HABER

Kılıçdaroğlu: Önce parayı çaldılar, sonra özgürlüğü ve adaleti yok ettiler

Kılıçdaroğlu, "Tarih bize gösteriyor ki nerede yolsuzluğa bulaşmış bir hükümet varsa, önce otoriterleşir sonra diktatörleşir. Önce parayı çaldılar, sonra özgürlüğü ve adaleti yok ettiler" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Tarih bize gösteriyor ki nerede yolsuzluğa bulaşmış bir hükümet varsa, önce otoriterleşir sonra diktatörleşir. Önce parayı çaldılar, sonra özgürlüğü ve adaleti yok ettiler" dedi.

Kılıçdaroğlu, Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi (GÜSAM) tarafından Türkiye Barolar Birliği'nde düzenlenen "17/25 Sempozyumu"nun açılışında konuştu. "Bir yıl önce bugün hepimizi şaşkınlığa uğratan bir olayla karşılaştık. Emin olun ilk duyduğumda inanamadım, 'öyle bir şey olamaz' dedim ama aşama aşama bütün gerçekler bizim önümüze kondu" diyerek sözlerine başlayan Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:

"O gerçeklerden yola çıkarak bugün 17-25 Aralık'ın bir yılını kutluyoruz. Kutluyoruz diyorum şunun için; yolsuzluklar konusunda duyarlı olan bir toplum geleceğe umutla bakan bir toplumdur. Yolsuzlukların engellenmesi için umutlu olan bir toplum ahlaki değerleri yüksek olan bir toplumdur" dedi. Biz bugün Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük yolsuzluk olayının birinci yılında bir araya geldik. Dünya görüşümüz, inancımız, kimliğimiz ne olursa olsun bir noktada görüş birliği sağlamak zorundayız o da yolsuzlukla konusundaki duyarlılığımızdır. Eğer bu duyarlılığı korursak ahlaki değerleri çok güçlü bir toplumu hep beraber yaratmış oluruz."

Adaletin soylu bir kavram olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bir bilge diyor ki 'Adalet kutup yıldızı gibidir. Yerinde sabit durur, bütün kainat onun etrafında döner'. Adalet budur, adalet insanın vicdanıdır. Onun için hep beraber birinci yılındayız, o büyük yolsuzluk olayını unutturmamak için" dedi.

-"HALKIN PARASINI ÇALACAK KADAR AHLAKSIZLAŞANLAR..."-

Bugün 7 milyar insanın BM'ye kayıtlı 193 ülkede yaşadığını belirten Kılıçdaroğlu, her bir devletin kendine göre koşulları, farklı rejimleri olduğunu kaydederken, şunları dedi:

"Ama her devletin ortak amacı dünyada saygınlığının, itibarının olmasıdır. Yolsuzluğa bulaşan ve halkının parasını nerelere harcadığının hesabını veremeyen bir devlette adalet de özgürlük de refah da yoktur ve o halk tehdit altında demektir. Tarih bize gösteriyor ki nerede yolsuzluğa bulaşmış bir hükümet varsa, önce otoriterleşir sonra diktatörleşir. Çünkü kurduğu düzeni devam ettirmesinin tek yolu adaleti yok etmek, insan özgürlüğünü de baskı altına almaktır. Romanya'da Çavuşesku olsun, ister Şili'de Pinoşe, ister Küba'daki Batista rejimi olsun, ister Endonezya'daki Suharto rejimi, hepsi de de bir kural geçerlidir önce parayı çaldılar, sonra özgürlüğü ve adaleti yok ettiler. Çünkü bir halkın parasını çalacak kadar ahlaksızlaşan insanlar, özgürlüğe ve insanların canlarına kast edecek kadar da ahlaksızdırlar."

BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon'un, Uluslararası Yolsuzlukla Mücadele Günü'nde, "Yolsuzluğun asıl mağduru yaşam kalitesi bir türlü iyileşemeyen toplumdur" dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Bunun altına vicdanı olan her insan eminim ki imza atacaktır" diye konuştu. Yine BM raporuna göre dünyada her yıl 2,5 trilyon dolarlık yolsuzluk yapıldığını, 1 trilyon doların darüşvet olarak verildiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Dünya bu büyük suça daha fazla seyirci kalamaz, kalmamalıdır. Her devletin insanlığa karşı görevi bu suçla mücadele etmektir" dedi.

