CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı adaylığını düşünmediğini söyledi. CHP'nin eski genel başkanı Deniz Baykal'ın isminin de Köşk için geçtiğinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, ''Baykal'ın cumhurbaşkanlığı görevini de çok iyi yapacağından en ufak bir endişem yok'' dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı adaylığını düşünmediğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, Habertürk televizyonunda yayımlanan "Basın Kulübü" programına katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin aday olmayacağı yönündeki sözlerinin anımsatılarak, "Sayın Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığı sürecinde aday olmayı düşünüyor mu?" sorusu üzerine, Kılıçdaroğlu, daha önce kamuoyuna yaptığı açıklamalarda siyasi parti liderlerinin cumhurbaşkanı adayı olmaması gerektiğini ifade ettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı koltuğuna oturacak kişinin siyasi kimliğinin çok keskin ortaya çıkan birisi olmaması gerektiğinin altını özenle çizdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Çünkü cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacak kişi bütün toplumu kucaklamalı. Tarafsızlığı konusunda kimsenin endişesi olmamalı. Bu nedenle ben cumhurbaşkanlığı adaylığını zaten düşünmüyorum, Aklımın ucundan bile geçmemişti ama maden sordunuz yanıtlamış olayım" diye konuştu.
Bahçeli ile biraraya geldiklerinde çatı adayı belirleme konusunda siyasi parti genel başkanlarının cumhurbaşkanı adaylıklarına ilişkin bir görüşme yapıp yapmadıkları yönündeki bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, bu konuda bir görüşmenin olmadığını, bir ismin tartışılmadığını söyledi.
Bugüne kadar çatı adayın neden belirlenemediğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi sürecinin ilk kez yaşandığını ifade ederek, adayın özenle seçilmesi, sürece dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.
Sivil toplum kuruluşlarının, meslek kuruluşlarının, sendikaların başkanlarını ziyaret ettiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, bu ziyaretlerde herkesin kabul edebileceği, ortak paydayı olabildiğince geniş tutan bir aday sürecini başlatmayı amaçladıklarını belirterek, şöyle konuştu:
"Belki önümüzdeki süreç içerisinde sanatçılarla biraraya geleceğiz İstanbul'da. Sonunda bir aday belirlenecek tabii. Çok geç kalındı mı? Hayır çok geç kalındı değil. Süreç şunu gösteriyor. Yeni isim belirleme konusunda ya da isimlendirme konusunda şu veya bu şekilde kamuoyunun bildiği tanıdığı bir ismin gündeme gelmesi gerekiyor. Kamuoyunun çok bilmediği ama gerçekten de nitelikleri itibariyle çok iyi cumhurbaşkanlığı görevini yapacak isimler elbette var ama maalesef bu süreç biraz da şu veya bu şekilde kamuoyunun bildiği ve tanıdığı isimleri gündeme getiriyor."
"Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın adaylığı gündeme gelebilir mi? sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Baykal'ın devlet, siyaset deneyimi olduğunu, cumhurbaşkanlığı görevini de çok iyi yapacağından en ufak bir endişesinin bulunmadığını dile getirdi. Kılıçdaroğlu, "Dolayısıyla gündeme gelip gelmemesi konusu biraz erken ama önümüzdeki sürece bakacağız. Sayın Baykal, eğer belli görüş birlikteliği sağlanırsa kendi ismi üzerinde, kendisinin aday olabileceğini zaten ifade etti" dedi.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı için bir takvimin oluşturulup oluşturulmadığının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, yarın Almanya'ya gideceğini, dönüşte siyasal partilerin görüşlerini alacağını belirterek, "Daha sonra da süratli bir şekilde adayı belirlemiş oluruz" ifadesini kullandı.
CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen'le ilgili değerlendirmesinin istenmesi üzerine Kılıçdaroğlu, Türmen'in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde yargıçlık yaptığını anımsatarak, "Adaleti çok iyi bilen, sadece Türkiye için değil bütün Avrupa için adalet dağıtan biri. Elbette değerli bir isim" yorumunu yaptı.
Kılıçdaroğlu, soru üzerine Abdullatif Şener'le ilgili değerlendirmesinde de Şener'in dürüstlüğü ile bilinen bir isim olduğunu, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kurucularından ancak özelleştirmede yapılan yolsuzluklardan rahatsızlık duyup, eleştiri yapıp partiden ayrıldığını anlattı. Kılıçdaroğlu, Şener için "O nedenle toplumun hemen hemen her kesiminin saygı duyduğu bir siyaset adamı" dedi.
