CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin bir etkinliğinde, 'kendi ülkesini, kendi ülkesinin çıkarlarını koruyamayan adama hain denir' ifadesini kullanması nedeniyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisine açtığı 100 bin liralık tazminat davasına ilişkin olarak, "Ben, dile getirdim. 100 bin liralık tazminat davası açıldı. Beni korkutmak istiyor. Ben, Recep Tayyip Erdoğan'dan korkmam. Ben, inandığım şeyi sonuna kadar söylerim" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir televizyon kanalında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu, yaptığı konuşmada, "Eğer ABD Dışişleri Bakanı, Türkiye hükümetini ABD'yle Irak özgürlük harekatı kapsamında insani yardımların sağlanması ve Türk askerinin Kuzey Irak'a tek taraflı olarak yerleştirilmemesi hususlarında olmak üzere işbirliğine aykırı olduğuna kanaat ederse; bu metin gereği sağlanması öngörülen kaynaklar, Türkiye hükümeti tarafından kullanılmaz. Bu, bizim Hazine Müsteşarlığı'nın internet sitesine konmuştur. 'Bu anlaşma ülkeye ihanettir' ve 'Bunu yapan da haindir' demiştim. 2003'tü, bu yeni mi 'hayır'. Sayın Başbakanın olayları inkar etme gibi bir alışkanlığı var" dedi.
OSLO GÖRÜŞMELERİ
Kılıçdaroğlu, "Oslo sürecini inkar etti mi? İnkar etti. Biz, Oslo sürecinde görüşüyorsunuz dediğimiz zaman en ağır cümlelerle bize saldırdı. Şerefsizlikten tutun da nereye kadar giderse ucu her türlü ifadeyi kullandı. Gerçek ortaya çıktı mı, çıktı. Görüşmeler yapıldı mı, yapıldı. Görüşmeleri devlet yapıyor, biz yapmıyoruz gibi bir kolaycılığa kaçtı. Sonra 'istihbarat örgütleri görüşebilir' dedi. Bir gerçek ortaya çıktı, istihbarat örgütleri değil kendisinin atadığı temsilci görüşüyor. İstihbaratla falan ilgisi yok. Başkanlık Müşteşar Yardımcısı. O görüşmelerin içeriğine bakalım. O da ilginçtir. O görüşmeler de aslında AKP'nin seçim sürecinde terör örgütünün eylemsizlik kararı alması için yapılan görüşme bu. Öyle terörist sonlandırmak falan değil, halkı kandırıyorlar. 'Seçim süreci içinde taraflar eylemsizlik kararı almaya karar vermişlerdir' diyor. Birinci Oslo görüşmesi karanlıktır, ne olduğu belli değil. Karışıktır, doğru bilgilendirme yapılmamıştır. Bu açıdan baktığınızda bu süreç sağlıklı çalışan bir süreç değildir. Bu süreç, Tayyip Erdoğan ve AKP'nin tekrar iktidar olabilmesi için seçimlerde PKK'nın eylemsizlik kararı alması öngörülen bir süreçtir" şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Ben, dile getirdim. 100 bin liralık tazminat davası açıldı. Beni korkutmak istiyor. Ben, Recep Tayyip Erdoğan'dan korkmam. Ben, inandığım şeyi sonuna kadar söylerim. Amerikan askerleri, 2003 yılında İskenderun'da gemilerden inip Mardin'e kadar gittiler mi? Gittiler. Sabiha Gökçen Havaalanı, Trabzon Havaalanı operasyonlarda kullanılmak üzere Amerikalılara tahsil edilmeye yönelik anlaşma taslakları hazırlandı mı? Hazırlandı. Ben şunu Erdoğan'a soruyorum, yabancı bir ülkenin askeri silahıyla, tankıyla topuyla Türkiye Cumhuriyetine nasıl girebilir? Bir tek koşulla, anayasaya göre parlamentonun izin vermesiyle. Ben şu soruyorum, parlamento böyle bir izin veriyor mu? Vermiyor. Parlamento böyle bir izin vermediği halde siz nasıl yabancı bir ülkenin silahlı güçlerini Mardin'e kadar getirip Türkiye'de konuşlandırırsınız? Bunun adı vatana ihanettir."
