HABER

Kilit isim konuştu

Malatya Zirve Yayınevi'nde işlenen cinayetin kilit ismi olan ve azmettirici olduğu gerekçesiyle Adıyaman Cezaevi'nde ifadesine başvurulan Bülent Varol Aral, çarpıcı iddialar ortaya attı.

Yayınevi çalışanları Tilmann Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel'in öldürüldüğü cinayetin ardından ismi sıkça duyulan ve azmettirici olarak anılan Bülent varol Aral, İHA'ya konuştu. Davanın müdahil avukatlarından Orhan Kemal Cengiz'in, geçtiğimiz günlerde Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na can güvenliğinin tehlikede olduğu ve yakın koruma talep etmesinin ardından, tehdit edenler arasında ismi geçen Bülent Varol Aral, Avukat Orhan Kemal Cengiz hakkında çarpıcı iddialar ortaya attı. Zirve Yayınevi'nde işlenen cinayetle ilgili olarak kendisinin herhangi bir bağlantısının olmadığını belirten Aral, bu cinayeti Avukat Orhan Kemal Cengiz'in azmettirdiğini ileri

sürdü.

Kendisinin cinayetin işlendiği tarihte cezaevinde bulunduğunu belirten Bülent Varol Aral, "Bu iddialar maksatlıdır. Bu olay meydana geldiğinde ben cezaevindeydim. Olay 18 Nisan'da meydana geldi; ben 13 Şubat'ta gözaltına alınmıştım. Bu olayla herhangi bir bağlantım yok ve oradaki kişileri de birkaç günlük tanıdığım insanlardı. Tanıdığım kadarıyla kötü insanlar değildi. Saf ve kandırılabilecek insanlardı. Benim herhangi bir yönlendirmem olmadı" dedi.

Zirve Yayınevi, Hrant Dink ve Rahip Santaro olaylarının birbirleriyle bağlantılı olduğunu ileri süren Aral, " Bu olaylar birbirleriyle bağlantılıdır. Burada yapılmak istenilen şey, Türkiye'de yüzde 1'i bulmayan azınlıkların hukuksal süreçte ileriye çıkartılmasıdır. Orhan Kemal Cengiz isimli provokatörün amaçlarını açıklayan güzel sözleri var. Amaçlarının azınlıkların tüzel kişiliğe bürünmesi olduğunu söylüyor. Devlet tarafından ayrıcalıklı bir yere oturtulmak isteniyor. Bu cinayetler buna hizmet ediyor. Orhan Kemal Cengiz bu cinayetleri azmettirendir" şeklinde iddiada bulundu.

Cinayete kurban giden kişilerin yasa dışı örgütlerle bağlantısının olduğunu ve Kuzey Irak'ta ki Peşmerge ve PKK ile işbirliği yaptığını öne süren Aral, "Mahkemeye savcılık tarafından verilen 30'un üzerindeki dosyanın 16'sı misyonerlik faaliyetleri hakkındadır. Bunun nedeni, Hıristiyanları sevmediğimiz için değil. Onları bir şekilde sevmek durumundayız. İslam'ın dediği gibi, dışlamadan, onları hor görmeden ve eziyet etmeden onlarla aynı hayatı paylaşacağız. Ama onları gönderen merkez ve onların merkezlerinin asıl amacı Hıristiyanlığa gecen gençler değil. Para ve güç kullanan insanların asıl amacı, yukarıdan yürütülmekte olan diyalog faaliyetlerinin çerçevesinde, Hıristiyanlığa geçiş olmasa bile Ateizme geçiştir. Bu yollarla yasa dışı örgütleri desteklemektir. Öldürülen insanlar Kuzey Irak'a giden, Peşmergelerle, PKK kamplarıyla görüşüp, çalışmış ve bunlarla işbirliği yapmış insanlar. Bununla ilgili raporlar bildiğim kadarıyla mahkemeye sunuldu. Bu kişilerin çokta temiz niyetli kişiler olduğunu söyleyemeyeceğim. Yani Malatya'da ki Ermeni, Hıristiyan azınlık ne ölçüdedir ki, bu insanlar binlerce İncil'i dağıtma cesareti buluyorlar. Benim savunduğum şey cinayet değil, savunduğum şey cinayeti işleyenlerde değil, onların arkasındakilerde değil. Benim savunduğum şey, cinayete kurban gidenlerin de çok temiz olmadıklarıdır. Temiz insan değiller" diye konuştu.

