HABER

Kılıçdaroğlu'ndan dikkat çeken açıklamalar

Türkiye'nin içinde bulunduğu sorunları aşması için erken seçime gitmek zorunda olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Temel çağrıda bulunma gerekçem şu, gerçekten ekonomide çok ciddi bir deprem var aslında. Dolara bakın, avroya bakın nerede, sterline bakın nerede, bizim Türk lirası güneş altındaki kar gibi eriyor. Ciddi bir devalüasyon yaşıyoruz. Yara daha çok sıcak, önümüzdeki günlerde fatura çok ağır olacak." dedi.

Kılıçdaroğlu'ndan dikkat çeken açıklamalar

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Karar TV YouTube kanalında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Dünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) grup toplantısında, Suriyeli mültecilere harcanan parayla depremzede mukayesesi yaptığı hatırlatılarak, ne demek istediğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, izlenen dış politika yanlışının Türkiye'ye çıkardığı faturayı anlatmak istediğini belirtti.

"SURİYELİLERE 50 MİLYAR DOLAR PARA HARCADIK"

Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"İzlenen dış politika yanlış, o yanlışın ortaya çıkardığı bir fatura var. Suriyelilere 50 milyar dolar para harcadık. 50 milyar doları Suriye ile çok iyi geçinerek kendi ülkemizde bütün bu yaraları sarabilirdik. Dolayısıyla yapılan her hatanın topluma bir maliyeti var. O maliyete dikkat çekmek istedim. Elbette mülteciler var, bunlar aç ve açıkta kalacak değil, bunlara bakmak zorundayız. Ama biz dünyayla olan ilişkilerimizi kopardığımız için ordan da yardımlar gelmedi ama Suriye ile süratli bir şekilde barışıp tekrar bunları kendi ülkelerine göndermemiz gerekiyor."

"HİÇ KİMSE KENDİNİ AÇ VE AÇIKTA, YALNIZ HİSSETMEYECEK"

"İzmir Büyükşehir Belediyesi, depremzedelerle ilgili neler yapacak, bir yol haritası belirlediniz mi?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, hem kendisinin hem de CHP milletvekillerinin bölgede incelemelerde bulunduğunu anımsattı.

172 hanenin bulunduğu binaların çöktüğünü, 356 hanenin de bulunduğu apartmanların oturulamayacak durumda olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Toplam 528 hanenin, kendi evlerine ya da oturdukları yerlere yerleşme imkanları yok. Büyükşehir belediye başkanımıza da söyledim, '528 hanenin her birine tek tek konut bulacaksınız' dedim. Hiç kimse kendisini aç ve açıkta, yalnız hissetmeyecek. 528 hanenin, hem bir yıllık kiraları ödenecek hem buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makinası sağlanacak." diye konuştu.

ABD SEÇİMLERİ TÜRKİYE'Yİ NASIL ETKİLER?

ABD seçimlerinin Türkiye'yi nasıl etkileyeceğine dönük soruya Kılıçdaroğlu, "seçimleri herkes gibi kendisinin de büyük bir dikkatle izlediği, CHP ABD temsilcisinin belli aralıklarla kendisini bilgilendirdiği" yanıtını verdi.

Donald Trump'ın agresif olmasının çok tartışıldığını bunun pek çok çevrede rahatsızlık yarattığını aktaran Kılıçdaroğlu, Amerikan kurumlarının ise çok güçlü yapıları olduğunu, kurumların bu durumdan çok etkilenmeyeceğini vurguladı.

Kılıçdaroğlu, kim seçilirse seçilsin, diplomatik nezaketten uzak olarak yazılan mektup krizinde yaşananların bir daha yaşanmamasını beklediklerini söyledi.

Ülkeleri yönetenlerin kararları istişareyle almalarının önemine değinen Kılıçdaroğlu, "Otoriter liderlik kaybedeceği beklenirken, kazanmaya gidiyor." şeklindeki soru üzerine ise şunları kaydetti:

"Sonuçta Amerika halkı karar verecek buna. Faturayı sadece Amerikan halkı değil, eğer yanlış bir politika izlenirse dünyanın pek çok ülkesi de bu ağır maliyeti üstlenmiş olacaktır. Amerikan halkı nasıl karar verir, hangi beklentilere göre karar verir onu göreceğiz. Ben, otoriter liderliğin Amerika'da yükselebilir ama dünyada yükseleceğini öngörmüyorum, düşünemiyorum. Dünyada aslında sosyal devlet algısı giderek büyüyecektir. Kovid-19'un getirdiği süreç, sosyal devletin ne kadar zorunlu olduğunu aslında bütün dünyanın önüne koydu. Ben, demokrasinin belli bir zaman dili içinde yükseleceğini, demokratların ciddi bir güç olarak değişik ülkelerde yönetimlere geleceğini düşünüyorum."

