Kılıçdaroğlu, "Bir Ülke Bir Kent" YouTube kanalının canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
CHP'nin 37. Olağan Kurultayı'na ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, Gezi Parkı odaklı olaylar sırasında Eskişehir'de darbedilen ve tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz'ı 7'nci ölüm yılında anarak sözlerine başladı.
O dönemde yaşanan süreci aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"İktidar sahipleri yaptıkları hatanın farkına vardılar mı? Hayır, varmadılar. O baskıcı yönetimin dozu artarak bugüne kadar geldi. Dolayısıyla biz 20 Temmuz sivil darbesinden sonra Türkiye'de yeni bir sürecin başladığını biliyoruz ve bir darbe süreci içerisinde kurultayımızı yapacağız. Kurultayımız bir iktidar kurultayı ve iktidara geleceğimize de inanıyoruz. Bu kurultayda iktidara geldiğimizde neleri yapacağımızı anlatacağız. Bir kişi hemen hemen toplumun bütün dokularına sirayet etmiş durumda ve onun verdiği talimatla devletin çarkı dönebiliyor. Biz bu kurultayda iktidar olduğumuzda neleri yapacağımızı tek tek anlatacağız, bununla ilgili bir de manifesto hazırlığımız da var, onu da açıklayacağız."
"Partide yönetim değişikliğe gidecek misiniz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, kurultayda delegelerin 60 kişiden oluşan Parti Meclisini (PM) seçeceğini, kendisinin de bu 60 kişi arasından MYK üyelerini belirleyeceğini aktardı.
Burada PM'nin oluşmasını sağlayan delegenin kararının çok önemli olduğuna vurgu yapan Kılıçdaroğlu, "Ben güzel bir kurultay olacağına inanıyorum. Değişim, evet tabii ki. Şunu söyleyeyim, son 10 yılda, varolan partilerin içinde ileriye dönük en büyük değişimi yaşayan parti CHP'dir, geriye dönük en büyük değişimi yaşayan parti de AK Parti'dir. Bu da hayatın bir başka gerçeği." diye konuştu.
CHP'nin yaptığı ittifak ve kurulan yeni partiler hatırlatılarak, "Siz yeni dönemde toplumsal talepleri karşılayabilecek yeni bir oyunu kurabilecek misiniz? Bu geniş toplum kesimlerini bir arada tutabilecek misiniz?" sorusu yöneltilen Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bizi bir araya getiren, daha doğrusu programları farklı olan değişik partileri bir araya getiren kim? Bizi bir araya getiren aslında Erdoğan. Onun yaptığı yanlışlar. Demokratik düzeydeki düşüşler, ekonomide yaşanan dram, devlet denilen aygıtın şeffaflıktan uzaklaşması. Bunları yaratan bir aktör var. AK Parti diyeceğim ama AK Parti diyebileceğimiz bir kavram kalmadı. AK Parti, bir kişiden oluşan bir parti konumunda şu anda. Cumhuriyet tarihinde hiç karşılaşmadığımız bir tablo ile karşı karşıyayız. Bu tablo bizi rahatsız ediyor, AK Parti'den kopan Gelecek Partisi ve DEVA Partisi yöneticilerini, kurucularını da rahatsız ediyor, Saadet Partisini, İYİ Partiyi rahatsız ediyor, bakıldığı zaman demokrasiyi savunan bütün kesimlerin bazı ortak söylemleri doğal olarak ortaya çıkıyor. Bu ortak söylem, seçime gidiyorsunuz, doğal olarak... Önümüzdeki seçimlerde ben Erdoğan'ın gidici olduğunu biliyorum zaten. Çünkü, vicdanı olanı hiç kimse bu durumdan memnun değildir. 2018'de Erdoğan, 'Siz bu kardeşinize yetkiyi verin bakın Türkiye nasıl uçacak' diyordu. Doğru söylemiş, Türkiye uçuyor ama yokuş aşağı uçuyor. Bu tablo bizi rahatsız ediyor, değişmesi lazım. Nasıl değişecek? Demokratik yollarla bu tabloyu değiştireceğiz. Bu ülkede demokrasiyle, seçimle bir dikta yönetimine son verildiğini bütün dünyaya göstereceğiz."
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliği'ne Can Akın Çağlar'ın getirilmesinin ardından yaşanan tartışmanın hatırlatılması ve "CHP neden böyle bir bürokratı tercih etti?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "İBB'yi kim yönetecek? Ekrem İmamoğlu. Ekrem Bey kendi kadrosunu seçer. Ben hiçbir belediyemizde, ister büyükşehir ister küçük bir belediye olsun, yönetici kadrolarına müdahale edilmesini doğru bulmam. Ben belediye başkanının başarısına bakarım." dedi.
CHP'li 11 büyükşehir belediye başkanıyla dün bir araya geldiğini hatırlatan ve orada belediye başkanlarına "Siz başarıya mahkumsunuz." dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, CHP'li hiçbir belediye başkanının mazeretten söz etmeyeceğini ve hangi engel çıkarılırsa çıkarılsın hizmet üreteceğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Dolayısıyla belediye başkanının şunu veya bunu ataması çok önemli değil. Burada önemli olan İstanbul, dolayısıyla İstanbul'un iyi yönetilmesi gerekiyor. Ekrem Bey'i eleştirenler şuna baksınlar, bir yılda Ekrem Bey ne yaptı? Onların 20-25 yılda yapamadığın Ekrem Bey bir yılda yaptı. Genel Sekreter üzerinden yapılan tartışmaları doğru bulmuyorum, yapay bir tartışma." görüşünü paylaştı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu'nun 8 yıl önce Can Akın Çağlar'a "batık kredi faili" suçlaması yaptığının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Aykut Bey beni aradı, konuştuk. Aykut Bey, evet, böyle bir müfettiş raporu geldiğini, bu raporu İstanbul'da bir basın toplantısı düzenleyerek kamuoyuyla paylaştığını ifade etti. Daha sonra Sayın Çağlar, Aykut Bey'i arıyor, geliyor bütün belgeleri koyuyor. Ama Aykut Bey, 'yargıda aklan' diyor. O da 'Elbette yargıya gideceğim ve göreceksiniz aklanacağım.' diyor ve yargıya gidiyor aklanıyor. Aykut Bey'in bana aktardığı bu." açıklamasını yaptı.