-"BİZDE JAPON KÜLTÜRÜ OLSAYDI BAKANLAR KURULUNDA KİMSE KALMAZDI"-

Yolsuzluğun bir toplumun derinden çürümesine yol açtığını, yolsuzluğun olduğu bir ülkede adaletten bahsedilemeyeceğini, orada hukukun üstünlüğü değil üstünlerin hukukunun olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Böyle bir ülkede güçlüler hakim olurken haklı olanların hiçbir gücü bulunmaz. Dolayısıyla yolsuzluğun yaygınlaştığı ülkeler, önce hukuklarını, sonra ahlaklarını ve son olarak da onurlarını kaybederler" dedi.

Dünyadaki yolsuzluk iddialarına karşı hükümetlerin olayın soruşturulması için talimat verdiklerini ya da istifa ettiklerini belirten Kılıçdaroğlu bazı örnekler verdi. Kılıçdaroğlu, "Japonya'dan örnek vermek istemiyorum ama yine de bir örnek vereyim. Tarım Bakanı suçlandı ve intihar etti. Bizde Japon kültürü olsaydı emin olun bakanlar kurulunda herhalde kimse kalmazdı" ifadelerini kullandı.

-"DÜNYADA HİÇ KİMSE YOLSUZLUĞA BULAŞMIŞ BİR ÜLKEYE YATIRIM YAPMAZ"-

Kılıçdaroğlu, 17-25 Aralık yolsuzluklarının Türkiye'yi dünyanın gündemine taşıdığını belirterek, bir hükümetin bir devleti nasıl soyduğu gerçeğinin de görüldüğünü söyledi. Bunun faturasının Türkiye'nin çok ağır ödediğini ve ödemeye de devam ettiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Yolsuzluk endişesi araştırması yapılıyor, son 7 yılda ortalama yüzde 15 oranında yolsuzluk konusunda ciddi bir artış olduğunu görüyoruz. En büyük artışın yaşandığı üç ülkeden birisi Türkiye, bizi Tanzanya ve Uganda takip ediyor. OECD, Türkiye hakkında şu ana kadar en ağır yolsuzluk raporunu yayınladı. Raporda, OECD'nin Türkiye'de yolsuzluklardan çok ciddi endişe taşıdığı ifade edildi. Uluslararası Şeffaflık Örgütü, 2014 Yolsuzluk Algı Endeksi'nde Türkiye 11 basamak gerileyerek 64'ncü sıraya düştü. Türkiye yolsuzluk algısında rekor puan kaybedip en kötü gerileyen ülke oldu. Yatırımcı bir ülkeye yabancılar gelirken risk primine bakar, ona göre gelirler. Türkiye'nin 2013 yılındaki risk primi 172 iken, 2014'ün ilk 9 ayında bu rakam 37 puan artarak 209'a yükseldi. Dünyada hiç kimse hukukun olmadığı, adaletin bulunmadığı, yolsuzluğa bulaşmış bir ülkeye gelip yatırım yapmaz."

-"AKP REJİMİNİN TÜRKİYE'YE MALİYET SENEDE 30 MİLYAR DOLAR"-

AB Komisyonu'nun, geçtiğimiz 8 Ekim'de açıkladığı Türkiye İlerleme Raporu'na göre, özel sektör yatırımlarının milli gelire oranının son iki yılda yüzde 16,4'ten 15,6'ya gerilediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Doğrudan yabancı sermaye stokunun milli gelire oranı son iki yılda yüzde 23,6'dan yüzde 19,9'a düştü. Yani rapor diyor ki, hukuki öngörülemezlik nedeniyle son dönemde, son yılda 30 milyar liralık doğrudan yabancı sermaye yatırımı Türkiye'den kaçtı. Bu rakam yolsuzluğun ve hukuk tanımaz bir hükümetin Türkiye'ye ödettiği faturadır. AKP rejiminin Türkiye'ye maliyet senede 30 milyar dolardır. Bunların tokat gibi gerçekler, acı. İçimiz yakıyor ama tokat gibi gerçekler" dedi.