"İSLAMİYET ADINA KAFA KESEN KİM OLURSA OLSUN HEP BERABER KARŞI DURMAK ZORUNDAYIZ"

Avrupa'da İslamofobinin artması hatırlatılarak, "iktidarda olsanız siz ne yapardınız?" yönündeki soru üzerine Kılıçdaroğlu, Türkiye'yi yönetmiş olsa öncelikle Avrupa'daki bütün devlet başkanlarından "İslamafobi" sözcüğünü kullanmamalarını isteyeceğini aktardı.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"İslam'ın bütün dinler gibi bir barış dini olduğunu, dolayısıyla bir İslam karşıtlığı üzerinden bir politika yapmanın ne kadar yanlış olduğunu onlara ifade ederdim. Aynı şekilde Hristiyan vatandaşlarımız, onların da inançlarına saygılıyız dolayısıyla terörle İslam'ı yan yana getirmenin ne kadar yanlış olduğunu eğer bunu yapan teröristler varsa buna hep beraber karşı çıkmamız gerektiğini, en çok karşı çıkması gerekenlerin de Müslüman ülkeler olması gerektiğinin altını çizerdik. İslamiyet, bilime, kültüre, barışa, insana, doğaya değer veren bir inanç. Dolayısıyla İslamiyet üzerinden veya İslamiyet adına terör estiren, kafa kesen kim varsa, kim olursa olsun buna hep beraber karşı çıkmak zorundayız. Tehdit kime yönelirse yönelsin bir önemi yok. Terörist ise hangi inanca karşı çıkıyorsa çıksın, buna karşı çıkmayı insanlığın ortak değeri olarak kabul etmemiz ve bunu sürdürmemiz gerekiyor. Türkiye bu konuda çok açık, çok net bir tavır takınmalı. Batı'nın bütün politikacılarına bunu anlatmalı. Gerekirse bunun için her partinin milletvekillerinden oluşan bir ekip gönderilmeli, İslamiyete nasıl baktığımızı, teröre nasıl baktığımızı oturup anlatmalıyız onlara. Bu konuda Türkiye, terörden en büyük mağduriyeti yaşayan tek ülke. Terörün din adına, kimlik adına yapılmış olması hiç önemli değil, önemli olan burada terörün tümüyle yok edilmesi. İnsanlık olarak hep birlikte bu teröre karşı ortak mücadele etmeliyiz."

Kemal Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine Fransa'ya boykot kararının doğru olmadığını, zaten yöneticiler tarafından bu yöndeki açıklamanın tekrarlanmadığını belirtti.

ERKEN SEÇİM ÇAĞRISI

Kılıçdaroğlu, yaptığı erken seçim çağrısına yönelik bir soru üzerine de "Temel çağrıda bulunma gerekçem şu, gerçekten ekonomide çok ciddi bir deprem var aslında. Dolara bakın, avroya bakın nerede, sterline bakın nerede, bizim Türk lirası güneş altındaki kar gibi eriyor. Ciddi bir devalüasyon yaşıyoruz. Yara daha çok sıcak, önümüzdeki günlerde fatura çok ağır olacak." dedi.

Türkiye'nin içinde bulunduğu sorunları aşması için erken seçime gitmek zorunda olduğunu tekrarlayan Kılıçdaroğlu, ekonomide yaşananların her geçen gün topluma olan maliyetinin artacağını özellikle de bundan fakir kesimin etkileneceğini ileri sürdü.

Bankada dolar hesabı olanın, devletle dolarla anlaşma yapanın bu durumdan rahatsız olmayacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, 2018'de hükümete 13 madde halinde "krizden çıkış" için öneride bulunduğunu hatırlattı.