Yılmaz Büyükerşen'le ilgili de değerlendirme yapan Kılıçdaroğlu, "Anadolu'nun ortasında bir vahayı yarattı. Olağanüstü başarılara imza atan, bilgi birikimi, akademik birikimi, siyaset birikimi itibariyle de çok önemli bir yönetici aynı zamanda" ifadesini kullandı.
Bu isimler arasında özel bir müracaatın bulunmadığını belirten Kılıçdaroğlu, bütün bu isimlerin yabancısı olmadıklarını ve değerlendirildiğini söyledi.
"Özellikle öne çıkan bir isim var mı?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "O konuda yorum yapmak istemem" dedi.
"Öyleyse bu isimlerden birini çatı adayı ya da CHP'nin adayı olarak görebiliriz" sözleri üzerine Kılıçdaroğlu, "Çatı adayı isimlendirmek tek başına öyle bir aday belirlenecekse tek başına benim yetkimde olan birşey olmadığını siz de takdir edersiniz. Onun dışında partinin belirleyeceği bir aday olursa elbette onu da neden belirlediğimizi, hangi gerekçelerle belirlediğimizi kamuoyuna anlatacağız" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, "İsim ya da isimler gündeme geldi mi?" sorusunu "Hayır gelmedi" diyerek yanıtladı.
Kemal Kılıçdaroğlu, "MHP Genel Başkanı Bahçeli yalanladı ama uzunca süre konuşuldu. Cumhurbaşkanı Gül'ün çatı adayı olabileceği görüşü... Böyle bir teklifi Gül'e sunar mıydınız?" şeklindeki soru üzerine, "Gül'ün adaylığı konusunda zaman zaman söylediğiniz görüşler gündeme getiriliyor ama CHP açısından böyle bir adaylık söz konusu değil. Çünkü biz cumhurbaşkanı makamına oturacak kişinin tarafsız olmasını isteriz. Bütün siyasal partilere eşit uzaklıkta olmasını isteriz. Ben Sayın Gül'ü bu bağlamda tarafsız bir cumhurbaşkanı olarak görmüyorum zaten kendisi de kabul ediyor, kendisi de tarafsız olmadığını söylüyor" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu bir soru üzerine, belirlenecek adayın, Türkiye'nin bütün coğrafyasından oy almasını isteyeceklerini belirterek, "Hem kucaklayıcı olacak diyoruz. Hem bütün toplumu kucaklasın, kimseyi ötekileştirmesin diyoruz. Bütün bunlar dikkate alınarak aday büyük ölçüde belirlenecek" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı adayıyla bir siyasi partinin iktidar mücadelesinin ayrı süreçler olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanlığı makamına oturacak kişi 76 milyonu temsil edecek kişidir ve o makama oturacak kişi, bizim temizliğimizi, bizim ruhumuzu, bizim özümüzü, bizim geleceğimizi temsil eden kişidir. O nedenle cumhurbaşkanı sorumsuz yetkili o anlamda ama belli yetkilerle donanmış bir kişidir. O nedenle biz cumhurbaşkanı seçerken bir siyasi partiye lider seçmiyoruz ya da bir başbakan belirlemiyoruz. Bizim aradığımız budur" değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanının devletin sağlıklı çalışmasının gücünü göstereceğini, devlet kurumları arasında uyumu sağlayacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Tüm bunların zıddı olarak Sayın Başbakana yönelik eleştirilerinizi bu sözlerle ifade ediyorsunuz sanırım. Onun cumhurbaşkanı adaylığına karşı tavrınızın nedeni de bu nedenler öyle mi? sorusuna karşılık, "Bana dünyada bir örnek gösterin halkını tokatlayan bir adam şu ülkede cumhurbaşkanı oldu deyin. Nasıl anlatacağız biz bunu çağdaş dünyaya veya şaibeli bir kişi, şu kişi şu şaibesiyle beraber şu ülkede cumhurbaşkanı oldu deyin. Bunlar olmaz, olmamalıdır. Türkiye gerçekten de bilgisiyle birikimiyle geçmişiyle şaibesiz bir kişiyi o makama oturtmalıdır. Eğer bir kişinin şaibesi varsa Türkiye bunu kaldıramaz kaldırmamalıdır. Biz bunu dünyaya anlatamayız. Olay budur. Bu kadar nettir olay" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, başka bir soru üzerine, "Bir kişi cumhurbaşkanı seçildikten sonra sıcak siyasetin içine girer ve başbakana sürekli müdahale ederse o zaman başbakan kukla başbakan olur" ifadelerini kullandı.
Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Herhalde Türkiye Cumhuriyeti'ni kukla bir başbakanın yönetmesini kimse istemez. Eğer bir başbakan, hükümeti kurduktan sonra güvenoyunu parlamentodan isteyecek. Sorumluluk kimde? Başbakanda. Kimin programı? Hükümetin. Davul kimin boynunda? Başbakanın boynunda. Bir başbakan, davul kendisinin boynundayken, tokmağı birisine verirse 'sen istediğin gibi çal' derse o başbakana ne denir? 'Kukla' denir. Bana söyler misiniz hangi demokraside kukla başbakan olur? Kaldı ki sıcak siyasetin içine girecek. Başbakan diyecek ki 'Kardeşim bir dakika, sorumluluk bana ait, davul benim boynumda, ha bire sen çalıyorsun. Gidiyorum Meclis'e anamuhalfet de bana sen kukla başbakansın diyor. Kusura bakma benim bir kişiliğim var' demesi lazım. 'Ben başbakanım' demesi lazım. 'Sorumluluk bana aittir' demesi lazım. 'Parlamentoya ben hesap veriyorum' demesi lazım. Senin hiçbir sorumluluğun yok. Oturup orada ahkam kesiyorsun. Cumhurbaşkanları az konuşur, özellikleri odur zaten. Neden? Sorumsuz oldukları için. Devletin kurumlarını uyum içinde çalıştırırlar. Cumhurbaşkanlarının fonksiyonu budur. 'Ben efendim gideceğim şunu yapacağız, başkan gibi olacağım koşturacağım sağa sola'. Böyle bir cumhurbaşkanlığı olmaz. O zaman başbakanlığı kaldırsın."
"Seçim sonunda Başbakan, Çankaya Köşkü'ne çıkarsa bu modelle Türkiye'nin yönetileceğine inanmış ve şu an buna muhalefet ediyor görünüyorsunuz" denilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, bu modelin yanlış olduğunu en başından beri söylediklerini belirtti.
"Halka karşı olmadıklarını" kaydeden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Model sağlıklı olmazsa kendi içinde sorun yaratır. Bu model de çıktı. Bir kriz çıkacak mı? çıkacak. Başbakan kişilik sahibiyse bir kriz çıkar. Kendi işine müdahale edilmesini istemez. Eğer başbakan kişiliksizse zaten herkes müdahale eder, parlamentoya gelir kimsenin yüzüne bakacak hali olmaz, parlamentoda çıkıp kendisini savunduğu zaman, zaten kendisini savunmanın ötesinde başka bir sürecin içine kendini sokmuş olacak ve bunlar doğru değil. Bu gerçekleri biliyoruz, o nedenle söylüyoruz halkımız cumhurbaşkanını seçerken Türkiye'nin geleceğini düşünerek seçmelidir. Az konuşan, dikkatli konuşan, devletin uyum içinde çalışmasını sağlayan, herkesi kucaklayan, sevgi, barış dili kullanan, toplumun önüne çıktığı zaman gülümseyen bir cumhurbaşkanı olmalıdır. Yani bakın bir meslek kuruluşundan şunu söylediler; 'Biz eşiyle beraber Kızılay'da rahatlıkla yürüyen bir cumhurbaşkanı istiyoruz'. Halkın istediği bu. Veya birisi çıkıp rahatlıkla şunu söyleyebiliyor: 'Dengeli bir dil kullanan, hiçkimseyi ötekileştirmeyen, geçmişi temiz bir cumhurbaşkanı istiyoruz'. Budur zaten. Cumhurbaşkanının önüne bütün olaylar süzülerek gider. Dolayısıyla cumhurbaşkanı dediğimiz kişinin hukukun üstünlüğüne inanan birisi olması lazım. Siz hiç dünyanın herhangi bir ülkesinde, 'Yasama benim için ayak bağıdır, yargı benim için ayak bağıdır' diyen ve o ülkeye cumhurbaşkanı olan birisini duydunuz mu hiç?"