-"AKP BUGÜN TÜRKİYE'NİN BEREKETİNİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGELDİR"-

Bu gerçekleri değiştirmek için hala şans olduğunu da belirten Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'nin geleceğini bizler yazacağız. Bu ülkenin ahlaklı insanları Türkiye'nin geleceğini yazacak. 500 yıllık uygarlaşma, ahlakı, adaleti yüceltme, yolsuzluklarla mücadele kavgamız var. Hiç kimse bizi bu yoldan asla ve asla döndüremez ve döndüremeyecektir. Bu yolsuzluklar, yasaklar, yoksulluklar elbette bir gün bitecektir. Bunun mücadelesini toplum olarak birlikte yapmak zorundayız.

Türkiye bugün her bakımdan kötü yönetiliyor. Kendisi sorun olan devasa bir hükümet var şu anda karşımızda. Kendisi sorun olan bir hükümet sorunları çözemez, sorunların yumağı haline gelir.AKP bugün Türkiye'nin ekonomik büyümesinin, zenginleşmesinin, bereketinin önündeki en büyük engeldir. Biz yatırımın kaçtığı, işçinin köle düzeninde çalıştığı bir Türkiye istemiyoruz. Biz hukuka saygı duyulan, hesap verebilen bir kamu yönetimi olan, hakimlerin, savcıların sürülmediği, avukatların adliye koridorlarına darp edilmediği bir Türkiye istiyoruz. Üreten, büyüyen ve kalkınan bir Türkiye istiyoruz. Biz düşüncesi, inancı, kimliği, yaşam tarzı ne olursa olsun özgürce düşüncesini açıklayabilen bir Türkiye istiyoruz.

Biz havuz medyası oluşturan iş adamları değil, ülkesine yatırım yapan, istihdam yaratan, onurlu, saygılı iş adamları istiyoruz. Biz kaçakçıların, hırsızların, yolsuzların değil, girişimcilerin, emekçilerin namuslu insanların başının dik gezdiği bir ülke istiyoruz."

-"BİRKAÇ SÖZÜM DE MUHAFAZAKARLARA"-

Kılıçdaroğlu, sözlerini sonunda, "Bu arada birkaç sözüm de muhafazakarlara" diyerek, şunları kaydetti:

"Dindar insan, sizin paranızı çalan insan değildir. Dindar insan, bu ülkedeki vatandaşın parasını çalan insan değildir. Dindar insan, hırsızların değil garibanların, mazlumların yanında duran insandır. Din, ne aldatmak için vardır ne de aldanmak için vardır. Din, ahlaklı ve onurlu bir şekilde yaşamak için vardır. O nedenle bütün mütedeyyin kardeşlerime de sesleniyorum, hepiniz elinizi vicdanınıza koyun ve yeniden düşünün. Mazlumların ezildiği, ahlaklı insanların ezildiği, düşüncesini açıkladığı için insanların hapse tıkıldığı bir Türkiye istemiyoruz. Huzur, barış, kardeşlik içinde yaşayacağımız, refahı yüksek olan bir Türkiye istiyoruz. Bu Türkiye'yi yeniden inşa etmek bizim elimizdedir, sizin elinizdedir, 77 milyon insanımızın elindedir. Sizin inancınızı sömürenlere, kimliğinizi, yaşam tarzınızı sömürenlere asla prim vermeyiniz. İnsanı insan olarak göreceğiz. Allah'ın yarattığı en değerli insan olarak göreceğiz. O zaman hepimiz oturup yeniden düşüneceğiz; ahlakın, adaletin, kardeşliğin, demokrasinin, özgürlüğün paydasında beraber olacağız. Ayrışmanın, bölünmenin zamanı değil. Birlik olacağız güçlü olalım, sesimiz daha gür çıksın. Ben bu umutlarla buraya geldim, bu umutlarla Konya'ya gideceğim."

Sempozyuma eski İçişleri Bakanı, Millet ve Adalet Partisi Genel Başkanı İdris Naim Şahin, Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak da katılarak, birer konuşma yaptı. (ANKA)

En Çok Aranan Haberler