"2020 yılına geldik artık bir kriz yok, bir buhran içindeyiz. 10 milyon işsiz var." diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Türkiye Varlık Fonunu kurdular. Bütün büyük kamu şirketlerini buraya topladılar dediler ki, 'bakın bütün kamu şirketleri burada biz istediğimiz yerden borç alabiliriz.' Varlık Fonu eylül ayında iki yabancı şirketi yetkilendirdi, dediler ki 'bize borç para bulun' kimse borç para vermedi. 13 Ekim'de daha büyük yabancı grupları, bankaları yetkilendirdiler yine borç alamadılar. Aynı dönemde Ülker grubu çıktı 'ben borç istiyorum' dedi, istediğinin 4 katı talep geldi. Bir tarafta devletin en önemli kurumlarının olduğu Varlık Fonu, bir yanda Ülker grubu. Olağanüstü zarar ediyor. Kısa vadeli borçları 2017'de 26 milyar 502 milyon lirayken, 2019 yılında 951 milyar 482 milyon liraya çıkıyor. Nereye gitti bu para? Üstelik dünyada negatif faiz varken. Düşünün Yunanistan binde 9'la borçlanıyor. Biz, yüzde 6 veriyoruz ama kimse bize para vermiyor. Eğer bu ülkeyi seviyorsak, insanımızı seviyorsak, bu ülkedeki insanlar daha büyük yükler altına girmesin istiyorsak bu iktidarın gitmesi lazım."

"BURASI KABİLE DEVLETİ Mİ"

"Ekonominin bu kadar kötü durumda olmasının sebebi bakanın damat olması mı?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, Varlık Fonu'na işaret etti. Fonun Başkanı'nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başkanvekili'nin de Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Burası kabile devleti mi? Sayıştay denetimi falan yok zaten. Bir kamu kurumu denetimi de yok. Dersiniz ki, 'BDDK'nin bankalar yeminli murakıpları denetlesin.' O da yok. Özel denetim, bulacaklar bir adam 'gel bunu denetle' diyecekler. Zaten o nedenle hiç kimse güven duymadığı için fona para vermiyor." değerlendirmesinde bulundu.

"Anketlerde hala iktidara destek neden bu kadar yüksek?" sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, "Yüzde 35 gibi bir rakamın bütün bu buhran içinde halen korunması önemli." ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Bunun psikolojik, sosyal nedeni var. Buradan geçinenler, bunlara yardım yapanlar var. Bir de anketçiye 'AK Parti'ye oy vereceğiz' yanıtı verip, gerçekte oy vermeyeceğini düşünenler var. Kararsızlar yükseliyor. Hani böyle çok ciddi, çok sert bir düşüş beklemiyorum zaten. Ama Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu tablonun iyi olmadığını, bu tablodan toplumun büyük bir kesiminin zarar gördüğünü AK Parti'ye oy verenler de kabul ediyorlar. Gittiğim yerlerde çok açık ve net 'artık bunların gitmesi lazım.' deniliyor. Bunlar gitmeli, yeni bir anlayış gelmeli, devlet doğru dürüst yönetilmeli. Bilgiyle, birikimle, liyakatle yönetilmeli. Devletin kendisine çeki düzen vermesi lazım. Böyle bir anlayış, yapı uzun süre gidemez, mümkün değil, gidemez."

Kılıçdaroğlu, bütçenin toplumda bir heyecan uyandırmadığını, ayrıca Anayasa'da öngörülen süre içinde Meclise sunulmadığını savundu.

Bürokrasinin tümüyle tasfiye edildiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, "Sarayda bir grup çevre var, tümüyle sisteme egemen olmak istiyorlar. Ama bir anlamda kendi kendilerini yiyorlar. Onların içinde iyi insanlar var, gidişten onlar da rahatsızlık duyuyorlar. Ama damat dahil hiç kimse cesaret edip doğruları Erdoğan'a anlatmıyor." ifadelerini kullandı.

"MİLLET İTİFAKI'NI DAĞITMAK İÇİN OPERASYON YAPIYOR"

"AK Parti ve MHP 'erken seçime gideceğiz' diye bir açıklama yaparsa, 'destekliyoruz' dermisiniz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Deriz." yanıtını verdi.

Bunu toplumun daha büyük dramlarla karşılaşmaması için diyeceklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu,"Öyle bir ihtimal olur mu, erken seçim için Meclise gelirler mi? Ben geleceklerini sanmıyorum. Ama gelirse destek veririz tabii. Erken seçim için Meclise gelirler mi? Ben geleceklerini sanmıyorum. Ama gelirse destek veririz tabii." dedi.

Kılıçdaroğlu, "Millet İttifakı sağlam mı?" sorusu üzerine, ittifak adına konuşmayı doğru bulmadığını belirterek, "Ama CHP Genel Başkanı olarak şunu söyleyebilirim; Millet İttifakı'nı dağıtmak için saray ve çevresi bürokrasinin bazı unsurlarını da kullanarak operasyon yapıyor." iddiasında bulundu.

