Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle;
Erdal İnönü’nün ölüm yıldönümüydü. İnönü soyadını bir gün bile yerine düşünmedi. Siyasete sevgiyi, bilimi, saygıyı, hoşgörüyü getirdi. Kendisine Allah’tan rahmet diliyor, onu minnetle anıyoruz.
Tekirdağ’da iki kültür merkezini yıllardır bitiremediler. İki kültür merkezine verin, beraber kullanalım. Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi bu kültür merkezlerini yapmaya hazır.
Dağlıca’da üç şehidimizi daha kaybettik. Şehit haberleri hepimizi üzüyor, özellikle de anneleri üzdüğünü biliyorum. Gencecik fidan gibi çocuklarımız toprağa veriliyorsa en büyük acıyı o aile yaşıyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Son bir yılda verdiğimiz şehit sayısı 800’ü aştı. Kıbrıs Harekatı’nda 498 şehit verdik. Hepsinin umutla dönüşü bekleniyordu. Bütün annelerin sorması şu soruyu sormasını istiyoruz; PKK terör örgütüyle kim masaya oturdu? Kim İmralı’da masaya oturduysa bunun sorumlusu onlardır. Şehirlere patlayıcılar depolandı, kamyonların üzerinden silah dağıtıldı. Mühadale etmeyin dendi. PKK vergi daireleri kurdu ses çıkarmadılar, mahkemeler kurdu ses çıkarmadılar, askerlik şubeleri açtı ses çıkarmadılar, trafik kontrolü yaptılar ses çıkarmadılar. Onun bedelini şimdi şehitlerimiz ödüyor. PKK’ya en büyük yardım ve yataklığı bunlar yaptı.
Şehitlerimiz arasında ayrım yapıyorlar. İnsanlığa, ahlaka, inancımıza sığmaz. 15 Temmuz’da şehit olana daha fazla, dağda şehit olana daha az para verilecek. O kanun hükmünde kararnameyi düzeltmek bizim boynumuzun borcudur. Gazilerin haklarını da sonuna kadar arayacağız. Şehit ve gazilerimizi saygıyla anacağız, size minnet borcumuz var.
Cumhuriyet’in 93. yılını kutladık. Bütün kavşakların Büyükşehir Belediyesi’ne ait hafriyat kamyonlarıyla kesildiğini gördük. Bundan daha büyük bir ayıbı Türkiye yaşamamıştır.
Cumhuriyet bir aydınlanma, kimsesizlerin kimi olmaktır. Cumhuriyet, sultanın, padişahın, reisin kulu olmak demek değlidir. Kimseyi ötekileştirmeyeceğiz. Cumhuriyet aynı zamanda eğer tam demokrasiyle taçlandırılmazsa içi boş bir cumhuriyettir. Tam demokrasi için hepimizin ortak mücadelesi gerekiyor. Kadın-erkek eşitliği, hukukun üstünlüğü, basın özgürlüğü, üniversite için hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor. 4. devrimi yapmak zorundayız. Cumhuriyet’i tam demokrasiyle taçlandırmalıyız.
Aydın’da Genel Başkan Yardımcımız silahla yaralanmıştır. CHP’ye karşı provokasyonlar daha fazla olacaktır. Şehit cenazesinde benim üzerine kurşun atan, genel başkan yardımcımız il başkanların darp edilmeye çalışması.. bizim üzerimize geliyorlar. Bu ülkeye tam demokrasiyi getirmek için bir bedel ödenecekse o bedeli önce ben ödeyeceğim. Şavşat’ta PKK saldırısıyla karşı karşıya kaldık. Yılmayacağız. Ülkücüler vatanseverdir, bayrağını severler. Biz de vatanseveriz, bayrağımızı severiz.
''KELEPÇEYİ ŞEREF OLARAK TAŞIYACAKMIŞ''
Kelepçeyi şeref olarak taşıyacakmış. Bayrak, vatan, demokrasi, özgür medya senin neden şerefin değil? Bu tür insanlar karanlık insanlardır. Satılık insanlardır. Bize yönelik provokasyonlara dikkat etmeliyiz, sağduyulu olmayız. Aydın Valisi, emniyet müdürü ve savcısına teşekkür ediyoruz. Planlı bir saldırı, arkasındaki iradeyi merak ediyoruz.
Toplumun üzerinde ağır bir baskı var. O nedenle dedim hava kurşun gibi ağır. Bizim üzerimize düşen sorumluluğun farkındayız. Baskı gelecektir. Silahlı unsurlar ortaya çıkacaktır. 15 Temmuz darbe girişimini fırsat bilip karşı darbe yapanlara karşı dimdik, namusumuzla ayakta duracağız. Darbenin fırsata çevrilip karşı darbe yapılmasına karşıyız. 15 Temmuz darbe girişimine nasıl karşı çıktıysak buna da karşı çıkacağız.