SURİYE'DEKİ GELİŞMELER
Kılıçdaroğlu, "Siz, yabancı bir ülkenin silahlı güçlerini getiriyorsunuz. Türkiye'de bir kampa yerleştiriyorsunuz ve bunlar Türkiye'den gidip Suriye'de çatışmalara karışıyorlar ve tekrar Türkiye'ye geliyorlar. O kampa ilk giden CHP milletvekilleridir. Sayın Başbakana yine soruyorum, yabancı bir ülkede silahlı kuvvetlerinin Türkiye Cumhuriyetleri topraklarında konuşlandırma yetkisi kime aittir? Yanıt, anayasaya göre TBMM'dir. Özgür Suriye ordusunun Türkiye'de konuşlanmasını sağlayan böyle bir kararı var mı parlamentonun? Yoktur. Eğer, siz hükümet olarak başka bir ülkenin silahlı güçlerini kendi ülkenize getirmişseniz ve hukuka aykırı olarak burada konuşlandırmışsanız onun adı vatana ihanettir" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın kendisine açtığı tazminat davasına ilişkin, "Tazminat davası açılıyor. Açsın istediği kadar. Sanıyor ki tazminat davası açacak, biz söylemlerimizi değiştireceğiz. Biz geri adım atacağız" dedi.
Başka bir belgeyi okuyan Kılıçdaroğlu, konuşmasında şunları kaydetti:
"Başbakanlığın bir yazısıdır. Altında Başbakanın imzası vardır. Zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evraklar ve kayıtlarda sahtecilik ile cürüm işlemek için teşekkür oluşturmak suçlarından işlediği iddia olunan Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan, Mustafa Açıkalın ve İdris Naim Şahin, Mikail Aslan hakkında soruşturma açılıyor. Kendi dosyasını TBMM'ye gönderiyoruz. Ben bunu açıkladım diye AKP'nin yanlısı taraftan tazminata mahkum oluyorum. Ben haklıyım. Bu davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar götüreceğim."
Kılıçdaroğlu, Wikileaks belgelerine ilişkin, "Gerçek olay nedir? Yabancı güçler Türkiye'ye geldi mi? Geldi. Silahsız mı, hayır silahlarıyla geldiler. Nereye kadar gittiler? Mardin'e kadar gittiler. Karar var mı? Hayır, karar yok. Ben gerçeğe bakarım, onun için bu kararı alan birisi yeri yüce divandır. Bunun tartışması yok. İstediğiniz hukukçuya sorun. Bizim Türk askerleri Amerika'ya gitsinler bakalım silahlarıyla oraya girebiliyorlar mı? Ancak Amerikan hükümeti izin verirse. Biz niye buna izin verdik? Hükümetin kendi şahsi keyfine göre verdik. Onun için bunun karşılığı ülkeye ihanettir" dedi.
Elindeki belgeleri, AİHM'ye kadar götüreceğini belirten Kılıçdaroğlu, "Elimde bütün deliller, bütün dökümanlar var. Hiçk imse endişe etmesin. Dediğim gibi Sayın Başbakanın bütün söylemleri gerçek dışıdır. Sayın Başbakan bir ara çıkıp dedi ki, 'CHP'li belediyeler Alman vakıflarından aldıkları paralarla terör örgütüne para aktarıyorlar'. Çıkıp şunu söyledim, Sayın Başbakan hangi Belediye Başkanı yapmış bunu" şeklinde konuştu.
BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN 'ÖCALAN'LA GÖRÜŞÜLEBİLİR' AÇIKLAMASI
Kılıçdaroğlu, "Eğer bir Başbakan çıkıp kamuoyunun önünde Öcalan'la görüşülmeli diye bir beyan deklare ediyorsa kendisinin muhatabı artık Öcalan'dır. Kabul etmiyorum, içime de sindiremiyorum. Kimse kusura bakmasın. Bir devlet yönetiminde böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir tablo olabilir mi? Siz, kendi muhatabınızı belirliyorsunuz. Kim? Omuzunda silahı olan benim muhatabım olur ama mecliste muhatabı olan benim milletvekilim olmaz. Böyle saçma şey olur mu? Kucaklaştıkları kişiden bir silahsız, öbürü silahlı. Silahsızın dokunulmazlığını kaldıracağım, cezalandıracağım benim muhatabım olmayacak. Silahlıya diyor ki 'Gel otur karşıma biz seninle konuşacağız. Biz, bunu kabul kabul etmeyiz. Kimse kusura bakmasın. Oslo süreci ilkesiz bir süreçtir. Doğru bir süreç değildir. Ahlaki bir süreç değildir. Yalanlar üzerine kurulu bir süreçtir" diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz