Referandum çalışmalarına başlayan Kılıçdaroğlu, Amasyalılara seslendi:
"Cumhurbaşkanı'nı taraflı istiyorsanız gidin evet oyunuzu basın, ama yok tarafsız olsun istemiyorsanız hayır oyunuzu basın. Camiye, kışlaya ve okula siyaset girmemeli. Vatandaş sandığa giderken elini vicdanına koyup öyle gitmeli"
"BİZ BİRBİRİMİZİ TANIMASAK BİLE MERHABA DEMEK İSTİYORUZ"
"Düşünme zamanı. Bakın şu anda bu meydanda her partiden insanımız var. Her partiden insana gönül borcumuz var. Her partiden insana sesleniyorum. Biz beraber yaşıyorsak, aynı havayı teneffüs ediyorsak bir anayasa hepimizin canını ve malını güvenlik altına alan bir anayasa olmalıdır. Benim gibi düşünmeyen insanın da anayasası olmalıdır. Ben düşünüyorum diye, herkes benim gibi düşünmek zorunda olmamalıdır. Anaysa bir uzlaşı metni olmalıdır. O nedenledir ki, anayasayı görüşürken sadece bir A partisinin, bir B partisinin görüşleri olmamalıdır. Anayasa, bir partinin anayasası değil, hepimizin anayasası. Biz bir arada yaşamak istiyoruz. Caddede, sokakta gördüğümüzde birbirimizi tanımasak bile "Merhaba" demek istiyoruz. Burada hiçbir siyasi partinin bayrağı yok. Bu anayasa bir partinin değil, hepimizin anayasası olmalıdır.
"CUMHURBAŞKANI TARAFLI OLMASIN DİYORSANIZ HAYIR OYUNA BASIN"
Cumhurbaşkanı taraflı mı olmalı? Bir vatandaş, "Cumhurbaşkanı hepimizi temsil etmelidir. Cumhurbaşkanı, aracında Türk bayrağı taşıyan üç siyasiden biridir. Hepimizi temsil etmelidir" diyorsa gidecek "Hayır" oyuna mührünü basacak. Bütün mesele şu, cumhurbaşkanı taraflı mı olmalı, tarafsız mı olmalı? İkinci soru, Türk milletinin iradesini temsil eden TBMM, Kurtuluş Savaşı'nı yöneten bir meclis. O nedenle Gazi Meclis diyoruz. Kıbrıs harekatını yöneten bir meclis.
Top sesleri arasında 15 Temmuz'da havadan bombalanırken, sabaha kadar çalışıp darbe girişimini püskürten Meclis. Bir kişi, hiçbir gerekçe göstermeden TBMM'yi feshetsin mi, etmesin mi?. Bir vatandaş da "Bir kişiye yetki verelim, canı sıkılınca Meclis'i feshetsin" diyorsa gitsin 'evet' oyu kullansın.
"ATATÜRK'E VERİLEMEYEN YETKİYİ TEK KİŞİYE VERİYORUZ"
Size bir şey daha söyleyeyim. 1924 anayasası görüşülürken bu yetki Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e verilmek istenir. Meclis'i feshetme yetkisi. İki genç kürsüye çıkar, derler ki "Biz Gazi Paşa'yı seviyoruz, ama bizi buraya millet gönderdi. Millet gönderdiğine göre Gazi Paşa Meclis'i feshedemez". Yapılan oylamada, büyük farkla reddediliyor. Biz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e verilmeyen yetkiyi tek kişiye veriyoruz. Tüm vatandaşlarıma sesleniyorum, bir kişiye bu kadar yetki verilmez. 80 milyonun ifadesini sıfırlamış oluyorsunuz.
"BU İŞİN PARTİSİ YOK, BU BİR MEMLEKET MESELESİDİR"
Bu işin partisi yoktur, bu bir memleket meselesidir. Onun için ikinci soruda da anlaştık değil mi? Geliyorum üçüncü soruya, devletin işleyişini ve yapısını bir kişi tek başına düzenleyebilsin mi?. Biraz açayım, ne demek bu? Devlette, kim müsteşar olacak, kim kaymakam olacak, kim hakim olacak, bunların tamamına bir kişi karar verecek. Eskiden kim karar veriyordu buna? TBMM karar veriyordu. Kaymakamın, valinin, öğretmenin, hakimi, genel müdürün nitelikleri belli. Yeni anayasa değişikliğiyle bunların tamamını kaldıralım. Buna ne diyoruz? (Hayır sesleri). Bakın bunun da hiçbir partiyle ilgisi yok. O zaman şu soru olacak; bu Meclis'in ne işi var? Devlette liyakat sistemini çökertmiş oluruz"