Gazeteciler, üniversite hocaları ne yaptı? Bir yeri mi bombaladı? 12 Eylül darbe koşullarından daha ağır koşulları yaşıyoruz. Öyle bir ağır tabloyla karşı karşıyayız. 1 milyondan fazla mağdur yarattılar.
Türkiye planlı bir programlı bir şekilde, bilinçli bir anlayışla bir darbe sürecinin içine sokulmuştur. Kapı gibi örneğim var. Mehmet Dişli, general. Kıta görevi yapmadan Genelkurmay Karargahı’na getiriyorsunuz. Terfi ediyor, kıta görevine göndermiyorsunuz. Onu orada tutan siyasi irade Türkiye’yi yönetenlerdir. Hesap soracaksan askere değil, Mehmet Dişli’ye ve onu orada tutanlara soracaksın. Bu kararları alan siyasiler kim? Asıl darbeciler onlar. Darbecilerin siyasi ayağı bunlardır. Akademisyenleri suçluyorsunuz, öğretmenlerin görevine sor veriyorsunuz. Öğretmen mi darbe yaptı? Generallere hak ettikleri görevi niye vermediniz? Havuz medyası yazar mı, yazamaz. Onlar patronlarına göre ses veriyorlar. FETÖ, hükümetin düşmanı değil, birlikte hareket ettiler. Yürekli bir savcı çıkar mı, onlar da korkuyorlar. Yürekli, namuslu, kararlı bir savcı bekliyorum.
Cumhuriyet Gazetesi’ne dün operasyon yapıldı. Yazarları için yakalama kararı veriliyor. Neymiş, FETÖ’cü, PKK’lıymış. IŞİD’i unutmuşlar. Bedel ödeyen bir gazetedir Cumhuriyet Gazetesi. Her darbe sonrası bedel ödemiştir. Basın dünyamızın akademisidir. Cumhuriyet bir aydınlanma gazetesidir. Özgürlüğü, cumhuriyeti savunan bir gazetedir. Cumhuriyet adını da Atatürk vermiştir. PKK’yla FETÖ’yle ilişkilendirmek şeref yoksunu kişilerin yapacağı bir iştir. FETÖ’cüleri devlete Cumhuriyet mi yerleştirdi? O savcıya sormak isterim. Ne istediler de vermediler diyen Cumhuriyet mi? Senin yüreğin yetiyorsa bunu diyen kişiye soracaksın, devletin nesini peşkeş çektin. Zekeriya Öz’e kurşun geçirmez aracı kim tahsis etti? Zekeriya Öz’ün heykeli dikilmeli diyen Cumhuriyet miydi? 81 ilin 76’sına emniyet müdürünü Cumhuriyet mi yerleştirdi? Bu soruları sormuyorsan çok büyük bir handikapın içindesin. Sen iktidarda olanların borazanlığını yapıyorsun, elinde kamçısı seni kullanıyorlar. Meclis’te milletvekili ‘Fetullah Gülen’e çete demek ihanettir’ dedi biri. Niye sormuyorsun? Sen çocuklarına bile hesap veremezsin, en ağır mirası bıraktın. Sen soru soramıyorsan, sen savcı değil; birilerinin maşasısın. Sen birilerinin adamısın.
Soramıyorsan izzet-i ikbal ile görevden ayrılırsın. Bütün bu olayların iki nedeni var. Tek adam rejimini getirmek. Ekonominin kötü gidişini durduramıyor, vatandaşının dikkatini başka yere çekmeye çalışıyorlar. Türk Telekom tahhütlerini yerine getiremiyorlar. Gazetelere talimat veriyorlar, olumlu şeyleri yazın diyorlar. Doğruyu Cumhuriyet yazıyordu. Bütün bu oynananlar başkanlık rejiminin fragmanları. Sayın Başbakan Binali Yıldırım başkanlık gelmezse ülke bölünür diyor. 93 yıldır tüm darbelere karşı bölünmedi. Sen Türkiye’yi bölünme noktasına getirdik diyorsun. Sen o koltukta oturamazsın. Bu ülkeyi hiçbir güç bölemeyecektir. CHP bu ülkede olduğu sürece bu ülkeyi hiçbir güç bölemeyecektir. Kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğiz. Söz, sözümüz sözdür.
Sayın Bahçeli’ye de söylüyorum. Başkanlık sistemi Türkiye’yi bölme projesidir. Başkanlık sistemini Öcalan da istiyor. 2013’te bunu hükümet yetkililerine söylüyor. Sayın Bahçeli’ye söylüyorum. Hepimizin sorumluluğu var. PKK’yla 10 dakikada barışırlar. Herkesin kandırdığı bir adam cumhurbaşkanlığı yapamaz.