Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün akşam CNN TÜRK'te Gece Görüşü programında Hande Fırat, Abdulkadir Selvi, Serpil Çevikcan ve Erdem Gül'ün sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, istifa eden belediye başkanları için "Niye korktunuz, koca adamsınız" dedi.
Konuşmalardan satır başları:
DENİZ BAYKAL'IN SAĞLIK DURUMU
İyileşmeye doğru gelişmeler var. Deniz Bey için ne gerekiyorsa hekimlerin tamamı seferber olmuş durumda. Ben de tüm sağlık personellerine teşekkür ediyorum. Umarım kısa süre içinde sağlığına kavuşur, bütün dualarımız onunla beraber.
ERKEN YEREL SEÇİM
Bizim varlık nedenimiz demokrasi. Bir ülke düşünün; nüfusunun yarısı tarafından seçilen belediye başkanları tarafından yönetilmesi gerekirken bakıyorsunuz bu belediye başkanlarının bazıları görevden alınıyor ya da istifa ettiriliyor. Bu çağrıyı neden yapıyoruz? Demokrasinin namusunu korumak için yapıyoruz. Bu belediye başkanlarını ben seçmedim. Seversiniz veya sevmezsiniz ama bir belediye başka seçildi. Seçimle gelen seçimle gider. Halkın oyunu almıştır varsa bir yolsuzluğu o konuda da ne yapılması gerektiği gayet açıktır, yargılama olur, yargılama sonucunda beraat edebilir, yargılanabilir. Bu süreci yok ediyorsunuz, bir kısım belediyeye kayyum atıyorsunuz, demokratik mi, hayır? Diğer belediye başkanlarını istifaya zorluyorsunuz. 'Gereğini yaparım' diyorsunuz ne demek bu? Halkın seçtiği bir kişiyi belde halkı değil de bir başka otorite belediye başkanını istifaya zorlaması. Bu doğru değil. Demokrasinin namusunu kurtaralım bari, seçime gidelim. Bu kadar basit. Kendinize güveniyorsanız seçime gidersiniz.
MELİH GÖKÇEK İSTİFASI
Ben demokrasiyi savunuyorum, Melih Gökçek seçimle geldi. Siz seçimi demokrasi için vazgeçilmez olarak görüyorsanız gereğini yapın. Bir kişi çıkıyor istifa edeceksiniz diyor, ama neden yok. Ne için istifa isteniyor. Bir belediyebaşkanında neden metal yorgunluğu olsun. Görev süresini belirleyen halktır. Belediye başkanları bırakın halka hesap vermeyi, ailesine hesap veremez noktaya geldi. Ne diyecekler, 'gereğini yaparım' dedi ben de korktum istifa ettim mi diyecekler. Gökçek'le de tartıştım ama bunların hepsi demokratik kurallar içinde oldu. Özgürce oturduk bir gazetecinin yönettiği toplantıda tartıştık. Sonuçta demokratik bir ortamda tartışıldı. Şimdi siz hiçbir yasada olmayan bir yöntemi belirliyorsunuz. Çağırıyorsunuz istifa et diyorsunuz. Şantajla, tehditle seçimle gelen birisi makamından atılabilir mi? Ben hep diyordum ülkede dikta yönetimi var.
MELİH GÖKÇEK'İ BELEDİYE BAŞKANI ADAYI OLARAK GÖRÜR MÜSÜNÜZ?
Hayır neden görelim. Şimdi kendi içlerinde bir hesaplaşma yapıyorlar. Ama bu hesaplaşmanın hukuka ahlaka ayrı olduğunu biliyoruz. Ben demokrasinin namusunu kurtarmaya çalışıyorum. Ahmet Davutoğlu'na da istifa edeceksin dediler, etti. Tek bir cümle edemedi. Bugün neden istifa edeyim diyen belediye başkanları kadar olamadı. Meydanlarda bağırıyorlar ey Kılıçdaroğlu neredesin diye, yanıt veriyorum; buradayım.
"VEKİL ARKADAŞIM AK PARTİLİ VEKİLLERLE KONUŞUYOR, İÇERİSİ KAYNIYOR"
Bunların başında rant paylaşımı var. Büyük kentlerde yapılan operasyonlarda rant paylaşımı var. Yolsuzluk dosyaları gizlenemiyor. Bir de tek adama koşulsuz itaat var. Tek adam rejimi var ve onlara uyuyor. Ama vekil arkadaşım AK Partili vekillerle konuşuyor. İçerisi kaynıyor, herkes rahatsız. Bu neyi gösteriyor, çürümüşlüğü gösteriyor. İçten içe çürüyor. Tartışmalar var. Bizim partimizde bu tür şeyler olduğunda biz kamuoyuna açık yaparız. Şu kişi hata yapıyor diye söyleriz. Ama o partinin kültüründe tartışmalar kendi içlerinde yapılıyor. Evet oyu verenlerin önemli bir kısmı pişman.
