Son dakika haberleri... 28 Şubat'ta açıklanan deklarasyon sonrası gözlerin çevrildiği CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, FOX TV canlı yayınında soruları yanıtladı. Kılıçdaroğlu, 6 siyasi parti liderinde bulunan ıslak imzalı parlamenter sistem metnini de canlı yayında İsmail Küçükkaya ile paylaştı.
Yayın başlamadan önce Kılıçdaroğlu'nun İYİ Parti hassasiyetini danışmanı Ömer Topsakal İsmail Küçükkaya'ya iletti: "Programı 10:29'da kapatmak istiyor çünkü 10:30'da Meral Akşener'in grup konuşması var ve çakışmasını istemiyor."
**Kılıçdaroğlu'nun programda yaptığı açıklamalarından önce çıkanlar şöyle:
Ukrayna'da çok sayıda öğrencimiz, yatırımcımız ve yurttaşımız var. İthalat ve ihracat ilişkilerimiz var. Burada enerji alanında kontrolsüz bir ilişki kurulduğunu da söylemek isterim. Rusya ile çatışırsak ve şalteri indirirse perişan oluruz.
Türkiye tarafsızlığını korumalı ancak savaşın bitmesi için de elinden geleni yapmalı. Sıcak mesajlar vermeli.
Rusya'dan isteseniz de vazgeçemezsiniz çünkü enerji açısından bağımlısınız. Ukrayna'dan da isteseniz de vazgeçemezsiniz ticari ilişkileriniz var. Biz hiçbir ülke için "vazgeçiyorum" diyemeyiz çünkü dünya artık küçük bir dünya. Bu nedenle sıcak ve samimi ilişkiler kurmalıyız.
Ukraynalılar kendi topraklarını, halkını, ülkesini ve bayrağını savunuyor. Bu da gayet doğaldır. Burada yanlış olan Putin'in tutumu ve davranışı. Putin ekonomik olarak böyle zor bir duruma düşeceğini sanırım tahmin etmedi. Rusya büyük bir ekonomik krizle karşı karşıya kalacaktır diye düşünüyorum. Akılcı bir şekilde yaklaşırlarsa imzalar atılır ve süreç sonlanır. Müzakere iyidir ancak müzakere masasına otururken Rusya'nın savaşı sürdürmesi doğru değil.
Rusya'yı başka türlü vuramazsınız, oligarkların paraları büyük ölçüde Rusya dışında. Bu paralara el koyarsanız Rusya ekonomisini vurursunuz. Oligarklar şimdi Putin'i hedef alacaktır. Yani Putin kendi eliyle sonunu hazırlamış oldu. Putin'in Ukrayna'ya girmeden her şeyi hesap ettiğini ancak bu kadar ileri gidileceğini düşünmediğini sanıyorum.
Biz Yunanistan ile birlikte aynı zamanda AB üyeliği için başvurduk. Bugüne kadar herkes alındı ancak Türkiye bunun dışında kaldı. Belki yeterince çaba göstermedik ama AB samimi olursa Türkiye'nin AB'ye katılması, AB'nin de güçlenmesi anlamına gelir. AB ister ortadoğuda ister Karadeniz'de daha güçlü olmak istiyorsa Türkiye'yi yanına almalıdır.
Biz NATO ittifakının bir parçasıyız. NATO'yu sadece savunma gücü olarak görmemek lazım. Biz NATO'nun bir parçası olarak NATO'nun öngördüğü şekilde çalışmak zorundayız. NATO'ya karşı çıkmanın bir anlamı yok.
Biz iktidara gelirsek bütün ülkelerle ilişkilerimizi iyi tutarız. Bütün ülkelerle barış içinde yaşamak isteriz. Kavganın hem bize hem de diğer ülkelere zarar vereceğini biliyoruz. Bizim ilkemiz yurtta barış dünyada barış. Diğer ülkelerle tabii ki rekabet olacak ama bu ekonomik, teknolojik ve eğitim alanında olmalı. Biz üniversitelerimizi geliştirerek ülkemizi güçlü bir hale getirmeliyiz.