"Başbakan Erdoğan aday olursa başbakanlıktan istifa etmeli mi?" sorusu karşısında Kılıçdaroğlu, "Elbette" yanıtını verdi.
Seçimin demokratik olabilmesinin yolunun eşit koşullarda seçime katılmak olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Başbakan eğer cumhurbaşkanlığına aday olursa doğal olarak oradan ayrılması lazım. Neden? Diğer adaylar için istifa öngörülmüşse Onun için de öngörülmesi gerekir. Onun da ayrılması lazım. Öngörmemişse yasa etik olarak, ahlaki olarak ayrılması lazım. Uygulaması var mı? Var. Kimi yaptı? Mevcut hükümet yaptı. Bakanlar, belediye başkanlığı seçimlerine katıldılar, bakanların istifası zorunlu değil ama Sayın Erdoğan ne dedi? 'İstifa edeceksiniz seçime öyle gireceksiniz, diğer adaylarla eşit koşullarda.' Onlar da istifa ettiler, eşit koşullarda seçime girdiler. Siyasette çifte standart olmaz. Çifte standart halkla alay etmek demektir."
Cumhurbaşkanlığı seçimyerine ilişkin, "Çatı aday mı yoksa CHP içinden bir aday mı?" yönündeki soruya Kılıçdaroğlu, "Biz, daha görüşmelerimizi tamamlamadık, önerileri de bilmiyoruz. Keskin net ifadenin içine girmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Bunlar tartışılıyor, sonunda demokrasinin gereği yerine getirilecektir" yanıtını verdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile ikinci bir görüşmeyi ne zaman yapacağının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Önümüzdeki hafta onu sağlayacağız" dedi.
Kılıçdaroğlu, haftaya diğer siyasi partilerle de görüşeceklerine değinerek, ziyaretlere HDP ile başlayacaklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Bütün bu özeni göstermemizin nedeni, belirleyeceğimiz adayın toplumun geniş kesimlerince kabul görmesini sağlamaktır" ifadesini kullandı.
"HDP'ye MHP ile bir çatı aday üzerinde konuşuyoruz, gelin bu arayışa ortak olun der misiniz?" sorusuna karşılık Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Ben, daha öncede ifade ettim, cumhurbaşkanı bir cepheleşmeyle belirlenmemeli. Bütün muhalefet bir arada, iktidar karşı tarafta, böyle bir cepheleşmeyi doğru bulmuyorum. Doğrusu geniş bir toplumsal uzlaşma yaratmaktır. Cepheleşme içine girerseniz, başka cumhurbaşkanı adayına oy vereni ötekileştirmiş olursunuz. Bu ülke en büyük sorunlarını cepheleşmeden yaşadı. Demokrasinin özü uzlaşmadan geçer. Onun adı toplumsal uzlaşmadır. Siyasette, uzlaşma kültürü olmadığı için gerilim var. Aynı havayı teneffüs ediyoruz, aynı suyu içiyoruz ama yan yana geldiğimizde tokalaşmıyoruz bile. Neden? Bunu aşmak istiyoruz. Herkesin sevgiyle sempatiyle baktığı bir cumhurbaşkanı adayı belirleyelim diyoruz. Pazartesi günü üç siyasi partiye gideceğiz, onlar da bu ülkenin partisi. Bir yurttaşın oy verdiği parti, bizim için değerlidir. Milli irade bu demektir. Biz, ayrım yapmayız."
Çocukları terör örgütü tarafından kaçırılan annelerin eyleminin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu'nun bu anneleri Diyarbakır'da ziyaret ettiğini ve basın açıklaması yaptığını, yarın (bugün) da iki kadın milletvekillerinin Diyarbakır'a gideceğini belirtti.
Kılıçdaroğlu, bir anne için çocuğunun çok önemli olduğunu dile getirerek, söz konusu annelerin feryadına duyarsız kalmanın mümkün bulunmadığını belirtti.
İşin medyatik yönüyle değil, özüyle ilgilenmek istediklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, başka bir soruyu yanıtlarken de "Eğer bir süreç, adına çözüm süreci diyorsunuz. Bir süreç başarılıysa insanlar dağa mı çıkar yoksa kente mi inerler? Eğer insanlar dağa daha fazla çıkmışsa, 500'ün üzerinde çocuk dağa çıkmışsa, buna hangi çözüm süreci diyeceksiniz? Kimin zamanında oldu bunlar. Bunlar iktidarda değil miydi?" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın çözüm üretmek yerine sadece sitem ettiğini ileri sürdü.
"(Bizim B ve C planlarımız var) diyor Başbakan. Vallahi isterse Z planı olsun" diyen Kılıçdaroğlu, en net ve tutarlı görüşün kendilerinde bulunduğunu, parti olarak 17 maddelik "özgürlük ve demokrasi" bildirgesi yayımladıklarını aktardı.
Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine, insanların siyasi düşüncelerinden ötürü hapse atılmasına ve idam edilmesine karşı olduklarını söyledi.
Çözüm sürecine yönelik bir başka soru üzerine Kılıçdaroğlu, hükümetin süreci nasıl yürüttüğüne dair bir bilgilerinin olmadığını ifade etti.
Kendilerini "Siz çatışma istiyorsunuz" diyerek suçladıklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Biz, kendi ülkemizde niye insanımızın ölmesini isteyelim, niye şehitler gelsin. Biz, ülkenin birliğinden ve beraberliğinden yanayız. Biz, etnik kimlik ve inanç üzerinden siyasete karşıyız" değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, "Neden Doğu ve Güney Doğu'da CHP varlık gösteremiyor?" yönündeki soruya karşılık, orada olağanüstü bir kutuplaşma olduğunu belirtti. Bölgeye yönelik güzel projeler ürettiklerini ve paylaştıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, bugünden yarına bir oy patlaması ise beklemediklerini söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Eğer iktidarda olsaydınız, sorunun çözümü için Abdullah Öcalan'la görüşür müydünüz?" sorusunu, "Biz, sorunun çözümüne yönelik daha farklı yöntem izlerdik. Biz, Parlamentoda bir uzlaşma komisyonu kurardık, bütün siyasi partilerin eşit sayıda milletvekiliyle katıldığı. Parlamento dışında ise bir akil adamlar heyeti oluştururduk. Eş zamanlı bu sorunun çözümünü sağlamaya çalışırdık" diye yanıtladı.
"Öcalan hiçbir şekilde çözümün parçası olmazdı yani" denilmesi üzerine, Kılıçdaroğlu, "Bizim açımızdan" ifadesini kullandı.
Sorunun çözümüne yönelik önerilerinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Bizim tavrımız şu, akil adamlar toplumun her kesimiyle görüşebilirler. Biz, orada bir sınırlama getirmiyoruz. Parlamentoda oturup tartışmak gerekiyor. Sorunu çözecek olan siyasilerdir. Sorunun bu noktaya gelmesinin nedeni de siyasidir. İşin en kolayını seçtiler, askere havale ettiler. Siyasiler sorumluluk almalı, ortak akılla çözülmeli. Yüzde 10 seçim barajı kaldırılmalı. Askeri dönemde çıkan yasalarla toplumu rahatlatamazsınız. Bunlar yeniden gözden geçirilmeli. Faili meçhuller aydınlatılmalı."
''ULUDERE TALİMATI BAŞBAKAN'DAN''
Sınır ötesi operasyon yapma yetkisinin Parlamentoda bulunduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, Uludere olayında talimatı verenin Başbakan Erdoğan olduğunu ileri sürdü.
Kılıçdaroğlu, "Bir örgütün bütün talepleri yerine geldikten sonra bu sorun çözülür diye beklerseniz, hayal kurmuş olursunuz" dedi.
"Kalekol inşaatları"na yönelik bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, "ihtiyaç varsa yapılır tabii, sonuçta siz güvenliği sağlamak zorundasınız" değerlendirmesinde bulundu.
''NECDET ÖZEL'LE TEMASIM OLMADI''
Kılıçdaroğlu, başka bir soruyu yanıtlarken de herhangi bir konuda Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'le temasının olmadığını söyledi.
Balyoz davasına ilişkin CHP'li milletvekillerinin hazırladıkları raporlar hatırlatılarak, Genelkurmay Başkanının davacı olacağını söylediğinin belirtilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, "Olabilir, sonuçta milletvekili arkadaşlarımız gidip tanık göstereceklerdir. Sözlerle ilgili ifadelerini vereceklerdir. Bu sonuçta atla deve bir şey değil. Bizim arkadaşlarımız kendilerine aktarılan bilgileri raporlara geçirdiler" diye konuştu.
Genelkurmay Başkanı'na yönelik açıklamaları hatırlatılarak, "Önceki söylemlerinizle son dönemdeki söylemleriniz bir çelişki barındırmıyor mu? Bu, ordunun yıpratılması anlamına gelmiyor mu?" sorusuna karşılık Kılıçdaroğlu, "Devletin bütün kurumları saygındır, devletin kurumlarıyla ilgili söz söylerken dikkatli davranmak gerekir. Bizim muhatabımız siyasetçilerdir ama siz özel bir rapor yazıyorsanız, belli bilgilere beyanlara ulaşmışsanız bunları raporlaştırırsınız ve kamuoyuyla paylaşırsınız" dedi.
''AÇIP SORSAN BEN SÖYLERİM ZATEN''
Kılıçdaroğlu, "Sizi hangi yapı dinliyor biliyor musunuz?" sorusu üzerine, şunları söyledi:
"Bunu en iyi Erdoğan bilir. Erdoğan'ın beni dinlettiğini çok iyi biliyorum. Bir ülkenin başbakanlık koltuğuna oturan kişisi anamuhalef partisini hangi gerekçeyle dinler? 'Senin nefes alışını dahi takip ediyoruz' dedi. Et, ne olacak yani. Ben çocuğuma telefon edip, 'oğlum paraları sıfırla mı' diyeceğim. Hayır. Benim boğazımdan, çocuklarımın boğazından haram lokma geçmemiştir. Asıl senin düşünmen lazım. Derler ya 'etme bulma dünyası', beni dinliyordu, sen ortaya çıktın. Dinlesen ne olur, dinlemesen ne olur. Açıp sorsan ben söylerim zaten. Bir ülkenin Başbakanı yasa dışı dinlemelerden medet ummamalı. Siz MİT'in yasasını değiştireceksiniz, devleti bir istihbarat devletine dönüştüreceksiniz. Bütün demokratik ülkeler 'Türkiye nereye gidiyor' diye soruyorlar. Siz neden özgürlükleri savunmuyorsunuz? Baskıcı bir devlet yaratıyorsunuz."
''HAYATIMDA HAŞHAŞI GÖRMEDİM AMA KENDİSİ ÇOK İYİ BİLİYOR HERHALDE''
Başbakan Erdoğan'ın, CHP'yi haşhaş almakla suçladığının anımsatılması üzerine, Kılıçdaroğlu, "Hayatımda haşhaşı görmedim ama kendisi çok iyi biliyor herhalde. Hiç içmedim. Herhalde kendisi içiyor ki bize bu suçlamayı yaptı. İnsanları bu kadar ucuz suçlamamalı. Elinde belge bilgi olması lazım" dedi.
''BENİM MUHATABIM İKTİDAR''
"Paralel yapının yargıyı kuşattığı iddiası"na ilişkin görüşleri de sorulan Kılıçdaroğlu, geçmişte yargıya yönelik eleştirilerde bulunmalarına rağmen bunların dikkate alınmadığını, bu konuda sorumluluk sahibinin Başbakan Erdoğan olduğunu savundu.
Kılaçdaroğlu, "Benim muhatabım iktidardır, ülkeyi yönetendir. Sorumluluk arayacaksam ülkeyi yönetende ararım" diye konuştu.
"Paralel yapıyla ilgili iddiaları gerçekçi buluyor musunuz?" sorusuna karşılık Kılıçdaroğlu, ortaya net, somut bir şey konulmadığını söyledi.
Başbakan Erdoğan'ın millete hesap vermesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Açıkça bir rüşvet pazarlığı var, onun hesabını vermek zorundadır. Eğer bu ülkede iman, itikat sahibi insan varsa, Müslümanlığı içselleştirmişsek Erdoğan'ın çıkıp bunun hesabını vermesi lazım" ifadesini kullandı.
''RÜŞVET NE ZAMANDAN BERİ ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ''
Kılıçdaroğlu, CHP'nin bu konudaki gensorusunu anımsatarak, "Soruşturma komisyonu kurulmasını istedik. Cemil Çiçek, 'bu ses bantları, soruşturma komisyonu kurulsun, orada yer almasın. Niye yer almasın?" değerlendirmesinde bulundu.
Bununla ilgili yargı sürecine ve özel hayatın gizliliğine işaret edildiğinin kaydedilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, "Rüşvet ne zamandan beri özel hayatın gizliliği oluyor? Bana çıksın birisi söylesin, rüşvet görüşmeleri ne zamandan beri özel hayatın gizliiği oluyor?" diye konuştu.