NİSAN REFERANDUMU
Devletin bütün araçları, parası kullanıldı. Ona rağmen YSK ile 51.3'e ulaşıldı. Bütün dağ, taş evetle donatıldı. Bütün televizyonlarda bu yayın yapıldı. Ama ben eminim evet diyenler de rahatsız. Bütün seçmenler o dönemde söylediklerimin bugün tamamının doğru çıktığını görüyorlar. Halk bunları görüyor ama biz seçim çağrısı yaptığımız zaman gelmiyorlar. Çünkü bunu halkın da gördüğünü biliyorlar, korkuyorlar.
"HODRİ MEYDAN"
Hodri meydan diyorum; yerel seçimse yerel seçim, genel seçimse genel seçim, cumhurbaşkanlığı seçimiyse cumhurbaşkanlığı seçimi. Hodriye hodri diyemezler. Üç gün daha fazla yönetmek için ülkeyi felakete götürürler.
CHP'Lİ BELEDİYELER
Bizim adalet yürüyüşümüz kurdukları baskının büyük bir kısmını yok etti. İnsanlar biz yalnız değiliz diye düşündüler. Biz demokrasi istiyoruz. Gidelim seçime, böyle bir iktidarı getirelim istiyoruz. Şunu da söylüyorlar; Kılıçdaroğlu CHP'li belediyelere de sıra gelecek diye böyle söylüyorlar. Yahu biz şerbetliyiz. Bizim bütün belediyelerimizde 365 gün müfettiş var. Biz 2012'de bir ilan yayınladık; baskın olursa ne yapacaksınız diye. Belediyelerimize gönderdik bunu. Biz denetimden korkan biri değiliz ki. Belediye başkanlığında olan kişi hesap verecek kişidir.
Çünkü erken seçim istiyoruz. Bu yüzden aday göstermemiz gerek yok, mantığı yok. Her düşüncemizin dayandığı bir temel var. Belde hakları son derece mağdur. Biz demokrasinin namusunu kurtarmak için buyrun bir an önce yapalım. Ha kazanırız kaybederiz, o değil. Demokrasiyi korumak zorundayız.
ADALET YÜRÜYÜŞÜ
Adalet Yürüyüşü'nde AK Partili vatandaşlar bizi destekliyorlar. Anketler bunu gösteriyor. Adalet hapishanede var, sokakta var, kadına şiddette var, işçilerde var. Hiçbir yerde adalet yok ki. Adalet Yürüyüşümüzün özünde bu yatıyordu. Adaleti herkese hatırlatmak istedik. Adalet bu ülkede yaşayan herkesin ortak talebidir. Yürüyemez dediler, yürüdük. Biliyorum birileri gece yatağında uyuyamadı ama uyumasın diye yürüdük zaten.
Büyük kentleri de kaybedecekler. Ben eski AK Parti'yi düşünüyorum; bizim ağzımızdan erken seçim çıksa koşa koşa gelirlerdi. Şimdi kaçıyorlar. Artık demokrasiye inanmıyor, baskıyla ayakta kalabilir miyim arayışına girdiler. İki ayrı yapı var; şu anda paralel devlet Türkiye'de tam anlamıyla var. Bir Başbakan var ülkeyi yönetiyor, Cumhurbaşkanı var o da ülkeyi dönüyor. Dışişleri Bakanı var bir de sarayda dışişleri bakanı var. İbrahim Kalın konuşuyor. Dışişleri Sözcüsü konuşmuyor. Türkiye'de bir kaos yaşanıyor. Kimse korkudan kalemini oynatamıyor.
Dışişleri Sözcüsü açıklama yapmak için hazırlanıyorken bir bakıyor İbrahim Kalın konuşuyor. Geri dönüp gidiyor sözcü. İbadi'ye laf laf etti, dün gitti karşıladı. Doğru kendi düzeyinde değildir, onun düzeyi Başbakan. Aldı kendi düzeyine çıkardı. Irak'ın iç sorunları Cumhurbaşkanın değil, Dışişleri Bakanı ve Başbakanı ilgilendirir.
BİNALİ YILDIRIM'LA GÖRÜŞME
İki kişi arasında yapılan bir görüşmenin ayrıntılarını vermem doğru değil ama pek çok kaygımı dile getirdim.