Ülkeyi biz yönetsek Montrö sözleşmesinin gereğini yerine getirir, asla ve asla tartışmaya açmazdık. Geçmişte hatırlarsanız "Savaş gemileri gerekirse Kanal İstanbul'dan geçer" şeklinde Erdoğan'ın bir açıklaması var. Erdoğan tarihi bilmediği için, boğazların ne kadar güvenli olması gerektiğini bilmediği için, Karadeniz'in anahtarının Montrö olduğunu bilmediği için bunları söylemiştir. Ama artık eminim o da anladı ve Montrö'nün önemini kavradı. Dolayısıyla Kanal İstanbul'u da bir kenara bırakacaktır diye düşünüyorum.
Elektrik faturamı halen ödemedim. Erdoğan KDV'yi yüzde 8'e indirdi, bir ricam daha var Haziran'a kadar KDV'yi sıfıra indirsin. Yoksa faturamı ödemeyeceğim, mum ışığında otururum ne olacak?
Türkiye'yi ileriye götüreceğiz. "Bizi geriye mi götüreceksiniz?" eleştirisi yapılıyor, geriye götürecek olsak şimdiki sistemi isterdik. Önceki sistemi de savunmuyoruz. Parlamentonun özgür iradesi yok, bu yeni değil daha önce de vardı. Biz ona da dönmek istemiyoruz. Milletin vekilini millet seçmeli diyoruz. Buna yarının Türkiyesi diyoruz. Demokrasisi güçlü, insan haklarına saygılı bir Türkiye amaçlıyoruz. Bugünün ya da dünün Türkiyesinde gençler geleceğini farklı ülkelerde arıyorsa bunda bir sorun vardır. Biz gençlere "özgürce düşüneceksiniz" diyoruz. Bazen gençler "neden size oy verelim?" diyor, biz de diyoruz ki "çünkü bizi rahatça eleştirebileceksiniz". Ülkede adalet var mı? AYM'nin kararını en alttaki mahkeme uygulamıyor. Adalet çürürse her şey çürür.
Cumhurbaşkanı adayı olan rozetini çıkarıp partisinden ayrılacak. Tüm partilere eşit mesafede olacak. Cumhurbaşkanı tarafsız olmalı ve 24 saat konuşmamalı. Parlamentoyu açış programları siyasi parti programına dönmemeli. Olması gereken bu; tarafsızlık. Bir partinin genel başkanı hakim tayin edemez, bu nedenle cumhurbaşkanında tarafsızlık olması lazım. "Ben tarafsızım" demek yetmiyor, namusun ve şerefin üzerine yemin etmen lazım. Cumhurbaşkanlarının parti liderlerini eleştirdiğini görmeyeceksiniz. Cumhurbaşkanı siyaset üstündedir ve yeri geldiğinde konuşur. Konuşunca 84 milyon dikkatle dinler.
6 partinin programları ayrı, dünyaya bakışları ayrı. Ama Türkiye'nin geleceği açısından ortak program belirlemek zorundaydık. Ülke bu durumdayken 6 lidere tarihi bir görev düşüyor. Türkiye'yi bu durumdan kurtarmak için de ortak hedef belirlemek gerekiyordu. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile hukuku yeniden inşa ediyoruz, tek adam rejimine son veriyoruz. Farklı görüşler tabii ki var, her evde farklı görüşler olur ama bu evin dağılmasına neden olmaz.
Bu masa devrilmez. Tarihin bize yüklediği bir sorumluluk var ve gereğini yapmak zorundayız. A partisi B partisi yoktur, liderlerin Türkiye'nin geleceği açısından kararlı bir duruş vardır. Sayın Akşener Türkiye'nin siyasi hayatında çok önemli bir aktördür. Düşünceleri bizim için son derece değerlidir. Masayı bozmak istiyorlar, denediler de zaten. Cumhur İttifakı'nın siyasi ve siyasi olmayan aktörleri bu masayı bozmayı çok denedi. Ülke bu haldeyken hiçbirimiz bu masayı deviremeyiz. Biz ülkemizi aydınlığa kavuşturup huzura eriştirince her parti kendi yoluna gidebilir. Şu aşamada biz bu masayı dağıtırsak bu yanlış olur ki liderlerin de böyle bir niyeti yok.
İçeriden yıkamayınca dışarıdan hamlelerle yıkmaya çalışıyorlar. Yeni parti kurdurma konuları gündeme geldi. Tansu Hanım "geçmişe dönmek istiyorlar" diyor. Demek ki kendi döneminin kötü olduğunu o da kabul ediyor. Biz geleceğe bakıyoruz, "Yarının Türkiyesi" diyoruz.
Bireysel hiçbir çıkar beklemeden sadece ülke sorunlarına odaklanıyor ve sorunları samimi olarak arka plansız nasıl çözüleceğine odaklanıyorsanız karşılıklı güveni oluşturabiliyorsunuz. Bireysel beklentimiz yok, ülkenin bu kadar sorunu varken bireysel beklentimiz olamaz. Ben ülkemin geleceğinden kaygılıyım, diğer genel başkanlar da kaygılı. Biz bir araya geldiğimizde oturup konuşuyoruz, her ilde kanaat önderleriyle de toplantı yaparım. "Bana istediğiniz soruyu sorabilirsiniz" derim. Böyle böyle güveni oluşturduk ve büyütmeye çalışıyoruz.
Elektrik faturamı ödemiyorum, Haziran'a kadar KDV sıfıra indirmeden de ödemeyeceğim. Yüzde 170 olan zam yüzde 125'e falan indi. En azından bunu Hazirana kadar sıfır yap, kışı insanlar rahat geçirsin. Elektriğimi kesebilirler, Bahçeli'nin gönderdiği kandiller var onları yakarız.
Esnafa sorun, fırıncıya, akaryakıt bayilerine sorun "Kardeşim sen büyüdün mü?" deyin. Cevabı "hayır" olacak. Çiftçi de perişan, gübreye yüzde 400 zam gelebilir mi? Bahar gelecek, yaz gelecek bu ürünler kaça satılacak? Fiyat istikrarını sağlamazsanız, Merkez Bankası'nın başına yandaş atarsanız Türkiye bundan kurtulamaz. Fiyat istikrar komitesi kurdular, Maliye Bakanı'nın görevi midir? Maliye Bakanı'nın görevi hakça vergi toplamaktır, fiyat istikrarıyla senin ne ilgin var? Maliye Bakanı'nın şu andaki temel görevi fakir fukaradan alınan vergileri bir avuç zengine vermektir.
Seçim kanunu üstünde anlaşamıyorlar sanırım, öyle görünüyor. Yüzde 7 baraj olursa BBP sistem dışında kalır, MHP yüzde 7 anlaştık diyor ama AKP için yüzde 10 daha önemlidir. MHP barajı geçemezse onun çıkaracağı tüm vekilleri AKP çıkaracaktır. Bahçeli ne kadar etkili bilmiyorum ama şunu biliyorum; Cumhur İttifakı yoluna böyle devam ederse Türkiye felakete gidecek. Bunlar Devlet Planlama Teşkilatı'nı kapattı. Biz yüzde 3 seçim barajında mutabık kaldık, yüzde 10 seçim barajı darbe anayasası ile geldi. Biz darbe izlerinin anayasadan kaldırılmasını istiyoruz.
Herkes cumhurbaşkanı olmak ister. Ancak henüz adayın kim olacağı liderler arasında konuşulmadı, sadece ilkeler konuşuluyor. Liderler son olarak "hangi adayla kesin olarak kazanırız" buna bakacak. Diğer genel başkanlar adına konuşmayayım, benim bakış açım o. Liderler "siz olun" derse ben aday olurum. Bir yola çıktık, yola çıktığımıza göre Türkiye'nin geleceğini yeniden inşa edeceğiz. Sadece ben değil, hep birlikte yapacağız. Dolayısıyla güven verecek biri olması lazım. Birini seçtiğimizde "oh ne güzelmiş tek imzayla her şey oluyor, güçlendirilmiş parlamanter sistem de neymiş?" derse ne yapacağız? Dolayısıyla 6 lidere de güven vermesi gerekiyor. İğneyle oya işlemek gibi, 6 lider oturup düşünecek. Sonuçta bir gelecek inşa ediyoruz ve karşılıklı güven şart. Cumhurbaşkanı adayının devlet aklını bilmesi, devlet deneyiminin olması lazım. Çünkü belli bir süre devleti yöneteceksiniz ve yönetirken ittifak bileşenlerini gözardı edemezsiniz. Başbakan adayımız da var, Meral Akşener. Bütün bunları düşünüp hareket etmek zorundasınız.