Hrant Dink ve Yayınevi Cinayetleri'ni devletin üzerine yıkılmak istendiğini söyleyen Aral, "Bunları birileri öldürüp kendilerine bir yol açmak istiyorlar.Yurt dışında derin devletlerin uyguladığı gibi önce kendileri vururlar, sonra başkası yaptı gibi gösterip onun üzerine yürürler. Şuanda Türk İstihbaratını baltalamak için bu tür çalışmalar yürütülüyor" ifadelerini kullandı.

Yayınevi cinayetini işleyenlerin bu cinayeti işleyecek kapasitede olmadığını ve bu tür cinayetlerin tek merkezden yönetildiğini vurgulayan Aral, "Cinayetler tek merkezden yönetiliyor. Amaçları, Hıristiyan kişilerin ezildiğini, Ermenilerin baskı görüp ezildiğini, kendilerini gizlemek zorunda kaldığı gibi bir safsatayla ortaya çıkıp, devletten bazı haklar almak istiyorlar. Ruhban okulunun açılmasına izin istiyorlar. Vatikan tipi bir temsilciliğin açılmasına izin istiyorlar. Ayasofya'yı kilise yapmak için çalışıyorlar, amaçları bu doğrultudadır. Holding olarak bizi yönetenlerin siyasi olarak da bizi yönetmesidir" şeklinde konuştu.

Cinayet olayında devlet görevlilerinin isminin geçmesiyle ilgili olarak da Aral, "Dikkat ederseniz Emre Günaydın'la DGM Savcısı R.H.B görüşmüş gözüküyor, Hacı Ü. isimli bir subayla görüştüğü ortaya çıkıyor. Özel harekattan birisiyle görüştüğü ortaya çıkıyor. Niye bu insanlar Emre Günaydın'la muhatap olsunlar ki? Emre Günaydın'ın hiyerarşide yeri nedir ki? Bu insanlar bununla neden muhatap olsunlar? Hepside bu kişinin akrabalarıyla görüştüğünü belirtiliyor. Bu olay kimin üzerine bırakılmak isteniyor. Askerin, savcının, polisin üzerine bırakılmak isteniyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin koruyucularının üzerine bırakılmak için bu olay gerçekleştiriliyor. Azmettiren kişi, dinleneceğini, dinlemeye takılacağını bilir. Bir savcı, bir subay bu kadar saf olamaz" ifadesinde bulundu.

Emre Günaydın'ın bu işe zorlandığını, tehdit ve para desteğiyle sanki devlet tarafından yaptırılıyormuş imajı verildiğini belirten Aral, arkasında derin devlet var iddialarını ise kabul etmedi. Aral, "Beni derin devlete yakıştırmışlar. Üyesi olsaydım sevinirdim. Kesinlikle üyesi değilim. Herhalde derin devletin çok kötü ve çok iğrenç bir şey olduklarını düşünerek bizim hakkımızda böyle bir ifade kullanıyorlar. Ayrıca derin devletler tüm dünyada vardır. Onlar niye kendi derin devletini çökertmiyor da, biz özellikle çökertmeye çalışıyoruz. Türkiye'de Veli Küçük ömrü boyunca ne yapmıştır ki üzerine gidiliyor? Korkut Eken ne yapmıştır ki üzerine gidiliyor? Korkut Eken, İbrahim Şahin sebepsiz yere cezaevlerine girip çıktılar. Bu insanların ülkeye ne gibi kötülükleri oldu? Savcıdan izinsiz telefonları dinlenmiş, cezaevlerine atmışlar, ömürlerinde yaptıkları görevleri hiçe saymışlar, şerefleriyle bir anlamda oynanmış ve çeteci yerine konulmuşlar. Sanki bir mason örgütünün devamı gibi gösteriliyorlar ama bunu yapanlar kendileri mason. Derin devlet vardır ve gereklidir. Türkiye'de ki derin devlet çokta derin değildir aslında. Bir grup vatanseverin bir şeyler yapmaya çalıştığı guruptur" şeklinde konuştu.

İHA

En Çok Aranan Haberler