"Bürokrasinin ne gibi unsurları kullanılıyor?" diye sorulan Kılıçdaroğlu, "Üç aşağı beş yukarı tahmin edebilirsiniz. Onlar aracılığıyla belli kesimler ya da belli kişiler üzerinde çalışmak, onları bir anlamda çevresiyle birlikte ajite etmek, belli kişilere ve belli kurumlara gerçekten ciddi paralar vermek, teklif etmek ve bu çerçevede ittifakı bozmak istiyorlar." yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, "Size gelen bilgi mi? " sorusunu yanıtlarken, şunları söyledi:

"Bilgi. Bunu biliyorum, burada hiçbir tereddütüm yok. Ama buna karşın önce 'acaba İYİ Partiyi dağıtabilir miyiz?', bunun üzerinde durdular. FETÖ suçlaması. Beğenmediği bir insanı eskiden 'PKK'lı' diye suçlarlardı, şimdi ise en taze suçlama aracı FETÖ oldu. Seni beğenmiyor, o zaman sen FETÖ'cüsün. Bir siyasetçinin aslında bu konuma düşmesi zayıflığını gösterir. Bu ülkenin savcıları var. Aslında bana sorarsanız FETÖ'nün bir numaralı unsurları zaten kendileri. Alan, devletin içine en kritik noktalara yerleştirenler zaten onlar. İYİ Parti üzerinde oynadılar. Burada da beklediklerini bulamadılar. Kurultaydan sonra İYİ Partide bazı arkadaşlar yönetimde yer almadıkları için itiraz ettiler ama orada da bir sağduyunun egemen olduğunu düşünüyorum."

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in "bir tavır değiştirmelerinin söz konusu olmayacağı ve Millet İttifakı içinde devam edecekleri" açıklamasının anımsatılması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Bizim üzerimizde oynadılar. Oynamaya çalışıyorlar, oynuyorlar da. Şöyle bir taktik izliyorlar, yine bize ulaşan bilgilerden, 'şu Kılıçdaroğlu'nu bir şekliyle halletmemiz lazım. Nasıl halledeceğiz?' Medyalarında yazdıklarının hiçbir etkisinin olmadığını gördüler. O zaman CHP'lilerin okuduğu ya da dinlediği medya üzerinden bir şey yapabilir miyiz? Şöyle bir önerinin belli kesimlere, belli kişilere, belli gruplara gittiğini biliyorum. 'Tamam bizi eleştiriyorsunuz, dozunda eleştirin ama mutlaka Kılıçdaroğlu ve CHP'yi de eleştirin.' 'Böylece oradan partinin içinde bir şeyler yapabilir miyiz?' diye bir arayışın içine girdiklerini de biliyorum. Buradan da bekledikleri sonucu alamayacaklar. Neden? Biz haklıyız. Hani 'bu olmazsa asla olmaz.' diye hırslarım olsa. Öyle bir hırsım da yok. Tek beklediğim bu memlekette herkes huzur içinde yaşasın."

"Siyasetçilerde biraz hırs olması gerekmez mi?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Dediğim bireysel hırs. Yoksa ülkenin gerçek anlamda demokrasiye kavuşması için elimden gelen bütün çabayı gösteririm. Boşuna mı Ankara'dan İstanbul'a yürüdüm." yanıtını verdi.

"BÜTÜN BU ÇABALARA RAĞMEN MİLLET İTTİFAKI BÜYÜYECEK"

Kılıçdaroğlu, şimdi de İttifakı dağıtmak için "geçmişte ittifakın içinde şöyle veya böyle yer alan kişilere acaba ayrı parti kurdurtabilir miyiz?" çabası gösterildiğini ileri sürdü.

"Muharrem İnce'yi mi kastediyorsunuz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Sadece o değil. Muharrem Bey henüz ayrılmış değil. İttifakın içinde geçmişte yer alıp CHP olabilir veya bir başkası. Buradan belli kişileri finanse ederek, belli kişilere ciddi paralar verilerek ve onların çevresiyle beraber 'acaba ayrı bir parti kurdurtabilir miyiz?'. Böyle bir özel çaba var. Bunun için de çabaların gösterildiğini, belli kişilere teklif götürüldüğünü biliyorum. Paradan hiç korkmayın, hiç çekinmeyin. Doğrudan doğruya belli kişilerin arayıp 'uçak biletin, 5 yıldızlı otelde yerin hazır. Gel buraya oturalım, konuşalım ve bu işleri halledelim' dendiğini de gayet iyi biliyorum. Bu bilgiler hemen hemen doğrudan bize geliyor."