Dünyanın her tarafında rüşvetle ilgili belgelerin delil olduğunu, AİHM ve Yargıtay kararları bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bunların özel hayatın gizliliğiyle hiçbir ilgisinin olmadığını ileri sürdü.
''GÜLEN NE TEMASIM OLDU NE DE TELEFON GÖRÜŞMEM''
Kılıçdaroğlu, "Fethullah Gülen ile temasınız oldu mu?" sorusuna "Yok, hayır temasım da olmadı telefon görüşmesi de yapmadım" yanıtını verdi.
Ortaya atılan iddiaların unutturulmak istendiğini ancak bunların unutulmayacağını belirten Kılıçdaroğlu, daha sonra izleyicilerden gelen soruları yanıtladı.
''ERDOĞAN'IN SEÇİLECEĞİNE İNANMIYORUM''
"Çatı adayı cumhurbaşkanı seçilemezse sorumlunun CHP mi MHP mi olacağı?" sorulan Kılıçdaroğlu, halkın oylarına, tercihlerine saygı duyacaklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Başbakan Erdoğan seçilse de mi?" sorusunu, şöyle yanıtladı:
"Ben, bu kadar kirli işlerin içine girmiş bir kişinin bu ülkede cumhurbaşkanı seçileceğine inanmıyorum. Eğer bu ülkenin vicdanı varsa, bu ülkede kul hakkı yiyen eğer gerçekten halkın oylarıyla cezalandırılacaksa böyle bir kişinin cumhurbaşkanı olma şansı yok, mümkün değil. Bir insanda yüz olur yani, ben nasıl cumhurbaşkanı adayı olacağım."
"Aday olup seçilmesi durumunda onu seçen halkın oylarına saygı duyacak mısınız?" sorusuna ise Kılıçdaroğlu, "Ben seçileceğine inanmıyorum, bu ülkenin vicdanı varsa seçileceğine inanmıyorum. Daha doğrusu aday olacağına da inanmıyorum. Bir insanda vicdan olur. Nasıl aday olacak?" yanıtını verdi.
''KENDİ HALKINI TOKATLAYANA NE DENİR''
Erdoğan'a "Diktatör" demesinin tansiyonu yükseltip yükseltmediği de sorulan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Kendi halkını tokatlayana ne denir? 'Yasama organı benim için ayak bağıdır' diyene ne denir? 'Yargı benim için ayak bağıdır' diyene ne denir? Hazır başbakanı bulmuş, derdini anlatacak, 'ananını da al git' diyene ne denir? Dünyanın hangi ülkesine gidip sorsan böyle birine ne denir? Anamuhalefet partisinin telefonlarını dinleyen adama ne denir? Hukuku ayaklar altına alan adama ne denir? Anayasa Mahkemesinin verdiği karara 'bu, milli değildir bu mahkeme mili değildir' diyene ne denir? Ben merak ediyorum, o sevgili yurttaşım 'ne denir' diyorsa emin olun ben onu söyleceğim. Vicdanına sorsun, böyle adama ne denir? Ben de onun yanıtını vereceğim."
''TÜRKİYE'DE MEDYA BOŞLUĞU VAR''
Türkiye'de etkisiz muhalefet ya da muhalefet boşluğu olmadığını, Türkiye'de medya, sendika boşluğu bulunduğunu savunan Kılıçdaroğlu, muhalefetin sesini çıkarmasına rağmen bunun yeteri kadar duyulamadığını söyledi.
''SARIGÜL'ÜN CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYI TALEBİ YOK''
Bir başka soru üzerine CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mustafa Sarıgül ve Ankara adayı Mansur Yavaş ile görüştüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, Sarıgül'ün kendisine yansıyan cumhurbaşkanı adaylığı talebinin bulunmadığını belirtti.
Cumhurbaşkanı adaylığı için adı geçen bazı kişiler de sorulan Kılıçdaroğlu, bunların saygıdeğer isimler olduğunu ifade etti.
Kılıçdaroğlu, tüzük kurultayı için hazırlık ve tarih olup olmadığının sorulması üzerine ise bu konuda bazı çalışmalar bulunduğunu, ihtiyaç duyulması halinde tüzük kurultayının toplanabileceğini kaydetti.