CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Gündeme yönelik açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu daha önceki "Sabredin 3 Aralık'a kadar. Çok güzel şeyler açıklayacağız. 3 Aralık'ı bekleyin geliyor gelmekte olan" ifadelerini yineledi. Açıklamasının devamında Kılıçdaroğlu, "Ey dünya sana da sesleniyorum, sen de 3 Aralık'ı bekle" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarının satır başları:
"Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir. Bu topraklarda hiç kimse kendisini kimsesiz hissetmesin. O nedenle bana gelen talepler çok fazla. Emekliler, çiftçiler, taksi şoförleri, kamyon, tır şoförleri 'Bizden söz edin' diyor. 'Siz anlatın ki belki birileri duyar, belki sorunları çözerler' diyorlar. İşsizinden tutun memuruna, işçisinden tutun çiftçisine kadar sorun var.
Emekliler aramızda. 14 milyona yakın emekli var. Emekli büyümeden pay almıyor, kanun çıkardılar. Yüz karası bir kanundur, bütün emekli kardeşlerime söylüyorum. Beni eleştirebilirsiniz ama benimde sizi eleştirmeye hakkım var. Ekonomik büyümeden emekliler pay almasın diye kanun çıkaranlara oy verirseniz benim iki elim yakanızda olur. 14 milyon kişisiniz, Türkiye'nin büyümesinden pay almayacak sınıf olarak tarihe geçtiniz. Bu tarihi yazanlar parlamento çatısı altında el kaldırdılar, emekliler büyümeden pay almayacak diye. İtiraz eden bu kardeşinizdi.
Emekli olup AK Parti'ye oy veren vatandaşıma bu çerçevede vicdanını bir kez daha sorgula diye seslenmek isterim. Emeklilerin yüzde 80'i açlık sınırının altında aylık alıyor. Emekli ikramiyesi için verdiğim mücadeleyi bütün emekliler bilirler. 2018'de bin lira, 2022'deyiz 100 lira arttırdılar sadece. Bazı bankaların emeklileri var. Mesela Vakıfbank emeklileri, bunlara ikramiye bile ödenmiyor. Bu sorunların tamamını Allah nasip ederse çözeceğiz. Emekli bu ülkenin caddelerinde onuruyla gezecek.
Toplumun her kesiminde sorun var. Eczacılar geçen yürüdüler. 20 bin kişiyi aşkın bir eczacı grubu Ankara'da yürüdü. Toplumun elit bir kesimi, üniversite bitirmiş bir kesim. Hepimizin hayatımızın bir evresinde mutlaka eczacıyla karşı karşıya geliriz. Eğer bunlar sorunlarını çözmek için bu kadar uzun süredir bekliyor ve artık beklemenin sonunda Ankara'da toplanıp miting yapıyorlarsa bir sorun var demektir. Eczacı kardeşlerime sesleniyorum. Bütün sorunlarınızı biliyorum. Raporlar elimde. Bir şeyi bilmenizi isterim. Sizin sorununuz da emeklinin sorunu gibi çözülmesi zor bir sorun değil. Sizin de hakkınızı teslim edeceğiz, bu ülkede güler yüzle hizmet edeceksiniz.
Bilgiyi üreten insanlar vardır. Bilgiyi üreten yerin adı üniversitedir. Üniversiteler bilgi üretirse o ülke çok hızlı büyür. Bilim insanları o yüzden el üstünde tutulur. Bilim insanları sorulması gereken soruyu sordukları için çok değerlidir. Bilim insanı hepimize katkı verir. Bilimi ve aklı iktidar yaptığınız zaman sorunları çözersiniz. Boğaziçi Üniversitesi hepimizin gözbebeği olan üniversitedir. Bir dönem KHK çıkardılar, üniversite hocaları kendi rektörlerini seçmesin dediler. Boğaziçi Üniversitesi sorunlarla karşı karşıya. O üniversitede profesörlük yapabilecek yetenekte olmayan bir kişi rektörlük yapıyor. Üniversiteler bilim üretebilmeli. Siz bunu yapmadıkça üniversite hocaları yurtdışına gidiyor. Bir üniversite hocası için 'Üniversiteye girmeyeceksin' diye karar alınıyor. Türkiye'deki bütün üniversite hocalarına sesleniyorum; üniversitelerde de liyakat olacak. YÖK denek kurum kaldırılacaktır, üniversiteler özgür ve özerk olacaktır.