CHP'liler tarafından yapılan, "İBB'ye CHP'li bir bürokrat bulamadı mı?" eleştirileri hatırlatılan Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Bir belediye başkanları toplantısında, kamuoyu önünde belediye başkanı arkadaşlarımıza şunu söyledim, 'Belediyede siyaset yapacak bir kişi var, o da belediye başkanıdır. Onun dışındaki bürokratik kadroların tamamının siyasetten uzak durması lazım.' Onların tamamının liyakatli kişilerden oluşması gerekiyor. Ben bürokraside bir yere gelmenin parti kimliğiyle olmasını çok doğru bulmuyorum. Bunlar AK Parti döneminde çalıştılar diye iktidara gelince bunları tasfiye mi edeceğiz? Yok öyle bir şey. Bürokrasinin düzgün çalıştığı ortamda siyasetçinin sorunu yoktur. Ben bütün belediye ve il başkanlarına şunu da söyledim, biz 1989'a benzer bir sendromu yaşamak istemiyoruz, herkes son derece dikkatli olmalı."
CHP Milletvekili İlhan Kesici'nin İBB'nin satın aldığı Fatih Sultan Mehmet tablosuyla ilgili eleştirisini değerlendiren Kılıçdaroğlu, tablonun Türkiye'ye getirilmesinden son derece mutlu olduğun belirtti.
Kılıçdaroğlu, "Önemli bir tablo, İstanbul'u fetheden bir liderin tablosunun parayla ölçülebilecek bir değeri yok bana göre, tabloyla ilgili yapılan tartışmaları da gereksiz buluyorum." ifadesini kullandı.
Meclis Genel Kurulunda görüşülen barolara ilişkin düzenlemeyle ilgili AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan'ın "Bu bir tepki yasasıdır." dediğinin belirtilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, "20 Temmuz sivil darbe süreci içerisinde yaşadığımızı söyledim, Baro başkanlarının Ankara'ya girişinin yasaklanması, polislerden etten duvar oluşması, baro başkanlarının asfaltın üzerinde oturması ve bu fotoğrafların tüm dünyada görülmesi üzerine sizin ayrıca bir açıklama yapmanıza gerek yok. Bu tablo, bu fotoğraflar Türkiye'de demokrasinin olmadığını, yargının vesayet altına alındığını gösteriyor." dedi.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bülent Turan, 'bir tepki yasasıdır' demiş. Devlet etki ve tepkiyle yönetilmez, devlet akılla, bilgiyle, denetimle yönetilir. İntikam duygusuyla bir devleti yönetiyorsanız, ortada bir devlet var ama o devleti tahrip ediyorsunuz demektir. Avukatlar ne yapmış? Görüş beyan etmiş. Olabilir, beğenirsiniz veya beğenmezsiniz. Karşı çıkarsınız, size oy verir veya vermez. Bu baro başkanları içinde değişik siyasi fikirde olan başkanlar var, bunların tamamı karşı çıkıyor. Bu yapılanın doğru olmadığını söylüyorlar. Siz bir kişiye kızıp yorganı yakmaya çalışıyorsunuz, devleti tahrip etmeye çalışıyorsunuz. Bu, devleti tahrip yasasıdır aslında. Ben bir kişiye kızılıp da bunun bir tepki yasası şekline dönüştüğüne inanmıyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tavrını eleştiren Kemal Kılıçdaroğlu, her alanda Türkiye'nin ayrıştırıldığını savundu. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Şu anda Devlet Bahçeli'yle beraber, egemen güçlerin Türkiye'deki taşeronluğunu yapıyorlar. Parçalamayı her alanda yapıyorlar, yargıda yaptılar, medyada yaptılar, şimdi barolarda yapıyorlar. Sendikalarda yaptılar. Her alanda Türkiye'yi ayrıştırmak, Türkiye'yi bölmek, Türkiye'yi kutuplaştırmak, bir çatışma ortamından bir şey çıkarıp tekrar baskıcı yönetimi pekiştirmek gibi bir amaçları var. Erdoğan'ın görevi bu ve bu görevi yerine getiriyor. Bu görevi yerine getirirken de parlamentoda kendisine ait milletvekilleri var, kendisine destek veren MHP'li milletvekilleri var, bunlar doğrudan doğruya Erdoğan'ın emir ve talimatından çıkmıyorlar. Bunlar oyu halktan alıp halkı yok sayıp bir kişinin iradesine bakıyorlar. Bunlar 'biz milletvekiliyiz' demesinler 'biz sarayın vekiliyiz' desinler. Siz bu düzenlemeyi yapıyorsunuz, Adalet Bakanlığının, bakanın, baroların, hukuk fakültelerinin görüşünü almıyorsunuz. Kimin görüşünü alıyorlar, egemen güçlerin."
(A)