özgürlük’. Tüzüğü de biz demokrasi anlayışı içinde ele alıp değerlendiriyoruz. Yani demokrasi isteyen, demokrasiye bu kadar vurgu yapan bir siyasi partinin tüzüğünün de demokratik olması lazım” dedi.
Kılıçdaroğlu, imzalı olağanüstü tüzük talebiyle birlikte, genel merkez olarak bir tüzük çalışmasının olduğunun belirtilerek, “26 Şubat’ta muhalif kanadın 10 maddelik talebinin yanı sıra, genel merkezin bir talebiyle karşılaşacak mıyız?” şeklindeki soru üzerine, “Elbette. Bir tüzük değişikliğinde sağlıklı bir değişim açısından, il örgütlerinin, ilçe örgütlerinin katkı vermesi lazım, komisyonlar kurulması lazım. O komisyonlar çerçevesinde tüzük değişikliği kabul görür, sonra bu kurultay dediğimiz, en üst organa sunulur. Bizim yapmak istediğimiz çalışma bu” dedi. Kılıçdaroğlu, 26 Şubat’ta kendi gündemleriyle ilgili talep doğrultusunda olağanüstü tüzük kurultayı toplama kararı aldıklarını belirterek, “Genel Başkan olarak tüzük bana kurultayı özel gündemle olağanüstü çağrı yapma yetkisi veriyor. Ben de bu yetkimi kullanarak 26 Şubat’ta kurultayın toplanması çağrısı yaptım” dedi. Kılıçdaroğlu, soru üzerine, 26 Şubat’ta tüzük kurultayının toplanması kararının, muhaliflerden gelen 10 maddelik talebe ilişkin olmadığını belirtirken, “Ona ilişkin bir karar gerekiyor mu hukuken?” sorusunu da “Yapacağız. Onu da yapacağız. Onun da gereğini yerine getireceğiz” dedi. Kılıçdaroğlu, muhaliflerin 10 maddelik talebinin tamamının kendi tüzük taslağında yer aldığını da belirtti.
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanının görev süresine ilişkin düzenlemenin Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesine ilişkin de, konunun MYK, Parti Meclisi ve TBMM Grubu olmak üzere partinin yetkili kurullarında görüşüleceğini ifade etti.