Fahri Kur'an Kursu öğreticileri neden bizden söz etmiyorsunuz dediler. Zor koşullarda çalışıyoruz, kadro istiyoruz dediler. Hatice Taşdemir, Kamu Çalışanları Hak Sendikası Konfederasyonu Başkanlığında bir toplantı yapıldı. 25 bin öğretici var. Hatice kardeşimizin açıklamayı aynen okuyorum. 'Yılda iki kez KPSS ve Din Hizmetleri Alan Bilgi testi ve mülakat puanı istiyorlar. 9 ay görev yaptıktan sonra bize istifa et diyorlar ve istifa ediyoruz. Yaz dönemi 2 ay görev yapmak için yeniden aynı sınavlara giriyoruz. İki ayın sonunda yeniden istifa edin diyorlar. Biz devletimize güvenmek istiyoruz. Neden bize kadro verilmiyor?' diyor. Baktım, Bahçeli'den tutun pek çok siyasetçi bu konuda açıklamalar yapmış. Aradan geçmiş yıllar hala sözde kalmış. Ben bu kardeşlerime sesleniyorum. Altı-yedi ay sonra iktidar olduğumuzda göreceksiniz, kadro sizin hakkınız, hakkınızı size teslim edeceğim.
Önümüzde bir vizyon toplantımız var. Bir sefer bütün milletvekili arkadaşlarımı, vatandaşlarımı bu toplantıya davet ediyorum. Bu zirvede yol arkadaşlarımıza neyi anlatacağız? Arkadaşlarımıza halkın huzurlarına çıktıklarında ne için oy isteyeceğimizi anlatacağız.
Sadece bir tekil adaya, şahsım kafalarına oy istemek CHP'nin kitabında yoktur. O kafa saray kafasıdır. Bu saraylılar başka bir şey bilmedikleri için sabah, öğle, akşam 'Adayınızı açıklayın' diye bağırırlar. Aslında ne kadar zavallı bir duruma düştüklerini bütün toplum bir şekliyle görüyor. Bazı köşe yazarları 200'ün üstünde yazı yazdı. Zavallı durumdalar, gerçekten acınacak durumdalar.
Yol arkadaşlarımız yola çıktığında ne istediğimizi anlatacağız. O kadar zavallılar ki 'Adayınız kim' diye soruyorlar. Geçenlerde Erdoğan bir vizyon açıkladı. 2,5 saat tek başına kürsüdeydi. Devleti tek kişiye teslim ettiğinizde, vizyonu tek bir kişi açıklar. Biz böyle bir anlayışla yarının Türkiye'sini inşa edemeyiz.
CHP sadece bir adaya oy istemeyecek. CHP dar bir anlayışla da oy istemeyecek. CHP bir zümrenin çıkarı için de oy istemeyecek. CHP yepyeni bir anlayışla yepyeni bir sisteme oy isteyecek. CHP, güç birliğine oy isteyecek. CHP, oyları daha iyi bir yaşam için, yeni bir Türkiye hayali için isteyecek. Çünkü biz ülkeyi krizden çıkarmak için oy istemiyoruz. Bundan sonra ülkemizi yapısal krizlerden koruyacak sistemi getirmek için mücadele ediyoruz. 50 yıldır bu ülkede hep ekonomik krizler var. Biz bu krizleri sonsuza kadar bitirmek için geliyoruz.
Çok çalıştık, çalışmaya da devam ediyoruz. Geleceğimiz, evlatlarımız için umutluyum. Umudu ve mutluluğu beraber yaşatmak zorundayız. Bütün insanlarımızı kucaklayabiliriz. Bu toplum hasletlerine yeniden geri dönecektir.
Dünyaya da seslenmek isterim; insanımız senin ucuz işgücün değildir. Ülkemiz senin mülteci kampın değildir. Toprağımız senin çöp toplama alanın değildir. Ey dünya seninle teknolojide, sanayide, eğitimde, insan haklarında, kadın haklarında, özgürlüklerde, demokraside, hayvan haklarında, çevrecilikte, iyi olan her şeyle rekabet etmeye geliyoruz!.. Ey dünya sana da sesleniyorum, sen de 3 Aralık'ı bekle!"