Ayrıca HDP üzerinde de bir çalışma olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, "HDP üzerindeki çalışma şöyle; Kürtler'e ayrı bir parti kurdurmak istiyorlar. Daha doğrusu 'HDP'yi acaba bölebilir miyiz, parçalayabilir miyiz?' diye özel bir çabanın HDP üzerinde de yürütüldüğünü biliyorum. Mithat Sancar'ın HDP Eş Genel Başkan olarak gelmesini Türkiye açısından bir kazanç olarak görüyorum." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, bu ülkede yaşayan insanların ferasetine güvendiğini vurgulayarak, "Bütün bu çabalara rağmen Millet İttifakı büyüyecek. Çünkü bu ülkenin sorunlarını Millet İttifakı çözecektir. Buna bütün samimiyetimle inanıyorum. Demokrasiden yana olacaklar kazanacak diyorum. Türkiye'de yaşanan ekonomik buhranı 5 yıl içinde atlatmak ve çıtayı yükseltmek bizim boynumuzun borcu ve biz bunu yapabiliriz." değerlendirmesinde bulundu.

CHP'nin "FETÖ'nün siyasi ayağına" ilişkin yayımladığı kitapçık hakkında toplatılma kararı verildiğinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, karara itiraz ettiklerini ama henüz bir sonuç alamadıklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Ama sonucunu alırız. Bu yasaklanacak türden bir şey değil." dedi.

"LÜKSE VE ŞATAFATA KAYNAK AYIRMAYACAĞIZ"

İktidara geldiklerinde ekonomide ilk ne yapacakları sorusuna Kılıçdaroğlu, israfı önleyeceklerini, lükse ve şatafata asla kaynak ayırmayacakları yanıtını verdi.

Ekonomik ve Sosyal Konseyi süratle toplantıya çağırarak taraflardan yaşanılan sorunları anlatmalarını isteyeceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Fakir fukaradan alınan vergilerle dolar bazında köprü, yol... Dünyanın parası ödeniyor. Bunları da çağıracağım. Biz bunları kamulaştıracağız. Bunun maliyetini çıkaracağız. Kaça yaptınız bunu? 100'e yaptınız. Size bir de makul kar vereceğiz. O alanda kar nedir? Yüzde 20, 25. Kardeşim al paranı, biz bu işi bitiriyoruz." diye konuştu.

"Yani müsadere değil mi?" şeklindeki soruyu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, "Hayır müsadere asla değil. O doğru ve ahlaki değil. Devlet ciddiyetine de yakışmaz. O bir harcama yapmışsa parasını, makul karını da vereceksin ve devletleştireceksin." değerlendirmesinde bulundu.

"Peki fazla almışsa" ifadesi üzerine de Kılıçdaroğlu, "Şu anda fazla aldıkları bir şey yok. Dolayısıyla onu da makul zemine oturtacağız." karşılığını verdi.

"İMAM HATİPLER KALACAK"

Kılıçdaroğlu, devlette insanların siyasi görüşüne, inancına, kimliğine bakmaksızın liyakate önem vereceklerinin altını çizdi.

Depreme değinerek, süratli bir şekilde kentsel dönüşüm yapacaklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "İnsanların hayatını kurtaracağız, istihdam sorununu çözeceğiz büyük ölçüde." ifadelerini kullandı.

Öğretmen açığının asla olmayacağını, köy okullarının hepsini açacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, meslek liselerini kapatacaklarını ve teknoloji liseleri kuracaklarını söyledi. Bu okulların organize sanayi bölgelerinde olacağını anlatan Kılıçdaroğlu, ayrıca bu okullardan mezun olan çocukların izdüşümü olan üniversiteye artı puanla gideceğini kaydetti.

Kılıçdaroğlu, imam hatip liselerinin de meslek lisesi olduğunun hatırlatılarak kapatılıp kapatılmayacağı yönündeki soruya, "İmam hatipler kalacak. Onlarla ilgili herhangi bir sorunumuz yok. Orada da çocuklarımızın iyi bir eğitim görmesini istiyoruz. O okullara giden çocuklar da bizim evlatlarımız. Onların da iyi bir eğitim görmesi lazım. Felsefe, din dersleri. İslam tarihinde çok önemli düşünürler, akil insanlar vardır. O isimlerin o çocuklara öğretilmesi lazım." diye konuştu. (AA)

En Çok Aranan Haberler